İlker SARI

Benzersiz Filmi Senaristi ve yönetmeni

Benzersiz Filmi Senaristi ve yönetmeni İlker SARI

Benzersiz Filmi Senaristi ve yönetmeni İlker SARI

İlk olarak kısaca bize biraz kendinizi anlatır mısınız?
2002 Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunuyum. 15 yıldır Konya’da serbest eczacılık yapmaktayım. Evliyim, bir kızım var. Son 3 yıldır da ismi Benzersiz olan filmimle uğraşıyorum.

İlk film projeniz olan Benzersiz Filmi Eylül ayının ortalarında vizyona girecek, bu filmi çekmeye nasıl karar verdiniz? Uzun süredir aklınızda olan bir şey miydi yoksa aniden mi gelişti?
Sinemaya her zaman iştiyakım vardı ama açıkçası bir film çekmek, onu yönetmek, senaryosunu yazmak, tamamen can sıkıntısını gidermek için elime kalemi alıp bir şeyler karalamamla başladı. Sonrasında iş ciddileşti bana destek olan iki arkadaşımla beraber bu işi kurtarıp kurtaramayacağımızı düşündük, ziplenmiş özel derslerle ve bol mesai harcayarak senaryoya hazırlıkları tamamladık ve diğer hazırlıkları tamamladık. Süreç ondan sonra spontane ilerledi.

Benzersiz’in hem yönetmeni hem senaristi sizsiniz. Çekim ve sonrasında da hemen her aşamada içinde bulunmuşsunuz, kurgu dahi yapmışsınız. Bu zor süreçten biraz bahseder misiniz, pişman mısınız başkasıyla çalışmadığınız için?
İlk filmini çeken her yönetmen benzer durumlarla karşılaşmıştır. Bazen maddi yetersizlik bazen de olgunlaşmayan şartlar yüzünden filmin her alanında bulunmam gerekti. Bu çok isteyerek yaptığım bir şey değildi de açıkçası…

Benzersiz’in konusu nedir? Bizi nasıl bir hikaye bekliyor?
Filmimiz bir eczacının başından geçen olayları konu ediyor. Herkes gibi o da kendi halinde yaşayan biriyken bir gece başına talihsiz bir olay geliyor ve 2 ay komada kalıyor. Uyandığında ise her şey onun için çok farklı seyrediyor. 35 yaşında bir adam olarak adeta hayata yeniden başlıyor, her şeyi sıfırdan öğrenmeye çalışıyor, biz de bu süreçte yaşadığı zorluklara ve uyum sürecine şahit olacağız.

Filminizin türü kara mizah, Türkiye’de de örneğine pek rastlanmayan türden. Böyle yenilikçi ve işlenmemiş bir türle ilk filminizi çekmek biraz riskli değil mi? Neden daha kolay bir tür seçmek yerine zor olanı tercih ettiniz?
Hemen herkes sordu bana bu soruyu. Romantik komedi ya da dram tarzında bir film çekmek belki daha rahat olabilirdi. Ama ben tarz olarak daha kendini sorgulatan ve bana bir şey katabilecek filmlerden hoşlanıyordum, bu yüzden çekeceğim filmin de Türk izleyicisinde farklı bir tat bırakmasını istedim.

Kulağa merak uyandırıcı geliyor. Peki filmde en ilgi çekici bulduğunuz karakter hangisi desek? Film hakkında ipucu vermek istemediğinizi biliyoruz ama yüzeysel bir şekilde o karakterin ayırt edici özelliğinden biraz bahseder misiniz?
Elbette ki eczacı. Film onun üzerine kurulu. 35 yaşındaki bir adamın her şeyi sıfırdan öğrenmesinin gerekmesi ve bu durumun oluşturduğu ironi onu ilginç kılıyor. Aslında bu bir çıldırış hikayesi…

Filmde hem yönetmenlik hem de senaristlik yapan biri olarak birini seçin desek hangisi ağır basar?
Sanırım yazmak daha önemli benim için, bu yüzden senaristlik diyorum.

Benzersiz’in tamamını Konya’da çekmişsiniz, oyunculardan ilk kez Konya’ya gelenler de olmuştur illaki, nasıl buldular Konya’yı? Sizce Anadolu şehrinde film çekmek avantajlı mı dezavantajlı mı?
Oyuncular Konya’yı çok beğendiler. Konya insanının misafirperverliğine hayran kaldılar.

