Kübra koçak

Özel küçük dahiler anaokulu Kurucu Müdürü

Kübra koçak Özel küçük dahiler anaokulu

Kübra koçak Özel küçük dahiler anaokulu

 Kübra KOÇAK

ÖZEL KÜÇÜK DAHİLER ANAOKULU KURUCU MÜDÜRÜ

 

Çocuklarımız bizim her şeyimiz ve emanet etme konusunda ciddi kaygılar yaşamanın yanı sıra bu süreçte yapmamız gerekenler konusunda da yanılgıya düşebilmekteyiz. Bu sayımızda Özel KÜÇÜK Dahiler Anaokulu Kurucu Müdürü Kübra Koçak ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi ile pek çok velinin kaygılarına ışık tutmak istedik.

 

  • Kübra Hanım sizi tanıyabilir miyiz?

Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Anaokulu Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. 24 yıl bir fiil Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda anasınıfı öğretmeni olarak görev yaptım. 2005 yılında Eskişehir Orhan Gazi ilköğretim okulundan emekli oldum. 2006 -2007 öğretim yılında Özel Türmak Anadolu Lisesinde 1 yıl anasınıfı öğretmeni olarak görev yaptım. 2007 yılında kendi okulum olan Özel KÜÇÜK Dahiler Anaokulu’nu Selçuklu ilçesinde ilk Milli Eğitime bağlı özel okul olarak hayata geçirdim. Halen kendi okulumda eğitim – öğretimle ilgili çalışmalarımı sürdürmekteyim.

 

  • Küçük Dahiler Anaokulu’nu bize tanıtır mısınız?

Okul öncesi eğitimin öncü kuruluşlarından olan özel KÜÇÜK DAHİLER ANAOKULU olarak 2007 yılında Konya Selçuklu ilçesi Yazır mahallesinde MEB onaylı ilk özel anaokulu olarak okul öncesi eğitime başladık. 70 öğrenci kapasiteli düz zemin üzerine açmış olduğumuz okulumuzda çocuklarımızın eğlenerek, yaşayarak öğrenmesini amaçladık.  Oyun – etkinlik odalarımız, çok amaçlı salonumuzda sürdürdüğümüz etkinlik ve aktivitelerle çocuklarımız sosyal hayata hazırlayarak eğitim vermekteyiz. Sınıf kapasitelerimiz 25 öğrenci olarak belirlenmiş olmasına rağmen biz eğitimin önemini göz önünde bulundurarak 18 öğrenci üzerine çıkmamayı kendimize hedef edindik. Çocuk gelişimi ve eğitimi açısından önem taşıyan araç – gereç ve materyallerle desteklediğimiz eğitimimiz için ciddi yatırımlar yaparak öğrencilerimizin yaşayarak öğrenmesini amaçlıyoruz. Alanında uzman öğretmenlerimizle birlikte Selçuklu ilçesinde 8. Yılımızı tamamladık.

 

  • Kübra Hanım, okul öncesi eğitim neden önemlidir?

Okul öncesi kurumlar toplumun temel yapısını oluşturan; sevgi, saygı, paylaşma, iş bölümü, sorumluluk, sosyal çevre oluşturma açısından çocuklarımız geleceğe hazırlayan en güvenli ortamdır. Bilindiği üzere 3-6 yaş çocuklarda birçok gelişimsel değişimin hızlı yaşandığı yıllardır. Gelişim seyri normal devam eden bir çocuk 6 yaşına geldiğinde birçok motor becerileri ve fiziksel becerileri kazanmış ve kullanmaya başlamıştır. Çocuklar zihinsel ve kişilik gelişimlerinin % 80 ‘nini 0-6 yaş arasında tamamlamaktadır. Bilişsel gelişim açısından ise fiziksel ve sosyal çevresi ile yoğun bir bilgi birikimi oluşturmaya ve çevresinde gelişen olayları anlamaya başlar. Çocuklarda bu sürede kazandıkları davranışlar, tüm yaşamları boyunca devam etmektedir. 0-6 yaş çocukların karakterini oturduğu bir eğitim yaşıdır. 0-6 yaş arasındaki çocukların eğitiminde en büyük rol ilk önce anne- babaya ( aileye ) daha sonra okul öncesi eğitim kurumlarına düşmektedir. Bu nedenle ailelerin bilinçlendirilmesi gerekmektedir.  Ailenin bilinçsizce davranarak yaptığı tutarsız davranışlar ardından çocuklarımız tutarsız, güvensiz, sorumsuz, şımarık, başarısız olarak yetişmesi ne neden olmaktadır. Buna karşın, okul öncesi yılları çocukların soyut düşünme yetisinin henüz tam şekillenmediği ve bu nedenle yapılan etkinliklerin somut bir biçimde çocuğun yaparak yaşayarak ve deneyerek öğrenmeyi gerçekleştirdiği yıllardır. Düşünüldüğünde okul öncesi yılları çocuğun arkadaşları ve öğretmeni ile birebir kuracağı iletişime dayalı konuşma ve dinleme becerilerini geliştirici etkinliklerin ağır bastığı yıllar olmalıdır.

