Mimar Rasih ÖZDOĞAN

Onsa İnşaat Firma Sahibi

Onsa İnşaat Firma Sahibi Mimar Rasih ÖZDOĞAN

Onsa İnşaat Firma Sahibi Mimar Rasih ÖZDOĞAN

Onsa İnşaat Firma Sahibi
Mimar Rasih ÖZDOĞAN

“İnsanların yaşamlarını
şekillendiriyoruz”

Nitelikli projeleriyle inşaat sektöründe adından söz ettiren Onsa İnşaat’ı, kurucusu Mimar Rasih Özdoğan’la konuştuk..

 

Önce sizi tanıyarak başlayalım.
1959 Konya doğumluyum. Aslen Niğde’liyim.Tüm eğitimimi Konya’da tamamladım.1982 yılında KDMM Akademisi Mimarlık Bölümü’den mezun oldum. Askerlik dönemi sonrası serbest mimar olarak çalışmaya başladım.1985 yılında üç arkadaş ONSA İNŞ.LTD. Şirketini kurduk. Kısa bir süre sonra arkadaşlarımın ayrılmasıyla yoluma tek başıma devam ettim. Çok şükür 32 yıldır da devam ediyorum.

Onsa ismi nereden geliyor?
Onsa kurulurken çok isim düşündük. Bizde “onmak”, “onasın”, “Allah seni ondursun” tabirleri vardır. Ondan esinlenerek koyduğumuz bir isim.

Mimarlığı isteyerek mi tercih ettiniz?
1976-1977 yıllarında üniversite sınavına girdim. Babam devlet memuruydu. Çok genç yaşta kaybettim babamı, nur içinde yatsın. O sıralar müdür olduğu resmi dairenin Karapınar’da bulunan tesislerinde inşaat işleri vardı. O projeleri yapan mimar Necip Şenyücel sayesinde mimarlık ilgimi çekti ve sevdim. Daha sonra mimarlık eğitimim sırasında Necip Bey hocam oldu. Üniversite sınavları sonucu Ankara’ya eğitimim için gitmeye karar verdim. Ya Siyasal Bilgiler Fakültesi ya da Mimarlık Akademisi’ne girecektim. Ben mimarlığı tercih ettim. Hayatımın en iyi kararlarından biridir.

Mimarlık size göre de bir sanat dalı mı?
Eski tarihlerden bugüne kadar sanat sınıflandırılmaların hepsinde “mimarlık” var. Aynı şekilde mimarlığa ilişkin tanımların içinde de hep “sanat ve tasarım” var. Tasarım söz konusu olunca mimarlık resimde, heykelde müzikte olduğu gibi salt sanattan ibaret değildir. İçinde işlev var, teknoloji var, kültür var, bunların sanatla yoğrulması var. Onun içindir ki Mimarlık bir sanat mimar da bir tasarımcı ve sanatçıdır. Her tasarlanan projenin bir sanat değeri olmalıdır. Okul bittikten sonra bir dönem İsviçre’ye gittim. Yaklaşık 1 ay kaldım. Orada bir gazeteci ile tanıştım. Tanışma sırasında mesleğimin mimar olduğunu söylediğimde o kişinin gözündeki saygıyı gördüm. Hayatımda kendimi ve mesleğimi çok özel hissettim. Yurt dışında çok farklı bakıyorlar. Türkiye’de maalesef sanatın ve sanatçının değeri yeni yeni anlaşılıyor.

Mimarlığın tam olarak ne iş yaptığını herkes bilmese de mimar denildiği zaman güzel bir algı oluşuyor.
Valla öyle umuyorum. Bu algı son yıllarda gelişti. Avrupa’da gördüğüm ilgiyi hala unutamam, her zaman anlatırım. Biraz önce de bahsettiğim gibi dostlarımızın çocukları “Mimarlığa girelim mi girmeyelim mi?” diye geliyorlar. Ben mesleğimi anlatırken de severek anlatıyorum. Biraz da opsiyonlu anlatıyorum. Çünkü yaptığımız işin zorlukları da var. Çok fedakarlık isteyen, emek verilmesi gereken bir meslek.

