Hüsnü BOZKURT

CHP Konya Milletvekili

CHP Konya Milletvekili Hüsnü BOZKURT

CHP Konya Milletvekili Hüsnü BOZKURT

CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt:
“TÜRKİYE KADERİNE OYNAYACAK”

Türkiye’nin çok önemli bir süreç yaşadığını söyleyen CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, 16 Nisan günü Türkiye’nin kaderinin değişebileceğini belirtti.

Bozkurt, gelen anayasa metni değişikliğinin her ne kadar 18 madde ile ifade edilse de aslında anayasanın 26 maddesini yok eden, yürürlükten kaldıran ve bunun yanında diğer 49 maddesini de değiştiren 77 maddeye müdahale eden bir metin olduğunu söyledi.

 

Bozkurt, onun ötesinde değiştirilen ya da yürürlükten kaldırılan maddeler bağlamına bakıldığında devleti devlet yapan, devlet yönetimini belirleyen en temel maddelere dönük bir ikrarın öngörüldüğünü de savundu. Bozkurt şöyle dedi, “Meclisle ilgili yani kanun yapma yetkisiyle ilgili, yasamayla ilgili maddeleri değiştiriyor. Başbakanlığı ve bakanları tamamen ortadan kaldırıyor. Artık bakanlar bildiğimiz anlamda siyasi sorumlulukları olan bakanlar olmuyor. Cumhurbaşkanının sekreteri şeklinde dışişleri sekreteri, içişleri sekreteri, milli eğitim sekreteri gibi bürokratik görevlere dönüşüyor. Cumhuriyet kurulduğundan beri ve bütün parlamenter demokrasilerde bakanlıklar ve başbakanlık siyasi makamdayken bu anaysa değişikliğinde ön görülen bakanlıkların hükümet etme yetkisin sadece bir kişinin elinde Cumhurbaşkanı’nın elinde toplanması amaçlanıyor. Bakan diye adı geçen kişilerin tamamen Cumhurbaşkanına sorumlu ve bağlı olan bürokratlar olması. Bunun dışında ordunun yapısını da değiştiriyor. Kamu düzenini yani seksen bir vilayetten dokuz yüz yetmiş civarında ilçeden ve işte otuz bin köy ve mahalleden oluşan Türkiye Cumhuriyeti devletinin idare mekanizmasını tümüyle değiştiren bir niteliği var. Bu anlamda gelen anayasa değişikliği her ne kadar yasal olarak anayasa değişikliği olsa da aslında bir yeni anayasadır. Yani 94yıllık cumhuriyete yeni bir düzen getiriyor. Bu tartışmaların çok anlamı yok. “