 

  • Okul Öncesi Eğitimin Yararlarını Kısaca nelerdir.

1- Çocukların zekâ puanlarında yükselme

2-Sınıfta kalma ve okul eğitiminden ayrılma oranlarında düşme

3-Çocukların beslenme ve sağlık durumunda iyileşme

4-Sosyal ve duygusal davranış gelişiminin daha ileri olması

5-Daha olumlu ebeveyn-çocuk ilişkisi

6-Yetişkinlikte kendine yeten, ekonomik kazanç potansiyeli yüksek bireyler olmak

Bu yüzden bu dönemde çocuğun zihinsel ve bedensel olarak yeterli beslenmesi ve etkileşimde bulunabildiği, onun gelişimini destekleyen bir ortamda bulunması gerekmektedir. Erken çocukluk eğitimi insan gelişiminin başlangıç noktasıdır. Okul öncesi eğitim, çocukların ve ülkemiz insanının uzun vadede daha üretken, daha yaratıcı, sorun çözmede daha yetkin olmasını sağlar.

 

  • Okul öncesi eğitimine başlamak için en uygun yaş nedir?

Gelişim çok boyutlu olarak ilerler. Yani bebek, doğumundan itibaren fiziksel, zihinsel, sosyal, duygusal alan olarak ayrı ayrı ele alabileceğimiz ama aynı zamanda birbiriyle iç içe ve birbirini etkileyen dört farklı alanda gelişimini sürdürür. 0-6 yaş arasını kapsayan erken çocukluk dönemi ise çocuğun gelişiminin en hızlı ve en kritik yıllarıdır. En yoğun öğrenme bu yaşlarda gerçekleşir. Araştırmalar çocukluk yıllarında kazanılan davranışların büyük kısmının yetişkinlikte bireyin kişilik yapısını, tavır ve değer yargılarını biçimlendirdiğini göstermiştir. Bu nedenle okul öncesindeki dönem, çocuğun gelecekteki yaşamını direk etkileyecek en önemli süreçtir.
Anaokulu, çocuk için, ailenin dışına atılan ilk adım olarak düşünülmelidir. İlk üç yıl içinde çocuk, model aldığı, anne ve babasından alabileceğini almıştır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde belirli bir psiko sosyal olgunluğa varır. Üç yaşından sonra ise öğrendiklerini, edindiklerini sosyal bir ortamda yaşıtlarıyla iletişim içinde kullanmaya, deneme yanılmalarla sınamaya ihtiyaç duyar. Öğrenme, bir şeyler yapabilme, etkide bulunma gibi istek ve ihtiyaçlarını kısacası ENERJİSİNİ boşaltabileceği, yeni ve aileden bağımsız bir sosyal ortama ihtiyaç duyar. İşte bu zengin uyaran ortamını yaşıtlarıyla paylaşma imkânını çocuk ancak anaokulunda bulabilir.

Çocuklar sosyal bir ortama uyum sağlayabilecek psikolojik olgunluğu ortalama 3 yaşını doldurduklarında kazanmaktadırlar. Bu nedenle de bu yaştan itibaren bir sosyal kuruma devam etmeleri uygun olmaktadır. Daha öncesinde tek bir kişinin sürekli ilgisine ihtiyaç duyarlar  ve bu ilgiyi paylaşabilecek olgunluğa erişmemişlerdir.

 

  • Çocuğu anaokuluna psikolojik olarak nasıl hazırlamak gerekir? Anaokuluna yeni başlayan çocuğa anne baba nasıl davranmalı?

Çocukların yeni ortamlara uyum yeteneği çok yüksektir. Ancak onun bu uyum yeteneğinin anne -babalar tarafından desteklenmesi gerekmektedir. Aileler çocuklarını anaokuluna başlatma kararı verdiğinde, çocuktan önce anne-baba olarak kendilerinin buna gerçekten hazırlanmaları ve kararlarından emin olmaları gereklidir. Anne-babalar, çocuğun anaokuluna başlatma kararı konusunda ne kadar rahat olursa, çocuklar da o kadar az sorun yasarlar. Anaokuluna başlamadan bir süre önce çocukla okulda yapılacak etkinlikler hakkında konuşmak, anaokullarında sıklıkla yapılan faaliyetleri çocuğa yavaş yavaş tanıtmak önemlidir. Örneğin, evde makasla kâğıt kesmeye ve boya kalemlerine alışkın bir çocuk, anaokulunda da aynı kâğıt ve boyaları görünce rahatlar.  Küçük çocuklar, anne-babaların tedirginliğini çok çabuk hissederler. Çocuğun anaokuluna rahat bir şekilde uyum sağlaması ve burada mutlu olması için öncelikle anne-babanın bu konuda kararlı olması, rahat ve emin davranması çok önemlidir. Anne-babanın en ufak bir güvensizlik ya da tereddüdü ise çocuğun güvensizlik hissini ve kaygısını şiddetlendirecektir.

 

  • Etkinlik ve eğitim hizmetlerinizden bahseder misiniz?