Okul olarak da çok zor değil mi?
Evet, çok zor. Mesela oğullarımı mimar yapamadık ama büyük gelinim mimar. Oğlum Göktürk avukat. Serbest hukuk bürosu var. Emre de Jeoloji Mühendisi, benimle beraber. Mimarlığı şöyle görüyorum; bir mimarın iyi bir entelektüel olması gerekiyor. Biz bir şey üretirken, proje yaparken işin psikolojik yanları da var. Toplumsal, sosyal yaşamlar, insanın kültürü var. Mesele Konya’da üretilen bir projeyle İstanbul’daki, Ankara’daki veya Doğu’daki projeler çok farklı. Projelerimizde tüm bu ayrıntıları dikkate alıyoruz.

İnsanların yaşamlarını şekillendiriyorsunuz değil mi?
Mimarlıkta bir şeyi şekillendirirken birçok şeyi de bilmeniz gerekiyor. İşe başlamadan önce tasarım devreye giriyor. Tasarlamak bir şeyi üretmektir. Sanat orada oluşuyor. Yaptığınız projenin hitap edeceği kitlenin gelenekleri ve alışkanlıkları önemli. Bizde bu değerlere eğilip çeşitli revizyonlarla projemizi şekillendiriyoruz. Dolayısıyla içinde yaşayacak bireylerin kısmen yaşamları da şekillenmiş oluyor.

Şehirlerin bir ruhu olduğu söyleniyor. Konya’da da binaların ruhunun olduğuna inanıyor musunuz?
Birçok medeniyetin beşiği olan Konya’mız Selçuklu Türklerin başkenti olmuş güzel bir şehirdir. Medeniyet beşiği olan bir şehrin geçmişten günümüze aktardığı bir ruhu vardır. Hem tarihi dokuyu koruyup hem de çağın gereği modernleşen yapılar yapmak çok zor bir konu.

Belediyelerimiz tarihi dokuyu korumak için çok değerli çalışmalar yapıyor, bu çok önemli. Konya arazi yapısı olarak düz bir şehir. Bu da şehirleşmenin mimarlığa verdiği bir avantajdır. Bizim bu avantajları iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Geçmişten beri Konya’da belediyecilik anlayışı imar açısından hakikaten örnek bir belediyecilik anlayışıdır. Sürekli başkanlar değişse de sistem değişmiyor. Eksikleri olsa da yine de başarılı bir şehircilik çalışması için belediyeler hizmet etmeye çalışıyor. Esasında biz mimarlar olarak özgürlük istiyoruz. Farklı projeler üretelim. Tabi her şey sınırsız da olmuyor. Bunların da kurallara dahil olması gerekiyor. Ama şu anki yönetmeliklerin çok kuralcı olduğunu düşünüyorum. Özellikle de mimarların farklı projelere el uzatamamasının nedenlerinden bir tanesi budur.

Mesela ne gibi kısıtlamalar var?
Daha önce Konya Büyükşehir imar yönetmeliğinde çalışıyorduk, şimdi Türkiye’de tip imar yönetmeliğine geçildi. Tip imar yönetmeliği Türkiye’nin her yeri için geçerli önceki yönetmelik Konya’nın özüne yakın veya Konya’nın ihtiyaçlarını hissettiren, düzenleyen bir yönetmelikti. Orada şartlarımız biraz daha iyiydi. Tip imar yönetmelikleri haklı olarak tek tip çalışıyor. Şimdi ben hem inşaat, hem proje yapıyorum. Bir bina veya bir iş yaparken bunun ticari yanı da var. Her şeyin bir planlaması, bir parasal bedeli söz konusu. Her şeyi hesap etmek zorundasınız.