Tek adam yönetimi

Bozkurt Türk tarihinde yasamanın, yürütmenin ve yargının tek elde toplandığı bir yönetim biçimi olmadığına dikkat çekerek, “Biz dört bin yıldır dünya sahnesinde olan ender milletlerden biriyiz. Bu milletin tarihinde böyle bir tek adam yönetimi yok. Osmanlı sultanları Yavuz Sultan Selim’den itibaren halife sıfatını taşımalarına rağmen, Şeyhülislam olarak biliniyorlar ama Şeyhülislamlar da mutlaka Rumeli Kazaskeri olmak zorunda. Rumeli Kazaskeri yapmayanlar insanları Şeyhülislam olarak atayamıyor. Sultan ve halifeler kadı atayamıyor. On beşinci yüzyılda bilinen dünyanın üçte birine hükmeden bir adam ama bir kadı atayamıyor. Çünkü önce Şeyhülislam olarak atanacak. Cumhuriyete geliyoruz ve daha cumhuriyet kurulmadan, TBMM hükümetindeyken ki ortada daha devlet yok. Vatanın işgali sürüyor. Polatlı’ya kadar düşman kuvvetleri gelmiş. Türkiye ciddi yokluklarla boğuşuyor. Bu dönemde TBMM Mustafa Kemal Atatürk’ün başbakanlık yetkisini elinden alıyor. Şimdi Mustafa Kemal Atatürk Meclisi ola ki fesh etti. Daha henüz meclisi fesh etme ya da etmeme meselesi tartışılmamış. Üst üste üç gün kürsüye çıkıyor. Birer saat konuşuyor, neden bırakamayacağını, neden başkomutanlık yetkisinin gerekli olduğunu izah ediyor. Milletvekilleriyle tek tek görüşüyor. Üçüncü günün sonunda oylamada başkomutanlık yetkisi veriliyor. Üçer aylık üçer aylık uzatıyorlar. Çünkü Mustafa Kemal meşrutiyeti mecliste görüyor. Dünyaya bakarsak dünyada da yok. Yani gelişmiş ülkelerin evet başkanlık sistemi de demokratik yönetimdir, evet parlamenter sistemde demokratik yönetimdir. Hiç tereddüt yok. Türkiye’ye getirilmek istenen bu şeyin adı ne başkanlık, ne cumhurbaşkanlığı, bunun adı tam bir tinkalıktır. Tam bir diktatörlük, tek adam yönetimidir. AKP, Recep Tayyip Erdoğan ya da bunu savunanlar ne kadar farkında onu bilemem.” Diye konuştu. Bu sistemin ciddi sakıncalar doğurduğunu da ifade eden Bozkurt, şunları da sözlerine ekledi, “Cumhurbaşkanı diyor ki; 8.maddede Cumhurbaşkanı yürütmenin başıdır. Cumhurbaşkanı devlet başkanı sıfatıyla Türkiye cumhuriyetinin ve Türk milletinin birliğini temsil eder. Buna kim itiraz edebilir. Çok doğal. Şimdi bir de 18. madde var. Orada da diyor ki; Cumhurbaşkanının partiyle hükmü kesilir diye yayın hitabıyla yürürlüğe girer. Yani cumhurbaşkanı partisiyle ilişkisini kesmeyebilir. Bu ne demek? Bugün ki Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bu yasayı evet oyu alınırda kabul edilirse ertesi gün gelip Adalet ve Kalkınma Partisi’ne başkanda olabilir demektir. O zaman 8. maddede söylenen milletin birliğini nasıl temsil edecek. AKP olması şart değil CHP’nin başkanı olsun isterse. Çünkü bugün bu parti 7 Haziranda %40 oy aldı. Peki, %40’ın oy verdiği partin genel başkanı %100’ün birliğini nasıl temsil edecek. Orada ayrıca “Evliyayı azdırır” dedikleri bir yetki tanımı yapılmış. Tek adam diktası oluşacak. TBMM fiilen bir meşveret meclisine dönüşecek. Canı isterse danışır, canı istemezse danışmaz. Bütçe yapma yetkisi yani bu bütün bu 80milyon insanın bir yıllık hayatını, geçimini, yaşamını belirleyecek olan dört yüz altmış yedi milyarlık bütçeyi bir kişi canının istediği gibi yapacak ve buna kimse müdahale edemeyecek. Bölünmeyi de getirebilir, eyalet sistemini getirebilir. Bu özel bölge oluşumunu getirebilir. Bu şaka falan değil, bu felaket getirebilir.

Yasa yapmak imkansız

Meclisin yasa yapmasının imkansız hale getirildiği görüşünü de savunan Bozkurt, bu konuyla ilgili olarak da şunları dile getirdi, “TBMM’nin yani milletin oylarıyla oraya gönderdiği, beni temsil etsin dediği vekillerin yasa yapmak yetkisi olmayacak. Bütçeyi Cumhurbaşkanı yapıyor, meclise gönderiyor. Meclis bütçeyi kabul etmezse bir yıl önceki bütçe değer artışı olarak devam ettiriliyor. Yani siz Cumhurbaşkanının yaptığı bütçeyi değiştiremiyorsunuz, çıkardığı kararnameyi değiştiremiyorsunuz. Peki, bu meclis ne yapacak? Keşke bunları milletimize anlatma fırsatımız olsa. Keşke ben Konya’da herhangi bir TV’de beş saatlik bir program yapabilsem . Adalet ve Kalkınma Partisi on kişiyle oraya gelseler ve birinci maddeden başlayıp konuşsak ve yurttaşlarımız da izleseler. Onlarda anlatsalar bende anlatsam ve orada onlar beni ikna edebiliyorlarsa sorun yok hep beraber evet diyelim. İyi niyetle bakıldığı zaman bunun anlaşılabilir bir tarafı yok. Mesela bu yasanın birinci maddesinden on sekizinci maddesine kadar sayısız sakıncaları içeren daha güzel tek tek sorun bir sürü şey söyleyebilirim ama kabaca olur. Bu bir erkek adam diktesi yaratıyor. O kişi sakın Recep Tayyip Erdoğan’la bağıntılı söylemiyorum. Kim olursa olsun. Yani orada “evliyayı azdırır” dedikleri bir yetki tanımı yapılmış.

Add comment