Alpay AKSUM

Konya Devlet Tiyatrosunun Müdürü

Alpay AKSUM

Alpay AKSUM

Alpay AKSUM

 

Hayatımda ilk defa arabasına bineceği zaman şoförünün kendisine kapıyı açmasından rahatsız olan bir müdür tanıdım. Çok uzağınızdan bahsetmiyorum, Anıt’ın hemen karşısında bulunan Konya Devlet Tiyatrosundayım bu ay.

Bu sayımızda ilk defa, sizlere röportaj yapmaktan çok, hal ve hareketlerini izlediğim bir kişiden bahsedeceğim, kendisi Konya Devlet Tiyatrosunun tazecik müdürü Alpay Aksum. Aksum soyadı size de çok tanıdık geldi değil mi? Sorunun cevabını bulmanız için sorularıma yöneliyorum hemen…

 

Tiyatro kimliğinizi bir yana bırakacak olursak bize Alpay Aksum’u anlatır mısınız?

1994 yılında üniversite okumak için İstanbul’dan Konya’ya geldim.  94 senesinde ilk geldiğim zaman Konya bu kadar gelişmiş bir şehir değildi. Geldiğim anda ki ilk sözüm ‘’Mezun olduğum zaman burada bir gün bile durmam’’ oldu. Ama ne tesadüftür ki 18 senedir buradayım. Nasıl oldu, o 18 sene ne zaman geçti gerçekten anlamadım. Daha sonra da burada evlendim, çocuklarım burada doğdu derken hayat benim için sürüp gitti. Ancak kesinlikle burada ölmeyeceğim onu biliyorum. Tabii hayat bu, neler gösterir bilemeyiz ama Konya’da yaşamaya devam etmek istediğimi söyleyemem.

 

Tiyatroya yönelmenizde ki etmen olarak abiniz İlker Aksum’u gösterebilir miyiz?

Tabii ki abim. Ben başka nerden görebilirdim ki tiyatroyu. O tiyatroya başladıktan sonra, biz de ailecek tiyatroyla tanışmış olduk. Aslında babam beni özel bir üniversiteye yazdırmıştı. Uluslararası İlişkiler bölümündeydim. 1994 senesi geldiğinde, abim bana ‘‘Konya’ya gidiyorsun, tiyatro sınavı var, o sınava gir’’ dedi. Sonra da Özkaymak otobüsüne tekmeyle attı beni. Hayatımda ilk defa Özkaymak otobüs firmasını da o gün İstanbul’dan Konya’ya gelirken görmüştüm. Geliş, o geliş.

 

Sizin için Konya Devlet Tiyatrosu müdürlüğü süreci nasıl başladı?

Ben 17 senedir devlet tiyatrosundayım. Nerdeyse 40 yaşıma geldim ama bütün hayatımı devlet tiyatrosuna verdim. Onun dışında başka bir yerde çalışmadım. Bunca sene sonra da bana ‘’bu müdürlüğü yapar mısın?’’ dediler.  Arkadaşlarımın da burada beraberce iş yapmaktan zevk aldıklarını düşünüyorum. Bu yüzden dedim ki, müdürlükten çok bir ekip havası devam etsin. Çünkü bu tür makamlara dışarıdan gelen insanlar, çalışanlara çok farklı davranıyorlar. Bende bundan oldukça rahatsız oluyorum. Bu amaçla devlet tiyatrosunda zaten var olan ekip bozulmasın, dışarıdan bizi tanımayan bizi bilmeyen birisi gelip de bize ‘müdürlük’ yapmasın diye bu teklifi kabul ettim. Şu anda biz burada biz bizeyiz, hep birlikteyiz. Müdürlük sadece devletin istediği bir makam. Buraya ilk geldiğim günde söylemiştim, ‘‘evine mutsuz giden bir kişi olursa, bilin ki onun suçlusu benim’’ Çünkü önemli olan mutluluk, huzur gerisi tamamen yalan.

 

Peki Devlet Tiyatrosu şu günlerde neler yapıyor, nelerle uğraşıyor?

