Fahri ÖZÇAKIL

Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu Müdürü ve Postnişin

Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu Müdürü ve Postnişin Fahri ÖZÇAKIL

Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu Müdürü ve Postnişin Fahri ÖZÇAKIL

İçinize işleyen bir ney sesi.. Hemen yanı başında kudüm, kanun, her tınısında irkildiğiniz, uyandığınız tambur. Bir sesle hayat bulan tüm sesler.. Yanık, içli. “Güzel aşık cevrimizi, çekemezsin demedim mi? Bu bir rıza lokmasıdır, yiyemezsin demedim mi?”  Sizi bu dünyadan alıp bambaşka bir aleme götüren, tasavvufun içinde kaybolduğunuz, kendinizi bulduğunuz atmosfer.  Devamında sema.. Allah’a ulaşma yolunun derecelerini sembolize eden, içinde dini öğe ve temalar barındıran ve bu haliyle semazenler kadar izleyenleri de içinde coşturan seremoni. Röportajımız Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu Müdürü ve Postnişin Fahri Özçakıl’la…

Hz. Mevlana’yı temsil ediyoruz

Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu hakkında bilgi verir misiniz?
Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu, 1991 yılı Nisan ayında Konya’da çalışmalarına başladı. Topluluk Sanat Yönetmenliğini Yusuf Kayya yürütmekte. Her yıl Aralık ayında Konya’da düzenlenen Hz.Mevlâna’yı anma ve Şeb-i Arûs Törenlerini daha düzenli bir şekilde yapmak, Hz. Mevlâna’nın düşünce, sevgi ve hoşgörüsünü yaymak, bu vesileyle milli birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek amacıyla kurulmuş bir topluluğuz.

Böyle bir sanat kurumu Türkiye’de sanırım tek.
Topluluğumuz Türk Tasavvuf Müziği alanında ülkemizde kurulan ilk ve tek resmi sanat kurumu, ihtisas topluluğudur. Çalışmalarına başladığı günden itibaren başta Mevlevi müziği ve sema olmak üzere Tasavvuf Müziğinin bütün formlarından geçmişten intikal etmiş eserlerle birlikte günümüzde bestelenen eserlerin de geleneksel icra tarzına sadık kalarak icra ediyoruz. Topluluğumuz Konya’da gerçekleştirdiği periyodik programlarda, Mevlevi Ayini, Tevşih, Naat, Durak, İlahi, Nefes gibi dini müzik formları ile birlikte, Türk Müziğinin dini olmayan formlarından oluşturduğu konser programlarıyla da sanatseverlerin huzuruna çıkıyor.

Topluluğumuz kuruluş amacına uygun olarak yurtiçi ve yurtdışında çok yoğun konser faaliyetleri devam ediyor. Bugüne kadar yaklaşık 100 ülkede, binlerce konser verip sema programı icra ettik. Bununla birlikte “Vuslat” adıyla bir Tasavvuf Müziği albümüyle birlikte, Rast, Uşşak, Hicaz, Çargah, Acembuselik, Dügah, Karcığar ve Suzidil Mevlevi Ayinlerinin seslendirildiği toplam 9 albüm yayınladık. 1991 yılında Polonya’nın Bdygosh şehrinde yapılan Dünya Müzik yarışmasında “En iyi şef” ve “En iyi müzik” ödülünü alıp, 2009 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “Türk Müziği” dalında büyük ödüle layık görüldük.

Hz. Mevlâna’yı Anma törenlerinin de vazgeçilmezisiniz. Bu etkinlik neden çok önemli?
Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretlerinin bu yıl 744. Vuslat yıldönümü anma etkinlikleri icra ediliyor. Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu olarak bu programlarda sema mukabelesi icrasıyla yer aldık. Her yıl Aralık Ayı geldiğinde Hz. Mevlana’nın vuslat yıldönümü etkinlikleri, Hz. Mevlana’nın Şebi Arus düğün gecesi, Allah’a kavuşma günü olarak değerlendiriliyor ve büyük kutlamayla Hz. Mevlana anılmaya, anlatılmaya, anlaşılmaya çalışılıyor. Ülkemizin ve bölgemizin içinde bulunduğu durum turizm açısından olumsuz etki de oluşturabiliyor. Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri dünyanın her tarafında büyük bir ilgi ve saygıyla karşılanıyor, anlatılıyor. İnsanlar Hz. Mevlana’nın “Gel” çağrısına kulak vererek dünyanın her tarafından koşarak gelmeye çalışıyorlar. 7-17 Aralık tarihleri arası bizim bayram olarak nitelendirdiğimiz dönem ki; gerçekten dünyanın her tarafından Hz. Mevlana’yı seven insanlar buraya geliyor ve buradaki manevi havayı teneffüs etmek için yarışıyor. Biz de bunlara bir nebze de olsa sema mukabelesiyle izleyenlerin kulağına, gözüne ve gönlüne hitap etmek suretiyle bu programların en anlamlı olan bölümünü gerçekleştiriyoruz.

