Sefa Yaman

This is the default single post custom subtitle

Sefa Yaman

Sefa Yaman

Firmanızın bir kokusu olsa ne dersiniz? Markanızla bütünleşen, tıpkı kendi kullandığınız ve imzanız olan koku gibi markanızın da imzası olabilecek bir koku.

Sefa Yaman

İşletmeyi yarım bırakıp Tıbbi ve aromatik bitkiler bölümünü bitirdim. Bu sene de Allah izin verirse Reklamcılık Bölümü’nü bitireceğim.

 

Kokulara ilgi duymanız ne zaman başladı?
Kokuyu ilk ne zaman kavradım onu söyleyeyim; Antalya’da yaşıyorduk. O dönemlerde annelerin belli lafları olur ve hep kulak arkasında kalır, ama zamanı geldiğinde akla gelir ya; bende de biraz öyle oldu. Bana “Oğlum pisle gezen pis, misle gezen mis kokar” derdi. Koku zaten hayatımızda olmazsa olmaz. Hayatımızda her yerde hep koku var. Organizasyon işleri yapıyorduk. Kokunun gücü, tıpta kokunun yeri, şu, bu derken kendimi Nihat Ayçaman diye bir hocamızın anatomi kursunda buldum. Orada daha önce duyduğum, kulağımın aşina olduğu şeyler bir kez daha gün yüzüne çıktı. Babam da doğal, alternatif tıpla ilgileniyordu. Evimizde Gripin yok, antibiyotik yok. Annem sayesinde doğal şeyleri deneme yanılma yöntemleriyle uyguluyorduk. Bu zamanla işimiz olmaya başladı. Bir taraftan turizm işiyle de uğraşıyorduk. O yönde ufak ufak ticaretler yapmaya başladım. Her şey hızlı gelişti ve ben hobi, uğraş olarak başladığım şeyleri mesleğe dönüştürdüm. 1’e 1 Hijyen firması da böylece kurulmuş oldu. Bu bilgi birikimini paraya nasıl çevireceğimi düşünürken alanımla ilgili bir üniversiteye gidip taçlandırmak lazımdı. Onu da tamamladım.
Yaptığınız işin tanımı nedir?
Kurumsal kokulandırma hizmeti ve hijyen ile alakalı kurum ve kuruluşlara yardımcı oluyoruz. Bugün kurumsal firmalarda kuruluşların logosu var, onlara has bir yapısı var. Bizde sektörel bazlı kuruluşa logosuna göre koku tasarlıyoruz. Burada esansiyel yağlardan yararlanıyoruz. Dünya’da kabul edilmiş yağ ve koku çeşitleri var bunları kullanıyoruz.

Firmalara en uygun kokuyu nasıl belirliyorsunuz?
Bu katalog ya da sunum dosyalarından ziyade yaşamakla alakalı diyebilirim. Ortamın ambiyansını tamamen değiştirecek bir iş yapmak istiyorsunuz. Bu işi yaparken de yaşamanız lazım. Çünkü bir kurum ya da kuruluşa hizmet veriyorsunuz. Buraya gelen farklı tarzlı olan, farklı kültüre sahip olan inanlar. Yani duygunun yanı sıra100 kişi geliyorsa 95’ine beğendirmemiz lazım ki istatistik olarak biz bu işte başarılı olalım ve kuruma artı olarak geri dönüş sağlasın. Öncelikle firmaya gidip fizibilitesini yapıyorum. Koku hazırlarken belirli kurallar var. Mekanın bulunduğu ortam, müşteri çeşitleri, ne iş yaptığı, amacının ne olduğu gibi doneler belirleniyor. Firmanın karnesi çıkıyor ve benim yapmış olduğumda aslında o mekanın hediyesi oluyor. Bu arada bizim firmamızda satış tabiri yok. Biz hizmet veririz ve hizmet karşılığında maddi değerini alırız. Satma tabiri bizim firmamızda kesinlikle yok. 1’e 1 Hijyen firması ekibiyle bunu benimsedi. O arkadaşlarımıza da bunu benimsettik. Yaptığımız işler yürüdü. Şu an kurum, kuruluş, özel sektör, restaurant, pastane, otel, devlet kurumuları vs. her yerde hizmet vermeye çalışıyoruz.

