Mustafa KALAYCI

MHP Konya Milletvekili

MHP Konya Milletvekili Mustafa KALAYCI

MHP Konya Milletvekili Mustafa KALAYCI

MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı:
HAYIR DİYENLER DE BİZİM İÇİN DEĞERLİ

Türkiye’de uygulanacak olan başkanlık sistemini nasıl tanımlıyorsunuz?
Ülkemizde düne kadar milli ve üniter devlet yapımız ve milli kimliğimiz tartışılıyordu. Dün Anayasa’nın kimliği olur mu deyip Anayasa’dan Türklüğün çıkarılması ve yerine “Türkiyelilik” öneriliyordu. Dün tabelalardan, dağlardan taşlardan Türklük siliniyordu. Dün, Gazi Meclise Anayasa’nın ilk dört maddesinde dahi değişiklik içeren teklifler veriliyordu. Dün başkanlık, özerklik, özyönetim pazarlıkları gündemdeydi.

MHP; federatif yapıyı esas alan bir başkanlık sistemi, rejim değişikliği ve bölünme gibi ihtimalleri tamamen ortadan kaldıran bir süreci başlatmış, hatta sonlandırmıştır.

Anayasa değişikliği ile hükümet sisteminde değişiklik yapılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, Türk siyasetinin tarihi tecrübelerini ve kendine özgü ihtiyaçlarını nazara alarak, farklı hükümet sistemlerinin muhtelif unsurlarını bir araya getiren özgün ve demokratik bir hükümet sistemi modelidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, muhtemel rejim krizlerinin önüne geçmek amacıyla, ülkemizin karşı karşıya olduğu potansiyel tehlikeler gözetilerek, “Türk Devleti”’ne has oluşturulmuş bir sistemdir.

Vatandaşların kafasındaki başkanlık sistemi de bu şekilde mi?
Başkanlık sistemi olarak en çok Amerikan başkanlık sistemi bilinmektedir. ABD’deki başkanlık modelinde iki meclis mevcuttur. Bunlar; Senato ve Temsilciler Meclisidir. Başkanın icra gücü bunlarla dengelenir. ABD’de eyaletler sistemi vardır. Başkanın seçimi iki derecelidir. Adaylar, eyaletleri alarak seçimi kazanır. En çok eyalet alan, başkan olur.
Türkiye’de uygulanması öngörülen Cumhurbaşkanlığı sisteminde ise; eyaletler yoktur, eyalet sistemi yoktur. Cumhurbaşkanı, doğrudan halkın oylarıyla çoğunluk esasına göre belirlenmektediir. Anayasa değişikliğinde milli ve üniter devlet yapımız ve milli kimliğimiz tartışma konusu değildir. Anayasanın ilk 4 maddesi ve bu maddelerin odağında yer alan “milli ve üniter devlet” ilkeleri, “Türklük”, “Türkçe”, “Atatürk”, “Cumhuriyet” Anayasada aynen durmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı Sistemi konusunda tartışılan yetki fazlalığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Anayasa Değişikliği Teklifinde, özü itibariyle, yürütme çift başlılıktan kurtarılmakta ve yürütme yetkisini doğrudan milletin vermesi sağlanmakta, Cumhurbaşkanının sınırsız şekilde kullandığı yetkiler netleştirilmekte, Cumhurbaşkanının yetki ve sorumluluklarında bir denge kurulmakta ve Cumhurbaşkanına cezai sorumluluk yüklenmektedir.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle, Türkiye’nin yönetim yapısı netleşirken, kuvvetler arasındaki ayrım da doğal ve olması gereken kulvarına gelmektedir.

Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar her türlü eylem ve işlemleri bakımından sorumlu tutulacaktır. Dolayısıyla, yürütme, yasama ve yargı karşısında hesap verebilir hâle getirilmiştir. Ayrıca Cumhurbaşkanı millete de hesap verecektir.

Bu itibarla; otoriter bir rejim çıkacağı yönündeki iddialar, hem mevcut sistemdeki sorunları göz ardı eden, hem de yeni sistemin getirdiği denge ve denetim mekanizmalarını görmezden gelen asılsız ve mesnetsiz bir iddialardır.

MHP tabanından da bu sisteme karşı çıkanlar söz konusu. Bunun sebebi nedir?
Anayasa değişikliğini kötülemek ve karalamak için belli merkezler tarafından üretilen yalan ve uydurma haber ve yorumlar televizyonlar ve gazetelerde sürekli yayınlanmakta, sosyal medyadan her türlü tezvirat ve dedikodu dolaşıma sokulmaktadır. Yalan ve tezvirattan haliyle herkes etkilenebilmektedir. Ancak, Anayasa Değişikliğinin içeriği anlaşıldıkça endişe ve kaygılar ortadan kalkmaktadır.

Anayasa değişikliğini Türkiye için istiyoruz, milli beka ve Türklüğün kutlu varlığı için tarihi görüyoruz. Bu itibarla; Milliyetçi-Ülkücü Hareket Türkiye’nin istiklaline sahip çıkacak, Türk-İslam ülküsünün istiklali, güçlü bir şekilde temsil ve hak ettiği mertebelere gelmesi için evet de buluşacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi bir bütündür, dava arkadaşlarım ülkesi ve milleti için gereğini yapacaklardır. İnancım bu şekildedir.

