Reha Beyoğlu

İRAN SİNEMASININ YENİ GÖZDESİ ANTALYA

Reha Beyoğlu

Reha Beyoğlu

İRAN SİNEMASININ YENİ GÖZDESİ ANTALYA

Türk dizileri son yıllarda dünyanın dört bir tarafında büyük bir beğeni ile izleniyor. Her gün yüzlerce ülkede milyonlarca farklı evde Türk dizileri seyrediliyor. Türk dizilerinin en çok beğenildiği ülkelerden biri ise İran. Yaklaşık 30 ayrı diziyi İran ve Ortadoğu ülkeleri ile buluşturan GEM TV Türkiye’de dizi çekmeye karar verdi ve Antalya’yı tercih etti. 19 ayrı ülkede yayınlanan GEM TV’nin Kalori Memnu isimli, iddialı dizisinin başrol oyuncusu ise bir Türk. Türk sinemaseverlerin Topal Osman filmi ile yakından tanıdığı Reha Beyoğlu artık İran’ın en  ünlü yıldızları arasında. Reha Beyoğlu ile bir araya gelerek diziyi ve gelecek projeleri konuştuk.

 

 

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

1978 İstanbul doğumluyum. Aslen Karadeniz Giresun’luyum. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü mezunuyum. Senaristim. Senaryolarımı satmak için değil, hayal dünyamı yazıya dökmeyi sevdiğim için yazıyorum. Koyu bir Galatasaray taraftarıyım. Zeytinburnuspor’un altyapısında futbola başladım ve profesyonel olarak futbol oynadım. Bir dönem mankenlik yaptım. Fakat her zaman kendim ile ilgili konularda özeleştiri yapan bir insan olduğum için yeteneğim konusunda ve uzun soluklu çalışabileceğim meslek konusunda araştırma içindeydim. Hayata her zaman objektif bakmayı seven, neşeli halleri çok olan bir insanım.

 

Oyunculuk maceranız nasıl başladı?

37 yaşındayım. Klişe olacak ama 37 yıldır oyuncuyum. İnsanoğlu olarak dünyaya gözümüzü açtığımızdan itibaren bir perde var ve biz o sahnede oynuyoruz. Soruya gelecek olursak oyunculuğum ilk kez ilkokulda, okul tiyatrosunda başladı. Oyunda kral rolündeydim ve hala dün gibi aklımda o güzel anlar. Kraliçe rolünde ise platonik olarak aşık olduğum kız vardı ve adı Serpil’di. Sadece kraliçe rolünde olduğu zaman yan yana olabilmiştik. Bir türlü kendimi ona açamadım. Çocukluğun verdiği bir heyecan olsa gerek.

Senarist olarak gruplarımız vardı. Bu gruptaki birçok arkadaşım oyunculuğa adım atmam konusunda bana fikirler üretmişti. Çalışmadığım bir gün evden çıkmış ve boş vaktimi değerlendirdiğim bir sırada, aynı blokta oturduğum değerli bir ağabeyim kendi başvurusu için gideceği bir ajansa beni de alıp götürdü. O dönem oyuncu ajansları fotoğraf çekip ajansa kayıt yapıyorlar ve bunun karşılığında belirli bir kayıt ücreti alıyorlardı. Bana da kayıt olmam için teklif yaptılar. Ben ise böyle bir kayıt ücretini kabul etmediğimi belirttim. Ama ajans beni ücretsiz olarak kaydetti. Bu günlere gelişimin başlangıç noktası bu olaydır.

O dönemden bugüne dönüp baktığımda yaklaşık 16 sene olmuş. Sayısını hatırlamadığım birçok projede rol aldım. Bu süre zarfında başrol olarak da 4 tane TV filmi, 2 tane TV dizisi, 1 tane Sinema filmi projesi ve 1 tanede Türk Cumhuriyetlerde yayınlanan TV dizi projesine imza attım. Şimdi ise Orta doğunun dünya bazında en önemli yayın grubu olan GEM TV bünyesinde önemli bir projede tek Türk oyuncu ve başrol olarak rol alıyorum.

