Mehmet HANÇERLİ

Karatay Belediye Başkanı

Karatay Belediye Başkanı Mehmet HANÇERLİ

Karatay Belediye Başkanı Mehmet HANÇERLİ

Karatay’ı adeta yeni baştan inşaa eden bir başkan.. Bir taraftan çocukluk anılarını yıkıp yerine yepyeni, modern bir şehir inşaa ederken bir yandan çocukluk yıllarında gaz lambası eşliğinde ders çalıştığı muşamba kaplı masasını gözünün önünden ayırmıyor.  Bir yandan çocuklarına alamadığı bebek arabasını şimdi ihtiyaç sahiplerine dağıtırken, bir yandan Karatay’ın imajını değiştirmek adına var gücüyle çalışıyor. Kemre yakılan sobalı evden çıkıp, çamurlu yolları aşıp koca bir ilçenin imajını yeniliyor… Karataylı Başkan Mehmet Hançerli.. Röportajımız aşağıda…

Karatay’a ahde vefa borcum var

Kendinizden biraz bahseder misiniz?
Sizin de dediğiniz gibi Karataylıyım. İşgalamanlı. Çocukluğum Keykubat Mahallesi’nde geçti. İlk, orta, lise ve üniversite öğrenimimi Karatay’da yaptım. Selçuk Üniversitesinin ilk mezunlarındanım. İnşaat mühendisiyim. Yıllar boyunca çamurda gezdikten sonra belediyenin kumlama yapmasına sevinen bir nesildik. Babam ne muhtardı ne de azası. Sadece mahalle sakiniydi. Buna rağmen 2 buçuk yıl kanalizasyon parası topladı. Sonra beton sıcak asfalt yapıldı. 50 sene önce yolun kumlanması birinci öncelikti, sonra kanalizasyon, sonra asfalt, sonra halı saha. Her devrin bir isteği vardı. Anket yaptık ve şu anda Karatay’da aqua park ve yüzme havuzu istiyorlar. Karatay’ın o zamanki ve şimdiki hali çok farklı. Hz. Ali’nin bir sözü var “Çocuklarınızı asrın gereklerine göre yetiştirin” diyor. İleride ne ihtiyaç olacak bakıp göreceğiz ama benim Karatay’a ahde vefa borcum var. Karatay’ın bende çok emeği var.

İş hayatına geçişiniz ne zaman oldu?
Okulu bitirdikten sonra bir süre Tümosan’da, devamında bir inşaat firmasında çalıştım. Daha sonra askere gittim geldim ve Hadim belediyesinin açmış olduğu bir sınavda devlet memuru olarak atandım. Hadim belediyesinin iyi yönü şuydu; orada bir branşlaşma yok. Her şeyi bilmek mecburiyetindesiniz. Bir bakıma altyapım burada oluştu. 1990 yılında Karatay Belediyesi’ne geldim. Belediye tarihinin en uzun Fen İşleri Müdürlüğü’nü yaptım. Arka arkaya tam 11 yıl. Bunun yanında Park Bahçe ve Temizlik Müdürlüğü’nü de verdiler. Mutfaktan geldim diyebilirim. Karatay’ın hangi bölgesi ne istiyor? Bunları biliyorum. Bu benim için bir avantaj. Ankara’da olmazsa olmazımız yok. Bu dönemde ne ihtiyaç varsa hepsi çıkıyor. Olimpiyat Parkı, Muhsin Yazıcıoğlu Parkı, Şehir Parkı. Hepsi devlet tarafından verilen yerler.

Karatay hep önemli projelerle konuşulur oldu. Bunlardan en çok hangileri önemliydi?
Karatay’ın eskiden anılmasıyla şu an anılmasının arasında bile fark var. Artık Karatay’a çöp dökülmüyor. Kanalizasyonun önüne arıtma tesisi kuruldu. İki menfi işten kurtulduk. Birinden de kurtulmak üzereyiz. O da hava kirliliği. Doğal gaz kullanımı arttıkça sıfırlanacak diye umut ediyoruz. Kentsel dönüşümle birlikte soba diye bir şey kalmayacak. Şuanda bakıyorsunuz Şehir Parkı bir güzellik katıyor. Adliye binası ayrı bir güzellik katıyor. Karatay planlı bir şekilde gidiyor. Özellikle kentsel dönüşümle birlikte 3-4 sene içerisinde Karatay’da eski ev bulunamaz hale gelecek. Bir belediyenin ilçe sınırları içerisinde yapılaşma önemlidir. Ahmet Öksüz Bey dönemi ve ondan önceki yıllarda bize 30 metrekare civarında asfalt dökülürmüş. Şimdi Karatay’a 1 milyon metrekare asfalt dökülüyor. Karatay’da bundan 5 sene öncesi verilen inşaat alanı 250 bin metrekare civarındayken şuanda 3 milyon metrekare. Hep katlaya katlaya gidiyor. İnsanların ihtiyacı neyse ona göre hizmet etmek konumundasınız. 3 tane hanımlar lokali yapmışız. Bir de büyükşehir yapmış. Havuz yapmışız. İhtiyaca göre hizmet üretilir hale gelmişiz.

