METROPOL DERGİLERİ

Röportajlar, Köşe Yazıları, Haberler

İVANA SERT

İVANA  SERT

İVANA SERT

 

* * *

Size İvana Sert deyip sussak bence kendisine çok da haksızlık etmeyiz. Zira okuduğunuz zaman siz de çok net anlayacaksınız ki Dünya üzerinde böyle kadınlar çok nadirdir. Daha 16 yaşında ünlü olmayı kafasına koyup konservatuar eğitimi alan İvana Sert’in söylediğine göre Miss Belgrade unvanını alıp Sırbistan güzeli olduktan sonra işler tamamen değişmiş. İyi ki değişmiş, çok da güzel olmuş bizce. Eğer siz de aynı fikirdeyseniz hemen röportaja uzanmanızı tavsiye ediyorum, çünkü İvana bu sefer cidden çok ‘sert’ konuştu…

* * *

* 16 yaşınıza kadar piyano eğitimi alıp, sonrasında modaya yönelmenizde ki etken neydi?

Aslında tam olarak piyanodan sonra yöneldim denemez. Piyano eğitimimden sonra üniversiteye başladım, 2 yılda mezun olduktan sonra Sırbistan güzeli seçilmiştim. Seçildikten hemen sonra da mankenlik kariyerim başladı. Mankenliğe başladıktan sonra ister istemez bir moda ve tasarımın içinde buluyorsunuz kendinizi. Benimde moda küçüklükten beri içimde olan bir şeydi zaten. Daha sonrasında fikir ve duygularımın genişlemesiyle de ilk olarak mayo üzerine bir firmayla çalışmaya başladım. Orada ciddi anlamda değişik tasarımlar yaptık, mayokiniler üzerine çalıştık. Daha sonrasında da televizyonda çalışmaya başladım zaten biliyorsunuz ve hikâyem böyle devam etti.

 

* Sosyal medyada sizin giysi ve çantalarınızı gizli bir isimle internet adreslerinde başka insanlara kiraya verdiğiniz konuşuluyor…

Hayır böyle bir şey yok, tamamen uydurulmuş bir haber. Ayakkabı firmalarının bir tanesine tasarım yapıyorum ancak yüz olarak çalışıyorum onlarla. Ama böyle gizliden kiralama gibi bir durum yok. Sadece benim televizyonda giydiğim kıyafetler için bir şirketle anlaşmam var, onlar kiralıyorlar. Yani ben giyiyorum geri veriyorum.

 

* Yine sosyal medyada, sizin eski programınız olan ‘Bugün Ne Giysem?’ bittikten sonra siz, Hakan Akkaya ve Nur Yerlitaş’ın Fox Tv’ye geçeceği ve burada yeni bir program yapacağınız konuşuluyor. Bu iddia doğru mu?

Doğruydu, böyle bir konuşma vardı ancak netlik kazanamadı. Belki seneye yapılacak, belki hiç yapılmayacak, ne olacağını bilmiyorum. Zaten ben yeni bir programa başladım, haftada 2 gün yayınlanan ‘’Moda Takibi’’ isimli bir program. O yüzden bahsettiğiniz proje bu sene için askıda kaldı.

 

* Türk kadınlarının moda hayatı ve modaya bakışları açısından ne düşünüyorsunuz?

Türk kadınları modayı takip ediyor ama risk almıyor. Değişik kıyafetler giymiyorlar, değişik tarzlar denemiyorlar, kendi vücutlarını tanımıyorlar. Olabildiğinde kusurlarını kapatması, güzel olan yerlerini de vurgulaması gerekiyor. Dekolte konusuna gelince de o kişiye bağlı bir şeydir. Uzun ve güzel bacaklarınız varsa tabii ki mini giyebilirsiniz. Güzel göğüsleriniz varsa, onu da açabilirsiniz. Bu tamamen kadının vücudu ve hatlarıyla alakalı olan bir şey. Ama tabii ki dengeli tutmak gerekiyor her şeyi. Dekolte için her taraftan açmayacaksınız. Doğru tarafı bulup, zarif noktanızı belirlediğiniz an dekolte harika durur, aksi takdir de rüküş olursunuz.

 

 * Bizlere ‘Bizimlesin’ kitabınızdan ve bu kitabın içeriğinden biraz bahseder misiniz?

