Bülent Gardiyanoğlu

Uluslararası Yaşam Nefes Koçu ve Kuantum Düşünce Tekniği Geliştiricisi

Bülent Gardiyanoğlu

Bülent Gardiyanoğlu

Uluslararası Yaşam Nefes Koçu ve Kuantum Düşünce Tekniği Geliştiricisi

Bülent Gardiyanoğlu

 

Adamın biri, bir gün ağacın dalından düşmüş ve kolu çıkmış. Can havliyle bağırıyormuş. Etraftakiler yardıma koşmuşlar. Biri bacağından yakalamış bir yere çekiyor, diğeri adamcağızı diğer kolundan yakalamış başka yere çekiyor. Canı daha da çok yanan adamcağız, tüm gücüyle bağırmış ve demiş ki “ LÜTFEN BANA DALDAN DÜŞEN BİRİNİ GETİRİN” benim halimden ancak o anlar….

İnatçılığından, defalarca daldan düşen ve ayağa kalkmayı en sonunda beceren biri
Bülent Gardiyanoğlu, Uluslararası Yaşam Nefes Koçu ve Kuantum Düşünce Tekniği Geliştiricisi. Kendisi ile geçtiğimiz ay Konya Dündar Otel’de düzenlenen semineri esnasında görüştük ve daha yakından tanıma fırsatın yakaladık.

 

 

Öncelikle bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Sizi daha iyi tanıyabilmemiz için kendinizden bahseder misiniz?

Yaklaşık dört yıldan fazla süredir gündemin dört bir tarafında kişisel gelişimle ilgili hem birebir seanslar yapıyorum hem de seminerler ve arınma kampları, konaklamalı kamplar yapıyorum. Kendi hayatımın yeni çıkış döneminde dibe vuruş yaşadıktan sonra birçok kişi gibi ilk sorduğum sorular şunlardı; neden ben, neden bunları yaşıyorum, neden benim hayatıma gelir; bu kadar düzgün durmama rağmen hayatımı her yönden yaşamaya çalışırken insanlarla ilişkilerimi iyi tutmama rağmen neden benim başıma bu kadar aksilik geldi? İşte ben de dibe vuruştan sonra bunları araştırmaya başladım. Birçok kitap okudum, birçok seminere gittim; ama yine de aradığım cevabı bulamadım. Çünkü ben hep bir şey belledim: bir düğmesi olsun bunun basasın da insan düzelsin. Onu yakalayamadım. Daha sonra kendi üstümde kendi tekniklerimi geliştirmeye başladım. Yani kendi arızalarımı nasıl şifalandırabilirim, ona bir baktım ve kendi kendime geliştirdim. Sonra bir baktım ki benim gibi inatçı, dik başlı, her şeyi ben hallederim, her şeyi ben bilirim; kıskanç, ani öfkelenen, herkese alınan aslında hep insanlara vererek onları mutlu edip onlar mutlu olduktan sonra mutlu olan bir insanken bunları neden yaptığımı bulmaya başladım. Kendi içimdeki korkularımı tespit etmeye başladım. Bir sürü korkunun bende olduğunu fark ettim. Bunları temizlemek için oturdum ve teknikler geliştirdim. En az bir yıl kendime yaşam koçluğu yaptım. Geliştirdiğim teknikleri arkadaşlarımla paylaştım. Onların da arızaları düzelmeye başladı. Daha sonra televizyonda, gazetede, internet sayfamda ve Facebook’ta bunları paylaşmaya başladım. İnsanların faydalandığını ve şifalandığını gördüm. Ardından seanslar, seminerler ve kamplar yapmaya başladım.

Bülent Gardiyanoğlu kimdir diye soracak olursanız: adamın biri bir gün daldan düşmüş, omzu çıkmış ve can havliyle bağırıyormuş. Etrafındakiler koşmuşlar. Biri bacağından yakalamış bir yere çekiyor, diğeri öteki kolundan yakalamış başka yere çekiyor. Canı daha çok yanan adamcağız tüm gücüyle bağırmış ve demiş ki: Lütfen bana daldan düşen birini getirin. Benim halimden ancak o anlar. İşte Bülent Gardiyanoğlu böyle bir insan.

