Doç. Dr. Ayşe Derya KAHRAMAN

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ GRAFİK TASARIM BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ

Doç. Dr. Ayşe Derya KAHRAMAN

Doç. Dr. Ayşe Derya KAHRAMAN

Firmaların 30 yıllık Geleceğini
garantiliyoruz

Onlar aslında başarılı firmaların perde arkasındaki kahramanlar. Bir dokunuşla firmaların kaderini belirleyen, markaların insanlar üzerindeki algısını oluşturan, belleklere kazıyan beyinler. Röportajımız da KTO Karatay Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi aynı zamanda Güzel Sanatlar Tasarım Fakültesi’nde Dekan Yardımcısı. Doç. Dr. Ayşe Derya Kahraman’la.

Bu sektörde okullu ve alaylı yetişeler var. Okul bu sektöre ne katıyor?
Grafik tasarımın bir koruyuculuğu yok. Aslında bizim mesleğimiz 3 aylık bir program kursunda alınan bir eğitim ile yapılacak bir meslek değildir. Çünkü grafik tasarım eğitiminde sadece program öğrenmek yeterli değildir. Programdan ziyade fikir üretme ve bu fikri çeşitli mecralarda uygulayabilme becerisi kazandırmaya çalışıyoruz. 3 aylık bir kursa gittiğinizde siz orada sadece program öğreniyorsunuz ve bir operatör olarak ortaya çıkıyorsunuz. Bu anlamda da grafik tasarım alanında yaptığınız işler piyasadaki işlerin tekrarları gibi oluyor. Özellikle bizim alanımızda çok fazla intihal, bir birinin markasını başkalarının kullanması söz konusu. Okul sektöre aldığı bilgi ile yaratıcı fikir üreten ve bu fikri doğru tasarım ile birleştirebilen bireyler i kazandırmaktadır. KTO Karatay Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü donanımlı akademik kadrosu, altyapısı ile bu anlamda oldukça yetkin ve etkili tasarımcılar yetiştirmektedir.

Grafik tasarımda en önemsediğiniz şey ne?
Grafik tasarımda önemli olan şey şu; sizin markanız sizin kimliğinizdir. Siz onu her yerde taşırsınız. Kartvizitinizde, antetli kağıdınızda, dosyalarınızda, sunduğunuz tekliflerde, her yerde. İnsanlar sizin marka ve logolarınızı görerek sizin tanınırlılığınızı ortaya çıkarırlar. Bu logoları gördüğünüzde siz bir başkasının işi olmadığını anlarsınız.

Bu alanda yapılan en büyük hatalar neler?
Şu an piyasada birbirinin benzeri olan o kadar çok çalışma var ki; bir firma aslında kendi logosunu kendi istekleri üzerine yönlendirdiğinde sorun oluşabilir. Siz çok iyi bir şey yaratıyor olabilirsiniz ama biz sizin için dikkat çekici, ön plana çıkaran, kişiler tarafından tanınacak tasarımları düşünürüz. Siz bir yıllık firmayken çok önemli olmayabilir ama sonraki süreçte, 30 yıllık firma olduğunuzda sizin logonuzun önemi çok büyüktür. Çünkü insanlar bir yerde sizin logonuzu görerek direk sizi tanıyabilirler. İnsanların gözlerinin dikkat süresi oldukça zayıftır. Bir bilbourdun önünden arabayla 3 saniyede geçilir. Dolayısıyla o bilboarda baktığınızda gözünüz en dikkat çekici birkaç noktayı görür ve o noktayı algılayıp geçer. Dolayısıyla markalaşma anlamında sizin logonuz o kadar önemli ki; o markalaşmada logonuz eğer diğerlerinden farklı olursa ve siziz özelliklerinizi gösterirse etkilidir.

Logo çok önemli. İyi bir logo nasıl olur?
Logoların şöyle de bir özelliği var. Yalın sade ve net olması gerekiyor. Böylece çok daha fazla dikkat çeker. Çok fazla görsel temanın olduğu, çok fazla resimsel çalışmalar dikkat çekmiyor. Logoyu siz en küçük alandan en büyük alana kadar uyguluyorsunuz. Yani bir kartvizitte bile görünür olması gerekiyor. En büyük alanda seçilir olması gerekiyor. Dolayısıyla öyle bir çalışma yapmalısınız ki; dikkat çeksin. Çok resimsel, karmaşık ögelerle yapılan bir çalışma küçük alanda kaybolabiliyor, leke gibi görülüp algılanamıyor.