“Sobada kemre yakardık”

Bizim evimizde su yoktu. Tulumba kuruldu, sonra su geldi. Sudan sonra yolu kumladık. Sobada kemre yakardık. Kömür gelince rahat ederdik. Kemre yakarken sabaha doğru ev buz gibi olurdu. Şimdi 5, 6 yaşındaki çocuğa kömürden bahsetsek ne yapar ki? Ulaşım sıkıntılıydı. Tüp doldurmak için İplikçi Cami tarafına giderdik. Yazdırırdık 3, 4 günde gelirdi. Mahallelerde tüpçü yoktu. O büyük tüpü Ocakta 8 ay kullanırdık. Bunların hepsini gördük. Şu an elektrik olmasa yeni nesil yaşayabilir mi? Elinden telefonlarını tabletlerini alsak ne yaparlar? Yani nesil bizden çocuk bahçesi istemiyor. Çocuklar evinde tabletlerini oynuyor. Gençler bizden basket potası istemiyor. Gençler kafelerde. Halı saha isteği o kadar azaldı ki. Hayata farklı bakan gençler de etüt merkezi istiyor. Şimdi kimse evinde ders çalışmıyor.

Çamur yüzünden çok ayakkabı eskitir miydiniz?
Ben hiç ayakkabıyı eskitmedim. Önceden kendimize oynamak için top yapardık. Şimdiki imkânlar hakikaten çok iyi. Benim üzeri muşambayla kaplı bir masam vardı. Atmadım, daha duruyor. Elektrik de olmazdı. Lambayı masanın kenarına koyardım. Tek odada misafirler de olurdu. Onlar sohbet eder ben de ders çalışırdım. Şimdi bilgiye ulaşmama diye bir sıkıntı yok. Her çocuğun kendine ait kaloriferli odası var. Bizim zamanımızda şehre ineceksin, kütüphaneye varacaksın, eğer bir başkası almadıysa aradığın kitabı bulacaksın. Dersini yapıp evine döneceksin. Şimdi bir tıkla aradığı bilgiler önünde ona rağmen hala bir eksiklik var.

Çocukluğunuzda içinizde ukde kalan bir şey oldu mu?
Sıkıntıları herkes yaşadı. Ben 20 yaşında öğrenciyken evlendim. Okulu bitirmeden çocuğum vardı. O şekilde askere gittim geldim. İçimde ukde kalan şey şudur; çocuklarıma çocuk arabası almak isterdim. O dönemlerde pahalıydı. Alma imkânım da yoktu. 3 çocuk büyüttüm alamadım. İmkânım olduktan sonra ihtiyacı olan 5, 6 kişiye çocuk arabası gönderdim. Hepimiz imkânsızlıklar içinde yaşadık. O zamanlarda bir kış günü çocuklar kucağımızda otobüs bekliyorduk. İçinde aile olan bir araba geldi bizi aldı. Evimize kadar bıraktı. Onlara hala dua ederim. Yılda bin tane çocuk giydiriyoruz. Bunu basına duyurmadan yapmak lazım. Sağ elin verdiğini sol elin görmemesi gerekiyor. O çocuklar aldığımız ayakkabıyı yastığının başucuna koyuyor. İleri yaşlarda da o ayakkabıyı asla unutmaz. Tıpkı bizi evimize bırakan aileyi benim unutmadığım gibi. Halk Eğitim Merkezi’nde meslek öğrenen kızlarımızı alıp Antep’e, İstanbul’a götürüyoruz. Gezip geliyorlar. Bu tür çalışmalar gerçekten çok güzel. Bu kızlarımızı özellikle ya huzur evine ya da çocuk yuvasına götürürdük. Oradaki hali görsünler de kendi ve çocuğunun değerini bilsin diye. Her ay Mevlana Müzesi’ne, pikniklere götürüyoruz. Ailesinden ilk defa ayrılmış, ilk defa açık büfeye gitmiş kızlarımız var. Bunlar küçük ve çok değerli ayrıntılar. Önce yaptığın işi seveceksin. Belediyecilik budur.

Belediye başkanlığı yaptığınız döneme anne ve babanız tanık oluyor. Size eleştiri ya da tavsiyede bulunuyorlar mı?
Ne mutlu bana ki ikisi de hayatta. Biz iyi kötü 312 bin kişiyi idare etmeye çalışıyoruz. Şehre yön vermeye çalışıyoruz. Babam zeki, annemde de feraset var. Güzel bir ailem var. Önce aileyi idare edeceksiniz. Bu çok önemli. Buranın idaresiyle ailenin idaresi aynı değil mi? Daha benim çocuklarım ve torunlarım karşımda ayak ayaküstüne atmadı. Ben de aynı şekilde. Hiç kimsenin yanında o şekilde oturmadım. Burada bir aile terbiyesinden bahsetmeye çalışıyorum. İmkansızlıklar içerisinde bizleri yetiştirmişler. Öyle imkansızlık hem de. Cengiz Topel ilkokulunu bitirdim. Ankara Yolu’ndan yürüyerek kayıt için Karma okuluna yazılmaya gidiyoruz. Evimize çok uzaktı. Dedim ki; “Ortaokulu bitireceksin, liseyi bitireceksin, kazanabilirsen üniversiteyi bitireceksin. Uzun ve zorlu bir süreçti.

