Ahmet YENİAY

Yeniaylar Yönetim Kurulu Başkanı

Ahmet YENİAY Yeniaylar Yönetim Kurulu Başkanı

Ahmet YENİAY Yeniaylar Yönetim Kurulu Başkanı

YENİAYLAR

Yönetim Kurulu Başkanı

Ahmet Yeniay

 

Ahmet Bey sizce Türkiye’nin 2023 Vizyonu ne gibi reformlar getirir?

Her şeyden önemlisi son 10 yılda gösterdiğimiz performans ve atılımlarla kısa, orta ve uzun vadeli hedefler ortaya koyabilen bir ülke haline gelmemizdir. Bu çerçeveden bakılınca da 2023 yani geçmişin mirası ile kurulmuş son Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı için belirlenen hedefler oldukça önemlidir. Koyduğunuz hedef mutlaka belirli kurallar dahilinde olmalı ve gerçekleşmesi için gayret sarf edilmelidir. Bu nedenle ortaya oldukça iddialı hedefler koyan hükümetin birçok alanda bu hedefleri gerçekleştirmek için çeşitli reformları da yapması gerekir. Öncelikle üretimin ve ticaretin bilhassa yerli üretim ve yerli malları ticaretinin yapılmasını zorlaştıran her türlü mevzuat yenilenmelidir. Yerli üreticiye pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Kazanmaya başlamadan paylaşmayı öngören kamu maliye sisteminde doğrudan verginin dolaylı vergilere göre daha yaygın olması sağlanmalıdır. Kayıtdışılıkla ilgili bölgesel farklılıklar mutlaka giderilmeli, ülke içindeki rekabet dezavantajları ortadan kaldırılmalıdır. İstihdam yükleri ile ilgili basamaklı teşvik sistemi yaygınlaştırılmalıdır. Daha fazla istihdam cezalandırma unsuru haline dönüşmemelidir. İş görenlerin imzasız gönderilerinin bile dikkate alınıp işverenlerin tuakibata uğratılarak rencide edilmemesi sağlanmalıdır. Yükte ağır ama pahada hafif üretim yapımızda araştırma ve geliştirmeye ağırlık verip bilgi teknolojilerine dayalı üretimlerle birim ihracat değerimizi artırmalıyız. Elbette tüm bunları destekleyen yargı ve eğitim reformları gibi konular da ihmal edilmemelidir. Kısaca bu kadar yeter diye düşünüyorum.

 

Türkiye’nin globalleşen dünyada konumu nedir?

Bu sorunuzun da en güzel cevabı şu anda dünyanın en zengin 20 ülkesinin oluşturduğu yapıya dönem başkanlığı yapıyor olmamızdır. Stratejik konumumuzu tarihten gelen sorumluluklarımızla pekiştirdiğimiz sürece de zaten önemli olan konumumuz gittikçe perçinlenecektir. Biz tarih boyunca hükmettiğimiz milletlere zulüm etmemişiz. Asimilasyon uygulamamışız. Tamamen gönüllere hitap eden ve bunun sonucunda da kabul ve icapla medeniyetimizi yaygınlaştırmışız. Oysa Batı medeniyeti diyerek özetleyebileceğimiz Avrupa ve Amerika medeniyetleri sömürü, zulüm, kan ve gözyaşı üzerinde şekillenmiştir. Bu gün Fransa’nın yaşadığı terörün temelinde geçmiş Cezayirlilerin âhı vardır. Yer altı zenginliği az olan bir ülkeyiz ama insan kaynağımızın geçmişimizden gelen özellikleri ile ve ülkemizin konumu itibariyle kuracağı iş birlikleri ile hak ettiğimiz yerlere daha hızlı geleceğiz.

 

Üreten Türkiye’nin dünya pazarında ki rakipleri kimler sizce? Konu hakkında neler söylersiniz?

 Şu anda dünya ekonomi liginde birlikte yer aldığımız ülkeler en temel rakiplerimizdir. Çin büyüyen ekonomiler açısından esnek ve kuralları tam oturmamış bir piyasa olarak en temel tehditlerden ve rakiplerden birisidir. Avrupa ve diğer uzakdoğu ülkeleri de teknolojik gelişmişlik farkları ile en önemli rakiplerimizdir. Hizmet sektörleri açısından Akdeniz ülkeleri turizmde, Hindistan, Almanya gibi ülkeler sağlık turizminde rakiplerimizdir. Son dönemde yaygınlaşan bölgesel ticari ağlar ve serbest ticaret anlaşmaları yine ülkemiz için bir tehdit unsurudur. Bu anlaşmaların dışında kalmamamız gerekir.

