Kadir SİRKECİ

Bilka Turizm Firma Sahibi

Bilka Turizm Firma Sahibi Kadir SİRKECİ

Bilka Turizm Firma Sahibi Kadir SİRKECİ

‘’Toprağa çocuk gibi bakıyoruz’’

Necip FazıI Kısakürek’in dediği gibi; “Tohum ek, vermezse toprak utansın.”Dede yadigârı topraklar üç kardeşin el birliğiyle işlendi, o da hep verdi.  Toprak öyle güzel verdi ki; Sirkeci kardeşlerin mesleği oldu. Bilka Turizm, üretimiyle tarım sektörüne önemli katkı sağladı. 2 milyon metrekare toprağın her alanına tohumla umutlar ekildi, karşılığı alındı. Toprak aşığı Kadir Sirkeci’yle Bilka Turizm’i ve çiftçiliği konuştuk…

 

Bilka bir aile şirketi midir?
Bilka bir aile şirketi ve kurucusu benim. Bu şirketi kurduğumda 28 yaşındaydım. Ahmet ve Emre isminde iki tane kardeşim var onlarla da devam ettirdim. Abileri olarak elbette şirketin Yönetim Kurulu Başkanı benim. Ama kardeşlerim ile istişare yapmadan en ufak bir şey yapmam. Kardeşlerimden Ahmet şirketimizin Turizm ve gıda koluyla küçük kardeşimiz Emre ise şirketimizin finans ve muhasebe kısmı ile ilgilenir. 3 Kardeş sırt sırta verdik. Babadan kalanı arttırarak gelecek nesillerimize bırakma çabasındayız.

Şirketi kurmadan önce neyle uğraşıyordunuz?
Hep tarımla uğraştık. Zamanla bu işte kurumsallaşmak istedik ve şirketi kurduk. Bu sayede sektörde olan gelişmeleri, verilen devlet desteklerini ve alanımızda olup bitenleri daha yakından takip etme, onlara erişme imkânı elde ettik.

Biliyoruz ki tarım sektörü çok geniş kapsamlı. Siz hangi alanlara yoğunlaştınız?
Ekilebilir arazimiz çok geniş. Dolayısıyla daha çok üretime yoğunlaştık. Şekerin hammaddesi olan pancar, mısır, ayçiçeği, kuru fasulye, buğday gibi ürünler yetiştiriyoruz. Güvenç’te 2 milyon metrekarelik alanda tüm bunların üretimini yapıyoruz. Ektiğimiz ürünleri Tarım İl Müdürlüğü’nün kontrolü altında sertifikalı olarak yetiştiriyoruz. Gelip kontrol ediyorlar. Tohum ağırlıkta ama bunun yanında normal ürünlerimizde söz konusu.

Bu işlerle uğraşmak kendi tercihiniz miydi?
Evet, çocukluğumdan gelen bir toprak aşkı var. 14 yaşımdan beri toprağın içindeyim. Paldır küldür bu işe girmedim tabi. Ta dedemden, babamdan geliyor. Çocuklarımızın da bu şekilde devam etmesini istiyoruz. Başka bir işi hiç düşünmedim. Sabah toprak kokusuyla uyanmak, onu avuçlamak kanımıza işlemişti. Ve tohumla toprağı buluşturmak, sabırla beklemek, umutlanmak, sonrasını Allah’a bırakmak inanılmaz bir duygu. Dolayısıyla toprak bizim için hayat, umut, geçim, mutluluk demek.

Toprakta bir şey üretmek size ne hissettiriyor?
Öncelikle gurur verici bir duygu olduğunu söylemek isterim. Etrafınıza bakıyorsunuz çok kalabalık. Herkesin mısıra da ihtiyacı var, kuru fasulyeye de. Her ihtiyaç ertelenebilir ama beslenme ihtiyacı asla ertelenemez. Bu anlamda insanların ihtiyaçlarını karşılamak güzel bir duygu.

