FERİT HEPOKUR

Memleket Gazetesi Muhabiri

Memleket Gazetesi Muhabiri FERİT HEPOKUR

Memleket Gazetesi Muhabiri   FERİT HEPOKUR

 

Memleket Gazetesi Muhabiri

 FERİT HEPOKUR

 

‘’Gazetecilik çok zorlu bir meslek. Olmazsa olmazı tercih edileceksin. O bizim haberleri yayınlamıyor dedirtmeyeceksin. Gazeteci, işini sevecek, gittiği programdan ikinci bir haber yapacak. Çok mu önemli evet çok önemli. Biz olmasak bazı şeyler ortada kalır. Fırtına olmayacaksın kasırga olacaksın. Sürekli haber arayacaksın, haber bulacaksın, halkı bilgilendireceksin. Sürekli fotoğraf makinem yanımda, silahsız gezmem. Haberi üreten, bilgiyi veren gazetecinin tanımı bu. Gidecen, çekecen, gelecen yayınlayacan. Haber yazmak önemli değil haberin kaynağını bulmak önemli. Haber yazmayı kim olsa yapar, ama haberin kaynağını bulmak zor. Onun için bu işi hiçbir zaman ödül almak için yapmadım’’

 

 

Konya basınının yetiştirdiği önemli isimlerden biri Ferit Hepokur. Gazeteciliğe spor muhabiri olarak başlayan Hepokur, 1985’ten bugüne Konya basınının için de yer aldı. “Haber yazmak önemli değil haberin kaynağını bulmak önemli” diyen Ferit Bey ile dünden bugüne meslek aşkı…

 

 

Gazeteciliğe başlamanız nasıl oldu?

Gazeteciliğin bir okulunu okumadım, eğitimini almadım, mesleğim değil. Sevgiden dolayı bu işe başladım. Tesadüf oldu. Askerden geldikten sonra çiçekçide çalışırken gazino işleten bir arkadaşım vardı. Yeni Meramspor isminde takım kurmuşlar, benden de takımın malzemeciliğini yapmamı istedi. İsteği kabul ettim ve böylece stadyum maceram başladı. Kendi takımımızın maçlarını gazeteci arkadaşlara veriyorduk. 1984-85 yıllarında Vakıflar Çarşısının altında Konya Postası’nda çalışan Mustafa Güden’e maç bilgileri veriyordum. . Hasan Kayınkaya, Nail Bülbül gibi gazetecilere maç sonuçlarını vererek başladık mesleğe. 1999-2002 yılları arasında Konya Postası el değiştirence Uğur Özteke çağırdı gel yardım et diye. O günden sonra profesyonel olarak başladım.

 

 

Kadrolu muhabirliğe ne zaman başladınız?

İlk fotoğraf makinesini Konya Postası’nda Uğur Özteke zamanında takım fotoğraflarını çekerek elime aldım. Makineyi veriyorlardı git çek diyorlardı. Takımların fotoğraflarını çekip isimlerini alıp gazeteye getiriyordum. Daha sonra Gazetenin Sahibi Erdal Kara kadroya aldı. 2001’den beri de kadrolu muhabir olarak göreve başladım. Bu güne kadar da alaylı olarak devam ediyorum. 1985’ten beri yapıyorum ama 2000’den sonra gazeteci olduğumu anladım.

 

Dönemin öne çıkan spor gazetecileri ile ilişkiniz nasıldı?

Çektiğim takım fotoğraflarını 1986’den 1990’a kadar pek isteyen olmuyordu ama baktılar ki ilgi görüyor, ‘tabi getir’ demeye başladılar. O dönemde ünlü spor yazarlarından, gazetecilerinden Nail Bülbül, Sabit Horasan, rahmetli Orhan Berk ve Servet ağabey vardı. Onlarla ilişkilerim iyiydi. O dönemin güçlü spor yazarları ile birlikte çalışma imkanım oldu.

 

Gazeteciliğe başlarken hedefiniz var mıydı?

‘Ben bu işi yaparım’ dedim. O zaman bir iddiam vardı; Nail Bülbül’ü meslekte geçmek.  Çünkü Nail ağabeyim her şeyi dörtdörtlük yapardı. Oyunun tüm ayrıntılarını verirdi. Az takım az maç vardı. Şuanda 6-7 maç veriyoruz ama o zaman haftada 2 maç oluyordu. En iyisini ben yapacağım diye kendime hedef koydum. Hedefim noktasında da işimi en iyi şekilde yaptığıma inanıyorum.

 

 

 

Mesleğe başladığınızda hayatınızda nasıl bir değişiklik oldu?

23 yaşında bu mesleğe başladım. Gazeteci gibi davranıyordum. Gazetecilik mesleği ile birlikte sorumluluk kazandım. Çünkü halkı bilgilendireceksin ve doğru şekilde bilgilendireceksin. Günümüzde o geçmiyor. Hayatımda çok fazla değişiklik olmadı ama insanların yaptığı şeyleri halka iletmekten haz duydum.

