Ak Parti Mkyk Üyesi Ve Antalya Milletvekili
Mustafa KÖSE
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 29 Ekim 1923 tarihinden bugüne, 65 hükümet, 11 Cumhurbaşkanı, 27 Başbakan görev yaptı. Geçmiş hükümetler ve bu hükümetler dönemindeki ülkemizin büyümesine baktığımız zaman tek parti iktidarları döneminde bir sıçrama yaşandığı ve büyüme rakamlarının arttığı görülür. Koalisyonlarda yaşanan sen-ben çekişmeleri, ülke yönetimindeki kavgalar yönetimde zafiyete, ekonomide istikrarsızlığa neden olmuş ve ülkemiz bu dönemlerde yerinde saymıştır. Tek başına iktidarlar döneminde ise ülkemiz yatırıma kavuşmuş, büyüme ve istikrar sağlanmıştır.
1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında, 3 partili bir koalisyonun iktidarda olduğu dönemde krizlerle boğuşan Türkiye, erken seçime gitti ve susuzlukla boğuşan, çöp yığınlarından geçilmeyen kadim şehir İstanbul’u, Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde yaşanır bir kent haline getiren Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, halkımızın teveccühü ile tek başına iktidar oldu.
Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde oluşan AK Parti hükümeti, önce devletteki hortumları kesti. Krizlerden beslenen herkese savaş açan AK kadrolar, ülkemizin ekonomisini süratle düzeltmeye başladı. Temeli yıllar önce atılmış, birçok hükümet görmüş yatırımlar kısa sürede tamamlandı. Ülkemiz yatırımla, hizmetle tanıştı. Cumhuriyet tarihinde yapılan yatırımların kat be kat fazlası 16 yıllık AK Parti iktidarları döneminde yapıldı.
AK Parti iktidarları döneminde yapılan yatırımlara bazı örnekler verecek olursak;
2001 yılında toplam okul sayısı 41 bin 419, derslik sayısı ise 350 bin dolayındaydı. 2017 yılında okul sayısı 62 bin 250’ye, derslik sayısı ise 682 bin 761 çıkmıştır. 2002 yılında 76 olan ülkemizdeki toplam üniversite sayısı bugün 186’ya ulaştı.
2001 yılında ülkemizdeki sağlık kurumlarında 140 bin 710 yatak bulunurken, 2017 yılında bu rakam 220 bine çıktı.
2001 yılında 8 bin 671 kilometre demiryolu ağına sahiptik. Bu demiryollarının neredeyse tamamı Osmanlı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılmış. Şöyle ki; 1951 yılından 2003 yılına kadar geçen 52 yıl içerisinde yapılan demiryolu sadece 945 kilometredir. 2004-2017 yılları arasındaki yaklaşık 2 bin kilometre demiryolu yapıldı.
2001 yılında Türkiye’de 26 olan ve birçoğu atıl durumda bulunan havalimanı sayısı 55’e çıkarıldı ve taşınan yolcu sayısı ise 33 milyondan, 180 milyona çıktı.
2001 yılında 28 bin kilometre dolayında Karayolları Genel Müdürlüğü’ne ait yol bulunuyordu. 2018 yılı itibariyle toplam yol uzunluğu 67 bini kilometreyi geçmiştir. Cumhuriyet tarihinde yapılan toplam yolların 2.5 katı iktidarımız döneminde yapılmıştır. Bölünmüş yol uzunluğu ise 5 bin 800 kilometreden, 24 bin kilometreye çıkmıştır. Yani Cumhuriyet tarihinde yapılanın 4 katından fazlası.
24 Haziran seçimleriyle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtik. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk turda seçimi kazanmasından sonra yeni bakanlarımız belirlendi. Önümüzdeki süreçte yeni sistemin meyvelerini almaya başlayacağız. Artık daha hızlı karar alabilen, aldığı kararları hızla uygulamaya koyan bir yönetim anlayışımız olacak. Halkımızın yıllardır dert yandığı bürokrasi ve bürokratik engeller de azalacak.
Yıllar önce açıkladığımız 20023-2053-2071 hedeflerimize ulaşabilmemiz için yeni hükümet sistemine ihtiyaç vardı. Artık yürüyen değil, koyduğu hedeflere koşan bir Türkiye olacak. 2023 yılında dünyanın en gelişmiş 10 ekonomisi arasına Türkiye’nin de girmesi gibi büyük bir hedefimiz var. Bugün 850 milyar dolar olan milli gelirimizi 2 trilyon dolara çıkarmak, kişi başı milli gelir 25 bin dolara ulaştırmak istiyoruz.
Bu hedeflerimizin önünü kesmek için içeride ve dışarıdaki Türkiye düşmanları el ele verdi. Gezi olayları ile 17-25 Aralık operasyon, Kobani olayları ile yapamadıklarını, 15 Temmuz hain darbe girişimi ile yapmak isteyenlerin tek amacı ülkemizin gelişmesi ve büyümesini engellemekti. Şimdi ise ekonomi üzerinden bunu yapmaya çalışıyorlar. Son günlerde dövizdeki bu artışın sebebi de tamamen ülkemize karşı kurulan bir kumpastır. Ancak başaramayacaklar. Ülkemizdeki güven ve istikrarın önünü kesemeyecekler.
Gelecek için düşüncelerimiz ve hedeflerimizde Antalya’da çok önemli bir yer alıyor. Bacasız sanayi olarak adlandırılan turizm ve tarım sektörünün kalbi Antalya, bu iki sektörle ülkemizin büyümesine ve gelişmesine büyük katkı sağlayacak.
2001 yılında ülkemize gelen turist sayısı 11 milyon iken turizmden elde edilen gelir 8.5 milyar dolardı. 2017 yılında gelen turist sayısı 38.5 milyon oldu. 2002 yılı uluslararası turist gelişleri sıralamasında Türkiye 17’nci sıradaydı. Bugün Türkiye 11 basamak yukarı çıkmış ve 6’ncı sıraya yükselmiştir. Bugün 35 milyar dolar olan ülkemizin turizm gelirini 2023 yılında 70 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.
2017 yılında şehrimize 10 milyon turist gelirken bu yıl Antalya’ya gelen turist sayısının 14 milyonu bulacağı tahmin ediliyor. Yani ülkemize gelen turistlerin 3’te birinin Antalya’ya geldiği düşünülürse, turizm ekonomisine katkısının çok büyük olduğu görülecektir.
Tarım sektöründe de Türkiye’nin lokomotif ili Antalya’dır. Özellikle örtü altı üretimde (Sera) öncü bir şehirdir. Türkiye’de üretilen domatesin yüzde 20’si, Salatalığın yüzde 30’u, Muz’un yüzde 27’si, mantar’ın yüzde 54’ü Antalya’da yetişmektedir.
Son yıllarda özellikle tarım sektörüne sağlanan desteklemelerle, çiftçimizin daha fazla üretmesi ve daha fazla kazanmasını sağlıyoruz. Tarım ve turizm sektörünün önümüzdeki yıllarda ülke ekonomimize çok daha fazla katkı sağlayacağına inanıyorum.
Geleceğin güçlü ve büyük Türkiye’si için el ele verip, gelecek nesillere daha güzel bir Türkiye bırakmak için gece gündüz çalışacağız.