Oyunculuğum, öğrenimimden dolayı yabancısı olmadığım bu sektörde tesadüfen de olsa böyle başladı ve şuan buralardayım. Daha sonrası nereye gider bilemiyorum.

Bu arada şunu belirtmek isterim ki, Reha Beyoğlu olarak bir vizyonum varsa, bunda emeği olan değerli büyüklerimi de anlatmadan geçemem. Oyunculuğumu ve oyunculuk ahlakımı geliştirmem konusunda Türk sinemasının büyük bir çınarı olan değerli hocam Ülkü ERAKALIN’ın büyük emeği var. Ayrıca, İrfan ATASOY ve Ali Yaylı gibi değerli oyuncu büyüklerimin de kişisel gelişimim için vermiş oldukları emekler için teşekkür etmek isterim.

Sizi Atatürk’ün Fedaisi Topal Osman filmi ile tanıdık. Ancak bir anda farklı bir rolde farklı bir ülkenin yapımı olan komedi dizisinde yer alacaksınız. GEM TV ile tanışmanız nasıl oldu?

Benim Antalya başta olmak üzere bu bölgelerde, reklam, dizi film ve sinema projeleri için iletişim içinde olduğum Elif Demirelli vardı. Kendisi yıllardır turizm işi ile uğraşan ve İran pazarını çok iyi koordine eden profesyonel bir insandır. GEM TV İran menşeli bir kanal ve Antalya’da büyük bir şube açmış ve hem marketing hem de yeni başlayacak dizi ve sinema projeleri için yapım sorumlusu olarak Elif DEMİRELLİ’yi işin başına getirmişler. Gem TV bu projeler kapsamında sayısız birçok oyuncu ile görüşmeler yapmış. Onlar için asıl olan, anlaşmaya vardıkları oyuncu ile sayılı projelerde değil, uzun soluklu sayısız projelerde çalışmak. Ben Farsça bilmediğim için, Elif Demirelli şifahen de olsa beni anlatıp, showreel görüntülerimi yönetime sunmuş. İlk görüşmemizde kendilerine söylediğim söz şu oldu , ‘’Farsça bilmiyor olabilirim, ama bu öğrenmeyeceğim anlamına gelmiyor’’ dedim ve kendimi bir anda GEM TV bünyesinde buldum.

Sizin gözünüzde oyunculuk nedir?

Oyunculuk göreceli bir kavram. Drama ve empati sanatıdır. Detayına inmeye kalkarsak çok uzun sürer. Ben size 2 açıdan oyunculuğu anlatmaya çalışayım. Tiyatro oyunculuğu ve kamera önü oyunculuğu olarak bence ikiye ayrılır. Her ikisinin de olmazsa olmak kaideleri vardır. Tiyatroda perde açıldığı zaman seyirciyi unutacaksın ama seyirciyi unutmayacaksın. Kamera önü oyunculukta ise kamera kayıt dediğinde, kamerayı unutacaksın ama kamerayı unutmayacaksın. Demek istediğim, tiyatroda sahneye çıktığında, rol arkadaşlarınla ve sahnedeki objelerde bir bütün olup izleyiciye rolünü geçireceksin. Seyircinin olmadığını ve o sahnenin gerçekte bir tiyatro sahnesi değil, reel bir alan olduğunu oynadığın karakterde yaşayacaksın. Ama şunu da unutmayacaksın, seni en arkada izleyen izleyicinin de seni duymasını ve büründüğün karakteri hissetmesini başaracaksın. Kamera önünde ise, objektife sadece fotoğraf verebilen oyuncu olmayacak ve rol kesmeyeceksin. Kamerayı unutup, tamamen büründüğün karakteri kameranın lensinden en iyi şekilde ekran karşısındaki izleyiciye aktaracaksın. Ama kamerayı unutmayacaksın, kameraya sırtını dönmeyecek, kameranın kadrajının sınırlarını zorlamayacaksın. Bu şekilde oyun sergilemeye kalkarsan, izleyici senden duyguyu almaz ve senin oynadığın roller çöp olur ve evinde rol gelecek diye çok beklersin. Oyunculuk gerçekten kolay değil.