Koku firma için ne kadar önemli?
Bir firmanın logosundan daha önemlidir. Çünkü bugün logosunun hatırlanması için insanlar, firmalar ciddi reklam bütçeleri ayırmak zorundalar. Biz bunların en zirvesiyiz, hepsinin en zirvesi. Yirmi sene önceki bir öğretmeninizin, arkadaşınızın veya bir objenin kokusu önünüze ne kadar sonra çıksa da hatırlarsınız. Firmalara da direk markalarını anımsatacak kokular yapıyoruz. Kişi bir başka bir yerde o kokuya benzer bir hisle karşılaştığında bile akla o marka geliyor.

Her kuruma özel olarak yapıyorsunuz değil mi ? Yani ben bu kokuyu başka bir yerde de bulabilir miyim?
Biz karşıdaki protokolü kodlamışsak başka bir yerde kesinlikle bulamazsınız. Onların kriterleri var. Sadece bende olsun, sadece benim satış noktalarımda olsun, bu koku sadece bize ait olsun deniliyorsa o koku sadece ona ait olarak yapılıyor.

Birkaç alternatif sunuyor musunuz yoksa senin kokun bu diyerek mi veriyorsunuz?
Tabi ki alternatif sunuyoruz. Ama buradaki alternatifleri sektöre uygun bazlı sunuyoruz. Bazen çatıştığımız yerler de oluyor. X bir otel, X bir genel müdür lavantayı çok seviyor ve kokunun lavanta ağırlıklı olmasını istiyor. Biz de o ortamın lavanta için uygun bir koku olmadığını vurguluyoruz. Otel sahibi kendi istediği olsun istiyor fakat biz de buna karşı çıkıyoruz, izin vermiyoruz. Çünkü biraz önce dediğimiz gibi istatistik olarak gelen müşterilerin çoğunluk bir kısmının beğenmesi gerekiyor. Mesela gittiğiniz bir kasapta çilek kokusunu düşünün. Bu kadar alakasız.

Farklı sektörlere hizmet veriyorsunuz. Alternatif malzemeye, koku skalasına ulaşmakta sorun yaşıyor musunuz? Ham maddeyi nereden sağlıyorsunuz?
Üretimimiz İstanbul’da. Dediğiniz gibi dönemsel zamanlarda bizim için de problemler oluyor. Hizmet vereceğimiz kişiler tamamen teslim olduğu zaman ortaya daha güzel bir ürün çıkıyor. bilgi noktasında bilgi sahibi olduğu zaman bizim için daha iyi oluyor. Hassas bir konu ve bu sektör ölmeyecek bir sektör. Daha çok geliştirilmesi gereken bir sektör. Endemik bitki türleri dünyada %80’i Türkiye’de yetişebiliyor. Bu potansiyelin çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

