Özgür AKIN

Akınsoft Yönetim Kurulu Başkanı

Akınsoft Yönetim Kurulu Başkanı Özgür AKIN

Akınsoft Yönetim Kurulu Başkanı Özgür AKIN

Bilim kurgu filmlerinde görüp akıl erdiremediğimiz robotlar artık hiç ummadığımız bir yerde karşımıza çıkabilir.  Akınsoft, bir ilki gerçekleştirdi. Konya bir yana Türkiye için bile hayal olarak nitelendirilen insansı robot fabrikasını hizmete açtı, üretim başladı. İnsanlar bundan böyle robot gibi yaşamı insansı robotlara bırakıp, insanca yaşamanın yollarını arayabilecek. Röportajımız Akınsoft’un beyni Özgür Akın’la…

Robotlar insanları
monoton işten kurtarır

Bilgisayarlarla ne zaman tanıştınız?
Çocukluk dönemimde bilgisayar yoktu. Sadece televizyondan görebiliyorduk. Aklımız ermeye başladığı zamanlarda bilgisayar Türkiye’ye girmeye başladı. İlk bilgisayarı lisede tanıdım. Lise 1. Sınıfta elektronik bölümü okudum, sonra lise 2’de yeni açılan bilgisayar bölümüne geçiş yaptım. Ama çocukluk döneminden teknolojiye bir hayranlık vardı. Basit araç gereçler yapmak gibi. Ortaokulda bir uzaktan kumandalı arabayı tamamen kendim tasarlayıp yapabilmiştim. Elektronik değildi. Elektrik ve mekanik aksamlı bir arabaydı. Ya da ortaokulda verilen ödevlerde genelde teknolojiye yönelik projeler geliştiriyordum.

Aileden gelen bir merak mı?
Şüphesiz. Babam ilkokul öğretmeni. Öğretmen Enstitüsü mezunu. Bu bizim için büyük bir şans. Babam elektroniğe meraklıydı. Televizyon, radyo tamiri yapardı. Birçok ev aletini kendisi tamir edebilirdi. Biz de bir şekilde bundan etkilendik.

Ege Üniversitesi Bilgisayar programcılığı okudum. Programcılığı seçmemin nedeni de o dönem bilgisayar mühendisleri çok azdı. Meslek lisesi çıkışlı olduğumuz için de puan düşmesi oluyordu. Bilgisayar mühendisliği gibi bir dalı kazanmamız imkansız denecek kadar zordu. 1994’te bitirdim, 1995’te Konya’ya döndüm. Şirketimi kurdum. Bir yandan da Açık Öğretim Fakültesi’nde İşletme okudum. Ama hep bilgisayar mühendisi olma isteğim vardı. Hazırlanmaya devam ettim. 1998’de de Selçuk Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’ne girdim. Yüksek Lisansımı Endüstri Mühendisliğinde, doktoramı da robotik teknolojilerde yaptım.

İlk şirketinizi kurduğunuz zaman olayın bu boyutlara gelebileceğini hayal edebiliyor muydunuz?
İlk şirketimi yazılım üzerine kurmuştum. Hayalden öte planlıyordum demek daha doğru olur. Çünkü şirketimi kurduğum ilk günlerde vizyonlarımı belirledim. 28 yıllık bir çalışma takvimi hazırladım. Cumhuriyetimizin 100. Yılını son vizyon olarak atadık. İnşallah ona da az bir süre kaldı ve tamamlayacağız.

Her 5 yıllık takvimlerde vizyonlar belirledik ve bunların hepsini tamamladım. Sonuncusu kaldı. 2015’te fabrikamızın temellerini attık. Bizim için çok önemli bir vizyondu. Çünkü bilgisayar satacağız, evet güzel. Yazılım yapıyoruz, o da güzel. Ama ben 1995’te Konya’da robot fabrikası kuracağım dediğimde “Deli misin sen” diyorlardı. Doğru da bir bakıma. Robotik tek başınıza yapılacak bir iş değil. Ekip işidir, sermaye işidir. İnsan kaynağı ve sermayenin dışında en önemlisi de vizyon işidir. O günlerde bende ne ekip vardı ne sermaye.

Tek başına mıydınız?
Esnaf olduğumuz için tek başına çalıştık. Sonra çırak alıp yetiştirdik. Yapıcı İş Merkezi’nde küçük bir dükkânım vardı. O gün bile söylüyordum, “Burası bir dünya şirketi. Ve dünya teknoloji devleri arasında yer alacak. Türkiye’nin vizyonu olacak. 28 yıllık yazılmış bir tarihti. Bir şeylerin de burada yapılabileceğini gösterdik.

