Leyla Şahin USTA

Ak Parti Konya Milletvekili

Ak Parti Konya Milletvekili Leyla Şahin USTA

Ak Parti Konya Milletvekili Leyla Şahin USTA

PROJELERİN
HEPSİ TAKİP
ALTINDA

Leyla Şahin Usta, eğitim gördüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden başörtüsü yasağı dolayısıyla çıkarılıp, hak arama mücadelesinde konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ilk taşıyan isim olarak hafızalarda yer etti. Tıp eğitimini Viyana’da tamamladı ve bir hekim olarak ülkesine döndü. Ak Parti Konya Milletvekili olarak Meclis’e giren Leyla Şahin Usta özellikle kadınlara ve çocuklara yönelik projelerin hayata geçirilmesi konusundaki çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Hekim, vekil, bir eş ve anne.

 

Aday olduğunuz süreçteki düşüncelerinizle vekil olduktan sonraki düşünceleriniz değişti mi? Vekillik beklediğinizden daha mı zormuş?
Vekillik zor ve zor olması normal bir görev. Düşüncelerim değişmedi ancak vekilliğin getirdiği vebal ve sorumluluk ağır bir yük, bunu hakkıyla yerine getirmek için çok çalışmak gerekiyor. Seçim çalışmaları da oldukça yoğun ve zor geçti. İki seçim yaşadık biliyorsunuz. 7 Haziran, peşinden 1 Kasım seçimleri. O yüzden belki ; biz bir vekilin 4 yıllık yaşayacağı seçim sürecini çok kısa bir dönemde yaşadık. Yoğundu ama seçim çalışmaları çok keyifli geçiyordu. Teşkilat ile kardeş olduğunuzu hissediyorsunuz. Çünkü sabah erken saatlerden gece geç saatlere kadar hep birlikteyiz. Seçim süreci bir fırsat veriyor, adım adım her yeri görüyorsunuz. Her soruna birebir dokunuyorsunuz ve sonra elinizde bir done oluyor. Vekillik nasip olur da seçilirsem iş başına geçersem neler yapabilirim kısmını biriktiriyorsunuz.

Beyninizde bir envanter oluşmuş oluyor belki de.. Proje anlamında bir çizgi çekilmiş oluyor.
Evet. Kesinlikle. Hem vatandaşlardan gelen o talepleri, istekleri varsa eksiklikleri, yanlışları görüyorsunuz hem de kendi gözünüzle farklı açılardan çözümler üretebileceğiniz bir havuz oluşuyor. Daha sonra da vekillik ile birlikte çalışmalara başlıyorsunuz. Şunu göz ardı etmemek lazım, seçim sürecindeyken sahadasınız, vekil seçildikten sonra bir sorumluluk da Ankara’da Genel Kurul’da ve komisyonlarda yasama faaliyetlerine katılmak. Çünkü yasama faaliyetleri orada yürüyor. Vatandaşın sorunlarını çözebilecek işlerin, kanunların çıkabilmesi için bizlerin orada bulunması gerekiyor. Söylendiği gibi Milletvekilleri Genel Kurul Salonunda, kırmızı koltuklarda oturup sadece el kaldıran kişiler değil.

Ama hep öyle biliniyor değil mi?
Maalesef öyle biliniyor. Arka planda komisyon çalışmaları var. Bütün milletvekilleri en az bir komisyonda yer alıyor. Bazen kişilere ve ihtiyaca göre iki komisyonda olanlar var, komisyon başkanları olanlar var. Bunun dışında genel merkezden görevlendirmeler var. İlimizdeki görevlerimiz var, ailemiz var. Eşsiniz, annesiniz, oradan görevleriniz var. Hiç fark etmiyor; bir milletvekili iseniz her türlü sorumluluğa ve göreve açıksınız. Önce bunu kabul etmelisiniz.

Bunu bile bile oraya gidiyorsunuz..
Evet ama adayken, işin içine girmeden, olayın ne olduğunu bilmeden, bire bir olarak yaşamadan anlamak mümkün değil. Bazen sabah 6’ya kadar Genel Kurul’un çalıştığı dönemler oldu. Eve gidiyorsunuz, kahvaltı hazırlayıp çocuklarınızı görüp, üstünüzü değiştirip sabah 9’da tekrar bir programınıza hazırlanıyorsunuz.