Nish parfümler gibi özel ürünler ortaya koyuyorsunuz. Maliyetli bir iş mi?
Bu da organik meyve-sebze gibidir aslında. Yapımı meşakkatli ama o kadar yüksek boyutlu fiyatlar değil. Aslında sadece az üretildiği için yüksektir fiyatı. Hizmet verdiğimiz yerlerde soruyorlar. Parfüm yapalım şuraya göndereceğiz, hediye vereceğiz, nasıl olacak diye. Korku ve endişeyi onların ses tonundan algılıyorum. Tabi bunu orada hemen algıladığım için doğal olarak hemen onlara içlerini ferahlatacak şeyler söylüyorum. Rakama girmeden ziyade tüketim çok ama üretim zayıf. Tamamen tüketime dayalı ve paraya odaklı işler yapılıyor. Bugün bir x firma dünyanın en iyi motorunu üretiyor, iki sene sonra üretimi tekrar durduruyor. Çünkü yedek parça satamıyorlar. Şu an günümüzde her şey yeri zamanı geldiğinde kırılıyor veya eskiyor. Tabi benim kokumun bunun dışında olması gerekiyor. Marka değeri, reklam bedeli vs. bunlar üzerine konulduğu zaman yüksek meblağlara çıkıyor. Biz bu işi severek yaptığımız için insanlara bunu kendi bilgim doğrultusunda içerisinde bulunan hammadde miktarı ve kalitesine göre fiyatlandırıyorum. Yani nish statüsüne alıp fiyat uygulanmıyor. Biz de hayatımızı devam ettirebilmemiz ve hedeflerimize ulaşabilmemiz için belirli miktar para kazanmamız gerekiyor. Bunları abartmadan insanların kullanımına sunmamızın daha iyi olacağını düşünüyorum. Çünkü zaman ve sağlık her şeyden önemlidir.

Kullandığınız malzemeler sağlık açısından nasıl risk taşıyabilir mi?
Malzemeler uluslararası standartlarda üretiliyor. Üretim yapan fabrika uluslararası denetiminden geçiyor. Bütün üretilen malzemelerin T.C kimlik numarası gibi kodları var. Bu şekilde yapılıyor. Zaten sağlık kurumlarına da hizmet verdiğimiz için oradan yola çıkabiliriz. Sağlık kurumlarına taktığınız zaman etki-tepki dediğimiz olay hemen gerçekleşir.

Sizin için hangi sektöre ürün hazırlamak en zoru?
Hijyen kurallarına dikkat etmeyen sektörler. Koku zaten örf ve adetlerimizde vardır. Dünyada bugün baktığınız zaman markaların hepsi bizim örf ve adetlerimizde yer alan, büyüklerimizin sevdiği, kullandığı kokular kullanılmıştır. Gül, öd ağacı vs. şifalı şeyler diye söyleyebiliriz. Temiz vücutt veya kıyafette kullanılır. Biraz önce dedim ya hijyen kurallarına dikkat etmeyenler diye. Pis bir ortama koku yapılsın denildiğinde bizi en çok işimizden soğutan kısım oluyor. Bunu her ne kadar sahiplerine anlatmaya çalışsak da bir arpa boyu yol katedemiyoruz.

Hem zor hem de çok keyifli bir iş.
Evet, biz işimizi severek yapıyoruz. Her sektörde olduğu gibi bazı sıkıntılar var. Sabretmek, azmetmek lazım.

Türkiye’de endemik bitkiler konusunda yeterli yatırım yapılıyor mu? En güzel koku burada da üretilse onun üzerinde yabancı bir marka yazılmadığı taktirde rağbet görmüyor gibi.
Değişik algılar var. Özellikle Konya’da bir şey dikkatimi çekti; Antalya’da bu kadar dikkatimi çekmemişti. Öd ağacını Antalya’da sunduğunuz zaman a çok klasik çok değişik bir koku diye bir algı oluşurken burada a hacı kokusu, hacı misi diye algı var. Hacı kokusu diye adlandırdıkları koku aslında kötü kokular değil. Onun açılımı aslında büyüklerimizin zamanında parayla alıp hediye ettikleri değerli kokular. Kaliteli bir koku hiçbir zaman kötü kokmaz. Kalbi temizleyici özelliği vardır. İnsan vücudundaki enerji gücünü tavan yaptırtır. Yeter ki hakkıyla, hilesiz üretilsin. Bunu bir ben değil dünya literatürü kabullenmiş. Dünya kullanıyor bunu. Gülün gücünü örnek veriyorum. Kaliteli ortamda üretilmiş, kaliteli bir gül yağının faydaları saymakla bitmez. Koku ancak layıkıyla üretildiği, sağlıklı ortamlarda satışa sunulduğu zaman değerli olur. Bu da ciddi yatırımlarla mümkündür.

Add comment