 

Bu mesleğin size en büyük katkısı ne oldu?

Bu mesleği öncelikle ailem destekledi. Çünkü çok hızlı biriyim. İki işi bir arada yapıyordum. Malzemecilik ve gazetecilik. İşi seveceksin işi severek yapacaksın. Şu kişi ile röportaj yapacağım deyip yapacaksın, yarın yaparım demeyeceksin. Çoğu yere koşarak gidiyordum. Çünkü gazetecilik çok mübarek iştir. İnsana bilgi öğretiyorsun. Dolayısıyla meslekte küsme, darılma olmaz. Bunu hiç yapmadım herkesle iyi oldum ve bugün de aynıyım.  İşini sevdiğin için koşturuyorsun. Yani böyle seviliyorum. Geniş bir çevre edindim. İşini sevince, programlarına gidince gözde oluyorsun. Karşılıklı ilgin neticesinde çevren genişliyor. Kimseye bir kinimiz, husumetimiz, zararımız olmadığı için geniş bir çevre edindim.

 

Günümüzde gelişen iletişim teknolojisinden nasıl etkilendiniz?

Teknoloji bizi engelledi. Geçmişte yerinde sonuç alıyorduk şimdi internetle herkes anında sonucu alıyor. Takımları telefonla maçınız kaç kaç diye arıyordum. Tuşa bastımı sonuç geliyor. Muhabirin stadyuma gitmesine gerek yok televizyondan izlemesi yetiyor. Aynı haber herkeste oluyor. herkesten daha farklısını yapmaya çalıştım. Farklı oluyum ki takdir edileyim diye çok uğraştım. Gazeteciliğin ruhunu da engelledi teknoloji.

 

Geçmişe baktığınızda günümüz gazeteciliğini nasıl görüyorsunuz?

Günümüzde gazeteci olmak çok kolay. Şuanda kulüpler kendi takımının fotoğrafını çekiyor atıyor, sen de kullanıyorsun. Fotoğraflar sosyal medyada yayınlıyor. O zamandan bu zamana süreç farklılaştı, bilgiye ulaşım kolaylaştı bilgiye ulaşım kolaylaşınca da gazetecinin değeri kalmadı.

 

 

Gazetecilik mesleğinden kazanabildiniz mi?

Ekmeğimi kazandım. Karnım doyuyor durumum iyi. Maddi durumdan bu işi yapıyorum. İnsanlara bilgi vermeyi sevdiğim için hem haz duyuyorum hem de kazandığımı hissediyorum. İnsanlara bilgi vermek bilgilendirmek açısından fotoğraflarını haberlerini geleceğe taşımak için her şeyin üstesinden geliyorum. İnsanlara faydalı oluyorsak mutlu oluyorum tabii ki aldığımız maaş bugünün yeni genç gazetecileri tatmin etmez ama ben işimden haz alıyorum.

 

Gazeteye gitmeden önce sanırım gazete de dağıtıyorsunuz?

Sabah 5’te kalkıyorum. Gazete dağıtımını uzun zamandır yapıyorum. Konya Postası’nda çalışırken Basın İlan Kurumuna gazete götürüyordum. Memleket Gazetesi’nde de yapıyorum. Bu işi isteyerek yapıyorum, zorlama olmuyor. Sporcu biri olduğum için yürüyüş yapmak açısından yapıyorum. Sırf bu gazete dağıtımını para için yapmıyorum. Erken yatıp erken kalkıyorum. Aynı zamanda sabah yürüyüşümü yapmış oluyorum.

 

 

Hakkınızda en önemli eleştiri haber yazamamanız, sizin için çok mu zor haber yazmak?

Hayır, zor değil ama onun bir başka arkadaş yapsın. Benim ilgim haber toplamak, haber getirmek. Ben ikili ilişkilerimi sağlamlaştırıyorum. Haberi yaza da bilirim ama diğer arkadaşlar da boş durmasın diye bu görevi onlara bırakıyorum.  Hiperaktif olduğum için duramıyorum. Haber yazarken hemen bitirip kaçmak istiyorum. Kaçmak istediğim için de haber yazmak istemiyorum. Habere değer vermeyince iyi olmuyor. Gezmeyi, fotoğraf çekmeyi çok severim.

 

 

Soyadınız ‘Hepokur’ okumayı sever misiniz? Hobileriniz neler?

