Açelya Akkoyun

Oyuncu

Açelya Akkoyun

Açelya Akkoyun

Açelya Akkoyun

 

Kendisinin de belirttiği gibi o ‘bizden birisi’ ve hiçbir zaman kötü kadın olarak televizyonlarda izleyemeyeceğimiz bir isim Açelya Akkoyun. Bunun en büyük nedeni de tabii ki senelerdir Türk insanının gözünde çizdiği o hanımefendi çizgisi…

 

 Kısa bir özgeçmiş olarak kimdir Açelya Akkoyun, dergimiz okuyucuları için bahsedebilir misiniz?

Tabii, aslen Adanalıyım. Fenerbahçe Lisesini ve Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü mezunuyum. Konservatuar yıllarımda İstanbul Şehir Tiyatrosuna girdim ve burada 6 yıl çalıştım. Ama uzun yıllardır tiyatro yapmıyorum. Televizyon dizisi, film ve reklam çalışmalarımla devam ediyorum.

 

Alya adında bir kızınız olduğunu biliyoruz. Kendi küçüklüğünüzü düşündüğünüz zaman kızınızla nasıl kıyaslıyorsunuz?

Çok benziyoruz. Küçük bir Açelya daha geliyor diyebilirim. Benden daha iyi olur inşallah. Bir kere çok meraklı ve her şeyin en derin noktasını bulup çıkartıp onunla oynamayı biliyor.  Ayrıntıcı ve Alya’nın en büyük özelliği (bu huyu bana çok benziyor) yapacağı işi gizli gizli yapıyor. Bende öyleydim. Küçükken annemin ayakkabılarını gizli gizli giyer onlarla oynardım. Alya çok zeki ama bunu iyiye çalıştıran bir çocuk. Bir arkadaşının mutsuzluğu üzerine bir şey yapmıyor. Bu huyu çok hoşuma gidiyor. Biraz dağınık (ne yazık ki bende öyleyim) ama öğrendim ki dağınıklık zekiliğin belirtisiymiş.

 

Bugünlerde neler yapıyorsunuz nerelerde görebiliriz sizi?

Doksanlar dizisini çektik ve bitirdik. Şimdiler de bir deterjan firmasıyla ile bir yolculuğa çıktım. Bu çok güzel bir yolculuk benim için. Sürekli geziyoruz. Bu ürün benim de güvenerek kullandığım bir deterjandı. Kendi ailemden birini tanıtır gibi oluyorum bazen. Bu yüzden daha mutluyum.

 

İnternette hakkınızda yazılan çizilenleri okuyor musunuz bilmiyorum ama en az sizin kadar anneniz İncila Hanım da sosyal medya da bilinen ve konuşulan bir isim…

Aslında birçok yerde yazılanları olabildiğince okumaya çalışıyorum. Zaten aktif olarak da sosyal medyayı kullanan birisiyim, oradan da insanların yorumlarını okuma fırsatına erişiyorum. Annem konusunda da son derece haklısın. Bende çok denk geliyorum. Kendisi eski bir İngilizce öğretmeni ve galiba öğrencileri kendisi hakkında ‘’Kız öğrencilerin çorapları naylon olmasın diye kontrol eder ve bize hep kızı Açelya’yı örnek gösterirdi. Ayrıca lise öğrencilerine İngilizce şarkı söyletmişliği de var’’ demişler. Açıkçası annemin beni öğrencilerine örnek göstermesine sevinmedim diyemem, bu güzel bir şey. Ancak yine internette annemin eski Türkiye güzellerinden olduğu yazılmış. Buradan düzeltme fırsatımız varken söyleyelim, yok öyle bir şey. Annem benim için Türkiye’nin en güzel kadını ama eski Türkiye güzeli falan değil kendisi.

 

Sizin oyunculuğunuzu değerlendiren insanlar sizin çok dramatik oynadığınızı, hep ağladığınızı, hiç yüzünüzün gülmediğini ve artık bu durumdan bıktıklarını söylemişler. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Aslında Doksanlar ve İki Arada dizilerinde öyle değildi, çokta gülen bir yüzdüm ama genellemeye vurduğumuzda doğru söylüyorlar. Benim o duyguyu insanlara daha fazla geçirebildiğimi düşündükleri için yapımcılar öyle rolleri bana uygun görüyorlar. Bu Erol Taş’a iyi rolü oynatabilmek gibi bir şey. Nasıl bir yüzünüz varsa, o yüz nereye uygunsa ve hangi duyguyu daha net geçirebiliyorsanız orada oynuyorsunuz.

 

Siz insanların gözünde bir ev hanımı çizgisi çizdiniz. Herkes sizi kendisinden birisi gibi gördü. Tipik bir Türk Hanım’ı evinde hangi işlerle uğraşıyorsa, siz de o işlerle meşgul oluyormuşsunuz gibi düşündüler. Mesela hiç kimse sizin evinizde bir yardımcının olduğuna inanmaz… 

Ev hanımı değil de her işte dingin, başarılı diyelim onun için. Çünkü ev hanımı değilim ben. Ev hanımlığı oldukça zor bir meslek Allah onlara kolaylık versin çünkü onlar bu ülkeye evlat yetiştiriyorlar.

 

İşte bu yüzden siz gündüz kuşağında bir kadın programı yapsanız, geleceğin Seda Sayan’ı olabilirsiniz…

Ben asla geleceğin Seda Sayan’ı olamam, bir kere Seda Hanım şarkı söylüyor, ben tiyatrocuyum. Ayrıca Seda Sayan bir dönemdi, Türkiye’de hala devam eden bir dönem. Onun yerini tutmak imkânsız.

 

Sizi bir çok ünlüye benzetiyorlar.  Siz kendinizi kime benzetiyorsunuz?

İclal Aydın’a çok benzetiliyorum. Hatta öyle ki bana İclal, ona da Açelya diyen oluyor. Biz alıştık böyle benzetmelere. Ama ben birbirimizi benzetmiyorum. Eğer soruyu ‘benzemek istediğiniz biri var mı?’ diye değiştirirsek fizik olarak değil de ruhu ve düşüncesiyle Haluk Bilginer derim. Çok severim kendisini. Onun duruşu, kişiliği, oyunculuğu…

 

Türkiye’yi dolaşmak için yola çıktınız. Bu etkinlik ile de yolunuz Konya’ya düştü. Ne yapıyorsunuz, amacınız ne, neden dolaşıyorsunuz bize bahsedebilir misiniz?

Bu kampanya ile Türkiye’nin en hamarat hanımını arıyoruz. Birçok il geziyoruz ve gezmeye de devam edeceğiz. Ankara, Erzurum, Konya, Adana, Gaziantep gibi birden fazla il de evlere gittik. Önceden belirlediğimiz bu evler de hanımlar bize o yörenin yemeklerini de sunuyorlar.

 

Sizi birçok televizyon dizisi, reklam ve tiyatro da gördük, biliyorsunuz bu yolda ilerlemek isteyen gençler de var. Onlara vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Öncelikle iyi insan olsunlar ve iyiyi alkışlamayı becersinler. Kıskançlık insanı çok geri götüren bir duygudur. Bu dünyada çok özeliz ama bir o kadar da sıradanız bunu kabul etsinler. Çok özeliz derlerse özel olmadıklarını anlayıp hayal kırıklığı yaşarlar. Hayat siyah-beyaz değildir, iki doğrunun ortasındaki çizgidir.

 

Add comment