Mırıldanmalar olur evde, sonuçta vekilsiniz ama annesiniz..
Evet. Her hanım için aynıdır, dışarıda işinizi yaparsınız ama eve geldiğinizde kariyeriniz bir kenarda durur artık. Annesinizdir, eşsiniz, hanımsınızdır. Evde ne kadar yardımcı olacak birileri olsa da sizin yerinizi dolduracak birisinin olması mümkün değildir.

Yemek yapıyor musunuz?
Elbette yapıyorum. Evde olduğum zamanlarda yapıyorum. Anneler Günü’nde özellikle evde oturdum. Herkes anneyi dinlendirmek için dışarı çıkarıyor, yemeğe götürüyor ya bizim için özel günler bile farklı geçiyor.

Sizin için özel gün aileyle evde geçirilen bir gün o zaman..
Evet bizim için öyledir. Bu sene Anneler Günü’nde özellikle ben evde olmayı, çocuklarım ve ailemle vakit geçirmeyi, yemek yapıp evde ailecek yemek yemeği istedim

Vatandaşın gözünde milletvekillerine söylenen iş hemen çözülmeli. Çünkü sizde inanılmaz yetkiler olduğuna inanılıyor. Hangi partiden olursanız olun oraya milletvekili olarak gittiyseniz siz sorun çözücüsünüz. Ve bu gerçekleşmediği taktirde ciddi anlamda eleştirilere maruz kalıyorsunuz. Dışarıdan çok fazla sorun geliyor ve bu sizin üzerinize yük gibi çöküyor mu?
Her gittiğimiz yerde bir sürü notlarla geri dönüyoruz. Vatandaşların özel sorun ve şikayetlerinden tutun, gittiğiniz yerin, mahallenin, belediyenin, beldenin, köyün yapabileceğimiz, çözebileceğimiz ne sorunu varsa hepsiyle ilgilenerek geri dönüyoruz. Aslında kişisel sorunları çözmek çok da kolay bir şey değil ama insanlar milletvekili derse olur zannediyorlar. Bir telefon ederse çözülür gibi geliyor. Türkiye eski Türkiye değil. Önce bunu kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye artık belli kurallar ve kanunlar çerçevesinde yürüyen bir ülke. Diyelim ki benden yardım isteyen bir vatandaşımız var. Bir sorunu var. Belki kendi çabasıyla gerekli makamlara ulaşamamıştır. Aslında çok basit bir işlemdir ama yapamamıştır. Şuna çok dikkat ediyorum; kişi haklı bir konu üzerinde yardım istiyorsa ona yardımcı olmaya elbette ki önem veriyorum. Bir başkasının hakkına girmeyecekse bunu yapmaya çalışıyorum. Hukukun dışına kesinlikle çıkmamak gerekiyor. Eğer ben şahıs olarak bunu yaparsam herkes bir başkasının yoluyla aynı yöntemlere başvurabilir.

Herkesin de bu imkanı yok tabiî ki..
Tabii ki. Biz kurallar ve kanunlar ile yönetilen bir ülkeyiz. Bu kurallar ve kanunlara hepimiz uymak durumundayız. Herkes hak ettiği bir şekilde, hak ettiği bir sonuç varsa bunu da alacaktır diye söylüyorum.

