Prof. Dr. İnci KARA

Selçuklu Tıp Fakültesi Geleneksel Ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Merkezi Müdürü

Selçuklu Tıp Fakültesi Geleneksel Ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. İnci KARA

Selçuklu Tıp Fakültesi Geleneksel Ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. İnci KARA

Geleneksel tıbbi tedavi yöntemleri artık Tıp Fakültesi Hastaneleri başta olmak üzere sağlık merkezlerinde de uygulanıyor. İnsanlar yüzyıllardır gerçekleştirilen geleneksel  tıp hizmetlerini sağlıklı, hijyenik ortamlarda, ehil ellerden alıyor. Röportajımız da Selçuklu Tıp Fakültesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. İnci Kara ile…

Geleneksel tıptan hiç vazgeçmedik

Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Merkezi açmak artık bir elzem haline mi geldi?
Geleneksel dememizdeki amaç insanlık tarihiyle gelen uygulamalar. Örneğin kupa, sülük, bitkilerle tedavi gibi uygulamalar. Tamamlayıcı uygulamalar ise daha sonrasında teknolojiyle birlikte hayatımıza giren tedaviler. Şu andaki tıbbi teknolojiyi de işin içine kattığımız uygulamaların adını tamamlayıcı diye değiştiriyoruz. Bakanlığın bu konuda yönetmeliği var. Bütün uygularımızı o yönetmelik kapsamında yapmak zorundayız. Orada tanımlı 15 uygulama var. Bunların hepsini uygulamak istiyoruz. Bu uygulamaların bilinçli, doğru yerlerde, doğru şekillerde uygulanması elzem haline geldi diyebiliriz.

Bu uygulamalar da birbirini tamamlıyor mu?
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları da birbirini tamamlıyor. Göz bile arka kamerası, ön kamerası diye özelleştirilmiş. O zaman da bir yakın körlüğü oluyor. Tepeden bakmak lazım. İnsana, doğaya her şeye. Bir şeyi derinlemesine bilmek çok güzel ama derinleşirken de orada kaybolmamak, yukarıya çıkıp bir de oradan bakmak lazım. Derinleşmeyi yadırgamıyoruz ama bunu yaparken bütününden uzaklaşmadan yapmak gerek.

Türk insanı geleneksel tedaviye hep sıcak mı bakıyor?
Geleneksel olan şeylere bir burun kıvırma olsa da Türk insanı geleneksel tedaviden hiçbir zaman vazgeçmedi. Halbuki kökü sağlam olmayanın dalları çok yukarıya çıkamaz. Köklerimizden hiçbir zaman kopmadan eskiye sahip çıkmalıyız. Batı tıbbını inkar edemeyiz. Geleneksel uygulamaları da aynı metotla burada uygulayabiliriz. Bilim şu anda nedensellik üzerine gelişiyor. Sonucu ararken nedeni bazen kaçabiliyor. Geleneksel uygulamaların hepsi tümden geliyor. Kuduzun etkenini tespit etmeden kuduz aşısını bulamazdık.

Bu uygulamaların üniversiteler bünyesinde de yapılması neden önemli?
Hem geçmişe sahip çıkmanın hem de batı tıbbını sahiplenmenin yeri üniversiteler. Benim tek başıma bu eğitimi almış olmam yeterli değil. Ben sizin ofisinizde size herhangi bir uygulama yapamam. Yapılması gereken yerler ruhsatlı yerler. Bu mekanı oluştururken gerekli ruhsatı almadan bu işi bile burada yapamazdık. İstenmeyen bir durum olduğunda onunla da başa çıkmak lazım. Bu işlemlerin herhangi birisini yaparken hastanın kalbi durabilir. Siz hekim olarak orada bulunduğunuz zaman müdahale edebilirsiniz. İnsan bedeni çok kutsal. Ben şu halimle bile sizden izin almadan size dokunamam. Bütün bunların üstünde durulması lazım. Bakanlık da bunların üstünde duruyor. Mekan çok önemli. Ruhsatlı yerler dışında bir tedaviye müsaade edilmemeli.

Bir sülüğün insan vücuduna iyi geldiğini insanlar nasıl keşfetmiş olabilirler?
Bunların hepsi tecrübeyle alakalı. Suyla haşir neşiriz. Giriyor suya bir şey geliyor yapışıyor bacağına. O düştükten sonra yaranın iyileştiğini görüyor. Ya da bu ilahi bir öğreti de olabilir. Mesela Eyüp Aleyhisselam’ın vücudundaki kurtlar. Günümüzde de bakanlığın izin verdiği etkili uygulamalar yapılıyor.

