Aska Grup Yönetim Kurulu Başkanı
Ramazan ASLAN
Ramazan Aslan, 36 yılını geride bıraktığı kendi değimi ile ‘’çok tatlı ama tatlı olduğu kadar da sert’’ bir sektörde inanılmaz bir özveri ile takdire şayan başarılara imza atmış bir turizm sevdalısı.
Neredeyse sektörle büyümüş olan Aska Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Aslan ile turizm ve özel hayatı ile ilgili keyifli bir söyleşimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Ramazan Bey merhaba, sektörün idollerinden birisiniz. Sizin tanımınızla Ramazan Aslan kimdir?
04.11.1967 tarihinde Adıyaman Kâhta’da dünyaya geldim. 1978 yılında henüz 11 yaşında İlkokul son sınıf öğrencisiyken turizm sektörünede otelde çalışmayla başladım. Lise dönemine kadar sabah okula, öğleden sonra işe gittim. Lise son sınıf öğrencisiyken 1978 yılında çalışmaya başladığım otelin restoranını işleterek ilk ticari hayatıma başladım. İşler istediğimiz seviyede gitmediği için restoranı kapatıp, 1985 yılında Alanya’ya geldim. Alanya’da bir otelde askerlikten önce tüm departmanlarda çalıştım. Askerden sonrada aynı tesiste iş hayatıma devam ettim. 24 yaşımdayken ‘’bölgenin en genç Genel Müdürü’’ unvanı ile Genel Müdürlük yaptım. 1999 yılında Aska’yı kurarak kendi işimin başına geçtim. Şu anda Aska Hotels bünyesinde yedi tesis mevcut olup, bu tesislerin ikisinin mülkiyeti, beş tesisin de işletmesi bize aittir.
Aska Grup Yönetim Kurulu Başkanı olarak şirketin kuruluşundan bugünlere değin yaşadığı serüveni bizimle paylaşır mısınız?
1999 yılında Aska’yı kurduk. Kiralık işletmelerle yol aldık. Genelde işletmesi zor olan tesislerle başladık. Bugün işletmesi daha kolay olan tesislerle yolumuza devam ediyoruz.
”Çekirdekten yetişme” tabiri sizin için söylenmiş gibi. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Sektörde ki bu uzun soluklu varoluşun size kazandırdıkları neler?
Çıraklığını yapmadığınız işin ustası olamazsınız. Yani bedel ödemeniz gerekiyor. Aksi takdirde bilmediğiniz bir işi yapmış olur, deneyiminiz olmadığından aldığınız kararlar sizi olumsuz yönde etkileyebilir. Eğer mutfakta soğan doğramadıysanız soğanın gözyaşı döktürdüğünü hissedemezsiniz. Bulaşık yıkamadıysanız bulaşık yıkayan kişinin halinden anlayamazsınız. Yani empati yoksa sempati olmaz.
Turizm’in tanımını bir de sizden alabilir miyiz?
Turizm uluslararası kaynaşmayı, dostluğu, kardeşliği, uzlaşmayı, kültürü, bilgiyi paylaşan, paylaştıkça da dünyada büyüyen bir sektördür. Günümüzde turizmin önemi gün geçtikçe daha ön plana çıkmaktadır. Teknolojiyle beraber kolay ulaşımdan dolayı dünya çok küçüldü. Bizlerde bu küçülen dünyada turizmde büyümekteyiz.
Sizce turizm sektörünün önemi yeterince algılanıp, gereken değer gösteriliyor mu?
Algılanmaya başladığını söyleyebiliriz, fakat olması gereken yerde değil bu bilinç. Bugün Akdeniz Bölgesi’ne baktığımızda, kışın tesislerimizin yüzde 70’i kapıya kilit vuruyor. Bu tesislerin çalışanları kışın inanılmaz maddi sıkıntılar yaşıyorlar. Altı ay otelde çalışan bir kişi, otel kapandıktan sonra ya gidip evinde oturuyor ya da tarlada, bağda veya inşaatta çalışıyor. Sonrasında sezon açıldığında otele dönen bu kişiler, çalıştığı sektörün hizmet anlayışını neredeyse unutmuş oluyor. Bu nedenle inanılmaz bir sıkıntı yaşanıyor aslında. Turizm eğitimi alıp, yıllarca bu sektöre emek veren insanların, sezonluk çalışma nedeniyle, gelecek kaygısına düşerek başka sektörlere yönelmesine üzülerek şahit oluyoruz.