Hala “Bu iş siyasetten bitiyor, işe alınmalar, KPSS’ye girsen bile siyasi kanattan sonuçlanıyor” yönünde algı var. Dolayısıyla insanlar umut olarak direkt sizi buluyorlar.
Türkiye gerçekten zor bir dönemden geçiyor. Hem etrafımızda hem de içimizde terör örgütleri var, bu içimizdekilerin temizlenme konusunda ciddi bir çaba sarf ediyoruz. Bu noktada insanlar bizden referans olmak için talepte bulunuyor. Referans olmak önemli bir şeydir. Tanıdığınız, bildiğiniz, güvendiğiniz kişiler için referans olabilirsiniz. Ama bu demek değildir ki biz direkt talimatla insanların işe girmesine vesile olabiliyoruz veya böyle bir gücümüz var. Böyle bir gücümüz yok, iyi ki de yok, olmaması lazım. Özellikle söylüyorum; Türkiye kanunlarla ve kurallarla yönetilen bir ülke ve bunu korumak durumundayız. Eğer bunu korumaz isek herkes bundan zarar görür. Biz sadece tavsiyede bulunabiliriz. Biz tanıyoruz, iyidir deriz ama kişi o işi hak etmeyecekse veya o işi yerine getiremeyecekse yeteneği ve liyakati de yoksa aracı olmanın bir anlamı yok. Biz o noktada kararı verecek yetkili kişilerin de kararına saygı duyuyoruz. Ben kendi adıma bunu çok açık ve net söylüyorum. Referans olmamı isteyen herkese bunu söylüyorum. Sonuçta giden kişi orada çalışmak için gidiyor, emek verecek, bir şey üretecek, bir katkısı olacak. Şu süreçte bizim çok çalışkan, verimli insanlara ihtiyacımız var. Terör örgütüne mensup oldukları için kamudan atılan insanlar var biliyorsunuz. Bunların yerine kapasiteli insanlara ihtiyacımız var.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ilk başvuran ve bu alanda hakkını arayan bir kişi olarak şu anda da Türkiye’nin yaşadığı durumla ilgili olarak hak ihlalleri konuşuluyor. Türkiye’de şu anda İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilecek konumda bir açık var mı?
Bunu deneyeceklerdir. Terör örgütü kendi yaptığı her şeyi bombalı saldırıyı bile meşru gören bir örgüt. Türkiye aleyhine çalışma yapabilmek, Türkiye’nin imajını zedeleyebilmek için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmeyi deneyebileceklerdir. Ama şu var; Kanun Hükmünde Kararnameleri biz Meclisten geçiriyoruz. Meclisten geçtikten sonra kanunlaşıyor. Bu kanunlaşma sürecinden sonra ancak mahkemeye başvurabilirler. Sonuçta yargı yolu açık. Bizim bunu engellemek gibi bir niyetimiz de olmayacaktır. Bizim yapabileceğimiz; Bunların bir terör örgütü olduğunu, terör örgütüne mensup olduğunu ve bu ülkeye ihanet ettiklerini anlatmaktır.

Gerçekten haksızlığa uğrayanlar haklarını alabilecekler mi?
Zaten şu anda kurulan komisyonlar vasıtasıyla başvurularını yapıyorlar. Böyle bir haksızlığa uğradılarsa onlar tekrar bir incelemeye alınıyorlar. Kanun hükmünde kararnameden incelenip geriye alınan kişilerin bilgileri de çıktı, onlar da işlerine geri döndüler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidebilmeniz için öncelikle iç hukuku tüketmeniz gerekiyor. İç hukuku tükettikten sonra sonuç alamıyorsanız o zaman Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidersiniz. Bu kişilerin gerçek niyetleri Türkiye aleyhine çalışma yapmak, terör örgütüne destek olmak değil ise haklarını arayacakları yerler, kurumlar belli. Bunlara başvururlar, haklarını ararlar ve hakları da teslim olur. Bu noktada gayet rahat olsunlar. Yeter ki bir örgütle alakaları olmasın.

Siz vekil olmadan önce hep “Çocuklar ve kadınlara yönelik projelere imza atmak istiyorum” diyordunuz. Bu alanda yürüttüğünüz hangi projeler oldu?
Öncelikle gençlik ve kadınlar üzerindeki çalışmalarımızdan bir tanesi hem yurtdışında hem Türkiye’deki Sivil Toplum Kuruluşları’nın bir araya gelebileceği konsey kurmak. Yurtdışı Türkler Başkanlığı ile birlikte yürüttüğümüz bir projemiz var. Projenin mali desteğini oradan aldık. Farklı ülkelerde yaşayan gençlik ve kadın üzerine çalışan sivil toplum kuruluşlarından veya bildiğimiz sivil toplum kuruluşlarının altında gençlik olarak, kadın olarak çalışan gruplarından temsilcilerini istedik. Onlarla birlikte oturacağız, kamu diplomasisi nasıl yapılabilir, insan hakları savunuculuğu nasıl olabilir, lobi faaliyeti nasıl yapılabilir? Bu konuda bir ortaklık oluşturduk. Buna başladık.