Onsa İnşaat’ın projelerinde olmazsa olmaz dediğiniz neler?
Şirketimiz iki yönlü. Hem proje yapıyoruz hem de yaptığımız projeleri inşa ediyoruz. Konut projeleri yanında mesela kültür merkezi projesi yapıyoruz. Farklı projeleri hayata geçiriyoruz. En son Beyşehir Belediyesi’ne ait kültür merkezi projesi hayata geçti. Bunların her biri farklı projeler olduğu için oralarda dikkat ettiğimiz konular var. Emek vermek gerekiyor. Başında planlananlar doğru olmazsa sonunda ne yaparsanız yapın sıkıntı getiriyor. Doğru olmayan şeyleri de insanlar kabullenmiyor. Bunun için bir mesleki birikimin yanında araştırmak gerekiyor. Çünkü biz bunları yaşadık. Mesela dışarıdan gelen bir firma Konya’da yatırım yapıyor. Burayı incelemeden hızlıca giriş yaparsa, ürettiği proje Konya’ya uygun olmazsa sıkıntı yaşar. Yerleşmiş bir kültür, alışkanlıklar var. Bir takım yaşam tarzları söz konusu. Bunlar çok önemli. Onsa İnşaat olarak şehrin kültürüne ve alışkanlıklarına uygun modern, kaliteli projeler üretmek önceliğimiz.

Alışkanlıklar, yaşam tarzları da zamanla değişmiyor mu?
Tabi, değişiyor. Fakat keskin değişimler değil bunlar. Yavaş yavaş değişiyor. Yılların içinde biz şunu da öğrendik; bir projeye başlarken bunu dış cephesinden, iç kullanımına kadar her şeyiyle inceleyin. İç dekorasyonunu inceleyin. Çünkü çok büyük bir rekabet var. Doğal olarak biz de projenin değeri, arsanın değeri, bütçeye göre yatırım yapıyoruz. Çok iyi analiz ediyoruz ve seçiyoruz. Müşteri kitlemiz nedir onu görüyoruz. Buradaki fiyatlandırmamız ne olacak? Bu kriterleri ele alıyoruz. Aynı zamanda binanın estetiği çok önemli. İnsanlar için her zaman ilk algılar çok etkili. Çok pahalı şeylerin çok güzel olmayacağı gibi, ucuz şeylerle de güzel şeyler yapılabiliyor. İşte bunun ekonomisini, satış işlemini nasıl oturtturursanız ona göre de bütçenizi oluşturursunuz. Biz bütçemizi buna göre oluşturuyoruz. İyi bir malzeme bilgisi lazım. Bunların planlamasını yapıyoruz. İç cephesel projeleri, dış cephesel projeleri ve özelliklede iç dekorasyon projeleri. Bunlarla ilgili birkaç firmayla ya da kendi içimizde fikir alışverişinde bulunuyoruz. Önceden yapılan planlamalar doğruysa bu bize başarı getiriyor.

Projelere baktığımız zaman sadece üst gelir grubuna hitap eden, ultra lüks sıfatıyla satılan dairelerdeki pek çok özellik alt segmentteki dairelerde de mevcut. Buradaki fiyat farkını ortaya koyan ne oluyor?
İnşaat malzemelerinde çok çeşitlilik var. Çağımızdaki teknoloji ilerleyince çok çeşitli üründe her tür fiyat gamı var. Bu ürünleri seçerken özellikle en çok kullanılan mutfaklar, banyolar başta olmak üzere evin içerisinde kullanılan tüm malzemeler o planın içinde geniş biçimde önünüze geliyor. Düşük projeler de olsa bunları yapmak mümkün. Bütün mesele önceden planlanması. Düşünün ki en moda renk, en güzel, en pahalı şeyi de alsanız o ayarı tutturamazsanız hoş durmuyor. Ucuz bir kombin de olsa onun içine güzel bir ahenk uydurursanız çok şık gözükebilir. Deprem yönetmeliğine uygun çok şık ama daha uygun fiyatlı projeler ortaya koymak da zor değil. Fiyat farklarının en büyük sebebini arsa maliyetleri oluşturuyor.