 

İran güçlü ve köklü bir sinema kültürüne sahip ve oyunculuk çok fazla ön planda. Bu sizi korkutmuyor mu?

Hayır, korkutmuyor. Oyunculuk elbette kolay değil. Kamera karşısında oynadıkça tecrübe kazanıyorsunuz. Birikimci olmanız gerekiyor. Ben bugün oynadım, dizi çok sevildi diye iyi oyuncu olduğunuz anlamına gelmiyor. O karakteri çok iyi oynamış olabilirsiniz fakat yarın başka bir karakter çıkabilir. Hocalarımın bana söylediği şey, her yeni projeni ilk projenmiş gibi önemse ve o karaktere ilk oynayacağın karaktermiş gibi çalış. Ben de bunu uygulamaya çalışıyorum. İranlı oyuncuların kameraya, objektife bakışı, oyun tarzları çok daha farklı. Ama kameranın karşısına geçip oyunculuğunu gösterdiğin zaman kendini belli ediyorsun. Dramanın ne olduğunu bilen bir insan buna kendi yeteneğini kattığında başarılı olur. Empati kurarak oynayacağın karaktere bürünmelisin. Artık Reha yok oynayacağım karakter var diyorum ve tamamen bu role bürünüyorum. Ve tabi objektif seni sevecek. Bu önemli bir kriter. Bu konuda ben çok değerli hocalarımdan olumlu tepkiler aldım. Yüzümün kamerayla barışık olduğunu düşünüyorum.

Geleceğe dönük olarak İran Sinemasında kendinizi nerede görüyorsunuz? Bu sektörde devam eder misiniz?

Tabii ki! Buraya sigara ateşi almaya gelmedim. Herkesin bir hedefi, bir hayali var. Hayaller hedefleri yaratır. Benim de bir hayalim ve hedefim var. Elbette bu sadece İran ya da Orta Doğu ile sınırlı değil. Tabii ki Türkiye ile bağlantılarımı koparmıyorum. İlişkilerimi sağlam tutuyorum. Bu projenin yanı sıra diğer işlerimi de aksatmıyorum. Ama İran’da da sevilen bir oyuncu olmak, orada tercih edilen bir oyuncu olmak benim de hayalimdi. Bu bir başlangıç. Dizi yayına girmeden istediğimiz kadar hedef koyalım, boşuna. İzleyicinin tepkisine bağlı her şey. İran için hedefim büyük. İran’ın Türkiye’de çekilen dizisinde tek Türk oyuncu olarak aralarından sıyrılıp kendimi gösterirsem önüm açık demektir.

İranlı meslektaşlarınız ile iletişiminizden biraz bahseder misiniz?

Bizim kültürümüzle onlarınki çok yakınmış gibi görünüyor fakat çok farklı bir iletişim tarzımız var. Mesela her gün görüştükleri kişileri sanki uzun zamandır görmüyormuş gibi selamlama huyları var. Bizde girince merhaba dersiniz ve işinizin başına geçersiniz. Onlar bunun için çok daha fazla zaman harcıyorlar. Çok canayakınlar. Tabii ki bizde nasıl değişiklikler varsa insanlar arasında onlarda da öyle. İranlı çok iyi arkadaşlarım var. Çok iyi iletişimimiz var. Genel olarak iyi anlaştığım insanlar. Fakat sektör dışındaki İranlı arkadaşlarımla daha iyi anlaşıyorum. Oyunculuğu iyi bilen, oyunculuk ahlakını kavramış olan insanlarla daha düzgün iletişim kurabiliyorum.

Hiç komik diyaloglar yaşadınız mı?

