Fatih KÜRKÇÜ

Forev Endüstriyel Mutfak & Forev Zücaciye, Arena Restaurant İşletme Sahibi

Forev Endüstriyel Mutfak & Forev Zücaciye, Arena Restaurant İşletme Sahibi Fatih KÜRKÇÜ

Forev Endüstriyel Mutfak & Forev Zücaciye, Arena Restaurant İşletme Sahibi Fatih KÜRKÇÜ

Forev Endüstriyel Mutfak & Forev Zücaciye, Arena Restaurant İşletme Sahibi
Fatih KÜRKÇÜ

Bu sayımızda Konya’nın tanınmış iş adamlarından Fatih Kürkçü ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Sektörü gereği sosyal yaşamın gelişimine vakıf olan Fatih Bey’e Konya Sosyal hayatı ve gelişimini sorduk.

 

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Tabi ki, 1973 Konya doğumluyum, Konya çocuğuyum. Forev Endüstriyel Mutfak ve Forev Zücaciye olarak bir şirketimiz var, Konya ve İstanbul’da faaliyet göstermekte. Endüstriyel mutfak işi içinde olduğumuz için restaurant alanına da Konya’mızın yeni arena stadında Arena Restaurant olarak yatırım yapmış olduk, bunun da işletmeciliğini yapmaktayız.

Konya’daki pek çok kafe ve restaurantın çözüm ortağısınız. Restaurant işine girişiniz nasıl oldu?
Bu yapmış olduğumuz iş babadan kalma bir iş. 1972’den beri zücaciye sektöründe iş yapan bir firmayız. Son on yılda Konya’mız ciddi anlamda sosyal tesis alanında gelişme göstermekte. Sebebi ise ortada Konya gelişen, büyüyen bir şehir, göç almakta. Biz bu açığı biraz daha önce görme babında kafelerin masa üstü grubuyla işe başladık. Bunlar nedir; porselen tabaklar, çatal kaşıklar, su bardakları vs. Ama bu gelişimi endüstriyel mutfak olarak aşçıların kullandığı fırınlar, ocaklar proje işleri ile devam ettirmeye başladık. Sanayi olarak gelişen Konya sosyal yaşantı olarak da farklı bir boyut kazandı. Bunu daha önceden gördüğümüz için bu sektörde biraz daha gelişmek istedik. Yatırım yaptık.

Biraz da Arena Restaurant ve konseptinden bahsedebilir misin?
Spontane gelişen bir olay. Eski bir Konyaspor yöneticisiyim ben. Konyaspor’a tutkunluğumuz var. Yeni stadımızda ciddi anlamda Konya’mızı tanıtıcı ve katkı sağlayabilecek bir yapı. Bu mekânda bize güzel bir yer verdiler, aslında planlamada bir restaurant babında değil de, gelen locada ki kişilere servis anlamında bir yer düşündük. Ama ben biliyorum ki Konya’da ki hanımların çoğu Konya stadına giremiyorlardı. Biraz daha erkek bölgesi gözüyle bakılıyordu bu stada. Biz de yeni stadı tüm hanımlara, ailelere açmak istedik, herkes görsün, tereddütsüz gelebilsin istedik. Ve Konyaspor başkanımız ile beraber burayı hem ailelerin stat atmosferini yaşayabileceği hem de birlikte güzel vakit geçirebileceği bir mekân haline getirmek istedik. Bununla ilgili bir yatırım yaptık.
Ve hayata geçirmiş olduğumuz bu mekana birçok Konyalı eski ailele geldi, ilk defa stat gören hanımlar, çocuklar, bu ambiyansı yaşadılar. Şuan da gerçek anlamda çok güzel tepkiler alıyoruz. Konya’ya dışarıdan gelen misafirlerimize her zaman maç izlettirme şansımız olmuyor ama Konya’da stat da yemek yedikleri zaman stadın o ihtişamını görüyorlar, o güzel mekânda yemek yeme fırsatı yakalıyorlar. İş yemekleri genelde çok yoğun oluyor. Japonya’dan, Çin’den, Almanya’dan misafiri gelmiş insanlar bizim mekânımızda yemeklerini yiyorlar ve geldikleri zaman bir restauranta değil de dehşet bir manzaraya, 42 bin kişilik bir Arenaya gelmiş oluyorlar.
İnsanlar hem cam kenarında maçını seyredebiliyor, hem de yüz kişilik tribünde istediği zaman tüm o tezahürat ambiyansını yaşayarak burada maçını seyredebiliyor. Ayriyeten yemek yesin yemesin, sabah dokuz’dan akşam on’a burada bütün stadı tribünden seyredebiliyor.
Yani biz stadı kim, ne zaman görmek isterse her zaman oradayız. Sadece maç zamanları değil, bu ambiyansı yaşamaları için biz oradayız. Birlikteliğinde Konya Mutfağını da en iyi şekilde tanıtmaya gayret ediyoruz.