Çalışma aşanınız çoğunlukla iş dünyasına yönelik. İş dünyası bu tarz çalışmaların öneminin farkında mı?
Aslına bakarsanız çok fazla farkında değiller. Çünkü pek çok firma hala tasarım sürecini algılamış değil. Bir firmanın kurumsal kimliğini yapmadan önce ilk adım logo ve amblem. Siz o firmanın çalışmasını yaparken bir kere firmanın tarihine, sürecine, ithalat, ihracatına, iş kapasitesine, aldığı işlere, referanslarına, içerisinde barındırdığı kişilere kişilerin niteliklerine bakıyorsunuz. İlk önce firmanın tüm özellikleriyle ilgili brief almanız gerekiyor. Siz firmayı sektörüyle bilseniz de diğer ayrıntıları da bilmeniz gerekiyor. Dolayısıyla derin bir araştırma yapmak gerekiyor. Tabi ki tasarımlar şöyle düşünülüyor; birkaç saatte yapılabilir, hızlı yapanın eli çabuktur vs. Böyle bir şey yok. Siz bir firmanın işini yaparken o firmanın bir yıllık değil en az 30 yıllık geleceğini garantiliyorsunuz. İş bilgisayar başına geçtiğinizde birkaç saatlik bir iş olsa bile, bunun bir beyin jimnastiği , fikir telakkisi , aydınlanma süreci var. Sizin onunla ilgili yeni bir kreatif fikir ortaya koymanız gerekiyor. Dolayısıyla da bunun tasarım kısmı kısa olsa bile fikir ve altyapı hazırlığı oldukça fazla. Bu dikkate alınmıyor. Firmalar kendi ürünlerinin daha ön planda olduğunu düşünüyorlar. Aslında firmaların reklam ve tanıtımları daha ön planda. Bir başka önemli olan konu ise firmaların genellikle matbaa süreci sonunda elde ettikleri ürünü yapılan tasarımdan daha üstün görmesidir. Ancak unutulmamalıdır ki tasarımcı olmadan ve yaratıcı bir fikir ile birleştirilmiş tasarım yapılmadan matbaa da basılmış olan işin bir önemi yoktur.

Firmaların İnternet ve sosyal medya çalışmaları insanlar üzerinde nasıl bir etki uyandırıyor?
İletişim çağındayız. Özellikle internet web siteleri olsun, sosyal medya olsun oradaki çalışmalar önem taşıyor. İyi ün, kötü ün yoktur derler ama bence kötü ün diye bir şey var. Yani sizin firmanızla ilgili özellikle internet ortamında herhangi bir kötü imaj, kötü bir yorum firmanızın nitelikli olduğu kadar nitelikli olmaması , kalitesiz bannerlar yapılması, firmalarla ilgili insanlarda yanlış intibalar uyandırıyor. Oysa ki siz orada güzel bir şey yapmaya çalışıyorsunuz. Fakat sonuç ters tepiyor.