Kadınlarla ilgili olarak annelik ve doğum çok önemli ve özel şeyler. Bir hekim olarak da bu konuda sorumluluğum olduğunu düşündüğüm için normal doğuma teşvik edilmesi, insanların kafasındaki doğum korkularının yenilmesi, doğuma giderken sanki sezaryen alternatifmiş gibi düşünmemeleri için farklı bir proje daha başlattık. Sağlık Bakanımız ile görüşmelerimiz sonucunda onayımızı aldık. İl Halk Sağlığı müdürlüğümüzle beraber ona da başlıyoruz. Sağlık Bakanlığı tarafından devralınıp proje hastanemiz olması kabul edilen hastaneye, Faruk Sükan Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi taşınacak. Standartları oldukça güzel, 5 yıldızlı otel konseptinde yapılmış, tek kişilik odaların olduğu modern bir hastane. Projemizin temel olarak uygulanacağı pilot hastane orası olacak. Yaptığımız ön çalışmalarda projeye destek verecek çok sayıda ebemizi bulduk. Öncelikle onların eğitimleri için bu ay harekete geçeceğiz. Sonuçlarını birlikte göreceğiz. Bu projede Büyükşehir Belediyemiz de ortak.

Büyükşehir Belediyesi ne gibi destek veriyor? Organizasyon anlamında mı?
Hem lojistik destek verecek hem de organizasyon desteği. Bu hastanenin amacı sadece anne adaylarını hastanede normal doğumlara teşvik etmek değil. Tüm mahallelerimizde yetiştirdiğimiz ebelerimizin haftanın belli günlerinde de hizmet vermelerini istiyoruz. Sahada da olmaları gerekiyor. Bunun için belediyeden destek istedik. Belediyenin pek çok mahallede KOMEK’leri var. Oradan birer oda vermelerini istedik. Hedef illa gebenin hastaneye gelmesi değil. Kendi mahallesinde, zaten gidip geldiği, farklı kursların hizmet verdiği KOMEK’te , ebesiyle buluşması. Gebelerimizin bilinçlenmesine katkı sağlayacağız ve temas kurduğumuz gebelerimizin de bu hastanede keyifli bir doğumun nasıl olduğunu görmelerini sağlayacağız.

Konya’da birçok projeyi yakından takip ediyorsunuz. Hangi proje sizi daha çok heyecanlandırıyor?
Açıkçası Konya, Türkiye’nin kalbinde, tarım alanlarının çok geniş, verimli toprakların bol olduğu bir kent. Konya ekonomisine katkıda bulunacak en önemli şeylerden bir tanesi tabii ki çevre yollarının kurulması. Yüksek hızlı tren taşımacılık yapıyor. Konya’yı özellikle Akdeniz’e bağlayacak, liman şehrine bağlayacak bir hızlı trenin oluşturulması, lojistik merkezlerinin artırılması beni heyecanlandırıyor. Konya’da gençlere de hizmet edilecek farklı projelerimiz var. Onu henüz tam netleştiremediğimiz için açıklayamayacağım ama onu da netleştirince inşallah sizlerle paylaşırız. Konya’da yapılacak çok yönlü faaliyetler var. Şu an elimde olan 3 proje üzerine yoğunlaşmış durumdayım. Ama genel olarak biz Konya vekilleri olarak haftada bir, bir araya geliyoruz. Bunu düzenli olarak mutlaka yapıyoruz. Konya’nın eksik kalan projesi, yapılması gereken neler, projelerden her türlü sıkıntılara varana kadar ilgili milletvekillerimiz kimler ise onlar anlatıyor ve ne yapacağımızı oturup birlikte karar veriyoruz. Birlikte hareket edebiliyoruz bence en önemlisi bu. Gerektiğinde vekiller toplanıp bakanlarımıza gidiyoruz, Konya’nın sahipliği daha çok hissediliyor o zaman.

Konya’nın AK Parti dışında 2 milletvekili daha var. Bütün Konya Milletvekilleri parti gözetmeksizin sadece hizmet için bir araya gelip, ortak hareket edebiliyor mu?
İlişkilerimiz insani olarak elbette ki iyi. Şöyle bir durum var; gerek duyulduğunda onlardan da destek alabiliyoruz, bundan endişeniz olmasın. Ama birebir yaptığımız ziyaretlerde kendimiz AK Parti vekilleri olarak gidiyoruz ama diğer vekil arkadaşlarımızın da görüşmelerde destek olduklarını ve katkılarının olduklarını da söylememiz gerekir. Tabii ki siyasi partilerin farklı düşünceleri var. Zaman zaman bu taassuplar da yaşanabiliyor. Bizim kapımız açık. Konyalıların o konuda endişesi olmasın. 14 vekil, gerektiğinde hepimiz birlikte hareket edebiliriz.

