Leman Sam

Sanatçı

Leman Sam

Leman Sam

Leman Sam

 

Kendine özgü tarzı ve türküleriyle herkesin beğenisini toplayan Leman Sam 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Rixos Hotel’de Konyalı hayranlarıyla buluştu. Dünya Kadınlar Gününü Sam’ın türküleriyle geçirmek isteyen Konyalılar bu gece de buluştu. Bütün gece seyircileri bir dakika olsun yerlerine oturtmayan Leman Sam ile Metropol Konya Dergisi adına güzel bir röportaj gerçekleştirdik.

 

Aslında Leman Sam kimdir diye giriş yapacaktık fakat internet üzerinde yaptığımız ufak çaplı bir araştırmamızda çok net ve keskin fikirleriniz olduğunu gördük. Mesela şu ”tecavüzcüler hadım edilsinler” olayı gibi. Bu açık fikirlerinize çevreden gelen tepkiler nasıl?

Çok sert dediler, olsun dedim bende. Hiç umursamıyorum. Ben fikirlerimi açıkça söylerim. Mesela bir keresinde de kendimce Müslümanlığı sorgulamıştım. Bana öğretilen Müslümanlıkta vicdansızlık, merhametsizlik ve şiddet yok. İnsanlara soruyorsunuz ben Müslüman’ım diye dolaşıyorlar, ama yaptıklarıyla söyledikleri tutmuyor. Benim söylediğim sözlerde evet çok gümbürdedi, biliyorum öyle olduğunu ama ben hiç geri dönmedim. Ve sonunda da din konusunda çok radikal olan insanlar bile hakkımı teslim etmek zorunda kaldılar, kadın haklı dediler. Haklı olduğum bir konuda da sonuna kadar giderim. Müslümanlık konusunda da, tecavüz konusunda da, kadın cinayetleri konusunda da aynı fikirdeyim. Eski bir laf vardır, sallandıracaksın bir kaç tanesini Taksim meydanında diye. Çok doğru bir söz değil ama gerçekten birkaç tanesini hadım edeceksin, o zaman tecavüz diye bir olay kalmaz memlekette. Evet, hadım olayını çok destekliyorum, keşke bunu hayata geçirecek bir ideal olsa.

 

Leman Sam’ı tam bir Anadolulu olarak nitelendirmenizde ki etken nedir?

Benim babam ordu mensubu bir insandı. O yüzden hayatım boyunca hep oradan oraya sürüklendik. Tabi sadece ordu mensuplarının değil, memurların öğretmenlerin de öyle bir kaderi vardır. Onların çocukları hiçbir zaman belli bir yerde kökleşemezler. Bende bu yüzden çok gezdim. Tabi çok zor oldu, tam bir kente alışmışken tam öğretmenine arkadaşlarına alışmışken başka bir kente gidiyorsun sonra bir İstanbullu için taşrada dolaşmak çok zor ama demek ki bu sayede bedenimden geçirmişim Anadolu’yu. Bu Anadolu’yu içimden geçirme olayı da bugün benim türkülerime yansıyor. İyi ki böyle bir yetişme imkânı bulmuşum. Çünkü ben Anadolu’nun bütün güzelliklerini aldım. Sadece İstanbul’da yaşayıp bale ve piyanoyla uğraşan bir burjuva çocuğu olmak istemezdim doğrusu.

 

Müziğin bir yetenek olduğuna inandığınıza göre bir oyuncunun ses sanatçısı olması sizi rahatsız ediyor olmalı…

Yo hayır, böyle keskin bir insan değilim ben. En basitinden hayatımızda Kıvanç Tatlıtuğ gerçeği var. O mankenlik yarışmasına katılan bebek yüzlü sarı saçlı Kıvanç nerde, şimdilerde dizilerde izlediğimiz Kıvanç nerde. Bir mankenden çok güzel bir oyuncunun çıkabileceğinin en güzel kanıtıdır Kıvanç. Mesela geçenlerde de bana bir defile olacak sende yürür müsün dediler. Orda Deniz Akkaya dururken benim yürümem doğru mu? Demek istediğim hayatta herkes her işi yapabilir, sadece güzel yapmak koşuluyla. Tabi bunu kötüye kullanıp, dur ben bir de şu işe el atayım, bir de şu işi yapayım demeyeceksin. Orda bir duracaksın, orda müziği yedirtmem. Müzik o kadar ucuz bir şey değildir.

 

 Kendimi bulduğum, kendim olduğum dediğiniz bir şarkınız var mı?

Şarkıyı söylerken şarkı olmak lazım. Eğer şarkıyı söylerken şarkı olmuyorsan, iki şarkıyla yetinir insanlar, kalanı çöp olur, sende iki şarkıyla yıllarca devam edersin, böyle isimlerde vardır tarihimizde. Hâlbuki ben öyle değilim. Ben şarkıyla birlikte orda bir oyun oynuyorum. Yani ben her şarkım için, hepsi benim bebeğim diyemeyeceğim ama hepsi benim için ayrı bir tiyatro oyunu.