Bir firmanın çalışmasına baktığınız zaman o firma ile ilgili bir izlenim sahibi olabiliyor musunuz?
Biz bir firmanın tasarımlarına baktığımızda firmanın altyapısını, iş sahalarını, hizmet sektörünü kolaylıkla algılayabiliyoruz. Veya bir tasarıma baktığımızda ne olması gerektiğini, neyin fazla olduğunu, neyin hatalı olduğunu da görüyoruz. Çok profesyonel, kurumsal bir firma da olabilir. Ama yanlış bir tasarım o firmanın tüm bu algısını olumsuz yönde değiştirebilir. Görsel algı diye bir şey var. Bakmakla görmek arasındaki farkı gözetiyoruz. Herkes bakabilir, ama herkes göremez. Görme yeteneği de üç aylık bir kursla elde edilebilecek konu değil. Biz burada dört yıl boyunca çocuklarımıza bakmakla görmek arasındaki farkı değişik değişik derslerde, değişik değişik fikir jimnastiği ile, aydınlanma süreciyle ortaya çıkarıyoruz. Mevcut fikir üzerine yeni fikirler üretmek gerekiyor. Ve bir sonraki fikrin bir önceki fikri tekrar etmemesi, ortaya yenilik konulması gerekiyor. Konsept, fikir birliği de olmalı. Görsel tasarımlarda da fikir birliği var. Bir önceki tasarımınızla bir sonraki tasarımınızın bir biri üzerinde devamlılığı söz konusu olmalı ki o devamlılıkta bir sonraki tasarımı gördüğünüzde bir öncekini hatırlayabilmelisiniz. Bu bir proje yönetimi. İlk etapta bunların baştan planlanması, düşünülmesi, fikir alışverişi yapılması gerekiyor. Özellikle firmanın yöneticileri ile konuşulduğu gibi alt yapısındaki insanlarla da konuşulmalı.

Firmalar belli bir noktadan sonra kurumsallık çalışmalarına başladığında logo değiştirdikleri zaman ne gibi sıkıntılar yaşayabilir?
Baştan iyi bir çalışma yapılması gerekiyor. Elbette çalışmalar revize edilebilir ama bu sefer de sizi bağlayan şey şu; firmanın eski logosunu andıracak çalışmalar yapmak zorunda kalabilirsiniz. O logonun da efektif, kaliteli olması ve gerçekten o firmayı taşıması mümkün olmadığı zaman bu sefer siz sınırlandırılıyorsunuz. Bu yüzden baştan düzgün planlamak önem taşıyor. Şunu düşünmek gerekiyor; sizin logonuz açıldığınız anda da sizin temsilciniz, 30 yıl sonra da sizin temsilciniz. Onun planlanması gerekiyor. Marka revizesi yapılabilir. Büyük firmalarda bunu görmek mümkün. Onlar oturmuş firmalar olduğu için sorun yaşamıyorlar. Ama yeni, küçük bir markada değişiklik olduğu zaman firmanın güvenirliliği, dikkat çekiciliği azalıyor. Dolayısıyla baştan düşünülerek yapılması gerekir. Revizede de ciddi karar vermek gerekir.

Sergi çalışmaları yapıyorsunuz. Burada hangi çalışmalar sergileniyor?
Kadına şiddetle ilgili bir konu işledim. Bununla ilgili tasarım çalışmalarım var. Görsel imgelerle bir kadına şiddetin her yönü ele alınıyor. Kadına şiddet çok çeşitli. Psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, ruhsal şiddet. Bunların hepsini kapsayacak bir çalışma.

Son olarak neler söylemek istersiniz?
Konya sanayi sektörü büyük olan bir bölge. Dolayısıyla küçük ve büyük ölçekli tüm firmaların kendi kurumsallarını yaparken kurumsallarını birkaç saatlik basit bir iş olarak görmeyip 30 yıl sonrasında da kendilerini tanıtacak, kendilerini markalaştıracak, göründüğü her yerde fark edilecek şekilde tasarlama düşünmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bununla ilgili fikrisina haklar mahkemelerinde bilirkişilik yapıyorum. Önemli çalışmalar var. Büyük bir firmanın logosunu aynı sektörde başka bir firmanın kopyaladığını ve çok benzer çalışma yaptığı için insanların yanılgıya düşerek tanınmış marka yerine diğer markaya taleplerinin arttığı söz konusu. Kurumsallığınız yapıldığında ambleminiz, logonuz her şeyden önce patentlenmeli. Patentlendiği taktirde sizin ürünlerinizi bir başkasının kopyalayıp kullanması söz konusu değil , çünkü sizin hukuki haklarınız söz konusu. Dolayısıyla firmalar bir çalışma yaparken hem çalışmanın nitelikli olmasına dikkat edecekler hem de patentle takibini yapacaklar. Bu aynı zamanda bir sağlama olarak da düşünülebilir. Bu da kendinizi güvende hissetmeniz adına önemli.