Bilimsel anlamda açılmış kaçıncı merkezsiniz?
Konya’da 2. merkeziz. Şu an sadece uygulama merkeziyiz. İleride eğitim de vermeyi düşünüyoruz. Bu eğitimi hekimler ve diş hekimleri verebilir. Ama alanın dışına çıkmamak kaydıyla. Mesela bir diş hekimi o sülüğü sadece diş etine tutturabilir gibi. Bir de hipnoterapi var. Bu da klinik psikologlardan oluşuyor. Burada hipnoterapi ve akupunktur ile ilgili ruhsat aldık. Fitoterapi, sülük ve hacamatla ilgili de başvuru aşamasındayız. 15’e tamamlamayı düşünüyoruz. Müzikterapi ve aromaterapi de söz konusu. Bir psikiyatrik rahatsızlığı tek başına burada tedavi ederiz iddiası hiçbir şekilde olamaz. Bu tüm hastalıklar için geçerli. Ben hekim olduğum için çok rahatlıkla bir kan testi, bir ultrason isteyebilirim ve değerlendirebilirim. Gerektiğinde hekim arkadaşlarımdan yardım isteyebilirim. Bir hastayı birlikte değerlendirebiliriz. Sonrasında ne yapabileceğimize karar veririz.

Bu uygulamalarda inanmak önem taşıyor mu?
İnanç çok önemli. Esas olan kendi iç şifacımızı harekete geçirmek. Vücudumuz öyle güzel yaratılmış ki zaten onda kendi kendine tedavi etme potansiyeli var. Ama biz yanlış düşüncelerle bunu göz ardı edebiliyoruz. Hekimlerin sadece bir kılavuz olduğunu bilmek lazım. İnsan aslında içindeki cevherden dolayı daha çabuk iyileşiyor. Ben hiçbir insanı iyileştiremem, ancak yol gösteririm. İçindeki cevher onu iyileştirir. Önemli olan bu cevheri harekete geçirmek. Anahtar kilit gibi ilaçların etki ettiği yerler var. Vücudumuzda ağrı kesiciler var. İlaçlar bunları taklit ediyor. Yaşamın bir süreç olduğunu bazen unutuyoruz. Nasıl doğuyorsak bir gün de öleceğiz. Şu anda biz sizinle beraberiz. Şu anın tadına çıkarmaya bakmamız lazım. Bunu ne kadar çok başarırsak hayatımız bir o kadar güzelleşiyor. Neden benim başıma bu geldi, ben bunu hak ettim mi? Bunları düşünürseniz anda kalamıyorsunuz. O anda kendinize cehennemi yaşatıyorsunuz zaten. Ölümlü varlıklar olduğumuzu, yaşamanın ve ölmemizin bir süreç olduğunu unutmamız gerekiyor. Mesela doğumdan sonra karnında kalan çatlaklara dertlenen kadınlar var. Hâlbuki o çatlaklar ona yavrusundan kalan bir hatıra. Bununla depresyona giren anneler var. Bu onu andan uzaklaştırıyor.

Bu uygulamalar yurtdışında daha erken mi başlanmış. Biz biraz geri mi kaldık sizce?
Biraz öyle olmuş. Mesela bizim ülkemiz bir sülük cenneti. Yurtdışına bizim sülüklerimiz kaçırılmış. Biz yadırgarken bizim anaç sülüklerimiz götürülmüş. Şimdi kendileri üretiyor. Bizim topraklarımız çok verimli. İnsanlığın doğduğu yerler burası. Bu yüzden de gelişmişlik burada. Yadırganmaması lazım. Rusya’da çok sülük yok ama en çok sülük tedavisini onlar uyguluyor. Çölde sülük olamaz. O bölgelerdekiler de kupalarla hacamat tedavisini uygulamışlar.

Doğru tedavi yolu nasıl belirleniyor?
Bir alışveriş yaparken nasıl en iyisini arıyoruz. Bu tür tedaviler için de en ehlini aramamız gerek. Herkese de her şey iyi gelecek diye bir şey yok. Ana tedavi de olabilir tamamlayıcı da olabilir. Ama bütünden uzaklaşmamak lazım. Kendini bilen hekim ben akupunkturla bütün hastalıkları gideririm diyemez. İnsanların bu uygulamaları ehliyetli yerlerde ve ehil kişilere yaptırması lazım. Bu konuda çok araştırmacı olmak şart.

Bu alanda bir sektör oluştu diyebilir miyiz?
Para döngüsü olan işler bir yere kadar devam eder. Bu uygulamalarda sosyal güvenlik kurumunun geri ödemesi yok. Bu paralar insanın cebinden çıkıyor. Ama zamanla bu harcamaların sosyal güvenlik kurumlarınca da karşılanacağını bekliyoruz.

Son olarak ne söylemek istersiniz?
İnsanların; insanı merkeze koyan her türlü uygulamayı değerlendirmesi lazım. Bu uygulamaları ehil ellerde yapılması lazım. Aksi taktirde istenmeyen şeylerle karşılaşılabilir. Bu uygulamalardan herkes yararlanamıyor. Çünkü para cepten çıkmak zorunda. Bu biraz insanları zorluyor. Bunların geri ödeme kapsamına alınması lazım.

Add comment