Yaşamaz mıyız? Mesela sahne bitiyor, yönetmen kestik demiyor, biz hala oynamaya devam ediyoruz ve oynadıkça doğaçlama yapıyoruz. Senaryonun dışında senaryodan daha iyi oyun çıkarıyoruz. Bunları izlerken hep beraber gülüyoruz. Görüntü yönetmeninin işini bırakıp kahkahalarla güldüğüne şahit olduk.

Yeni projeleriniz var mı?

GEM TV sahibi Saeed KARIMIAN’ın eşi ile bir toplantı yaptığımızda bana “ Yeni bir proje olsa bırakıp gider misin? ” diye sordu. Cevabım elbette “ Hayır! “ oldu. Bir Türk insanı, etik olarak bu olayı kendine yakıştırmaz. Bir projeye girip daha sonrasında diğerleri daha iyi şartlar sunuyor diye ilk girdiğimiz işi bitirmeden diğerine geçiş yapamayız. Bu oyunculuk ahlakına da ters düşer. Kötü de devam etse proje tamamlanmadan yarı yolda bırakmayız. GEM TV’deki işimi aksatmayacak şekilde elbette diğer projelerde yer alıyorum fakat önceliğim GEM TV.

Diziye dönelim. Bizi biraz bilgilendirir misiniz? Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?

Reha bu dizide Orhan’ı canlandırıyor.  Asabiyet olarak Çocuklar Duymasın dizisinin Harun’u. Otoriter bir erkeği canlandırıyor. Karısı ölmüş. Bir moda şirketinin sahibi. Bu şirket bünyesinde Orhan’ı sevmeyen karakterler var. Onu kıskaca sokup batırmak isteyen insanlar var. Kendi personellerinin ahmaklıklarıyla uğraşıyor bir taraftan. Kız arkadaşı var fakat bu kız arkadaşını ölmüş karısının ablası, Orhan’a zarar vermesi amacıyla yakınlaştırmış. Bu tip entrikalarla uğraşan Orhan’ın düştüğü komik durumları izleyeceksiniz.

Dizi Türkiye ve Antalya’nın tanıtımına katkı sağlıyor. Niçin tercihiniz Antalya oldu?

Antalya bu sektörde yani sinema, televizyon, müzik, futbol gibi etkinliklerde kendini geliştirmiş bir şehir. İstanbul artık sıkıştırıldı. Daraldı. İstanbul’da doku kalmadı. Her yer kullanıldı. İstanbul’da Osmanlıyı görüyorsunuz. Antalya’da birçok medeniyeti görüyorsunuz. Ayrıca bir dizi setini bir mekandan bir mekana taşımak hem zaman açısından hem emek açısından hem de bütçe açısından daha zor bir hal aldı. Dizi çekimi için kullanılacak alan daha fazla. Doğal güzellikleri, şelaleleri, ormanlık alanların fazla olması gibi artıları var. Antalya Büyükşehir Belediyesi bu konuda çok bilinçli bir belediye. Projeleri iyi analiz ediyor. Bu tarz gelen projeleri gözü kapalı kabul etmeyip sorgulamalarını çok iyi yapıyor. Ayrıca GEM TV Antalya turizmine İran pazarı olarak çok destek veriyor. İranlı vatandaşların Antalya’da kaldığı otellerin reklamlarını yayınlıyor GEM TV’de. Binlerce İranlı özellikle nevruz ayında akın akın Antalya’ya geliyor. Konser organizasyonları da yapıyor GEM TV. Antalya turizminin kalkınmasında GEM TV’nin de rolü büyük. Antalya Türkiye’de turizmin başkenti diyebilirim. İranlıların çoğu Antalya’yı tanıyor. İzledikleri dizide gelip gezdikleri yerleri görmüş olmanın hazzını yaşıyorlar. Kısacası GEM TV Antalya için, Antalya ve Antalya Büyükşehir Belediyesi de GEM TV için büyük bir şans. Antalya’yı tercih eden İranlılar diziyi izledikten sonra bir kez daha Antalya’yı tercih edecek. Bu zamana kadar gelmemiş olanların da tercihinin bu yönde olacağından eminim.

Add comment