Yunus DEREBAĞ

YUNTES MAKİNELERİ GENEL MÜDÜRÜ

Yunus DEREBAĞ

Yunus DEREBAĞ

Yunus DEREBAĞ

 

Sizi tanıyabilir miyiz?

Konya’nın Beyşehir İlçesinde dünyaya geldim.  1996 yılından buyana Konya’da ikamet ediyor ve YUNTES markasıyla sanayi ağırlıklı olarak hizmet vermeye çalışıyorum. Ayrıca 2011- 2012 sezonunun sonuna doğru Torku Selçuk Üniversitesi Kulüp Başkanlığını yaptım. Kısa bir süre önce de bu görevden ayrıldım.

 

YUNTES’in adı nereden geliyor?

Biz bu işe ilk kesimle başlamıştık. Testere ve Metal kesim teknolojilerini uyguladık. İsmimin ilk üç harfi ile testerenin ilk üç harfini alarak YUNTES adında bir marka oluşturduk. Bu da Türkiye genelinde çok şükür marka oldu. Endüstriyel kesimde sanayi kesiminde YUNTES’i bilmeyenin sayısı  yok gibidir. 1996 yılından beri reklam çalışmaları yapılmaya başlanmıştı, hala devam ediyor. Gündemden düşmememiz gerekiyor. Konya olarak da bunu başardığımız için ayrı bir mutluluk var. Yani bugün insan alacağı şeyi bizden almasa da bizim markamızı biliyor. Bizimle görüşmeden almıyor. Bu bizim için önemli bir şey. Firmamızın geldiği noktaya bakacak olursak bugün önemli bir konumdayız.  Türkiye’nin her yerine makine satışında bulunduk. Artık ülkemizde makine alınacağı zaman sadece İstanbul değil Konya’da akla geliyor. Merkezimiz Konya’da. İstanbul, Ankara, Kayseri, İzmir, Mersin ve Adana’da 7 şube ile devam ediyoruz. Ama Konya firması olduğumuz biliniyor. Bunu özellikle belirtiyoruz ve gurur duyuyoruz.

 

Yuntes Makine hakkında biraz bilgi verir misiniz?

YUNTES olarak 1996 yılında çelik testere metal kesim üzerine Karatay sanayi de başladık. Testereden sonra testere tezgâhları üzerinde çalışmalarımız devam etti ve bunun yanında Türkiye distribütörlüğü aldık. Saf malzeme olduğu için her atölyeye giren bir malzeme olduğu için Türkiye genelinde bir pazarlama ağı oluşturarak her tarafa satmaya başladık. Müşterilerimize dostça münasebetimiz diğer talepleri de beraberinde getirdi ve üniversal tezgâh işine girdik. Üniversal tezgâhlarla birlikte 2002 yılında Büsan’a taşınarak burada da ikinci el ve yeni üniversal tezgâhlar geliştirip bunların ithalatlarına başladık. Konya Bölgesi’nden başladık ve ardından Güneydoğu’ya doğru ağımız genişledi. Teknolojinin değişmesiyle CNC tezgahların, elektronik tezgahların ve bilgisayarlı tezgahların artmasıyla birlikte teknolojiyi Konya’ya tanıtalım daha seri daha temiz iş yapalım düşüncesiyle 2005 yılında Tayvan’dan Topturn firması öncülüğünde CNC tezgahı işine başlayarak ürün yelpazesini genişlettik.

 

Dünya standartlarında üretim ve hizmet sunan bir firmasınız, şirket içi işleyiş hakkında neler söylemek istersiniz?