Okumayı severim. Gazeteleri çok okurum. Konya’daki tüm gazeteleri okurum. Gazeteye başladıktan sonra alışkanlık haline geldi. Kesinlikle rakipler ne yapmış muhabbetini oluşturmak için tüm gazetelere bakarım, yaptıklarını eleştiririm, haberi yapan arkadaşa keşke şöyle yapsaydın diye önerilerim olur. Zaman oldukça müzik dilerim. Müzik ayrımı yapmam. İşim genelde spor. Her maça, her sportif faaliyete giderim. Hepokur soyadı da şuradan geliyor. Cumhuriyet’ten önce cami hocaları babadan oğula geçermiş.  Bizim sülalede Sultan Selim Caminin imamlarıymış. Soyadı Kanunu ile birlikte dedemin babası ‘Hep Hocalar’dan hareketle ‘Hepokur’ soyadını almış.

 

Biraz da ev hayatı diyelim; ailenize önem veriyor musunuz?

Tabii ki ailem benim her şeyim. Ev hayatında çocuklarla sohbet ediyoruz. Kızımı da gazeteci yaptık sayılır. Kendisi grafik tasarım bölümünü bitirdi. Hiperaktif olduğumda çok evde de oturamıyorum. Ama ailemi hiçbir zaman ihmal etmem.

 

Çorbacı Ferit lakabı nereden geliyor, kim verdi size bu lakabı?

Dişlerimi yaptırmadığım dönemde her yere gittiğimde çorba içerim. Hep yemekli programlara gidiyordum. Çorbacı, çorbacı diye öyle kaldı. İlk lakabı Uğur Özteke taktı. Bunu ben de benimsedim, alınmıyorum, hoşuma da gidiyor. Yiğit namı ile alınır. Ama dişlerimi yaptırdım. dişlerime alışamadığım için ara sıra takıyorum.

 

Bu mesleği kaç yaşına kadar devam ettirmek istiyorsunuz?

Ölünceye kadar yapacağım. Benim için iş değil. Hobi olarak görüyorum. İnsanlara bilgiyi ulaştırmayı sevdiğim için ölene kadar gazeteci olarak kalmaya devam edeceğim. Mesleğim de yardımsever bir Ferit bırakmak istiyorum arkamda. Günümüzde herkes günü kurtarmaya bakıyorlar. Ben ise bugünü değil, yarını da düşünerek çalışıyorum. Onun için sürekli hareket halindeyim.

 

Gazeteci nasıl olmalı, nasıl bir duruş sergilemeli?

Bir kere gazeteci olacak kişi bu unvana saygı göstermeli. Elif gibi dik durmalı, mesleğini yapmalı. Bu kurum için de sürmeli. Yöneticiniz sizden çay istediği zaman bir kere getirdiğiniz de devamlı ister ama getirmediğin zaman istemiyor. Onun için gazeteci adam dik durmalı, gazeteciliğini yapmalı.

 

 

İleride işsiz kalırsanız başka ne iş yaparsınız? Bir de karton topladığınız söyleniyor bu doğru mu?

Hiç düşünmedim. Her işim benim bir birine ekli. Spor malzemecilik yaparken spor gazeteciliği yaptım. Arada çiçekçilikte yaptım. Bırakırsam önüme ne gelirse yaparım.

 

İşsiz kalmadım. Çevre kanunu çıktığında katı atık maddesi çoktu. Kağıt karton işini işsiz kaldığımdan dolayı yapmadım. Hobi olsun diye toplayıp bir arkadaşa götürüyordum. Bir iş olarak yapmadım. Vaktimi, zamanımı harcamadım.

 

Diğer bir eleştiri konunuz da toplantı sırasında masalardaki kalemleri toplamanız. neden topluyorsunuz?

Çünkü gazetecinin tek dostu kalem ve kağıt. Zamanla kalemleri toplayarak koleksiyona dönüştü. Kalemleri ertesi günkü toplantıda yine dağıtırım. Çoğu muhabirin kalemi yokken ben kalem verdim. Demek ki topladığım kalemler işe yarıyor. Şuanda bini geçmiş durumda. Bu kalemlerden sergi bile açmak istiyorum.

 

 

İlginç bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Bir haberde tashih çıkmış. Ama önemli bir tashih hatası. Yazı İşleri Müdürü beni çağırdı; ‘Ya bu niye böyle oldu?’ dedi. Bunun üzerine işten sıyrılacağım ya; ‘İyi bakaydın, ben seni denedim. Sende bakmamışsın hata çıkmış haber de’ dedim. Öyle bir muhabbet oldu. Suçumu ona attım. Ama okusun haberi demi işi o. O da, ‘öyle mi’ deyip gitti tabii arkadaşlar gülmekten kendini alamadı.

 

Ferit HEPOKUR KİMDİR?

 

1963 Konya doğumlu. Eski ismiyle bilinen Türbe Önü’nde dünyaya geldi. Gazeteciliğe 1985-86 yıllarında malzeme sorumlusu iken gazetelere maç sonuçlarını vererek başladı. 2000 yılından itibaren kadrolu muhabir olarak mesleğini devam ettiren ve şu anda Memleket Gazetesi’nde çalışan Ferit Hepokur, evli ve 1 çocuk babası.

 

Add comment