Fatih KÜRKÇÜ

Forev Yönetim Kurulu Başkanı

Forev Yönetim Kurulu Başkanı Fatih KÜRKÇÜ

Forev Yönetim Kurulu Başkanı Fatih KÜRKÇÜ

Konya’nın yakından tanıdığı iş adamı Fatih Kürkçü’yle Sille Barajı’nın o muhteşem manzarasında bir araya geldik. Kürkçü’nün züccaciyeden endüstriyel mutfağa, oradan hizmet sektörüne uzanan çalışmalarını, hizmetlerini, yatırımlarını Sille’nin dinginliğinde, suyun serinliğinde ve hizmet aşkıyla çalışan ekibin mırıldandığı türküler eşliğinde konuştuk. İşini aşkla yapan bir iş adamının gözündeki ışıltı, yüzündeki heyecan da bu buluşmanın en dikkat çekici ayrıntısı oldu..

MUTFAKLA İLGİLİ HER ALANDA VARIZ

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1973 Konya doğumluyum. Konya’nın has çocuklarından biriyim. Araplar’lıyım. Küçüklüğümden beri ticaretin içinde büyüdüm. Bu yüzden eğitim alanım da ticaretle alakalı oldu. Anadolu Ticaret Lisesi, üniversitede de işletme okudum. Babadan kalma işimize devam ediyoruz. Yaklaşık 1966 yılından beri yürüyen bir işletmemiz var. Bu işletme ilk başlarda zücaciye üzerineydi. Bunu sonraları endüstriyel mutfak üzerine geliştirdik. Şu anda Konya ve çevresine, İstanbul ve tüm Marmara’ya ulaşan endüstriyel mutfak ağımız var. Hem Konya’da hem İstanbul’da endüstriyel mutfak üzerine işletmelerimiz var. İmalat da yapıyoruz. Yaklaşık 26 bin çeşit ürünle endüstriyel mutfak yani cafe hastane restoran, üniversite, askeriye gibi büyük mutfaklara, catringlere hizmet vermekteyiz. Konya’nın gelişimi her zaman bizi ilgilendirmiştir. Konya büyürken hepimiz büyüyoruz.

Bu işi çekirdekten öğrendiğiniz açık. İsteyerek mi yoksa baba mesleği olduğu için mi devam ettiniz?
İlkokula giderken çantayı bıraktığım gibi koşarak dükkana giderdim. Dükkânımızın önünde otogar vardı. Kendi ticaretimi yapardım. Sakız, balon, su satardım. Bisikletime köylüleri bindirirdim, oradan para kazanırdım. Bunu 12, 13 yaslarımda yapardım. Para kazanmanın tadına vardık. Bunlar bize hep artı kazandırdı. Ufkumuzu açtı ve hala ufka doymuyoruz. Hep yeniler, yeni, iyi şeyler peşindeyiz. Ben hep çalışayım diyorum. Hep işimi büyüteyim, etrafımı daha da güzelleştireyim. Bunun peşindeyiz. Endüstriyel mutfak işinin yanında iç Anadolu ve Akdeniz Korkmaz Mutfak olarak 17 ilde bölge distribütörlüğünü yapıyoruz.17 ilde yaklaşık 165 bayi ile Korkmaz Mutfak olarak hizmet vermekteyiz.

Züccaciye sektörü, devamında bağlantılı sektörler. Hizmet sektöründe de varsınız.
İki yıl Konyaspor’da asbaşkanlık yaptım. Sporla da alakamız var. Arena Restaurant yapıldığı zaman başkanımız tarafından işletmesi bize teklif edildi. Arena Restaurant’ı açarak Konyalı’ya farklı tarzda bir restaurant sunmak istedik. Stadın içindeki 33’e yakın büfe de bizim işletmemizde. Orada da Konyaspor taraftarına hizmet vermekteyiz.

Ticareti babanızdan öğrendiniz. Buradaki en büyük kazancınızın ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Babamdan dürüstlük, verdiğin sözü yerine getirme, insanları kandırmama gibi ticarette itibarın olmasını sağlayan temel kavramları öğrendik. Bunlar bizim için çok önemli şeyler. Babamdan ilk önce insanların güvenini kazanmak gerektiğini öğrendim. Para, pul bazen olur bazen olmaz. Ama güven hep ön plandadır. Toptancılarda zücaciyemiz vardı. Babamdan işi devraldığımda işyerimizde 4 kişilik bir ekiptik. İşi devraldık sonra çalışan sayımız 75 kişiye kadar çıktı. 8 işletmeye kadar ulaştık. Başka illerde de işlemelerimiz oluştu. Sonrasında sosyal hizmet sektörüne girdik. Bu alanda da başarılı olduğumuza inanıyorum. Şu anda sosyal hizmetler konusunda da yeni projelerimiz olacak.