Çocuklar, okul öncesi eğitim ile sosyal, duygusal, fiziksel ve zihinsel birçok beceri kazanır ve geliştirirler. Çocuklar sosyal olarak paylaşmayı, sıra beklemeyi, kurallara uymayı, karşılıklı konuşmayı, oyun kurmayı, yaşıtları ile çıkan çatışmaları çözmeyi, kendini korumayı ve diğer çocukların haklarına saygı göstermeyi öğrenir. Yemek, uyku, tuvalet gibi özbakım becerilerini kazanmak, anne-babadan ayrı kalmak çocuğun duygusal gelişimine katkıda bulunarak kendine güvenini artırır.

Anaokulundaki kesme, yapıştırma, boyama, kalem kullanma gibi faaliyetlerin düzenli olarak yapılması çocukların ince motor becerilerini geliştirir. Ayrıca koşma, zıplama, fırlatma, tırmanma gibi faaliyetlerle de kaba motor fonksiyonlarını kullanır ve geliştirir. Anaokulundaki nesneleri eşleştirme, sınıflandırma, ölçme, gözlem yapma ve fikirler üretme gibi çeşitli faaliyetler çocuğun matematik ve bilim becerilerinin gelişmesini sağlar. Canlandırma, taklit ve hayali oyunlar sayesinde hayal gücü gelişir. Arkadaşları ve öğretmenleri ile konuşmak dil becerilerini geliştirir. Kitapları incelemek, boyama ve çizimler yapmak, gibi faaliyetler de dikkat ve konsantrasyonun artmasına yardımcı olur. Anaokulu çocuğun yaratıcı yönlerini ve ilgi alanlarını ortaya çıkarmak açısından da önem taşımaktadır. Toplumsal işlevleri büyük olan anaokulları, çocukları barındıran değil; fakat onları eğiten ve biçimlendiren çok önemli eğitim kurumlarıdır.

Çocuk eğitiminde en önemli nokta özgüven ve yaratıcılığın desteklenmesidir. Bu yüzden okulumuz da çocuk merkezli eğitim sistemi vardır. “Çocuk merkezimizdedir. ”Tüm etkinliklerimizde bu prensip göz önündedir. Küçük Dahiler Anaokulu’nda sevgi ve saygı ile eğitim verilen çocuklarımız hayata mutlu birere yetişkin olarak başlamanın ilk adımını atarlar.

 

  • Çocukların beslenmesi ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Bize göre iyi, dengeli, sağlıklı beslenme çocuklarımıza kazandırmamız gereken en önemli davranışlardan biri.  Bedensel ve zihinsel gelişimlerinde beslenmenin rolü tartışılamaz. Bu yüzden biz beslenmeyi kendi insiyatiflerine bırakmayız. Her çocuğa yiyebileceği ve ihtiyacı olan miktarda gıda sunulur ve bunları bitirmesi yönünde desteklenir. Biz çocuklarımıza kendi kendine yemek yemeyi öğrenmesini sağlarız. Küçük Dahiler Anaokulu’nda katkılı, koruyuculu, gerçek gıda olmayan yapay hiçbir şey çocuklara yedirilmez. Mutfakta kullandığımız tüm besin maddeleri Süt, peynir, yoğurt ve tereyağı olarak güvenilir ve marka ürünler kullanılmaktadır.

  • Son olarak çocuğu anaokuluna gönderirken karşılaşabileceğimiz zorluklar ve dikkat etmemiz gereken noktalar nelerdir?

Her çocuk seçme şansı verilirse, doğal olarak annesi ile kalmak ister. Ancak çocuk kendisi için doğru olanı değerlendirme kapasitesine sahip değildir. Bu nedenle anaokuluna başlama gibi çok önemli bir kararının çocuğun anlık isteklerine bakılmaksızın anne-baba tarafından verilmesi gerekir. Çocuğun istemediği taktirde okuldan alınacağını bilmesi veya bunu sezmesi, okula uyumunu ve düzenli devam etmesinin sağlanmasını zorlaştırır, hatta bazı hallerde imkânsız hale sokar. Bu nedenle, anaokulu ile ilgili önemli bir sorun ya da hastalık durumu olmadığı sürece okuldan ayrılmasının söz konusu olmadığı çocuğa anlatılmalıdır.

Anne-babasından hiç ayrı kalmamış çocukların anaokuluna başlamadan önce kısa süreli ayrılıklara hazırlanması faydalı olur. Hiç ayrılık yaşamamış çocuk, aniden farklı bir ortamda yalnız kalması endişe ve kaygıyı fazla hissetmesine neden olabilir. Bu nedenle çocuğun kısa süreli ayrılıklara alışması için hafta sonu bir yakınına bırakılması, gün içinde belli saatlerde evde ya da başka bir ortamda anneden ayrı biriyle kalması tavsiye edilir.

İlk birkaç gün çocuğun yeni ortama güven duyması ve aşinalık kazanması için öğretmenlerin önerileri doğrultusunda anne-baba anaokulunda belli bir süre kalabilir. Ancak bunun birkaç günü geçmemesi ve anaokuluna bırakırken anne-babanın vedalaşma süresini kısa tutması ve duygusal sahnelerden kaçınması önerilir.

Add comment