Sema insanları nasıl bu kadar etkileyebiliyor?
Sema mukabelesi gerçekten Allah’a yakın olma düşüncesi ile yapılan bir Mevlevî ritüeldir. Dolayısıyla bu zikri yapan semazen de izleyen kişiler de, Mevlana dostları da bu manevi ritüel olan Mevlevî zikrinden tat alarak manevi doygunluğa ulaşmış olarak ayrılmış oluyorlar. Hz. Mevlana’yı anma etkinlikleri kapsamında sergiler, sempozyumlar, paneller, konferanslar, konserler Mesnevî sohbetleri ve tanıtımlar gibi farklı programlar da yapılmakta. Bu etkinlikler geziliyor, takip ediliyor. Aynı zamanda Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretlerinin türbesi ziyaret edilerek orada manevi bir rabıta yapılmış oluyor ki; buraya gelen insanlar günlerini dolu dolu, Hz. Mevlâna’yı anarak yaşıyorlar. Tüm tarikatlarda Allah’a ulaşmak için yapılan bir takım ritüeller vardır. Onlar da farklı zikirlerle olmaktadır. Mevlevilerin zikir şekilleri sema iledir. Semayı izleyenlerde ney, tambur ya da sema ile oradaki o mistik havayı içine çekip hangi inançtan olursa olsun manevi hazzı almış oluyor.

Siz kaç yıldır sema yapıyorsunuz?
1972 yılında başladığımız Semâ Mukabelelerinde iken 11 yaşındaydım. Hamdolsun 45 yıldır bu meydanlarda bu maneviyatı yaşamaya çalışıyoruz.

Semaya her başladığınızda aynı heyecanı, aynı şevki hissetmek nasıl mümkün oluyor?
Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri zerreden kürreye kainattaki her şeyin dönerek Cenabı Allah’ı zikrettiğini görmüş, bir çiçekte, ağaçta, dolayısıyla her varlıkta, Cenabı Allah’ın tecellisini görmüş, vecde gelerek kalkmış sağdan sola doğru dönerek sema etmiştir. Biz de sema ederken acaba Hz. Mevlana’da o cezbeye vesile olan hareketi biz de görebilir miyiz düşüncesiyle sema ediyoruz. Her programa çıkarken bu heyecanı yaşamaktayız. İnsan tabi ki farz olan ibadet namazı kılarken 5 vakit Allah’ın huzuruna çıkıyor, namazını kılıyor. Biz de hasbelkader haftada bir ya da farklı zamanlarda mümkün olduğu kadar o sema zikrine girerek Allah’ın huzurunda nasıl Allah’ yakın olabiliriz düşüncesiyle sema ediyoruz.

Semazen sema ederken sağ eli açık, sol eli kapalı olarak sağdan sola doğru kalbinin etrafında döner. Sağ el açık, Cenabı Allah’tan almış olduğu feyzi ilahiyi sol eli kapalı etrafındaki insanlara dağıtıyor. Bu hakikaten çok anlamlı. İnsanlar bunu fark ediyorlar. Sizin semanızda orada gerçekten zikir yapıldığı bilinciyle, müziğin ruha hitap eden sesiyle birlikte o manevi havayı teneffüs edip izleyenler de etki altına girebiliyorlar.

Topluluğun tüm üyeleri o alanda çok cool görünüyor. Bu duruşu nasıl sağlıyorsunuz?
Biz gerek yurt içinde gerekse yurt dışında çok sayıda organizasyonlara katılıyoruz. Gittiğimiz her yerde büyük bir ilgi ve saygıyla karşılanıyoruz. Bizim her hareketimiz son derece önemli. Aslında Hz.Mevlana’yı temsil ediyoruz. Mevlevîlik geleneğine bağlı olarak hareket etmek, yaşayabildiğimiz kadar o düşünce tarzıyla yaşamaya çalışıyoruz. Üzerimizde çok ciddi bir sorumluluk var. Bu sorumluluğu yerine getirmek zorundayız. Sanırım farkında olmadan o tüm benliğimizi sarıyor. Cenabı Hakka “Taklîdimizi Tahkîke çevirmesi” niyazında bulunuyoruz.

Son olarak ne söylemek istersiniz?
Hz. Mevlana’nın vuslat yıldönümü etkinliklerinde dünyanın her tarafından gelen Mevlana dostlarına Konya olarak kapımızı açıyoruz. Bu güzelliklerden faydalanmaları için Konyalı olarak, Hz. Mevlâna’nın ev sahipleri olarak ne gerekiyorsa yapmamız gerekiyor. Hz. Mevlana’nın tavsiyelerini, vasiyetlerini tüm insanlığa yayma mecburiyetinde olduğumuzu söylemek istiyorum. Günümüzde bu her şeyden çok ihtiyacımız olan bir durumdur. Bu yılki Kardeşlik Vakti mottosu ile tüm insanların kardeş olarak barış, sevgi, saygı, muhabbet ve hoşgörü içerisinde yaşamaları temennisinde bulunmak istiyorum. Yunus Emre’nin “Sevelim Sevilelim dünya kimseye kalmaz” sözlerini iyi düşünmek, Hz. Mevlâna, Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Velî, vs. gibi Tasavvuf büyüklerinin Kur’an ve Sünnete dayalı öğretilerini hayatımıza tatbik ederek yaşamaya gayret etmeliyiz ki toplum ve fert olarak huzur, barış ve mutlu bir hayat tarzımız olsun.

Add comment