Birbiriyle bağlantılı sektörler olsa da sizi en çok keyiflendiren, heyecanlandıran iş alanınız hangisi?
Yaptığım her işi seviyorum. Sevmediğim bir işi zaten yapmıyorum. Sevilmeden yapılan işte başarılı olunduğuna inanmıyorum. En başta ben insanları seviyorum. İnsanlara hizmet etmek, onlara bir şeyler sunmak, mutlu etmek başarının temelini oluşturuyor.

Tek işletmeden 8 işletmeye kadar büyüdünüz. Bu işetmeleri açarken kriteriniz ne idi?
Yaptığım işler birbiri ile bağlantılı. Zaten züccaciye endstriyel mutfağa bağlı. Sektörün içindeki açığı görmek çok mümkün. Endüstriyel grubun sonu yok, sınırı yok. Belki yüzbinlerce çeşit var. Biz şu anda endüstriyelde 26 bin çeşide hakimiz. Bu rakama ulaşabilmek için yaklaşık 15 sene verdik. Tamamen emek isteyen bir olay. Ekibini ona göre oluşturuyorsun. Züccaciyeden endüstriyel mutfağa, endüstriyel mutfaktan hizmet sektörüne derken her biri ayrı bir heyecan kattı. İnsanlara hizmet ederken başka bir mekanı görüyorsun. Oradan bir kıvılcım çıkıyor. O mekan sana heyecan veriyorsa hemen o işe atlıyorsun. Yani önce o heyecanı yaşayabilmek gerekiyor. Gözünde parıltı oluşması lazım. Ben bunu yaparsam mutlu olabilirim diyebilmen lazım. Ben buradan çok para kazanırım meselesi değil. Belki kazanırsın, belki kazanamazsın ama çoğu insan mutsuz bir şekilde para kazanıyor. Tatmin olamıyor ve hep bir arayışa giriyor. O yüzden ilk önce heyecan duyacaksın, sonra para kazanacaksın. Heyecanını kaybedersen mutsuz olursun.

Züccaciye deyince akla hep kadınlar geliyor. Züccaciyeler her zaman kadınların psikolojilerini düzelttikleri yerlerdir. Kadınlara yönelik hizmet de size katkı sağladı mı?
Tabi kadınlar hayatımızın en önemli unsurlardan bir tanesi ama o ortamda ilk başta sabrı, sabretmeyi öğreniyorsun. Kadınlar genelde detaycı. Biz erkekler tek düzen, bu budur diye bakarız. Ama kadınlar bu böyle miydi, şu şöyle miydi diye bakıyor. Kadınları dinleyeceksin, dinlemezsen olmaz. Haklı görmezsen hiç olmaz 

Bu birikimin yatırımlarınıza etkilerini çok merak ediyorum?
O sabrı, bu tecrübeyi kazanan bir kişi her işte başarılı olur. En başta dinlemeyi öğreniyorsun. İşimizin püf noktası sabırla dinlemek. Bu tecrübeyi de çocukluğumdan itibaren kazandım. Öğrendiğim o iş tecrübesi ciddi anlamda çok artılar katıyor.

Çocukluğunuzda bu kadar geniş bir alanda hizmet vereceğinizin hayalini kurar mıydınız?
Çocukluğumda olduğum yerde kalmayacağımı biliyordum. Sonuç olarak her şey büyümeye dayalı. Şu anda Türkiye’de işini büyütmüyorsan, geride kalıyorsan kayboluyorsun. Ben çocukluğumdan beri hep daha fazlası, daha fazlası dedim. Daha fazlası derken bu büyük bir hırs değil. Doğru zamanda, doğru noktada, doğru iş yapmak. Bu da tabi ki kısmetle olur. Allah’ım kısmet eder, ürün denk getirir, yeni bir marka denk getirir, yeni bir mağaza denk getirir. Kısmetinde ne varsa onu yaşarsın. Ben de bu konuda kısmetli olduğumu düşünüyorum.

Güzel projelere imza atıyorsunuz. Hizmet sektöründe iddialı projeleriniz var mı?
Selçuklu Belediyesi’nin Sille Barajında yaptığı regreasyon çalışmasını, yeni yaşam alanlarını gördük ve buraya girmeye karar verdik. Selçuklu Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay Sille Barajı’na çok büyük bir yatırım yapmış. Yapılan çalışmalarla birlikte 3 yarım adalı çok büyük bir kompleks haline gelmiş. Burayı görünce aşık oldum. Ayrılmak istemedim.