‘’Evrenin İlahi Dili (Uyanış)’’ diye bir kitap hazırladım. Son olarak da size kitabımdan bahsedeceğim. Kitap iki ayda 10.000’in üzerinde satış yaptı. Şu anda da yenisini hazırlıyorum. O da gayet güzel; iyi bir şekilde hazırlığı tamamlandı.

 

Kuantum ve nefes teknikleri konusunda sizden kısaca bilgi alabilir miyiz?

Kuantum düşünce tekniği son 30-40 yıldır insanların üstünde konuştuğu tekniklerdir. Yani düşüncemizle hayatımıza neler getiriyoruz ve korktuklarımız başımıza geliyor mu, güzel konuştuklarımız başımıza geliyor mu, bazı olayları hayatımıza biz mi çekiyoruz? Evet hayatımızdaki olayların sorumlusu biziz hayatımıza bu insanları biz çektik. Kuantum düşünce tekniğinde olayları hayatımıza biz çekiyoruz. Nefes tekniğinde ise genelde insanlar ağızdan nefes alıp verirler ya da burundan kısa kısa nefes alıp verirler. Nefes bu hayatta en önemli şey çünkü doğru nefes alırsanız hayattaki her şeyinizi değiştirirsiniz; yanlış nefes ise ömrünüzü kısaltır, organlarınızı yorar ve korktuklarınızın başınıza gelmesine sebep olur. İnternette www.bülentgardiyanoğlu.com’da nefes teknikleri üstüne ücretsiz videolarımız var. Oradaki nefes tekniklerini uygularsanız size çok büyük fayda sağlayacaktır. Bir başka ipucu daha vermek istiyorum: birçok kişi kuantum yeni bir şeymiş gibi sunmaya çalışıyor. Kuantum zaten Kuran’da ‘’Gaybın Sırları’’ diye geçiyor. Eğer Kuran’ı sevgi ve aşkla okursak onun içindeki sırları ve şifreleri hissederek algılayabilirsiniz.

 

Yurt dışında da danışmanlık yapıyorsunuz daha çok hangi ülkelere danışmanlık yapıyorsunuz?

İngiltere, Almanya, Hollanda ve Belçika’da yoğun çalışmalarımız var. Özellikle Belçika’da Brüksel’de ve Kıbrıs’ta yerlerimiz var. Oradaki insanların ruhsal durumları, içsel durumları, kalplerindeki ilahi aşkın açılması; bolluk, bereket ile ilgili, ilişkilerle ilgili, cesaretle ilgili, sağlıkla ilgili sınavlarda nasıl bir yol izleneceğine cevap vermelerini; kendilerini nasıl düze çıkarabileceklerini elimizden geldiğince farkındalıkla onlara hissettirmeye çalışıyorum. Şu anda ise Bursa’da ‘’Ada Kişisel Gelişim Merkezi’’miz var. Ticari bir emtiamız olmadığı için maddi durumları olmayanlar da gelebilirler.

 

Danışmanlık yaptığınız kişilerden nasıl dönüşler alıyorsunuz?

Danışmalığa gelen iki farklı grup var: birinci grup öylesine gelenler ne oluyor, ne bitiyor diye; arkadaş tavsiyesiyle gelenler. Bu kişilerde % 60-70 başarı oranı var fena bir oran değil bu; ikinci grup artık yeter çektiklerim deyip Allah’a dua eden ve düze çıkmak isteyenler. Bu kişilerde başarı oranımız neredeyse % 100.

Topun zıplayabilmesi için önce yere düşmesi gerekir. İnsan bir çakılış yaşamalı ki yükselebilsin!  İnsan inatçıysa sürekli dibe vurur çıkar. Dibe vurduktan sonra en azından o inatçılığını o dik başlılığını bırakıp dışarıda suçlu aramaktan vazgeçip kendini de suçlayıp kurban yapmaktan vazgeçip aklı başında bir şekilde bunu çözebilir.

Bizi görmeyip sadece internetteki videolarımızı izleyip hayatı değişen milyonlarca insan var. Artık kavgadan uzak duran, insanlarla barış içinde yaşayan, sınavlarını başarıyla geçen öğrenciler; eşleriyle, çocuklarıyla arası düzelenler ve iş yerlerindeki sorunları düzelen insanlardan yüzlerce teşekkür mesajı alıyoruz. Seminerimize katılan kişilerden biri bize ‘’Seminerde yerçekimsiz ortamı, zamansız ortamı ve boşluğu hissetmek istiyorsanız seminerlere katılın. Biz katıldık ve orada nefes çalışması yaparken zamanın durduğunu hissettik ve zamansız bir mekâna geçiş yaptık. Bir anda bütün endişelerimiz ve yargılarımızdan uzaklaştığımızı hissettik.’’ diye yorum yaptı.