Konya’da yeterli miktarda nitelikli konut projesi üretiliyor mu?
İnsanlar şimdi yaşadıkları yerde güvenlik, çocuklarıyla ilgili sosyal alanlar, alışveriş alanları, birtakım sosyal aktiviteler arıyorlar. Çağımız yaşam tarzı bizi buna bir şekilde götürüyor. Bu tür projeleri yaparken de dediğimiz gibi imar planlamaları, yönetmelikler için de büyük arsalara ihtiyaç var. Son yıllarda Konya’mızda çok nitelikli başarılı projeler yapılıyor. Bu da şehrimiz için bir değerdir.

Konya’da geniş arazi sıkıntısı var mı?
Arsa konusuyla ilgili her zaman bir sıkıntı vardır. Her zaman her yerde bir talep vardır. Bunları karşılamak biraz zordur. İnsanları memnun edemezsiniz. Burada belediyelere çok büyük görev düşüyor. Biz o konuda şanslıyız. Daha önce de söyledim. Konya’da belediyelerin gelenekselleşmiş bir yapısı var. Bize gerekli alanlar yaratılıyor. Tabi insanların da şu anda talepleri özellikle bu tip toplu meskenlere yöneldi.

Onsa İnşaat olarak ilk yaptığınız iş ne oldu? İlk önce neye imza attınız, hatırlıyor musunuz?
Hatırlıyorum. İlk iş olarak 48 dairelik bir iş yapmıştım. Orada yaptığımız yerler daha çok memurlara yönelik bir yerdi. Bazen önünden geçiyorum. Gerçekten özenerek yapmıştım. Daha sonrasında da özenilmiş, yeşil alanları çoğalmış. İnsanlar oturuyor, gördükçe keyif alıyorum.

Şu anda hangi projeleri yönetiyorsunuz?
Şu anda elimizde iki tane projemiz var. Bir tanesi Sitepark Residences. Lokasyon olarak Şefikcan Caddesi’ne cepheli. Önümüzde yaklaşık 90 bin metrakerelik bir şehir parkı alanı bulunuyor. 168 dairelik, 2 bloktan oluşan bir proje. Bloğun bir tanesi 20 katlı. Konya’daki üçüncü yüksek konut projesi. Orada çok nitelikli bir bina yapıyoruz. Kısmet olursa bu yıl teslim ediyoruz. Kapalı otoparkları olan, birçok sosyal doneyi barındıran güzel bir yaşam alanı olacak. Bir de yeni Stadyuma 300 m ,Real AVM ye 500m uzaklıkta yer alan Arenapark Residences projemiz var. 96 dairelik, 2 bloktan oluşan bir proje. Bu projeyle alakalı çok yoğun bir talep yaşıyoruz. Kısmet olursa aynı şekilde onu da bu sene teslim edeceğiz. Çok yakında da örnek dairemizin biteceğinin müjdesini verelim.

Oradaki bütün ince ayrıntılar sizin elinizden çıkıyor değil mi?
Evet. Projelerin hepsi, mimari projeleri, dış cepheleri ben hazırlıyorum. Ofisimizde hazırlıyoruz. Onsa İnşaat adı altında sunuyoruz. İnşallah başarı görür, biz de keyifle bakarız.

Bir kısıtlama olmasa Konya’ya nasıl bir proje yapmak istersiniz? En özgür projeniz ne olabilirdi?
Ben tekrar edilen projeler değil de farklı, insanların taleplerini yerine getirebilecek şeyler yapmak isterim. Sitepark projemizde bir banyo yaptık. Hem Türk hamamı ortamı şeklinde hem de normal banyo şeklinde bir yer sunduk. Çok ilgi gördü. Oraya oturulabilen bir yer, bir küçük kurna koyduk. Çünkü bizim hamam kültürümüz var. Oturarak banyo yapma geleneğimiz söz konusu. En fazla duşun altına girip yıkanıyoruz. Bir dönem küvet koyma geleneği oluştu. Ancak kültürümüzde olmadığı için küvetler çok kullanılmadı.