 

Ayakkabı sektörünün öncü üreticilerindensiniz ürünleriniz pek çok ülkeye ihraç edilmekte, dev markalara çözüm ortaklığı yapmaktasınız. Sektörün gelişiminden ve Çin gerçeğinden bahseder misiniz?

 İmalat sektörü içerisinde önemli bir yeri var ayakkabı sektörünün. Konya, İzmir, Gaziantep gibi illerimiz imalat üssü konumundalar. Sadece ayakkabı değil destekleyen yan sanayileri ile de istihdama da önemli katkılar sağlamaktadır. Birçok alanda olduğu gibi ayakkabı sektöründe de geçtiğimiz 10 yıl içerisinde çok ciddî savrulmalar yaşandı. Son yıllarda yapılan düzenlemeler olmasaydı ithalat cenneti olmaya devam edecektik ve yerli üretici çok zora girecekti. Son 2 yıldır alınan tedbirlerle sektörde yeniden canlanmadan bahsedebiliriz.

 

Sermayenin Marmara Bölgesinde toplanması hakkında ki görüşünüzü alabilir miyiz? 2002 yılından bugüne Anadolu’da ki sermaye hareketlenmesinden bahsedebilir misiniz?

 Ülkemizin halletmesi gereken en önemli sorunlardan bir tanesidir bu Marmara Altın Üçgeni. İstanbul ve İzmit körfezini içine alan bu yapı Anadolunun her yerinden insanları da cezbediyor. Bu nedenle de özellikle İstanbulda içinden çıkılması zor şehircilik problemleri yaşanmaya başlıyor. Ülkemizin belirli bölgelerinde de lojistik ve insan ulaşım ağının kolaylaştırılıp yaygınlaştırılması ile cazibe merkezleri oluşturulmalıdır. Ülke millî gelirinin yarıya yakınını tek başına, iki üç marmara ili ile beraber yarıdan fazlasını karşılayan bir ülke üretim modeli sorunsuz sürdürülebilir olmaktan uzaktır. Hızlı tren ve uçak ulaşım ağlarında yapılacak yatırımlarla Anadoluda, Denizli, Batman, Diyarbakır, Konya ve daha birçok Anadolu kenti geliştirilmelidir. Üniversite altyapısının güçlendirilmesi de bu amaca önemli ölçüde hizmet edecektir.

 

Hükümetin sağlık politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz. SSK hastanelerinin devri, ilaç konusunda SSK’lı hastalara sağlanan kolaylıklar gibi. Hükümetin nelere öncelik vermesi gerekiyor?

2002 yılından itibaren sağlık alanında yapılan düzenlemeler hizmet alan açısından son derece olumlu yansımalar sağlamıştır. Hekime ve ilaca erişimin kolaylaşması ile de memnuniyet oranları hızla artmıştır. Bu süreçte özel sağlık alanı da büyük atılımlar yapmıştır. 2008 yılından itibaren özel sağlık alanında yapılan düzenlemeler gelişim açısından bazı sıkıntılar doğurmaktadır. Hem SGK hizmet fiyatları hem de hekim kadro sorunları konusunda yeni düzenlemelerin yapılması gerekir. Sağlık turizmine odaklanan ve gelişmek isteyen özel kesim yeni hükümetimizden bu noktada adımlar atılmasını beklemektedir.

  

Kamu ve özel sağlık kuruluşları arasındaki farklılığın ortadan kalkması, vatandaşa nasıl yansır?

 Hizmet sektörü memnuniyetle doğrudan ilgili ve bu açıdan da etkilerinin en hızlı görüldüğü alandır. Özel kesim esnek hareket edebilmenin avantajları ile bu alanda doğacak sıkıntıları çabuk bertaraf edebilmektedir. Bu nedenle planlama, yatırım ve işletme esnasında mülkiyet ayrımına dayalı uygulamalardan vaz geçilip kolaylaştırıcı uygulamalar vatandaşa da en hızlı şekilde memnuniyet olarak yansır.

 

Türkiye ciddi bir demokratikleşme sürecinde, Cumhuriyet tarihinde ilk kez 2014 yılında Cumhurbaşkanımızı biz seçtik. Konu hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

 İnsanımıza olan güven duygusu benliğimizi bulma ve güvenimizin yerine gelmesi açısından önemliydi. Bu çerçevede Cumhurbaşkanını halkın temsilcilerinin değil de doğrudan kendisinin seçmesini oldukça önemli buluyorum. Halk ile barışık ve iş dünyasının sorunlarını bilen bir Cumhurbaşkanı ülkemiz ve iş dünyası açısından önemli bir şanstır.

Add comment