 

Bir programınızda sevgi ile ruhların temizlendiğini ve insanların affedilebileceğini söylemiştiniz affedebilmek kolay mıdır?

Henry Ford’u tanırsınız dünyada arabayı ilk seri üreten kişi Henry Ford’a bunu yapmak zor değil mi, diye sorduklarında o da şöyle bir cevap vermiştir: ‘’Kolay olduğuna inanıyorsan evet kolaydır ve bunu başarırsın bu konuda haklısın; zor olduğuna inanıyorsan ve başaramayacağına inanıyorsan evet zordur ve başaramazsın bu konuda da haklısın.’’

Ben zorlukları seven bir insan olduğum için, zoru başarmayı seven, mücadeleyi seven biri olduğum için benim için her şey zordu ve gerçekten çok zor affettim. Kaynakta(evrende) her şey kolaylıkla hareket ediyor. Bir gezegenin hareketinde zorlandığını gördünüz mü? Hepsi kendi yönünde dönüyor. Sistem yerinde, hepsi kendi yörüngesinde hareket ediyor. Zorluğu çıkaran bizim beynimiz, egolarımız, nefsimiz. Ben bunu fark ettim. Affetmek zordur dersen, senin için zordur.

 

İnsanların en sık karşılaştığı ve çözüm bulmak için size geldikleri konu ya da konular hangileridir?

İnsanların şu an dört tane sınavı var: cesaret, sağlık, para (bolluk) ve ilişkiler. Bunlar genellikle sırayla gider ama bizim kafamız karışık olduğu için bütün bunları birbirine karıştırıyoruz ve hepsi bir arada geliyor. İçimize attığımız sürece bu bizde boğaz ağrısı, bademcik rahatsızlığı, tiroid, bronşit hatta Nodül(guatr)’e dönüşebilir. Bir şeyi içinizden ya temizleyin ya da karşınızdakine açıkça söyleyin, içinizde tutmayın. Genellikle insanlar hastalanmaktan korktukları için hastalanırlar. Bu insanlara tavsiyem şu: ‘’Benim soyum sağlıklı bir soydur, her zaman keyfim yerinde ve sağlıklı olmaktan keyif alıyorum’’ diyebilmeli.

Bazen derin hastalığı olan insanlar gelir ‘’Ben hastayım ve nasıl iyileşebilirim?’’ diye sorarlar. Ben de derim ki sen iyileşmek istemiyorsun. ‘’Neden?’’ Diye sorar bana. Ben de iyileşip de ne yapacaksın, diye sorarım. ‘’Nasıl yani? ‘’ der. İyileştikten sonra ne yapacaksın? Bir planın yok. O zaman elindeki tek hobin hasta olmak ve ona tutunuyorsun. Eğer ben iyileştikten sonra kendime vakit ayıracağım, kendimi geliştireceğim dersen vücut hastalığı iki dakikada atar. İyileşmek isteyen insanlar iyileştikten sonra gerçekten kendileri için geçmişlerini affederek iyileşeceğine inanırlarsa iyileşirler. İnsanlar birbirleriyle çatışma içinde olurlar. Bu bir oyun gibidir. Bizim hedefimize gitmemizi engelleyen bir oyun. Karşındaki kişiyi düzeltmek istersin, onu kurtarmak istersin bunu yaparken ısrarcı olursun. Bu çok güzel bir şeydir; ama kendini ihmal etmeye başladıysan ve kendi yolundan çıkıp artık bir başkasının yoluna girmeye başladıysan orada bir sorun var demektir. Bu dünyaya neden geldin bu dünyadaki amacın ne? Amacın para kazanmak, şan şöhret kazanmak, kariyer sahibi olmak, yuva kurmak, çocuk sahibi olmak, emekli olmak mı, yoksa gerçekten bu etten kemikten bedenin içinde hayat yaşarken kalbindeki ilahi aşkı tetikleyip hakikati mi öğrenmek? Herkesin bir doğrusu var; ama hakikat tektir. İnsanın soru sorması gerekir soru sormadan cevaplar alınamaz. Sistem bu şekilde işliyor. Neden ben diye soru sorduktan sonra cevaplar gelmeye başlar.