Orada hakikaten bir kadın da özgüven sağlamak istedim. Çünkü bir kadın ilk olarak kendini sevmesi gerekiyor. Kendini sevdikten sonra karşı tarafa pozitif enerji veriyor. Bunlar çok önemli şeyler. Ayrıca daha ayrıntılı biçimde güzellik sırları da verdim. Saç, makyaj, kıyafet, ayakkabı, çanta her konuda. Aslında bunların hepsi kolay şeyler ancak insan onu düşünemiyor. Vitrin de ne görürse ya da gardıropta ne bulursa üzerine geçirdiği an ona yakışacağını zannediyor. Sonra dergiler inceleyebilirsiniz dedim, dergilerden farklı tarzlar farklı kıyafet seçimleri bakarak yararlanabilirsiniz dedim. Kendiniz bir şeyler ekleyebilirsiniz, üretebilirsiniz dedim. Moda sadece alışveriş yapmak değildir, moda biraz yenilenmektir, eskileri yeniye çevirmektir. Zaten Türk kadının da bu var ‘sürekli alışverişe çıkmak’. Bu çok yanlış. Sürekli değil, ihtiyacınız oldukça alışverişe çıkın.

 

* Şu günlerde özel bir kanalda 3 modacıyla birlikte ‘’Moda Takibi’’ programını yapıyorsunuz ve program formatına göre de ünlü isimlerin hafta içinde giydiği kıyafetleri değerlendiriyorsunuz.  Yapılan bu programda ünlü isimleri eleştirmenizin sebebi nedir?

Türkiye ‘de bir çok ünlü isim  kendileri giyiniyor. Gidip bir moda danışmanından yardım almıyorlar. Zaten halktan birisine öneri vermek kolaydır, ama ünlü birisine öneride bulunmak zordur, egolar devreye girer. Sanatçıları giydirmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum; çünkü onlar profesyonel kişiler olduğu için sadece sesiyle ya da oyunculuğuyla göstermiyorlar kendilerini. Bütün olarak, gösterimsel olarak dikkat etmeleri gerekiyor her şeye. Bir de Türk sanatçılarının düzgün giyinmeye çok ihtiyacı var. Bu yüzden ünlülerin ‘’Moda Takibi’’ programına da çok ihtiyacı var.

 

* Ama siz sonuçta orada moda danışmanından yardım alan ünlüleri de eleştiriyorsunuz. Durum böyle olunca, siz ünlüleri eleştirmekten çıkıp moda danışmanını eleştirmiş oluyorsunuz, kendi meslektaşınızı eleştiriyorsunuz yani…

Bir kere ben her şeyden önce saygı duyuyorum. Her tasarım öncelikle bir emektir. Herkesin de kafasında farklı bir düşünce, farklı bir tarz var. O yüzden bunu da çok fazla eleştirmiyorum. Ben o tasarım, o kişi üzerinde nasıl duruyor ona bakıyorum. Vücuduna oturması, kıyafeti taşıyabilmesi, aksesuarlarını düzgün kombin edebilmesi, saçlarını makyajını düzgün yapabilmesi,  ben bunlara bütün olarak bakıyorum. Ben tasarımcı olarak eleştirmiyorum.

 

* Peki, bu ünlülerden olumlu ya da olumsuz geri dönüşler alıyor musunuz?

Evet alıyoruz, aldık da daha önce, basında da çıktı hatta. Ama ben bunları önemsemiyorum. Ben o koltuğa oturduğum zaman başıma gelecekleri biliyordum. Egolar yüksek olduğu için oluyor bunların hepsi. Biz doğru bir iş yapıyoruz, doğru yolda ilerliyoruz. Ben kendi işimi yapıyorum ve o yüzden o koltukta oturuyorum, kimin ne söylediği de umurumda olmuyor. Çünkü onlar sıradan insanlar değil ve bu sebeple tarzlarında ki eksiklikleri gözden geçirmeleri gerekiyor. Yani sen ünlüsün, halka bir şeyleri sen gösteriyorsun sen onlara örnek oluyorsun. Ünlü dediğin insan o televizyona çıktığı anda dört dörtlük olmak zorundadır.

 

* L’Oreal grup bünyesinde Matrix’in ‘’Hayalinde ki Sen Ol!’’ sloganı ile büyük bir Anadolu turnesine çıkarak stil danışmanlığı yapıyorsunuz. Böyle bir organizasyonu kabul etmenizde sizi çeken etmen neydi?

Çok güzel ve yerinde bir proje. Keşke bütün bakım markaları böyle bir organizasyon yapsalar da herkese bir şeyler öğretip herkese ulaşma fırsatı yakalasak. Sadece güzel olmak, güzel saçlara sahip olmak değil; bakımlı olmak, kendi vücudunuza göre güzel giyinmek bunların hepsini İstanbul’dan çıkıp Anadolu insanının direkt ayağına getiriyoruz. Anadolu’yu gezip görmek, onun tadını almak, onlara bir şeyler vermek harika bir şey. Ve bugün bu organizasyonla fark ettim ki, Anadolu kadını çok bakımlı ve modayı yakından takip ediyor. Kendisine önem veriyor ve uğraşıyor. Bu, doğru işler yaptığımızın bir kanıtı.

 

 

Add comment