Firmamız üç bölümden meydana geliyor. Kesim üzerine kesme tezgâhları, şerit ağızları olan bölüm. Bu bölümün servisi ekibi tamamen farklıdır. Burada Alman malı Honsberg firmasının distribütörlüğünü yapıyoruz. İkinci kısım olarak da üniversal tezgâhlarda ikinci el bölümü devam ediyor. Müşterilerimizden ikinci el tezgâhları alıp sıfırını veriyoruz. Üçüncü bölüm olarak da CNC bölümü. CNC torna, işleme merkezleri, CNC yatay işlem merkezleri gibi tezgahların ithalatını yapıyoruz. Zamanla talep çoğaldıkça distribütörlüğümüzde arttı. Şu anda yapmış olduğumuz Topturn distribütörlüğü hala sürüyor. Dünya çapında bir firma olan Ecoca’nın distribütörlüğü devam ediyor. Ace firması, Accuway Japon ortaklı bu firmaların distribütörlükleri de devam ediyor. Müşterilerimizin talebine göre distribütörlüklerimiz artıyor. İthalat noktasında Mersin’le çalışıyoruz Mersin’de Serbest Bölgemiz ve üç  ayrı depomuz var.

 

Çalışma alanlarınız ve çalışma prensipleriniz nelerdir?

Konya merkezli bir firmayız Konya’da 3 bin metrekare kapalı bir alanda çalışıyoruz. Bunun bin metre karesinde Konya’da ilk defa olan C tipi antrepo açtık. Bu da müşteriye vereceğimiz hizmetten ileri gelen bir şey. CNC tezgâhlarda daha çok katalog üzerinden bir satış söz konusuydu. Bizim satış politikamız daha farklı. Biz direk tezgâhları müşteriye göstererek ürünleri lanse ederek, anında tezgah vererek hizmet vermeye çalışıyoruz. Bunun için de Mersin’de bir merkezimiz var. Bunun yanında Konya’da özel antrepo merkezimiz var. Müşteri beğendiği takdirde hemen teslim edebiliyoruz.  İstanbul Bayrampaşa’da 4 bin metre kare showroomumuz var. Toplamda 80 personelle hizmet veriyoruz. Artık günümüzde takım tezgâh  her işin başı. Bugün düşünün elbise de takım tezgâhtan çıkıyor, düğme de takım tezgâhtan çıkıyor, yani her şey burada üretiliyor. Daha hızlı daha seri daha yeni makineleri Türkiye’ye getirmeye devam ediyoruz. Bu arada kendi elemanlarımızın hepsi yetişmiş, yurt dışında eğitim almış, bilinçli profesyonel servis ekibiyle de herhangi bir yerde arıza durumunda hizmet vermeye devam ediyoruz. Satmakla bitmiyor, iş sattıktan sonrada bakım işleri devam ediyor. Sattıktan sonra iki yıl o ürün müşterinin değildir bizimdir. Hiç sekteye uğratmadan arıza çıktığı anda o sorunu çözmeye çalışırız.

 

Konya firması olarak sektörde yaşadığınız problemler neler?

Takım tezgâh olarak Türkiye’de 200’ün üstünde firma var. Bunun içinde biz ilk beşin içerisindeyiz. Vermiş olduğumuz hizmette ilk beşteyiz ama çeşitlilik açısından ilk sıradayız. Her türlü çeşidi anında stoktan alma fırsatımız var. Ayrıca showroom olarak da Türkiye’nin en büyük showroom’una sahibiz. Daha önce İstanbullu firmalar burada satış yapıyorlardı. Satış stratejileri katalog üzerinden tezgahı göstermekti. Müşteri gidip bu ürünü vadeli alma, evrakla alma ya da takasla alma düşüncesi içine giremiyordu. Ürünü almak isteyen müşteri Tayvan’ın ya da başka bir yerin sitesini açıyor; tabir yerindeyse önce ürünün parasını veriyor sonra aylarca bekliyordu. Bir de geri dönüşü yoktu bu yöntemle. Bu uzunca bir süreç. Buradaki satıcı firma sadece kurulum hizmeti verebiliyordu. Bir showroom’u yoktu gösterdiği ürünü yoktu. Uzakdoğu’dan komisyoncu alıp geliyordu. Biz bu ticarete sıcak bakmadık. Başarılı olabilmek için yani makine sektöründe tam ticaret yapabilmek için kendimiz gittik

bir altı ay sonra çıkacak ürünün siparişini verdik showroomlarımıza, mağazalarımıza bu ürünlerden koyduk. Müşteri arzu etti makinesini dükkânına kurduk, eğitimini verdik, çalıştırmaya başladık ondan sonra parasını aldık. Böylece müşteri bakarak, görerek makineleri almaya başladı. Bizim gibi firmalarda çoğalmaya başladıkça satış stratejisi olduğu gibi değişti. Biz hizmetimizi verdik bunun meyvesi olarak da başarımızı aldık. Satış adedi olarak CNC de ilk üçte olduğumuzu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