Özenti de söz konusu olabilir mi?
Aynen öyle oldu. Küvet koyma işi büyükşehirlerden buralara taşındı. Biz burada biraz farklılık ortaya koyduk. Biraz da özümüzü, kültürümüzü yansıttık. İkinci bir projemizde yine buna benzer şeyler denedik. Çağımızda yeşil proje dediğimiz tamamen kendi enerjisini sağlayan üretebilen projeler var. Yani bir projemiz olacak. Bir çalışmamız var. Orada daha farklı bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Yine bunların içerisinde bazı sürprizleri olan, insanların kullanımına haiz olabilecek şeyler düşündük. Özellikle bayanlar bizim için olmazsa olmaz. Dairelerin satımında bayanlar çok etkili. Daire üretirken bayanların görüşlerini dikkate alıp genel zevklere de uyuyoruz. Binanın dış cephesinden tutun da her şeyine dikkat ediyoruz. İnsanların ihtiyaçlarını seçtiğimiz gibi yaşam tarzlarını da ön planda tutuyoruz. İnsanların kendilerini özel hissetmeleri gerekiyor. Planladığımız projede özgün daireleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Kişinin kendine özel, zevkine göre dizayn edebileceği daireler. Bir antika eşyası, bağlandığı bir koltuğu varsa standart dairede hoş durmayabiliyor, o konsepte uymayabiliyor. Acaba biz o konsepte uyacak ev yapabilir miyiz veya yaptığımız evin içine sizin o mobilyanızı da güzel bir dekorasyon içine sokabilecek miyiz? Bu sorulara yanıt bulacağımız bir proje. Hayallerimden bir tanesi bu. İnsanlara verdiğimiz daireyi sadece kompakt, her şeyiyle birlikte, içerisindeki eşyaları da kendi sahsına uygun ve kendi zevkini kattığı şekilde yapmak.

Ve Emre . Onsa İnşaat’nın tüm planlamalarını yapan, satış, müşteri ilişkileri , mühendislerden şantiyeye kadar tüm koordinasyon ve firma görüşmeleri görevi onda. Dahasını kendisine soruyoruz..

Siz Onsa’ya ne zaman dahil oldunuz?
Selçuk Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği okudum. Yaklaşık 3 sene önce tamamen şirkete entegre oldum. Okul döneminde işyerine çokça gelmiş olsak da uygulama noktasında çok parlak fikirler ya da şirketimizi geliştirici hamleler pek düşünmedim. Çünkü o zamanlar okul, ondan sonra sosyal hayat aktivitelerimiz oldu. Tabi ki bir aile şirketiyiz. Buraya dahil olduktan sonra ise kafa kafaya vererek 2.kuşağın enerjisini ve yeniliklerini yansıtmaya çalışıyorum.

Onsa İnşaat’a başlamadan önce kafanızda ne gibi planlar vardı?
Üniversitede okurken şirkete dışarıdan objektif bakma şansım oldu. Sakin düşünecek bir konumda olmam, bu dinamiklere dahil olurken daha fazla fikir bulmama yardımcı oldu. Tabi bunun uygulanması noktasında da babamızın destekleri oldu. Yeniliklere açık, bizlere söz ve fikir hakki veren birisi. Başarımızdaki en büyük etken de bu.