Dededen babadan geliyor dediniz. Sizin üstüne eklediğiniz nelerdir?
Bu döneme kadar öncelikle teknoloji değişti. Dedemizin, babamızın zamanından kalan toprak dışında hiçbir şey yok şu an. Makineler, traktörler hepsi değişti. Toprak aynı, insanlar aynı. Teknoloji gelişince haliyle üretim arttı. Bu üretimi artırmak da büyük ölçüde teknolojiyle, araştırma geliştirme faaliyetleriyle oldu. Tarım sektöründe gerçekleşen bu gelişime ayak uydurduğumuzu düşünüyorum. Her geçen gün yenilenen bu sektörde aynı hızda gelişmek gerekiyor. Biz özellikle ekipman konusunda Avrupa’da bile araştırmalar yapıyor. Bazı tarım aletlerimizi yurt dışından getiriyoruz. Yurt dışında düzenlenen tarım ve tarım aletleri fuarlarını takip ediyorum. Büyük bir kısmına katılıyor. Kendimizi daha nasıl yenileyebiliriz bunun arayışı içinde oluyorum. Hangi sektörde olursa olsun kendinizi yenilemezseniz küçülerek yok olmaya mahkûmsunuz. Bu bilinçte olduğum için yenilik benim için çok önemli. Yılın bazen 3 ayını yurt dışında sektörümüz ile ilgili fuarlarda geçiriyoruz. Öte yandan yüksek seviyede olan üretimimizi devletimizden biraz daha destek alırsak üretimimiz de çok daha ileri boyutlara gelir diye düşünüyorum.

Türk çiftçisi artık makine ekipmanlarına ciddi yatırım yapıyor mu?
Artık üretiyoruz, para kazanıyoruz. Dedemlerin zamanında üretilen mal satılmazmış. Bazen tonlarca ürün çöplere atılır, ya da hasat edilmez tarlada bırakılırmış. Biz bugün yetiştirdiğimiz tüm ürünleri satabiliyoruz. Belli bir fiyatı var, o fiyatın altına düşmüyor. Önemli olan iyi yetiştirmek. Kaliteli bir ürün yetiştirdiğinizde mutlaka kazanırsınız. 1 kilo buğdaydan 500 gram da un çıkar 800 gram da un çıkar. Bu tamamen çiftçinin elinde.

Bu faaliyetler içerisinde size en keyif veren hangisi?
Çiftçiliğin her anı bizim için zevklidir. Ekiyorsunuz, yetiştiriyorsunuz ve emeğinizin karşılığını alıyorsunuz. Bunun tadı ayrı tabi tarif edilemez.

Babanızla birlikte üretim faaliyetinde bulundunuz mu?
Babamı 2007 yılında çok genç sayılabilecek bir yaşta kaybettik. Benim bu işe sıkı sıkı sarılma sebeplerimin biri de bu. Babamın bize bıraktığı en büyük miras onun ismidir. Herkes tarafından sevilen, çalışkan, dürüst, yardımsever bir insandı. Onun bize bıraktığı bu çok değerli mirası koruduk. Bununla birlikte O dönem askerden yeni gelmiştim. Çok çalışıp kendimizi yenileme gayretine de girdik. Çok şükür bugün geldiğimiz nokta çok iyi. Önümüze koyduğumuz hedeflere ulaşmak için durmadan yeniliğe açık ve dürüst bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz.

Bu organizasyondan kaç kişi para kazanıyor?
Bizim bünyemizde 20 kişi çalışıyor. Mevsimlik çalışanlarımızda var, 12 ay sigortasını ödediğimiz çalışanlarımızda. Bu şekilde istihdam sağlanmış oluyor. En çok yaşadığımız sıkıntı kuraklık. Mesela geçen yıl oldukça kurak geçti. Bizi zorladı. Arazinin büyüklüğü, sulama ve işçi konusunda baya bir sıkıntı yaşadık. Bir hafta içinde her tarafı sulamak gerekti. Gece gündüz sulama yaptık. Bu yıl Allah’a şükür bu sıkıntımız yok. Sulama sistemlerinde de teknoloji devreye giriyor.