Anadolu şehrinde film çekmek teknik imkanlara ulaşmak açısından dezavantajlı olsa da diğer bütün olanaklara kolay ulaşılması açısında avantajlı diyebilirim.

Filminizin ilk eczacı filmi olması da oldukça ilgi çekiyor, bu seçimi yapmanızda sizin de eczacı olmanızın payı büyük sanırım.
Aynen. İllaki var, aşina olduğum şeyi yazmak istedim bir de Türkiye’de eczacı filmi yok, onu da biz yapalım istedik.

Tek cümlede filminizi bize anlatın desek?
Bu bir çıldırış hikayesi!

Bazı senaristler filme hayatlarından subliminaller yerleştirmeyi sever. Sizin de böyle ince detaylara sıkıştırarak verdiğiniz mesajlar oldu mu? Seyircilere biraz ipucu verir misiniz?
Emin olun filmin her yerinde bu mesajlardan çokça mevcut. Bazen bir replikte, bazen bir bakışta, bazense olmayan bir ilacın isminde… Ama bu mesajları fark etmemek filmi anlamanıza etki etmiyor; ancak tabii ki anlayınca filmden daha çok zevk alıyorsunuz.

2017’de sizi en çok etkileyen film hangisiydi?
Shyamalan’ın Split (Parçalanmış) filmi.

Aynı yollardan geçmiş biri olarak bu sektörde olmayıp film çekmek isteyenlere bir tavsiyede bulunmak ister misiniz?
Sanırım onlara verilecek en iyi tavsiye profesyonellerle çalışmaları olur.

İlk filminiz bitti, vizyonu da belli peki sırada yeni bir film var mı yoksa “Bana bu kadar yeter.” mi diyorsunuz?
Yeni bir filmin çalışmalarına başladık bile, kesinlikle devamı gelecek.

Oldukça hızlısınız, şimdiden iyi şanslar dilerim. Yeni filminiz hakkında birkaç tüyo alabilir miyiz? Netleşen detaylar var mı?
Filmin çoğu detayı kafamda tamam. Şu an hikayesini tamamlıyoruz. Zaten acelemiz yok, Benzersiz de emin adımlarla detaylandırarak yaptığım bir projeydi. Bunun da o şekilde olmasını istiyorum. Türü bu sefer biraz daha farklı olacak. Daha fazla bir şey söylemeyeyim, sürpriz olsun.

Her yönetmenin özellikle çalışmak istediği oyuncular vardır. Peki sizin filminizde oynamasını istediğiniz hayallerinizin oyuncusu var mı?
Var illaki, büyük hayaller bunlar tabii ama Hugh Jackman’la çalışmayı çok isterim.

Filmin bilgileri geldikçe git gide daha da ilgi çekiyor, özellikle seyirciyi farklı bir şekilde konumlandırma amacı güttüğünü sık sık vurguluyorsunuz. Peki sizce insanların istediği bu mu? Gerçekten film izlerken kafa yormak mı istiyorlar yoksa hazıra konmak daha mı kolay geliyor?
Bence izleyici her filmde bir zeka arıyor ama bir yandan da her şeyi anlayıp filmi kafalarında bitirmek istiyorlar. Yönetmenin ve senaristin de izleyicinin filmde zeka aramasına saygı gösterip aynı zamanda filmde ucu açık şeyler de bırakmaları gerekiyor. Yani yönetmen ve senaristin izleyicinin filmi kafalarında tamamen bitirmelerine izin vermemesi gerekiyor. Biz de izleyiciyi aktif tutabilmek için filmin kurgusunu onların da katılım yapabilecekleri şekilde tasarlamaya çalıştık.

Filmin bitmiş hali hayalinizdekiyle ne kadar uyuşuyor?
Sanırım aklımdakinin yüzde yetmişini ekrana yansıtabildim.

Filmin seyircilerine söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Aynı tür filmleri izlemekten sıkılanlar için güzel bir alternatif olduğunu düşünüyorum. Bazı konularda da öncü olacak, eğer izleyiciyle güzel bir iletişim sağlarsak bu tarz daha çok film çekilecek. Seyirciye ‘’İzleyin ve bu tarz örnekler çoğalsın.’’ diyorum. 🙂

Add comment