Tüm milletvekillerinin bir araya gelip ille de Konya’ya yapılacak diye direttiği ve kabul ettirdiği bir proje var mı?
Sorunlu olan bir projemiz yok. Biz biraz daha hızlandırılması için, daha çabuk nasıl yapabiliriz, aksayan yerde biz bunu nasıl aşabiliriz diyerek çözüm üretiyoruz. Konya için planlanmış, daha öncesinde başlamış projelerin hepsi sıkı takip altında.

Sizin telefonunuzu insanlar her an arayabiliyor mu?
Evet. Bu da büyük bir değişimin göstergesi aslında. Bu partinin kurucu lideri olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın getirmiş olduğu bir prensiptir. Hala Cumhurbaşkanlığına insanlar mail yolu ile telefonlarıyla derdini anlatabiliyor. Ve geri dönüşler oluyor, insanların sorunları çözülüyor. Bu teşkilatlarımızın hepsinde var. Bizim hep söylediğimiz şey şu; biz millete efendi olmak için gelmedik. Bu millete hizmet etmek için geldik. Eksiklerimiz olacak elbette. Bir kişinin her şeye ve her noktaya yetişmesi mümkün değil ama iyi niyetle çalışmak, yoğunlaştığınız alana göre de kendi adınıza en iyisini yapmanız çoğu sorunun çözülmesini sağlıyor.

Seçim çalışmalarına yönelik hız kazandığınızı söyleyebilir miyiz?
Bu hep var aslında. 1 Kasım seçimlerinden sonra bir müddet dinlenildi. İki seçim üst üste yaşandığı için çok yoğun olmuştu. Halkın nabzını en iyi tutan yerler teşkilatlar ve mahallelerimiz ve açıkçası kadınlarımız. Her türlü istek, şikayet ne varsa bize onlar sayesinde geliyor. Biz belki her zaman Konya’da sahada olamıyoruz. Teşkilatın en uç noktalarına kadar sahada olması çok önemli. Bu seçime endeksli bir şey değil, rutin bir faaliyet olarak devam ediyor. Seçim eninde sonunda yeniden olacak. Sanki yarın seçim varmış gibi kendimizi motive etmek açısından bu faaliyetler yoğun bir şekilde devam ediyor.

Çalışmalarınız hız kesmeden sürüyor. Bu tempoyu nasıl koordine ediyorsunuz?
Bitmesin. Biz bu işe talip olurken gerçekten hizmet etmek için gelelim dedik. Bazıları çok yoğunsunuz diyor. Yeter ki yoğun olalım. Boş olursak sorun var demektir. Boş olmak gibi bir lüksünüz olamaz tam tersine yoğun olmalıyız. Genel Merkezde İnsan Hakları Başkanlığında Başkan Yardımcılığı görevim var. O yüzden sadece Konya ile değil açıkçası Türkiye’den gelebilecek bu konu ve farklı konular ile ilgilide yoğunluğumuz var.

Eski mantık olsaydı HDP’lilerin alınmasından sonra Doğu’da şu an çok ciddi tepkisel olaylar yaşanabilirdi. PKK yanlıları ile Kürtler ayrıldı mı?
İnsanlar da “Yeterince acı çektik yeter artık. Türkiye’nin diğer illerindeki gibi huzur içerisinde olmak istiyoruz.” diyorlar. Şırnak’ta bir üniversite kampüsü yapılmış, çok güzel. İstiyoruz ki öğrenci ile dolup taşsın, sıkıntı olmasın. Onlar da orada Türkiye’nin en iyi eğitimini almış insanlarından biri olarak bu ülkeye hizmet etsinler.