Organizasyonda en çok neye dikkat ediyorsunuz?
Şantiyelerde 100’ ü aşkın çalışan emekçi arkadaşlarımız var. Onlarla kurduğumuz seviyeli, saygılı, abi kardeş ilişkisini her zaman koruyoruz. Bir eksik veya hata var ise yapıcı şekilde uyarıyoruz. Şantiyedeki başarı bundan kaynaklı. Ofis içinde ise genç ve dinamik bir kadro var. Belki evimizden fazla zamanı ofis içinde geçirdiğimiz için aile gibi olduk. Bu sebeple herkes işini severek yapıyor. Bu enerji de müşterimize yansıyor. Müşterilerle ilk daire sunumlarını yapan satış ekibi görüşüyor. Sonrasında ben dahil oluyorum. Müşterimiz daire almaya karar verdiyse son noktada babamız dahil oluyor. Daire sözleşmesi yapılmadan babamızdan bir indirim istemek müşterilerimiz tarafından geliştirilen bir gelenek oldu. İşimiz bir noktada, insanlarla konuşmak, diyalog içinde olmak. Çevremi genişletmek büyük keyif veriyor. İlla ki ticaret yapmak, ticaret odaklı, hırslı bir satıcı konumunda değiliz. Önce dost, arkadaş olmak, sohbet etmek gayesindeyiz. Çevremize bir kişi bile dahil edebilirsek, onlarla hoş sohbet edip sıcak bir çay içirsek bundan mutlu oluyoruz. Bizi bizden daire alamayan müşterilerimiz de arıyor. “Şuradan alalım mı, sence nasıl” diye soruyorlar, danışıyorlar. Çünkü bütçesi yeterli olan kadar yeterli olmayan müşterilerimiz de oluyor. Ama burada bizim için en önemlisi dost olabilmek. Daha sonrasında devamı geliyor.

Bu sektör dışarıdan görüldüğü gibi mi?
İnşaat firmaları dışardan çok albenili gözüküyor. Sektöründe başarılı ciddi paralar kazanan insanlar bile bir koldan inşaat işine girmek istiyor. Fakat işin içine girildiğinde çok zor ve zahmetli bir iş. Düşünün bir ürünü imal ediyorsunuz. Bu imalat kısmına Birçok tedarikçi dahil oluyor. Hatasız bir üretim olmalı. Bu ürünü değerinde satmanız gerekli. Nitekim para kazanmalısınız. Yani iyi bir organizasyon ve ekip olması şart.

Satış sonrası hizmetler de artık aranıyor
Tabi ki. Sonuçta bu kul yapımı bir ürün. İster istemez ne kadar üstüne titresek de eksikler çıkabiliyor. Burada bizim yaptığımız iş %100 hatasızdır diyemeyiz. En önemli detay şirketin eksiklere sahip çıkması ve bununla ilgilenmesidir. Zaten bunlarla ilgilendiğiniz zaman yeni projeler ile yola devam edebilirsiniz.. Satışı yaptık bitti deyip takibi bıraktığınız zaman firmalar da devamlılığını yitiriyor. Sonuçta hizmet sektörü. Bu noktada müşteri referansı en önemli etken. Sadece bir proje odaklı iş sağlayabilirsiniz. O zaman diğer projenizde tercih edilmezsiniz. Bizim işlerimiz de devamlı olduğu için her zaman ürünümüzün arkasında duruyoruz. Müşterimizi konutlarına oturtup bir de hayır duası alabiliyorsak ne mutlu bize.

Son olarak ev alırken neleri göz önünde bulundurmalıyız?
Ev alırken tabi ki müşterimizin iyi araştırması gerekiyor. Konya çok büyük bir şehir olduğu gibi esasında çok küçük de bir şehir. Hepimiz birbirimizi tanıyoruz. İyi araştırmak gerekiyor. Öncelikle müşterimizin gözüne ve gönlüne hitap etmesi gerekiyor. Projenin bulunduğu lokasyonda çok önemli bir kıstas. Hem kendi zevklerine uyacak hem de kullanılan malzemenin kalitesine özen gösterilecek. Bu şekilde tercih yapılırsa evlerinde mutlu mesut oturabilirler.

Add comment