Emine Baran

Emine Baran Şifa Merkezi sahibi

Emine Baran Şifa Merkezi sahibi Emine Baran

Emine Baran Şifa Merkezi sahibi Emine Baran

“Dolunayda Sakatat ve Kırmızı Et Tüketmeyin”

2 soru 2 cevap köşesi konuğumuz Emine Baran Şifa Merkezi sahibi Emine Baran, kendisi ile gündeme dair konuştuk. Samimi cevapları için Emine Hanım’a teşekkür ederiz.

Son günlerde gündemde, kokorecin ciddi serotonin kaynağı olduğu ve mutluluk verdiği söyleniyor siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Pişme aşamasında ve bu aşamada vücuda gerçekten serotonin yüklüyor mu yüklemiyor mu buna dair gerçekten bilimsel bir araştırma mevcut mu bu konuya bakmak gerekiyor. Bizler sakatat yiyerek serotonin alıyor muyuz tartışmaya ve araştırmaya açık bir konu olduğunu düşünüyorum. Tasavvufi noktada baktığımız zaman bağırsaklarımız bizim alt nefisimizdir. Hayvanda da bir sürü nefis ve bakteri mevcut. Yediğimiz zaman biz ne yiyorsak oyuz mantığından çıkarsak daha nefsani yönümüz ortaya çıkar. Daha çok kontrol edemediğimiz yanlarımız mesela kızgınlık, ani öfke patlamaları, cinnet ve intiharlar daha çok depreşecektir. Dolunayda suç artmalarının sebebi bu yüzdendir. Özelliklede dolunay büyürken ve tam dolunay anında bu döneme denk gelen her ayın 13’ü 14’ü ve 15’inde hayvansal protein yediğimiz zaman bu yönümüz daha fazla depreşecektir. Suça daha meyilli kişiler ve kontrolünü sağlayamayan kişilerin bu dönemde sakatattan ve kırmızı etten uzak durmasında fayda var. Bu dönemlerde kişi kendisindeki değişimi fark ediyorsa kırmızı etten ve sakatattan uzak durmasını öneririm.

İnsanlar kendilerini mutlu etmek için ne tüketmelidirler?
Biz ne yiyorsak oyuz mantığı var. Daha çok otla besleniyorsak toprak gibi daha kabullenici daha merhametli daha örtücü nefis olarak da daha üst seviyelerde yaşamak mümkün. Fakat daha çok hayvansal ürünler tükettiğimiz zaman proteinlerin sindirimin daha zor olmasının yanında beden enerjisinin %80’ni bu proteinleri sindirmekle uğraştığı için kendini yapılandırmada ve enerjisini hareket kabiliyetinde daha düşük bir performans gösterir. Hayvansal proteinde elbette çok önemli ama dengeli tüketmekte ve dengeli beslenmekte fayda var. Toprak gibi daha dingin, daha huzurlu, daha merhametli olmak için daha çok toprakta biten bitkisel besinleri fazla tüketip hayvansal proteinleri daha az tüketerek hayatımıza daha sağlılkı devam edebiliriz. Çakra konusundan olaya bakacak olursak kök çakramız hayvansal proteinde ateşleyicidir. Hayata tutunmak gerekir onun için hayvansal proteine de elbette vücudumuzun ihtiyacı var. Alimlerimiz de “ 40 gün hayvansal ürün tüketmeyin ama 41. gün muhakkak tüketin” diyerek vücudumuzun hayvansal proteine olan ihtiyacına vurgu yapmışlardır. Dengeli bir ruh hali için dengeli bir beslenme şart. Hayatımızda daha az hayvansal protein daha çok bitkisel topraktan ürettiğimiz besinlere yer verirsek insanda daha dengeli bir ruh halini sağlayacaktır. Çünkü hayatımızı ruh ile yönetiyorsak, ruhsal ve duygusal dürtülerimiz bizlere yön veriyorsa hayatımızdaki dengeyi beslenmemize dikkat ederek sağlayabiliriz. Kendi içsel huzursuzluğumuzu, içsel çatışmalarımızı ve depresyonu gidermede bahsettiğim beslenme şeklinin daha etkili bir yöntem olduğunu düşünmekteyim.