Bu konuda gerekli çalışmaların yapılması, turizmde çalışan insanlara 12 ay çalışma imkânı sağlanması ve çalışanlarında sektördeki çalışma alanlarını meslek olarak görmeleri gerekiyor.
Sektörün 2014 sezonunu nasıl değerlendirirsiniz? Konaklama sektöründe ne gibi sıkıntılar yaşandı?
2014 yılı beklentilerin altında gerçekleşmesine rağmen kötü bir yıldı diyemeyiz. Çünkü rakip ülkelere ve dünyadaki konjonktürele baktığımızda ekonomide gerilemelerin olduğunu görebiliyoruz. Bütün bu olumsuzlukların üstüne 2014 yılında gerçekleşen turizm faaliyetlerinin iyi olduğunu kabul etmek gerekir.
2015 yaz sezonuna ilişkin beklentileriniz ve tahminleriniz nelerdir?
2015 yaz sezonu Antalya için 2014 yılına yakın bir yıl olur. Çok büyük bir beklentiye girmemekle beraber asla karamsar da olmamak gerekiyor. Bugünlerde almış olduğumuz ilk veriler Avrupa pazarı için fena gözükmüyor. Rusya pazarı için çok erken bir şeyler almak istiyoruz. Ancak geçmişe dönüp baktığımızda Rusya’da Mart ayından önce çok şeyler almadığımız görmekteyiz. Yani mart ayını beklemek gerekiyor. Rusya’da bir sorun var ve başta bu sorunu kabul etmek gerekiyor. Ancak artılarımızı da unutmamamız gerekir. Genelde oteller Euro bazında bütçeler yaparlar. Geçen sene bu tarihte Euro/ USD paritesine bakıldığında 1,35’ler seviyesindeyken bugün 1,18 ‘e düştüğünü görmekteyiz. Yani Euro bütçesi yapan oteller için bu büyük bir avantajdır. 2015 yılında biraz fiyatlarla oynanacak gibi görünüyor. Rusya’dan gelen kişi sayısında çok fazla değişim olmaz. Belki geceleme gün sayısında düşüşler yaşayabiliriz. Genele baktığımızda 2015 yılı 2014 yılında Antalya’ya gelen misafir sayısını yakalar. Ancak otelci için bu yeterlimi? Asla değil. Çünkü devreye giren yeni yataklar olacak ve yeni yataklarla beraber yeni pazar arayışlarımızın da tüm hızıyla devam etmesi gerekiyor.
Yoğun bir sektörde aktif olarak uzun yıllardır görev yapmaktasınız. Bu iş temponuzun özel hayata ve aile ilişkilerinize yansımaları hakkında neler söylersiniz?
36 yılımı bu sektörde geride bıraktım.36 yılın 18 yılını Pazar günleri dahi çalışarak geçirdim. Bir gün büyük kızımla baş başa kaldığımızda ona hiç zaman ayırmadığımı farkettim.12 Kasım 1996’dan 2010 yılına kadar Pazarları çalışmayacağımın, 2010 yılında Cumartesi yarım gün çalışacağımın, 2015 yılında ise Cumartesi de çalışmayacağımın kararını aldım. O gün başka bir yerde yönetici olarak çalışıyordum ve işverenlerime bu kararımı açıkladığımda ‘’Pazar günü gel diyen var mı?’’ diye sormuşlardı. Tabi ki dememişlerdi. 2010 yılından itibaren Cumartesileri yarım gün, 2015’ten itibaren de Cumartesileri tam gün çalışmamaya başladım. Yani turizm sektörü çok tatlı ama tatlı olduğu kadar sert. Siz ailenizi düşünmezseniz ve gerektiği yerde noktayı koymazsanız başta yenilgiyi kabul etmiş olursunuz.