 

Türkiye ve dünyaya baktığımız zaman YUNTES nereye doğru gidiyor?

CNC tezgâhlar çıkmaya başladığından beri ustalıkların işi de bitmeye başladı. Bu sistem 90’lı yılların başında geldi Türkiye’ye. Biraz geç geldi, hızlı bir başlangıç olmadı ama 2000’li yıllarda çok hızlı yayıldı. Özellikle 2005 yılından sonra müthiş CNC tezgâhlar girmeye başladı. Şimdi bir CNC tezgâhı, altı torna tezgâhına bedel. Çok kaliteli iş yapan bir sistem. Bugün bir atölye CNC tezgâhı olmadan ayakta kalamayacak duruma geldi. CNC tezgâhlarının yaygınlaşması Türkiye’de ki üretimin artmasında büyük etki yapmıştır.

 

Yuntes Makine olarak genel politikanızı öğrenebilir miyiz?

Yuntes Makine olarak vurgulamak istediğimiz nokta şu. Artık Konya büyüyor bir sanayi şehri olmaya başladı ve bu sanayi şehrinde takım tezgâhçı olmazsa olmaz. Bu rolü üstleniyorsak en iyisini yapmaya gayret ediyoruz. Tüm takım tezgâh hizmetleri artık Konya’da var ve çoğalıyor da bu firmalar. Biz bunu sağlamaya çalışıyoruz. Dünyada sektör çok büyüdü.  Müşterilerimizin tüm bu olanakları, imkânları, hizmeti alabilecekleri, bilgilenebilecekleri bir yerleri var. Artık İstanbul bile bizden almaya başladı makineleri. Kaliteyi artırmak için Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. Biz getirmiş olduğumuz makinelerde  ödeme kolaylığımızla hemen teslimatlarımızla bir çığır açtık. Bir felsefe değiştirdik. Tabi ki Konya’dan almış olduğumuz hizmetle biz bunu değiştirdik. Artık Konya’da teknoloji en ön saflarda.

 

Dünya standartlarında üretim yapan bir firma olarak katılım sağladığınız fuarlar hakkında neler söylemek istersiniz?

Türkiye’nin her tarafında home ofisimiz olduğu gibi pazarlama ekibimiz servis ekibimiz olduğu gibi ayrıca fuarlarda da sergiliyoruz yeni getirdiğimiz ürünleri. Sektörün önde gelen fuarlarına katılıyoruz. İstanbul’da Mastek ve Tata Fuarı, ikinci sırada Konya’da Kontek Fuarı. Bursa’da ki, Kayseri’de ki, Adana’da ki, fuarlara katılıyoruz yani yılda dört beş tane fuarda bizi görebilirler. Yurtdışı fuarlarını da ekibimle beraber geziyoruz, incelemelerde bulunuyoruz. Nerede hangi teknolojiyle bir ürün yapılmış onları inceleyip Konya’ya getirmeye çalışıyoruz. Zaten satmış olduğumuz ürünlerin tüm ülkelerde distribütörlüğü var bu nedenle ürünleri tekrar gidip sergilememize gerek kalmıyor. Biz oraya gidip hem Türkiye distribütörlüğü olarak ziyaret etmiş oluyoruz hem son teknolojileri kapmış oluyoruz.

 

Genç ve başarılı bir iş adamısınız biraz da ondan bahseder misiniz?