Ben 1995’te deseydim ki; uzay üssü kuracağız, Akınsoft İleri teknoloji Üniversitesini kuracağız; muhtemel tımarhaneye atarlardı. Daha önümüzdeki bilgisayarda hard disk yok, köhne, ışık almayan küçücük bir dükkanda, eski birkaç mobilyayla oturuyorsunuz. Robot dediğimiz zaman bile sürekli dalga geçiyorlardı. Esprili destekleme, Türkiye’nin Bill Gates’i geçiyor hahhaaa falan. Bunlarla çok karşılaşıyorduk maalesef. Aslında üzülmüyordum ama insanların daha yapıcı, olumlu eleştirmesini beklerdim. İşin ucundan motivasyon anlamında tutmalarını beklerdim. Bugün en azından onu görebiliyoruz. Eşinizin, dostunuzun, kamuoyunun gönülden desteklediğini görüyoruz. Biz kamu desteği ya da çevremizden maddi destek almıyoruz. Tek isteğimiz gönül desteği ya da onure edilmek. Devlet erkânının onure etmesi. Nasıl buradan çıkıp Amerika’da Silikon vadisini onure ediyorlarsa; ülkelerinde de dünyada ilk olan fabrikaları ziyaret edip onure etmeleri gerekir. Beklentimiz budur. Onun dışında hiçbir maddi beklentimiz yok.

Çok fazla ütopik bakıldığını hissettiğiniz zaman ne düşündünüz?
Aslına bakarsanız doğru yolda olduğumu o zaman anladım. İnsanlar size normal gibi bakıyorsa, çok faydalı bir şey yapmıyorsunuz demektir. Gerçekten başarının sinyallerini vermeye başladığınızda insanlar sizi ütopik görüyorsa dersiniz ki; “evet bunu başarmalıyım. Bunu başarırsam insanlığa gerçekten hizmet etmiş olurum.” İnsanın en önemli amacı budur. Şüphesiz birinci amacımız para kazanmak, ihtiyaçlarımızı karşılamak. Sonrası insanlığa, çevrenize hizmet etmek. Bu doğrultuda çevrenizde bir sinyal, bir bakış açısı uyandırabiliyorsanız gittiğiniz yolun doğru olduğunu anlarsınız. Hızlanırsınız.

Robot fabrikası açacağım dediğinizde ailenizin tepkisi ne oldu?
Tabi ki ailemin ilk başta standart bir işin olsun, devlet memuru ol gibi yaklaşımları oldu. Esnaf olacağım zaman dediler ki “Kazanırsın kazanamazsın, sabit bir işin olsun.” Bu plazayı yaparken de öyle. Plazayı yaparken “Oğlum ne yapacaksın bu kadar büyük yeri. İçini nasıl dolduracaksın.” Sonra fikri değişti tabi. Burada en muhteşem olan; ben hiçbir zaman böyle bir ortamda çalışamadım. Ben pasaj içerisinde üç tarafı camlı, sürekli orası nerede, burası nerede diye soruların sorulduğu yerde, CD satarak, mause satarak, bilgisayar tamir ederek giderlerimi sağladım ve bir taraftan da geceleri program yazdım. Bu ülkede bunun olmaması gerekiyor. Şu anda en azından programcı, mühendis arkadaşlarıma güzel bir ortam verdiğimi düşünüyorum. Sağlıklı bir ortamda, sessiz, sakin, sadece işine odaklanmış şekilde güzel yazılımlar geliştirdiğimizi düşünüyorum. Bu ortamı sağlamak bile bizim için güzel.

Disiplinize bir yönünüz olduğu söyleniyor. Başarınızın kriterleri buradan mı kaynaklanıyor?
Bana göre disiplin de göreceli bir kavramdır, kişiye, ortama göre değişir. Belki Konya ve Türkiye standartlarına baktığımızda çok disiplinli çalışan bir kurum gibi görünebiliriz. Ama Avrupa standartlarına baktığımızda aslında onlarla eşdeğer çalışıyoruz. Onlar disiplinli çalışmıyorlar. Rahat, normal çalışıyorlar. Biz de normal çalışıyoruz. Bıraktık kendimizi keyifle çalışıyoruz. Brifinglerde hep şunu söylüyorum, “Buraya çalışmaya gelmeyin. Buraya çalışmaya geleni işe almıyorum ben. Gerçekten zevk alarak, mesleğini benimsemiş, mesleğini kıyafet olarak giymiş, benimsenmiş, bir taraftan da sevdiği işi yapıp hayatını geçindirmek isteyen insanlarla çalışmak istiyorum. Fabrikada da bunun örneklerini görebilirsiniz. Bu bir disiplin değil, rahatlıktır. Maalesef 150 kişinin istihdam edildiği bir kurumu düşünürseniz kimliği doğru algılayamadığımız sorunlar olabiliyor. O arkadaşlarımızla da yollarımızı ayırıyoruz.

İnsansı robot fabrikası hayalinizdeki gibi oldu mu?
22 senedir, bu fabrikayı bu şekilde hayal ettim. 22 senedir kafamda bu düzeni planlıyorum. Evet istediğim gibi oldu. Mutlaka ufak tefek eksikleri var. Dünya akıyor, teknoloji gidiyor. Bir şeyleri yakalamamız lazım. 2010’dan itibaren insanlar robotik teknolojileri duymaya başlayacak, 2015’ten itibaren de dünya pazarlarında robotlar yerini almaya başlayacak, o gün biz de hazır olacağız dedim. 2009’da Ar-Ge faaliyetlerimizi başlattık. 2010’da da robotlarımız hazırdı, para kazanmaya başladık. Artık sektöre girdik. Kiralama modeliyle açılışlara, fuarlara robotlarımızı gönderdik. Ardından seri bir şekilde çoğaltmaya başladık.