Devlet Tiyatrosu şu günlerde çok yoğun çalışıyor. Dergi çıktığı zaman biz prömiyerlerimizi yapmış olacağız ama şu anda gerçekten ciddi bir çalışma içerisindeyiz. Çocuklar için ‘’Ali Baba Ve Kırk Haramiler’’ in prömiyerini yaptık. Ayyar Hamza ile sezona perdeleri zaten açtık ve ‘‘39 Basamak’’ isimli oyunumuzun prömiyeri de yapılacak. Bir yandan oynayan oyunun dekoru sökülüyor, bir yandan provalar yapılıyor, öbür yandan prömiyere hazırlık derken , tiyatroda çılgın bir yoğunluk var. Bu arada her sene yapılan ve bu sene yedincisi yapılacak olan ‘’Bir Ses Bin Nefes’’ Türkçe Tiyatro Yapan Ülkeler Festivali’nin tarihini değiştirmeyi hedefliyoruz. 4-14 Mayıs için teklifimizi genel müdürlüğe gönderdik, uygun görürlerse festivalimizin tarihi bu sene değişecek.

Konya Devlet Tiyatrosu’nun kendisini Konya’da yeterli derecede tanıtıp, reklamını iyi yaptığını düşünüyor musunuz?

Konya Devlet Tiyatrosu Konya’da 1997 yılından beri yerleşik  düzende var. Onun öncesinde de vardı ama yerleşik değil, turne halindeydi. O günden beri kırsal kesimler hariç, devlet tiyatrosu dediğin zaman bilmeyen olmadığını düşünüyorum. Ama geliyorlar mı? O konuda çalışmaya devam ediyoruz. Zaten tiyatroya gelen belli bir kitle var, benim derdim hiç gelmeyen, hiç bilmeyenlere de ulaşmak. Tiyatro sadece eğlence değildir,  tiyatroyla ulaşamayacağın yerlere ulaşırsın. Çünkü sahne üstündeki fantezi geniş. Bir çocuğun hayallerine ulaşabilirsin, bir adama olmak istediği mesleği verirsin.

Bunca yoğun tempo arasında ailenize ve kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?

Biraz sıkıntı oluyor tabii, olmaz mı. Herkesin yaşadığı yoğun tempo sıkıntısından bizde nasibimizi alıyoruz. Ama ne olursa olsun haftasonlarım  kesinlikle ailemindir. Genelde de pazar günleri. Bizim tatilimiz diye bir şey yok zaten. Cumartesi günleri 2 oyunumuz var, pazar günleri de provalarımız oluyor. Ama ben Pazar günlerimi çocuklarımla ve ailemle geçirmeyi tercih ediyorum. Zaten benim kendime ait bir zamanım da hayatım da yok, sahip olduklarım çocuklarımın.

 

Siz gerek röportajlarınızda, gerekse sosyal medya da ‘’ünlü dizi oyuncusu İlker Aksum’un kardeşi, Alpay Aksum’’ diye anılıyorsunuz. Bu şekilde anılmak sizi rahatsız ediyor mu?

Olur mu hiç! O benim abim. Ben onunla gurur duyuyorum. Onun başarılarıyla biz ailecek gurur duyuyoruz. Keşke o daha da ilerlese, keşke gerçekten Oscar’a aday gösterilse.

Günümüz oyuncularını değerlendirdiğinizde izlemekten ayrıca zevk aldığınız isimler var mı?

Tabii abim haricinde, aktörlüğünden büyük zevk aldığım Çetin Tekindor var. Aklıma gelen, Uğur Yücel var, hala hazır da oynayan şu anda televizyonlarda aktörlük yapan Olgun Şimşek var. Bu aktörler gerçekten şık aktörler.

 

Peşinizden tiyatroya sürüklenen çok fazla genç var. Onlara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Her yerde tartışılıyor; tiyatro eğitimi olmalı mı, olmamalı mı? Böyle bir şeyin tartışılması bile bence hata. Hangi mesleğin eğitimi yok? Hiç ‘amatör beyin cerrahı’ duydunuz mu? Ya da ‘amatör pilot’? Eğer siz bunu bir meslek olarak görüyorsanız, bu eğitimsiz olmaz. Bizim mesleğimizin hobi olarak görünecek bir yanı da var elbette, o ayrı. Tıpkı basketbol gibi, voleybol gibi. Dolayısıyla hobi olarak görmek ayrı bir şey, meslek olarak görmek ayrı bir şey. Ben burada tiyatroyu meslek olarak görenler için konuşuyorum; eğitimsiz tiyatro olmaz, opera olmaz. Önce kesinlikle profesyonel olmak için diploma alacaklar. Devlet tiyatrosunda zaten eğitimsiz olamazsın da zaten biz değil, bunu seyirci kabul etmez. Hemen bunlar amatör arkadaşlar diye yapıştırırlar damgayı. O yüzden eğitim şart!

Add comment