MHP bu konudaki kararını nasıl ve neye dayanarak belirledi?
1982 Anayasası ile Cumhurbaşkanı çok geniş yetkilerle donatılmış ve yürütme, Cumhurbaşkanı ve Hükümet olarak tanımlanmıştır. Anayasadaki bu düzenleme zamanla daha da karmaşık bir hâl almıştır. 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan ve “367 krizi” olarak bilinen hukuk garabeti, CHP’nin müracaatı ve Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararla tescillenmiş ve bunun üzerine 2007 referandumuyla cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kabul edilmiştir. Böylece geniş yetkilerine rağmen neredeyse hiç sorumluluğu bulunmayan Cumhurbaşkanı, “meşruiyet” açısından da orantısız olarak güçlenmiştir. 2014 yılında Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesiyle birlikte anayasal yetki ve sınırları devamlı tartışma konusu yapılmıştır.

Bu durum, özellikle de 15 Temmuz sonrasında çözülmesi gereken bir problem olarak karşımıza çıkmıştır. 15 Temmuz hain darbe girişimi göstermiştir ki hiçbir siyasî mülahaza Türk devletinin ve Türk milletinin birlik, bütünlük ve bekasının önünde değildir. Bu tarih, Türkiye’nin birlik ve bekasına yönelik endişe duyan herkes için yeni bir başlangıç olmuştur.

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli tarihi bir adım atmış, geleceğimiz açısından risk ve tehditler içeren sorunların ve sistem tartışmalarının ortadan kaldırılması amacıyla milletin hakemliğine dayanan bir çıkış yolu sunmuştur.

MHP alınan bazı kararlarda Hükümet’i destekledi. Bu destek verilirken partinin olmazsa olmazları nedir?
Türkiye’nin ve Türk milletinin çıkarları, huzuru ve mutluluğu her türlü hesabın üstündedir. Bu düşünceyle devletimizin ve milletimizin yararına olan her konuda destek ve katkı verdik. 2007 yılında 367 tıkacını açarken aynı düşünceyle hareket etmiştik. Başörtüsü sorunun çözümünde de duruşumuz benzerdi.

Biz AKP hükümetine terörizm ve teröristlerle mücadelede hep destek verdik. Verdiğimiz destek Türkiye’yedir. Verdiğimiz destek Türk milletinin beka ve dirliğini muhafazaya yöneliktir. Unutulmamalıdır ki, bölgemizde vekâlet savaşları sürmektedir ve asıl hedef Türk milletidir. Bu bağlamda, perde arkasındaki güçler, Türkiye’yi hedef alan bütün terör örgütleri ile iş birliği yapabilmekte ve ülkemizi bir anlamda kan gölüne çevirmek için bütün gayretlerini göstermektedirler.

MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ülkemizi ve milletimizi muhtemel tehlike ve risklere karşı her daim uyarılarını yapmış ve yol göstermiştir. Bugün toplumun büyük kesimi MHP’nin samimiyetini ve haklılığını kabul etmekte ve takdir etmektedir. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli hep haklı çıkmıştır.
Yeni sistemin Meclis’in yetkisini daraltacağı yönündeki eleştirilere nasıl bakıyorsunuz?
TBMM’nin hiçbir yetkisi elinden alınmamaktadır. Kanun yapma tekeli TBMM’nindir. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri kanun gücünde olmayacak, kanunla düzenlenen konulara dokunamayacak, Meclis aynı konuda kanun çıkardığında hükümsüz kalacak ve Anayasa Mahkemesinin denetimine tâbi tutulacaktır.

Meclis’in soru, genel görüşme, meclis araştırması ve meclis soruşturması yoluyla denetim yetkisi daha da güçlendirilmektedir. Cumhurbaşkanı ve yardımcıları ile bakanlar suç işlemeleri halinde Yüce Divana gönderilebilecektir.

Teşkilatlarınız önümüzdeki referanduma nasıl hazırlanıyor?
Partimiz demokratik ahlakın kılavuzluğunda milletimizin her ferdine ulaşacak, sandıkta evet demeleri için ikna edecektir. 16 Nisan’dan sonra devletteki açmaz ve sistemik bunalımların son bulacağı aktarılacak, herkes kucaklanacak, her insanımızın gönlüne girilecektir. Bu itibarla tüm teşkilatlarımız 16 Nisana kadar şölen ve bayram havası içinde vatandaşlarımıza ulaşacak, Milliyetçi Hareket Partisi’nin evet kararını paylaşacaklardır.

Size yeni sistem ile ilgili olarak en çok hangi soru geliyor ve nasıl yanıtlıyorsunuz?
En çok mevcut Cumhurbaşkanı’na yönelik bir düzenleme yapıldığı anlayışıyla sorular gelmektedir. Halbuki, Anayasa değişikliğiyle öngörülen yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi, normal şartlarda 3 Kasım 2019’da yapılacak seçimle yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla mevcut Cumhurbaşkanına yönelik bir düzenleme değildir.

Son olarak ne söylemek istersiniz?
Milliyetçi Hareket Partisi milletimizin iradesi ne olursa olsun saygılıdır. 16 Nisan’da evet diyen kardeşlerimiz kadar hayır tercihinde bulunacak kardeşlerimiz de bizim için değerlidir.

Ancak biz parti olarak evet diyeceğimizi söylüyor, bunu savunuyoruz. Bizim bu ülke için yeminimiz vardır, vazgeçilemeyecektir. Bu nedenle 16 Nisan’da Evet diyoruz. Millet için evet, devlet için evet, Cumhuriyet için evet, Türklüğün bekası için, elbette Türkiye için evet.

Evetle Türkiye kazanacak, millet kazançlı çıkacak, Türklüğün gurur ve şuuru, İslam’ın ahlak ve fazileti yeni bir ruhla Türkiye’nin prangalarını sökecektir. Biz Türkiye’nin diriliş ve toparlanmasına “Evet” diyoruz.

Add comment