 

Birçok sosyal sorumluluk projesi içinde yer alıyorsunuz, bunlardan bir tanesi de hayvanlar. Hayvanlara büyük bir ilginiz olduğu ve kürk giyerek gelenleri yanınızdan uzaklaştırdığınız doğru mu?

Evet doğru. Hayvanlara eziyet edenlere çok büyük tepkiler gösteriyorum. Hatta tepki demek bile hata, tarifi imkânsız duygular besliyorum onlara karşı. Sadece hayvanlarda değil yaşlılar, çocuklar, engelliler bunlara kötü davranan herkese bizzat işkence etmek istiyorum. Nasıl bir akıl ve mantığa sahipler anlayamıyorum. Geçenlerde gördüm hatta isim vermek istemiyorum ama bir kişi yurtdışında hayvanları yakmak için mikrodalga fırınlar getirmiş. Ama şimdi memleketine hasret yaşıyor. Avcıların sonuna da çok seviniyorum. Haberleri kesip buzdolabımın üzerine yapıştırıyorum ve zevkle her gün okuyorum.

 

Sesini en çok dinlemekten hoşlandığınız kim var?

Öyle en’lerim yoktur benim hayatımda. En sevdiğim renk, en sevdiğim müzik, en sevdiğim sanatçı, en sevdiğim kişi, en sevdiğim mekân vs. hiç olmadı. En’leri olmadan yaşayan bir kadınım ben. Hepsinin arasında, hepsinden bir şeyler alarak yaşıyorum.

 

Bu aralar neler yapıyorsunuz, sizi nerelerde görebiliriz?

Konserler devam ediyor, İstanbul’a döner dönmez de Mavi Tango adlı şarkıma klip çekimi var. Sonra üç konserim daha var. Ve sonrasında artık İstanbul’dan uzaklaşmak istiyorum. Çok bunaldığımı ve sıkıldığımı hissediyorum. Toprak özledim özellikle de, köye gideceğim.

 

Kızlarınız Şevval Sam ve Şehnaz Sam’ın sizin yolunuzdan ilerleyip ses sanatçısı olması sizi rahatsız ediyor mu?

Hayır, hiç rahatsız etmiyor. Onlar benim çocuklarım, belli bir yaşa kadar ben onlara bakmakla yükümlüyüm daha sonrasında artık benden kopuyorlar. Hiçbir çocuk annesinin babasının malı değildir. Artık hangi yolda oldukları benim sorumluluğum altında olan bir şey değil. Birisi zamanında dedi ben basın yayın okumak istiyorum, git kızım oku dedim. Birisi ben güzel sanatlar grafik okumak istiyorum dedi, git kızım oku. Sonra ben davulcu olacağım dedi, al kızım sana davul bu da hocan. Ve ben çok mutluyum. Özellikle Şevval benim yolumda geliyor, Şehnaz farklı bir yolda olsa da. Sonra hep bana soruyorlar siz sanatçısınız, kimi yetiştirdiniz ne yaptınız diye, koskoca iki kız yetiştirdim sanatçı yaptım, daha ne yapayım.

 

Şimdi diğer bir tartışma konusu olan sözünüzü sormak istiyorum; Osmanlı. ‘’Osmanlı benim ceddim değil’’ dediniz ve bu patladı, çok büyük tepkilerde aldınız, destekçileriniz de oldu. Bu konu hakkında tepki gösterenlere söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Hiç umurumda değil. Onlar kendi Osmanlılarıyla uğraşsınlar. Ben bu sözü kesinlikle bir hakaret etmek amacıyla söylemedim. Ama çok fazla hakaret duydum. Osmanlı seni ne yapsın dediler, evet Osmanlı beni ne yapsın. Benim gibi sosyalist bir insan Osmanlı’ya yakışmaz ki zaten. Evet, Osmanlı Devleti çok büyük bir devlet. Kurulmuş, çok güzel, ama ne yapmış? Oraya gitmiş fethetmiş emperyalist bir şekilde, çocuklarını annelerinden babalarından kopartmış, toplatmış kamplara. O çocukları önce sarayda kullanmışlar cinsel olarak, ondan sonra da yeniçeri asker demişler. Eğer bir konuyu eleştireceksek sadece dizide gördüğümüz gibi iyi yanlarını almamamız gerek. Kötü yanlarını da düşünmeliyiz. Ben Osmanlı ceddim değil diyorum ama Abdülaziz’in yaptığı şeyleri de ayakta alkışlıyorum. Onun döneminde sanata çok büyük önem verilmiş. Genel olarak baktığımız zaman ise böyle emperyalist imparatorluklar hiç bana göre. Bu topraklarda Osmanlı yaşadığı için onun üzerinden anlatıyorum. Ama bütün imparatorluklar aynıydı.

 

Sizin yolunuzdan ilerleyen genç yeteneklere vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Allah kolaylık versin diyebilirim. Çünkü çok güçlü olmaları lazım, yollarından asla dönmemeleri lazım. Çok değişik bir camia bu her şey çığırından çıktı artık, çok zor tutunmak, var olabilmek.

Usta sesin asistanı ve vokalisti Yasemin Kutal’a, Metropol Konya ekibiyle olan iyi iletişimi ve yardımseverliğinden dolayı çok teşekkür ederiz.

Add comment