Sizin gözünüzde Karatay Belediyesi’nin en büyük problemi nedir?
Hava kirliliği. En büyük projesi en büyük problemini hallediyor. Karatay’da herkesin asfaltı, otobüsü, evi var. Karatay’ımız böyle bir yerde yaşamaya layık değil. Daha iyisine layık. Karatay diğer yerlere göre biraz daha çukur bir bölge. O zaman kömür kullanımını sıfıra indireceğiz. Bu sene verilen inşaat ruhsat alanı 2 milyar 860 bin metrekare. Yani bir proje problemi ortadan kaldıracak. Buradaki dönüşümle birlikte 3-4 seneye kadar eski binaların hiçbiri kalmayacak. Dolayısıyla kömür, odun da kalkacak. Bodrumu otoparklı olacak. Bahçeleri çevre düzenlemeli olacak. Bunların hepsi bir bütün. Bu yapılaşma bittiği anda tüm problem bitmiş olacak. Bunlar bittiği halde Karatay’a 83 tane okul yapabilirsiniz. Çünkü arsa hazır olmuş olacak. Okul, kreş, yeşil alan, otopark problemi halloluyor. Dolasıyla bizim en büyük projemiz Karatay’daki kentsel dönüşümdür. Problemimizin bir diğeri çöplüktü o çözüldü. Hava kirliliği de 3, 4 seneye kadar bitiyor.

Karatay deyince akla Yeni Mahalle, Doğanlar Mahallesi de geliyor. Yeni Mahalle’deki değişim büyük ölçüde tamamlandı. Doğanlar Mahallesi için ne düşünülüyor?
Oranın zaten imarı var. Farklı düzenlemeler istenirse biz onu da yaparız. Doğanlar Mahallesi muhtarına da söyledim. Bir kooperatif var yönetimi de üyesi de sizden olsun. Biz de bu kooperatif bittiğinde orayla ilgili bir sosyal tesis ya da farklı bir şey yapalım. Doğanlar’ın şimdi doğalgazı var, asfaltı da var. Olmayan bir şey yok ama hisseler çok. Bir kamulaştırma çalışmasına girilerek bir başka yerden ev de veremezsin. 12 metrekare arsanız var. Bir ev etmiyor. Müteahhitler vereselinin çokluğundan dolayı işin içinden çıkamıyorlar. Araplarda 1972’li tarihlerde adam akıllı ev yoktu. Araplar Ak Cami’den sonra hiç ev yoktu. Ama o tarihte bile Doğanlar Mahallesi vardı. Doğanlar çok eski bir mahalle. Oradaki vatandaşlarımızı da mağdur etmeden çözüm bulunacak. Çalışmalarımız sürüyor.

Karatay Bölgesi’nin imajının değiştiğine inanıyor musunuz?
Eski Karatay’la şimdiki Karatay arasında çok büyük fark var. Şimdi yeni yapılanmayla birlikte imaj değişikliği de olacak. Çeşitli iş kollarından kişiler Karatay’da hizmet ediyor ve ev sahibi olmaya başladılar. Yeni yapılan evlerde gelir seviyesi daha yüksek insanlar oturacak. 5 yıla kadar her şey çok değişecek. Konya’daki asayiş olaylarının %75’i Karatay’da oluşuyor. Karatay’daki asayiş olaylarının da %90’ı bir mahallede meydana geliyordu. Çarpık yapılaşmanın olduğu yerler yıkılınca imaj da yıkılacak. Şehir Hastanesi hizmete girdikten sonra Karatay’ın imajına birde öyle bakın. İnsanlar tramvaya binecek. Her yer yeşil alan. Hastanede işini halledecek. Tek problemimiz imaj. O da değişti, daha da değişecek.

Son olarak mahallenizde gezerken ne hissediyorsunuz?
Çıkıp gezerken gururlanıyorum. Tabi üzüldüğüm zamanlar da oluyor. Sonuçta orada büyüdüm, her yerde anılarım var. Sokaklar değişiyor, binalar değişiyor. Çocuksu mutluluklarımız da ayaklarımızdaki çamurlarla birlikte gitti. Ama değişim çok önemli. Değişmeden olmaz. Hz. Mevlana’nın da dediği gibi “Dün dünde kaldı cancağızım bugün yeni şeyler söylemek lazım.”

Add comment