İnsan istihdamının yerini bir robota bıraktınız diye de tepki aldınız mı?
Sürekli alıyorum bu tepkiyi. Günümüzde madem teknoloji işsizlik getiriyorsa tüm teknolojiyi geri alalım. Bugün dokuma tezgâhları da bir teknolojidir. Olmasaydı insanlar elle dokuyacaktı. Halı da öyle. Eskiden kaç elbiseniz, kaç halınız vardı? 50 sene önceden bahsediyorum. İş sahası insanları robotlaştırıyorsa bu bir iş sahası değildir. İnsanın ihtiyaçlarına hitap eden şeyleri birileri yapıyorsa bu iştir. Un ve domatesi üretip karşılıklı takas yapıyorsanız bu da bir iştir. Artık temel ihtiyaçlarınızı robotlar karşılayabilir. Kendini yenileme, eğitim, kendini kabul etme, benimseme gibi ihtiyaçları insanlar tamamlayabilir. Bugün tiyatrolarımız, sanatçılarımız neden çoğalmasın. Bugün kaç insan keman, cümbüş çalabiliyor? İnsanlar daha sosyal, insani işlerde yürüsün. Robotların olmadığı fabrikalar her geçen gün kan kaybediyor. Ekonomide geriye doğru gidiyorlar. Robotların gelişmesi insanların monoton iş yapmasını engeller. İnsanlar sağlığını bozan, yerin 200 metre altında, zehirli gazların bulunduğu yerden kömür çıkarma gibi her gün gündemimizde olan problemlerden uzaklaşabilir. Bunları artık makinalar, robotlar yapabilir. İnsan sağlığını tehlikeye atan pek çok alanda robotlar yer alabilir.

Ev hanımları için çalışmalar yapıyor musunuz?
Ev hanımlığı güzel bir meslek. Kadınları bir yandan endüstriye davet ediyoruz ama öbür taraftan bir sosyal hayat kaybediyoruz. Çorbamızın ve ailemizin sıcaklığını kaybediyoruz. Bunları da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Tabii ki kadınlar iş hayatına dâhil olsunlar endüstride yer alsınlar ama erkek ile kadın eşit düzeyde endüstride ezilmesin. Bu tarihi değiştiremeyiz. Erkek ava gider, kadın ateş yakar avı bekler. Bu bir evrimdir. Kadınları ezmememiz lazım.

Uzay üssü çalışmanızın altyapısını hazırladınız mı?
İnsanlar bize inanmaya başladı. 2023’te uzaya gidebiliyor muyuz diye soruyorlar. 2023’te Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü kuruyoruz. Bu konuda çok geç kaldık.

Bu çalışmaların size nasıl bir katkısı olacak?
Hiçbir katkısı olmayacak. Robotların da bize bir katkısı yok. Bana kazancı olsun diye kurmadım. Biz yazılımdan belli bir kazanç elde ediyoruz. Biz Türkiye için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Kalifiye noktasında sıkıntı yaşıyor musunuz?
Kaliteli personel diye bir şey yoktur. Kaliteli yönetim diye bir şey vardır. Bir tarafta değerlendiremediğiniz meslektaşınızı diğer tarafta değerlendirebilirsiniz.

En çok sevdiğiniz robot hangisi?
Beni zamanında en çok heyecanlandıran Akıncı-1. Çünkü ilk insansı robottu. Bakıldığında çok basit ama o zamanlar bizim teknolojimize göre çok önemli bir çalışmaydı. Onu garson ve hostes olarak çalıştırdık. Yeni serimiz daha programlanabilir hal aldı.

Kafanızı yastığa koyduğunuz an neler düşünüyorsunuz?
Benim için en önemli şey onurlu ve gururlu yaşamak. Yalan söylememek, kimseye borcunuzun olmaması ve dürüst olmak. Bunlar en yumuşak yastıktır. 6 ay öncesine kadar çok huzurluydum. Ziyaretlere gidiyordum, arkadaşlarıma gidiyordum. Ama aklımdakileri düşünmekten uyuyamıyorum son zamanlar. Herkes robot üretir. Hatta daha iyisini yapar ama bizim de onları yakalamamıza çok az bir süre kaldı. Biz yalın olarak kurduk, seri üretime geçtik. Bu birinci özelliğimiz. Daha sonra biz bunu 22 yıldır yapacağımızı söyledik. Vizyonel bir şirketiz. Bugün ortaya ne koyarsanız en iyi odur. Yarın onun üstüne bir şey daha eklediğinizde en iyi o olacaktır. İnsanlık adım adım erişiyor. Daha önce AVM’ler de broşür dağıtan bir robot gördünüz mü? Biz bunu yaptık. Bunlar ülkeyi ve markayı bir noktaya taşır. Fabrikamızın temelini kurduk, artık çalışır hale geldik. 16 kişi bir ekiple gittik, şu an orada 52 kişi var.