Can BOZYOKUŞ

Seha Yapı Kurumsal İletişim Yöneticisi

Seha Yapı Can BOZYOKUŞ

Seha Yapı Can BOZYOKUŞ

Seha Yapı Kurumsal İletişim Yöneticisi

Can BOZYOKUŞ

 

İletişim köşemizin bu sayı ki konuğu Seha Yapı İletişim Yöneticisi Can Bozyokuş’u daha yakından tanıdık ve sektör hakkında ki görüşlerini aldık.

 

 

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Hem Ege, Hem Akdeniz çocuğuyum, Isparta’da doğdum ve büyüdüm. Konya ile ilk tanışmam üniversite yıllarında oldu. Çok isteyerek kazandığım İletişim Fakültesi’ne 2001 yılında başladım. Okul yıllarında sadece öğrencilik değil, arkadaşlarıma ve üniversiteme faydalı olacağını düşündüğüm birçok aktivitede başı çektim. Birlikteliği sağalabilmek ve iyi bir iletişimci grubu oluşturabilmek için arkadaşlarımızla sürekli istişare yaptım, yeni iş kolları kurduk. Kendimi geliştireceğini düşündüğüm birçok yarışmaya katıldım. Üniversitenin son sınıfında benim için önemli olduğu düşündüğüm stajımı büyük bir reklam ajansı olan Güzel Sanatlar Saatchi&Saatchi’de yaptım. Diplomamı alır almaz da, güçlü bir gıda üreticisi olan Selva’da Halkla İlişkiler Sorumlusu olarak işe başladım. Yaklaşık 10 yıldır bu camiadayım, şimdi de Seha Yapı’da Kurumsal Pazarlama Yöneticisi olarak iş hayatıma devam ediyorum.

 

Genç yaşta iş hayatında var olma çabası göstermektesiniz, sizce önemli görevler üstlenmenin avantaj ve dezavantajları neler?

Tüm başarıların temeli gençken atılır. Dinamik olmak hem kendinize hem de hizmet verdiğiniz kuruma fayda sağlar. Bu yaşlarda daha fazla çalışabiliyorsunuz, daha kolay anlıyor, fikirlerinizle yeni yollar açabiliyorsunuz.

Evet, çok önemli görevler üstlendik, markanın Türkiye ve dünya bilinirliği için ter döktük. Bu görevlerin en büyük avantajı, beni çok kısa sürede tecrübe sahibi yaptı, sektörde, iş hayatında birçok üstatla tanışmama vesile oldu. Büyüklerimizden tecrübeler edinirken duvara tosladığımız zamanlar da oldu, işte genç olmanın en büyük avantajı da bu, silkelenip toparlanmak daha kolay oluyor.

Bizim işin anayasası; bir sonraki adımı planlayarak yürümek ve işleri iyi takip etmektir, raporlayamadığın işleri başarmış sayılmazsın. İşte tüm bunları ne kadar kısa sürede öğrenirsen, rakiplerini sollarsın.

 

İletişim sektörü hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

İletişim sektörü hızla büyüyen bir hal aldı. Tabi böyle olunca kalitesiz işleri de görmeye başladık. İletişim ve ilişki bir kabiliyet işidir, sektörde bu iki özelliği taşıyan ajans ve yönetici çok yok. Sadece katalog yapmak ve kalıplaşmış cümlelerle süslemek iş olarak görülüyor, böyle olunca da markaya yarar sağlamaktan çok zarar veriyor.

Sektörün en önemli eksiği iyi bir iletişim stratejisi yazılamaması. Birçok marka bunu talep etmiyor, ne olduğunu da bilmiyor zaten. İstanbul’a baktığımızda neden daha yeteneklileri görüyoruz ya da bildiğimiz büyük markalar neden İstanbul ajanslarını seçiyor diye düşünebiliriz!

Çünkü bu işin eğitimini alırken tecrübe edinebilen, bu fırsatı yakalayan kişi sayısı çok fazla, öğrencinin fakülte yıllarında katıldığı zirveler, staj gördüğü yetkin ajanslar, küçük yaşlarda sektör ideolojisini tetikliyor böylece ajans yönetmenin ve markalara doğru hizmet vermenin anatomisini öğreniyorlar.

 

Sizce iletişimin bir marka için önemi nedir?

 İletişime ihtiyacı olan bir markaysa hayati bir öneme sahip. Tanınmayı, bilinmeyi isteyen bir marka için her şey demek iletişim.

Unutmamamız gerekiyor, marka güçlendikçe ve olumlu anlamda güvenilirliği, tanınırlığı ve bilinirliği artıkça para kazanmaya başlar, kasaları dolar, yeni yatırımlara hazırlanır. Peki! Tüm bunlar kendi kendine mi oluyor sanıyorsunuz? Tabi ki iyi hazırlanmış bir iletişim stratejisi ve yetenekli iş ortakları ile birlikte gerçekleşiyor. Marka iletişiminde süreklilik çok önemlidir, yoğun mesaj bombardımanı ortasında kalan tüketici, anlaşılır ve deneyim sahibi olacağına inandığı mesajları kendine alır, kullanır.

Dolayısıyla her markaya iyi bir iletişim lazımdır.

 

 

 

Hobileriniz hakkında bize bilgi verir misiniz?

 Konya’da yaşıyorum, iş seyahatlerinden fırsat buldukça yeni yerlere, bölgelere gezmeye gidiyorum. Sadece gezmiyorum, buralarda ne yenir, içilir bunları araştırıyorum ve mutlaka tadına bakıyorum. Çünkü gezdiğim gördüğüm yerleri lezzetleriyle hatırlamak daha çok hoşuma gidiyor. Haftada en az iki gün eşimle birlikte mutfağa giriyorum, takıyorum önlüğü, kendime göre güzel bir spesiyal çıkarıyorum menüde, lezzetimin beğenilmesi de çok hoşuma gidiyor. Vurmalı çalgılara özel ilgim var, hem dinlemeyi, dinlerken de ritim tutmaktan keyif alıyorum, lise ve üniversite yıllarında grubumuz bile vardı. Türk Sanat Müziği’ni canlı canlı dinlemek huzur verir bana tabi eşlik etmeden de olmaz.

 

 

Yeni mezunlara önerileriniz neler?

 “Her iletişimci bir gün mezun olacaktır” sakın unutmasınlar bunu.

Şunu da sakın unutmasınlar, iyi bir iletişimci bulmak şirketler için çok zor artık. Bol bol sektör yayınlarını takip edip okudukları için çok okusunlar demeyeceğim ama okurken kabiliyetlerini artırmanın yoluna baksınlar. Bir patronun karşısına deneyimsiz asla çıkmasınlar. Deneyimliyim taklidi de yapmasınlar sakın, bu çok çabuk anlaşılıyor çünkü.

Yabancı lisan öğrenmek kabiliyet işidir iyi bilirim, mümkünse İngilizceleri çok iyi olsun. Raporlama ve sunum bizim işimizin bel kemiğidir, gerekirse bu konuda eğitim alıp yeni teknikler öğrensinler, ölçümleme yapamayan bir iletişimci sadece sekreterlik yapmış olur.

 

Yeni meslektaşlarımın öncelikleri çok para kazanmak değil, çok para kazandırmak olsun…

 

 

 

 

Add comment