
‘’Hedefi olan, değer yaratmak isteyen, marka olmak isteyen firmalarla çalışıyoruz, çalışmak istiyoruz’’
Fikirce Reklam Danışmanlık Sahibi
Deniz ALTUNBAŞ
Mesleğine aşık, eğitimini almış, hedefleri olan başarılı bir İş kadını Deniz Altunbaş. Enerjisi ile sizi kendisine hayran bırakan Deniz Hanım ile sektöre dair ve Fikirce üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kısaca Deniz Altunbaş kimdir?
Adanalıyım. Üniversite eğitimi için Konya’ya geldim. S.Ü.İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimimi tamamladım. İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr.Hüseyin Altunbaş’la evliyim. Suude Nehir ve Sıla Nida isimli iki kızım var.
Fikirce’nin oluşum hikayesini anlatabilir misiniz? Neden ‘Fikirce’?
İletişim işi öyle bir hal aldı ki, içinde yaratıcılık olmazsa en basit iş bile etkisiz oluyor. Yaratıcılıkta fikir temelli olduğu için işimizin adını Fikirce koyalım dedik. Kendim İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünü bitirdim sonrasında yüksek lisansımı da aynı bölümde yaptım. Bu işin eğitimini aldıktan sonra uygulamaya dökelim dedik. Eşim Doç.Dr.Hüseyin Altunbaş’ın da desteği ile Fikirce’yi oluşturduk.
Hangi alanlara hizmet veriyorsunuz, bu size ne gibi avantajlar sağlıyor?
Fikirce olarak büyümek ve değer yaratmak isteyen firmalara hizmet vermek istiyoruz. Öncelikli hedef firmalarımız onlar. Hedef kitlesiyle iletişim kurmak isteyen Fikirce’nin müşterisidir diyebiliriz aslında. Çünkü yereldeki en büyük hastalık herkesi hedef kitle olarak görme yanlışlığı. Hedef kitlesini dilimleyemeyen firmalarla çalışmak istemiyoruz. Böyle firmalara yaratıcı işler ve yaratıcı fikirlerde işlemediği için hedefimizde değiller. Hedefi olan, değer yaratmak isteyen, marka olmak isteyen firmalarla çalışıyoruz, çalışmak istiyoruz. Kurumsal iletişim yapılarını oluşturuyoruz, yeni ve yaratıcı mecraları kullandırıyoruz ve hedef kitlesiyle buluşturuyoruz kısaca işimizin özü bu.
Kalifiye, iyi yetişmiş tasarımcı, personel bulmakta sıkıntı çekiyor musunuz?
İletişim işi ekip çalışması gerektiren bir iş. Burada da yaratıcı ve fikir bulabilen personel bulmak şart. Konya maalesef böyle insan gücünü elinde tutamadığı için iletişim sektörü sorunlar yaşıyor. Biz de bundan nasibimizi alıyoruz. Sektörün gelişmesi için hizmet içi eğitimlerin olması lazım. Bunu da sanayi ve ticaret odalarının yapması lazım. Reklam verenlerle reklam ajansları ve medya sektörü buna el birliği ile et atmadığı sürece bu sıkıntı aşılmaz bence.
Grafik tasarımcılıkta veya ajanslarda branşlaşma ve uzmanlaşma olmalı mıdır? Bu branşlaşmayı şu durumda piyasa belirlemekte. Sizce nasıl olmalıdır?
Dünyadaki gelişmeler tam hizmet ajansı kavramını çöpe attı. Ajanslar uzman ajanslara dönüştü. Küçük ve etkili ajanslar doğdu artık. Reklamverenler farklı ajanslardan hizmet alıp bunları entegre hale getirmeliler. Sosyal medya ajansı, etkinlik ajansı, dijital ajanslar baş role geçmeye başladı. Geleneksel ajans düşüncesi ile dijital ajans düşüncesi entegre hale ancak dışarıdan alınan hizmetleri birleştirmekle gelir. Bunları da yönetecek akıl oluşturmak gerekli.