İstanbul’da oturan biri de üniversite tercihlerinde Şırnak’ı yazsın ve gitsin orada okusun yani..
Elbette, bu kültür içerisinde yetişsin ve oraları da görsün. Olacak inşallah. Bunun sancılarını yaşıyoruz şu anda. Bunu istemeyenler var. Onun sıkıntısını çekiyoruz ama böyle devam etmeyecek. Oradaki vatandaşımızın arzusu ve isteği de budur. Kendini Kürt vatandaşlarının temsilcisi diye iddia eden bu terör örgütünün onların gözünde hiçbir itibarı kalmamıştır. Onlar da terör örgütünün bitirilmesi noktasında sonuna kadar bizlere destek durumundalar.

Doğu bölgelerine yönelik projeleriniz de var. Bunlardan bahseder misiniz?
Doğu ve Güneydoğu bölgesi için çalışma yapmamız şart. Elazığ’da Uluslararası Çocuk ve Gençlik Çalışmaları Merkezi kuruyoruz. Adını da İpekyolu koyduk. Elazığ Valiliğinin, Belediyesi’nin ve İl Özel İdaresi’nin desteği ile Kalkınma Bakanlığından projemizin onayını ve bütçesini aldık. Şu anda ihale aşamasında.

Kamp gibi bir şey mi?
Evet. Çocuk ve gençlik kampı olacak ama amaç sadece eğlendirmek değil eğitim vermek de olacak. Bu yaygın eğitim metodları ile birlikte hayat boyu öğrenme metotlarını da kapsıyor. Atölyelerin içerisinde olduğu, okçuluğun, ata biniciliğin de öğretildiği, içerisinde bir amfi tiyatronun, bisiklet ve yürüyüş parkurlarının olduğu bir alan kuruyoruz. Yaklaşık 60 bin metrekarelik bir alana yerleşiyoruz.Güzel bir proje, inşallah bunu Konya’da da yapmak istiyoruz. Ama hedef orada Türkiye’nin dört bir yanından gelen gençlerin ortak bir noktada buluşabilmesi. Hem eğlendireceğiz hem de öğreteceğiz. Türkiye’nin dört bir yanından gelen çocuklar bütün farklılıklarıyla kamp süresince, birlikte çok güzel dostluklar kuracaklar. Ayrıldıklarında, yeni ortaklık, iş birlikleri ile projeler ve faaliyetlerde tekrar bir araya gelecekler. 10-20 yıl sonra farklı kurumlarda görev yaparken yine buluşacaklar. Bu bağların kurulması, çok önemli bir adım.

Kadınların iş hayatındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Göz önünde olmayan çok kadınımız var. Bir okulda müdür yardımcısı olan, öğretmen olan, bir hastanede ebe olan, hemşire olan örnek olabilecek o kadar çok kadınımız var ki. Sayı artacaktır bundan emin olun. Önemli olan nitelikli şekilde sayımızı artıralım.O yüzden az olmamızı çok yadırgamıyorum. Şu an az ama öz. Gelecekte de çok ama öz oluruz inşallah. Aşama aşama hepsi gelecektir diye düşünüyorum. 15 Temmuz gecesi mecliste olan kadın vekil sayısı 18 tane.

Siz?
Evet ben de meclisteydim. Cuma gecesiydi, perşembe gecesi kurul geç saatlerde bitince vekillerden bazıları memleketlerine dönmüşlerdi. Ankara’da olayı duyar duymaz Meclise gidenlerden biriydim. Ankara’da olan kadın vekillerimizin hiçbiri çekinmedi ve hepsi Meclise geldiler. AK Parti’nin 317 vekili içerisinde kadın sayısı 34. Bakın o gün 18 kadın vekil Meclisteydik.

Aslında ilk oradan kurtarılacak olan kadınlar ve çocuklardır ama siz direkt tehlikenin ortasında kalmışsınız.
Düzce Milletvekili Ayşe Keşir’in gazetecilik geçmişi var, Periscope ile canlı yayın yaptı. Polislerimizden biri rahatsızlanmıştı yardım istediler. Ben bir hekimim dedim hemen ona müdahale ettim. Kadın veya erkek olmanız hiç önemli değil. Önemli olan insan olmanız ve işinizi iyi yapmanız.

Kadın temsilci konusunda Konya’dan ümit var mı?
Evet. Hem ülkemizden hem Konya’dan kadın temsilcilerin artacağı konusunda ümitvârım. Bizlerde temsil vazifesinde olan kişiler olarak halkımızı mahçup etmeden var gücümüzle çalışıyoruz.

Add comment