Daha çok idealist birisiyim. Yapmış olduğumun işte agresif biriyim. Yarım bırakmak gibi bir zihniyetim yok. Başarıyı çok seviyorum. Onun içinde sonuçta maddi geliri olsun olmasın, işe para odaklı bakmıyorum. Yapmış olduğum işi bitirme odaklı yapıyorum. Basketboldan örnek verecek olursak benim basketbolda çok maddi kaybım oldu ama bunu başarmam gerekir dedim başardım. Ve başardığım yerde de bıraktım. Belki bundan sonra kaymağının yenilmesi gerekiyordu ama ben işin kaymak tarafında değilim. Kendimi tatmin etme noktasındayım. İşi başarma noktasındayım. Bu benim iş dünyamda da vardır. Yapmış olduğum işte sarf etmiş olduğum eforu, koşturmayı, çalışmayı belki başka bir dalda yapmış olsaydım. 2-3 kat misli para kazanacağımı da biliyordum ama ben bu işi sevdim. Bu işi yaptım, bu işten zevk aldım. Yapmış olduğum işe 1996 yılında sıfır lirayla başladım. Şu anda Türkiye’de kendi sektörümüzde ilk 3 içindeyim.  Çeşitli ürün ve showroom olarak Türkiye’de bir numarayım. İşimi de seviyorum.   İşimizi daha iyi noktalara gitmek için uğraşıyoruz.

 

İş hayatınızdaki hedefleriniz nelerdir? Kaç kişiyi istihdam ediyorsunuz, rakamlarınızı paylaşmanız mümkün mü?

Toplam 80 kişi istihdam ediyoruz. İhracata daha konsantre olmadık. Daha çok ithalatçı bir firmayız. Yerli pazara ağırlık verdik. İhracatımız var ama yüzde 5 civarında. Bundan sonra ihracatımızı yükseltmek için çabalayacağız. 3. adımımız ise ithalat yaptığımızdan dolayı bizdeki parayı bir şekilde dışarı çıkarıyoruz. Bunun ezikliği var ama dışarıdaki teknolojiyi de içeri katmanın ayrı bir gururu sevinci var.  İnşallah bunu Türkiye’de yapıp ne kadar dışarıya az verirsek o kadar daha çok mutlu olacağımızı düşünüyoruz.

 

Biraz da spor diyelim… Sıkıntılı bir sezonun ardından 1.ligde tutundunuz. Neler söylemek istersiniz?

3 dönemden buyana basketbolun Konya’da belli bir noktaya gelmesi için uğraşıyorum. Bir noktaya getirdiğime de inanıyorum. Çünkü çok mücadele verdik. Bir seyirci toplamakla, iki Konya’ya mal etmekle, üç hiçbir yerden destek görmeden finans bularak. Konya da yöneticilik yapmak o kadar zor ki. Başarısız olduğunuzda, cebinizden o kadar para harcamanıza, o kadar gayret sarf etmenize rağmen eleştiriliyorsunuz. Ama çok şükür hiç bir eleştiri almadan, takımı 1.lige çıkardık ve ilk yılında da orada kalmasını sağladık.  Ama bunu başarabilmek adına da ekip arkadaşlarımla birlikte inanın çok büyük risklere imzalar attık. Ama çok şükür bu riskler altında kalmadık ve takımı da lig de tuttuk. Hem de bomba gibi tuttuk. BEKO Basketbol 1.liginden düşen takımlara bakıldığında gerçekleri görürsünüz. Kimi takımlar 3, 7 galibiyet alırken biz 10 galibiyet alma başarısı gösterdik. Biraz daha bastırmış olsaydık ve şehir bize inanmış olsaydı, bu takımla neredeyse UEFA oynayacak noktaya getirebilirdik. Biz bunu yakaladık. Bu tecrübeyi edindik. Yeni sezonda mutlaka artık play-off oynatılması gerekir ama Konya’nın buna sahip çıkması gerekiyor. 3 dönem başkanlık yaptım.  Tabiri yerindeyse takımı düz yoldan otobana çıkardık. Artık otoban da gitmesi daha kolay diye düşünüyorum. Artık bu saatten sonra yüz değiştirmenin zamanı.  Başkalarına fırsat verme zamanı. Ben yapacağımı yaptım.  Konya için ödevimi başarıyla yerine getirdiğimi düşünüyorum. Bu saatten sonra başka arkadaşların otobandan devam ettirebileceğini düşündüğümden dolayı artık yeni sezonda kulüp başkanlığı görevimden çekiliyorum.