 

Konya’daki seminerinizden biraz bahseder misiniz?

Konya’daki seminerimizde ilk defa yeni bir teknik denedik: dualarla bilinçaltı temizleme tekniği. Dün akşam aklıma birden geldi. Aslında olay şöyle gerçekleşti: kalbimden şöyle seslendim: ‘’Ey güzel Mevlana, Ey aşk dostu Şems ne yapmalı şimdi.’’ Yarım saat sonra ise bugüne kadar denemediğim bir teknik içimde belirdi. İlk kez bilinçaltına derin bir çalışmayla inip bilinçaltını, kırgınlıkları temizlemeye karar verdim. Daha önce ben bunları başka tekniklerle temizliyordum. Konya’daki seminerimizde dua tekniklerini kullandık ve keyifli bir rahatlama hissettirdik.

 

İnsanlarda bayan ve erkek olarak enerjilerin farklılık göstermesi konusunda bizi bilgilendirir misiniz?

Bu dönem binlerce kişi ile yaptığım birebir görüşmelerde şunu fark ettim: erkekler dişi enerji üretmeye, kadınlar ise erkek enerji üretmeye başladı. Yani erkeklerin kadına, kadın olmaya doğru yöneldiğini; kadınların da çoğunun erkek enerji üretmeye başladığını fark ettim. Bunun temeline baktığımızda büyük bir ihtimalle bir kadının anne ve babasının ‘biz erkek evlat istedik ama kız oldun’ lafıdır ya da toplumda onu ezen erkeklerin varlığı ve ikinci plana atılışının olması, ben erkek olursam daha güçlü olurum kadınlar daha zayıftır düşüncesi, erkeklerin daha şanslıymış gibi görülmesidir. Bu aşamada şöyle bir enerji üretmeye başlıyor. Allah’ım beni neden erkek olarak yaratmadın? Ben erkek olsaydım yapacağımı bilirim düşüncesi. Bu, kadının bedeninde ciddi tahribata yol açar; çünkü beyin organlara şu sinyali gönderiyor: ben kadın değilim erkeğim. Bu sebepten dolayıdır ki kadın erkek gibi davranıyor ve kadınlık organları da yavaş yavaş hastalanıp kistlerle ve kötü problemlerle vücuttan atılmaya çalışılıyor. Çünkü vücut o organları istemiyor. Bu kadınların çoğunda adet dönemleri çok sancılı geçer.

 

Son olarak kendi hayat enerjinizden bahseder misiniz?

Hayatımızın içerisinde en dikkat etmemiz gereken şey dengede olmak. Bu dönemde enerjiler çok değişkenlik gösteriyor. Güneşten, uzaydan gelen enerjiler insanları çok etkiliyor. İnsanların çoğu agresif, patlamaya hazır, gergin ve stresli sıkıntılar yaşıyorlar. Eğer dengede tutulabilirse rahatlık verir. Dengede tutulmazsa bu sıkıntı üstünüzde devam eder. O zaman da enerji düşüklüğü yaşarsınız; hayatınızda mutsuzluk ve huzursuzluk başlar. Ben insanlara şunu söylüyorum: elinizden geldiğince hayatınızdaki herkesi hoşgörüyle kabullenin. Belli bir süreden sonra şunu kabule geçin: insanların hakkınızda düşündüğünün bir önemi yok aslında, önemli olan senin kendi hakkındaki düşüncelerindir. Önemli olan senin kendine nasıl değer verdiğin ve kendin için ne yaptığındır.

Son olarak kendinizi affedin. İçinizdeki kırgınlıklarınızı ve öfkelerinizi bırakın. Yeni bir başlangıç yapın. Kendinizi ve geçmişinizi affettikçe enerjinizin yükseldiğini hissedeceksiniz. Hayatınıza bolluk ve bereketin geldiğini hissedeceksiniz. Yeter ki affedin ve sevgiyle yolunuza devam edin. Bu dönem kendimizi suçlamadan mutlu olma dönemi! Ben bunu kendi hayat enerjimle başarabildim.

Add comment