Hemen o anda neler yapabileceğiniz kafanızda canlandı mı?
Elbette. Yıldızlar parladı, kafamda şimşekler çaktı. İçim içimi yedi. Allah’ım nasıl bir yer burası, çok çılgın bir yer dedim. Selçuklu Belediyesi, kompleksin içinde 7, 8 bölgeye sosyal tesis yapmış. Binlerce kişinin piknik yapabileceği konaklama alanları, yürüyüş yolları, yat limanı, izci kampı, sanatçı gösterim merkezi oluşturmuş. Çok büyük bir tatil köyü projesi mi desem, yoksa ormanın içinde yaşam alanı mı desem. Yani bir insanın 2, 3 gün hiç canı sıkılmadan vakit geçirebileceği bir kompleks. Burası Türkiye standartlarının üstünde bir mekan olmuş. Tükiye’nin her tarafından burayı görmeye gelebilecek insanlar olacağına inanıyorum. Bu konuda Selçuklu Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’a gerçekten yürekten teşekkür ediyoruz. Konya’ya böyle güzel bir kompleks kazandırmış. Sözleşmemizi yaptık. Devamında işletmelerin tadilatlarına başladık ve kısa bir sürede de bitirdik. Bizim sosyal tesislerimizin alanı Sille Baraj Sosyal Tesisleri olarak geçiyor. Tabi bu alan Selçuklu Belediyesine ait bir alan. Sadece sosyal tesislerle sınırlı bir yer değil. Halkın yeri. Dediğim gibi piknik alanları, basketbol sahaları, çocuk oyun merkezleri, yürüyüş alanları var. Suyun içinde yapılabilecek değişik kompleksler, aktiviteler var. Bunlarla beraber burası çok büyük bir yaşam alanı oluyor.

Sizin sosyal tesisiniz ne kadar alan kaplıyor?
Bunu metre kare olarak veremeyiz. Farklı farklı alanlarda, farklı metre karede yerler var. Yarım adanın birinde cafe bistro dediğimiz 300 kişilik bir salonumuz var. Burada sabah kahvaltısı, nargile, cafe hizmetleri göl kenarında verilecek. Biraz tepede 15 kişilik vip salonumuz var. Günlük kiralanabilecek bir yer. Çocuk oyun merkezimiz var. Burada akülü arabalar, dart, buz hokeyi, basketbol gibi oyun merkezleri oluşturduk. Yine yarım adada kendin pişir kendin ye restorantımız var. Onun altında iskele cafemiz suyun üzerinde. göl kenarında Ekmek arası köfte, ekmek arası sucuk, hamburger, sac böreği, kokoreç paket servisi yapacak bir alan daha mevcut. Yine göl kenarında 500 kişilik çay bahçemiz var. Onun yanında içinde kasabı, manavı, akla gelebilecek pek çok şeyi bulunduran olan marketimiz var.

Türkiye’de buna benzer projeler var mı?
Ben Türkiye’nin hatta dünyanın pek çok yerini gezdim. Ama bu tarz projelere rastlamadım. Burada tatlı, şirin, birbirine bağımlı mekanlar var. Orman, göl, piknik alanları var.

İlerisi için konaklama alanı da söz konusu mu ?
Bu zaman içerisinde oluşabilecek bir şey. Bu konu arz talep dengesinde Belediyemizin gündemine zamanla girebilir. Etrafı dağlarla çevrili bu temiz havanın içerisine belki bir otel yapılabilir. Bu ahşap evler şeklinde de olabilir.

İşletmeler dört mevsim hizmet verecek mi?
Mekanların bir kısmını kapatabiliriz ama kışın da mekanlarımızın yüze 60’a yakın bir bölümü açık kalacak. İnsanların buradan ayrılmak istemeyecek. Biz suya hasret bir memleketiz. Konya’mızda küçük de olsa deniz ortamı yaşatmak istiyoruz. İnsanlar da buralara gelip mutlu olsunlar. Önemli olan bu mekanları çok iyi, temiz kullanabilmek.

Son olarak ne söylemek istersiniz?
Konya’ya böyle bir mekan sağladığı için Başkanımız Uğur İbrahim Altay’a teşekkür ediyorum. Konyalılar adına. Alan hizmete girdikten sonra da Konyalının buraya hak ettiği değeri vermesini istiyoruz. Gelip görecekler, yasayacaklar. Herkesin görmesi gereken bir mekan.

Add comment