Müşterileriniz yeniliğe açık mı? Biraz da müşteri ve tasarımcı çatışmasından bahsedecek olursak neler söylersiniz?
Müşterinin düşünce iklimi tamamıyla birbiriyle etkileşim halinde. Reklam ajansları nasılsa reklam verenlerde aynıdır. Reklam verenler nasılsa reklam ajansları da aynıdır. Birbirinden olumluda olumsuz da etkilenirler. Konya yenilik anlamında gelişiyor diyebiliriz. Ancak İstanbul’la rekabet edebilecek düzeyde değil. Daha alacak yolumuz çok diye düşünüyorum.
Genellikle süreç şu şekilde işlemektedir: Müşterinin sipariş vermesi ile ihtiyaç ve problemine birlikte bir çözüm aranmaktadır. Bu süreci değerlendirir misiniz?
Müşteriler sorunlarını bilmeden reklam vermeye kalkıyorlar çoğunlukla. Reklam yapıyım da müşteriler bir şekilde gelsin ve para kazanıyım diye düşünüyorlar. Bu iş böyle olmaz. Burada reklam ajansı devreye girip sorunu tespit edip hedef kitleyle iletişime geçmelidir. Hedef kitleye ne söyleyeceğini reklam ajansı iyi tespit etmelidir. Ona göre yaratıcı mesajı yaratıcı mecralarda uygulayabilmelidir. Bu süreçte biz Fikirce olarak ajanslarla ve reklamverenlerle çalışıyoruz. Yol gösterici oluyoruz. Tüm süreci iki taraf içinde kontrol ediyoruz. Üst akıl olarak kontrol etmek herkese fayda sağlayıcı oluyor. Büyük markalar bunu yapıyor.
Deniz Hanım sizin Fikirce olarak piyasa da karşılaştığınız problemler neler?
Fikirce’yi kurduktan sonra Konya sanayisini daha iyi tanıma şansına sahip olduk. Konya’nın ciddi potansiyeli olduğunu gördüm. Daha iyi iletişimle daha büyük başarılara sahip olabileceğine inanıyorum. Belki İstanbul’dan sonra marka dünyasının merkezi Konya olabilir. Ancak iş dünyası daha sık işbirliği içinde olmalı. İletişimsizlik en büyük problem diyebilirim.
Ajans kurmak ve kaliteli işlerle devam ettirebilmek zor bir iş. Fikirce öngördüğünüz ‘başarı’ noktasına geldi mi?
Fikirce olarak 2 yılı tamamladık. Daha yapmamız gereken çok iş var. Hem İstanbul’da hem de Konya’da iş dünyasıyla iletişimimizi sürekli geliştiriyoruz. Eşim bu işin hem üniversitede hem de sektörde hocası. Hem reklamcılar deneğini hem de reklamcılık bölümünü kurmuş kişi olduğu için o benim için büyük avantaj. Gelişmeleri takip etmek iletişim sektörünün en olmazsa olmazı. Başarı noktasına geldik demek durmak demektir. O yüzden bu cümleyi söylemek geriye düşmek anlamına gelir. Biz de sürekli Fikirceyi geliştirmek için çalışıyoruz.
Ajans sahibi ve bir anne olarak günlük hayatınızda kendinize ne kadar zaman ayırabiliyorsunuz? Hobileriniz var mı?
İki kızım ve eşim benim için hep öncelikli. Kızlarımın büyümeleri için her şeyi geri plana almıştım. Kızlarım büyüdüler. Ben de iş dünyasında bilgilerimi kullanma şansına sahip oldum. Ajansın toplantıları ve hazırlıkları günün büyük bölümünü alıyor. İş dışında ailemle vakit geçirmeyi seviyorum. Dostlarımla etkinlikler yapmayı seviyorum. Yemek yapmak benim için büyük keyif. Mutfakta iyiyimdir. Yine spor yapmak yine çok keyif aldığım bir alandır. Bu dönem işlerden dolayı spora fazla eğilemedim ama onu tekrar programlayacağım inşallah.