Bu sektörü tavsiye ediyor musunuz?
Tavsiye edebilecek bir sektör. Ama bir geçmişi olması lazım. Benim param var bu işi yapacağım demeyle olmaz. Mutlaka bir zararını görürsünüz. En az bir yıl döngü olması lazım ki tecrübe sahibi olasınız. Bir çocuğa nasıl davranmanız gerekiyorsa toprağa da aynı şekilde davranmanız gerek. Toprağı kendinize küstürmemeniz lazım.

Devletin çiftçiye olan desteği ne durumda?
Devlet yeteri kadar desteği veriyor. Ama orada şöyle bir ince çizgi var. Desteği maddi gücü olana veriyor, olmayan yararlanamıyor. Önemli olan sadece maddi gücü olanın faydalanması değil. Arazisi olmayanların da faydalanmasını isterim. Birde verilen desteklerin gerçekten kullanılıp kullanılmadığının takip edilmesi gerekiyor. Bu olay dengesizleşince kurunun yanında yaş da yanıyor.

Konya sanayi makineleri konusunda gerçekten çok gelişmiş. Yurt dışından makine almak neden tercih ediliyor?
Türkiye olarak kendimizi ne kadar ileride görsek de şu bir gerçek ki bazı konularda o teknolojiyi henüz yakalayamadık. Tarım ülkelerine göre geri kaldığımız alanlar var. Mesela 2009 yılında yurt dışından bir makine getirdik; babamların zamanında 20 günde yapılan işi bir günde yapıyor. Bu bir pancar sökme makinesi. Şimdi bu makineleri kiraya veriyoruz. Pancar hasat olacak diyorsunuz, biz de geliyoruz tarladan kaldırıp direk fabrikaya teslim ediyoruz. Bu üretimde fazlalığı sağlıyor. Önceden 10 dekar pancarın hasadı 1 ay sürermiş. Şuanda en ufak çiftçi 200 dekar pancar ekiyor. Makinelere güvenip ekiyor. Bildiğiniz gibi pancar hasadı ekim ayında başlar. Sonrasında kar mı yağacak, dolu mu yağacak bilemezsiniz. Hasadın çabucak yapılıp, ürünün yerine ulaşması gerekiyor. Bunun içinde makine şart. Bizim işi yapıyorsanız borçlanmayacaksınız. Tamamen öz sermayenizle gideceksiniz. Günümüzde banka kredileri yaygınlaştı. Kredilerden olabildiğince uzak durmanız gerek. Geçtiğimiz günlerde bazı ilçelere dolu yağdı. Oradaki çiftçilerin bir yıllık emekleri gitti. Bir de borçlularsa ne olacak? Rahmet Allah’tan gelen bir şey, bilemeyiz. Bu yüzden ayağınızı sağlam basacaksınız. Hava bozulduğu zaman tedirgin oluyoruz elbet ama nasip kısmet bu işler.

İleriye yönelik planlarınız nelerdir?
Besi üzerine hayvancılıkla da uğraşmak istiyoruz. Temelleri attık sayılır. Gelece yıl faaliyete geçirmeyi düşünüyoruz. Şuanda besimiz yok. Devlet kanallarıyla yapıyoruz.4 milyon civarında ciddi bir yatırım yaptık. Baktığımız zaman bugün bir hayvanın ihtiyacı olan her şeyi yetiştiriyoruz. Samanından, mısırına kadar hammaddelerin hepsi kendimizden. Geriye hayvanı alıp yetiştirmek kalıyor. Hayvancılığı tercih etmemizin sebebi de bu.

Add comment