 

Takım başarılıyken başkanlık görevinden çekilmenizin sebebi nedir?

Hep değişik noktadan baktık. En kötüsü takım bitme noktasındayken aldık biz. Yani herkesin yapmış olduğunun tam tersini yapıyorum, yapmaya çalışıyorum. Benim mantalitem bu. Avrupa’nın basketbolda en iyi ikinci lig olan BEKO basketbol liginde yer alan 16 takımdan birisi Konya’nın. Bu önemli bir duygudur, başarıdır. Ülkemizde bir koltuğa oturup yeri geldiği zaman da kalkmasını bilmek lazım. Kurumlar, değerler bir kişiye ait değildir. Bunu kırmak için görevimden ayrılıyorum.

 

Türkiye’de koltuğa bir kere sahip olan insanlar mağlubiyetleri olsa da çekilmek istemezler. Sizin mağlubiyetiniz yokken neden çekiliyorsunuz? Tersten gittiğinizi söylüyorsunuz bundan sonra ki hedefiniz neler?

Başarılıyken bırakıyoruz. Bir işi başarılıyken bırakmak lazım.  Ama siyasetle spor çok farklı. Biz sporu seviyoruz. Ülkemizin, halkımızın geleceği için sporun çok önemli olduğunun vurgusunu yapmaya çalıştık. Başkaları da tatmin olsun, kulüp başkanlığı yapsın diye koltuğu boş bırakmak gerekiyor. Ama biz gönülden seviyoruz. Olmasını istemem ama tekrar sıkıntılı bir dönem olursa biz yine taşın altına elimizi koymaktan da çekinmeyiz.

 

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Firmalarımızın kurumsallaşmasını daha çok istiyorum. Özellikle şunun vurgusunu yapmak istiyorum. Bu benim kendi düşüncem. Baktığımız zaman Konya Anadolu’da iyi bir yer ve iyi bir şekilde gidiyor, hızla büyüyor. Hızlı büyümenin avantajları da var, dezavantajları da var. Daha öncesine baktığımız da çok büyük kurumsallaşmış firmalar olmadığından dolayı daha önceki kuşak da bize vasıflı tecrübeli elemanlar bırakmamış. Biz vasıflı eleman konusunda sıkıntı çekiyoruz. Deneme yanılma yöntemleri ile kendi bilgileri ile işi büyütmeye çalışıyoruz. Ama Ankara, İzmir, İstanbul gibi büyük şehirlere baktığımız zaman bizden bir basamak daha öndeler. Neden? Vasıflı eleman var. Biz ise deniyoruz bu yanlışmış deyip doğruyu arıyoruz. Bu bizim için dezavantaj ama büyük şehirlerde bunlar no hal dediğimiz kısım olduğundan dolayı daha önde gidiyorlar. Onun için bizim vasıflı elemanları kaçırmamamız lazım. Üniversite mezunu ya da üniversite mezunu olup Konya’da kalan yok gibi. Bunlara sahip çıkmamız gerekiyor. Vasıflı elemanlar çıkarmamız gerekiyor.  Sadece hep bize değil bundan sonraki gelecek olan iş adamlarına, büyümekte olan firmalara destek vermemiz lazım ve en önemlisi kendisini yetiştirmiş olduğumuz elemanları da çalıştırmamız lazım. Vasıflı eleman bırakmamız lazım. Konya büyüyor ama ayakta durabilmesi için bunların olması lazım. Spora gelince de ben ayrıldım maddi manevi gönlüm hala Torku Selçuk Üniversitesi’nin yanında. Bunun bilinmesini isterim…

Add comment