Konya’da Konya mutfağı olarak sizce Türk ve yabancı turistlere hitap edebiliyor muyuz? Yani kendi mutfağımızı tanıtacak yeterlilik var mı?
Tabii Konya’mıza has fırın kebabımız, höşmerimiz, etliekmeğimiz, tiridimiz, birçok kendimize has yemeklerimiz var. Bizim bunları tanıtacak birçok önemli kaliteli mekânlarımızın olması lazım. Yani önemli olan yalnızca yemek değil, göze hitap eden servisi ve atmosferi yaşatabilmek çok önemli. Bu garsonumuzla, aşçımızla, servis elamanımızla, işletme müdürümüzle tam bir kombindir. Bu kombini yaşatabilmek, hayata geçirebilmek bizim hayat kalitemize, anlayışımıza bağlı. Yani dışarıdan gelen bir insana sunum yaparken; bardağın temizliği, tabağın temizliği, garsonun duruşu, kıyafeti, sunum şekli, hitap şekli bunların hepsi bir bütün olarak ele alınmalıdır, yalnızca yemeğin tadıyla iş bitmiyor. Bunların hepsini yaşayabilmek, yaşatabilmek bizim Konya’mızın puanını Türkiye’de, dünyada arttırır. Bunu biz kendimize bir görev olarak addetmemiz lazım. Bu şekilde bir sunum yapmaya çalışıyoruz. Konya’ da böyle bir eksiğimiz var. Ama aşılacak bunların hepsi. Yalnızca turistle bitmiyor, yerel halk da bunu görmeli artık. Çünkü artık kapalı bir Konya yok! Konyalı artık şehirdışına, yurtdışına gidiyor ve Konyalı da artık bunları orada görüyor, bunları isteyebiliyor, hakkını istiyor.

Konya sosyal hayatta her geçen gün daha da hareketlenmekte, bu konu hakkında neler söylersiniz? Konya sosyal yaşamda nereye gidiyor?
Eskiden bir restaurantımız birde çay bahçelerimiz vardı, şu anda son on yıldır bir nargile kültürü oluştu. Nargile kültürü yanında kafe sektörünü getirdi. Kafe sektörüyle beraber insanlar daha uzun soluklu oturabileceği mekânları tercih etmeye başladı. Artık insanlar güzel, farklı, bahçeli mekânlarda önce bir kafe menüsü eline alıyor. Hayat artık latte’lere, kahvelere, milkshake’lere döndü, çaydan kopuldu. Burada şunu da söylemek lazım: Yeni nesil artık Türk kahvesi içmiyor, farlı kahveler, cappuccino’lar içiyor, yani biraz daha tarzımız değişmeye başladı. Tabii ki bir İstanbul, İzmir gibi cosmopolit şehirlerle kıyaslanamaz ama Konya bu sektörde çok hızlı büyüyor. Bu da bazen kafe çöplüğüne dönmesine sebep oluyor. Bence bu işi yaparken mekanın kaliteli, düzgün, nezih olmasına özen gösterilmeli. İlla ki çok lüks olması şart değil ama bir konsepti olması lazım, bir şirinliği olması lazım, bir albenisi olması lazım… Yani dört masa koyarak ben kafe açtım muhabbetinden uzaklaşılması lazım.

Bu talep neden bu kadar yoğunlaştı sizce?
Bir yer para kazanmaya başladığında herkes ‘’ya bu iş iyi iş’’ diye bunun üstüne gitmeye başladı. Ama nüfusumuz da ciddi anlamda çoğalıyor. İnsanlar artık eskisi gibi evlerinde vakit geçirmiyorlar. Yani beyinleri çok yorgun, akşamları mutlaka bir kafeye gidip yarım saat, bir saat takılıp öyle eve gidiyorlar. Böyle bir muhabbet başladı artık. Konyalı çok hızlı bir gelişim sağlıyor. Organize sanayi bölgesinde çok ciddi büyük yatırımlar var ve ciddi anlamda dışarıdan göç alıyor. Göç aldıkça değişik kültürlerle bir harman oluşmaya başladı. Bunun dışında şehrin değişik ihtiyaçları olmaya başladı. Konya da yüz bine yakın öğrenci var, üniversite öğrencisi. Bu üniversite öğrencilerinin arkadaşlarıyla beraber iki yüz bin, üç yüz bin kişilik bir müşteri portföyü oluşmaya başladı. Bu yüzden kafe, restaurant, fastfood işletmelerinin çoğaltılmasını sağlıyor zaten sosyal yaşantıyı çoğaltıyor. Artı Konya’mız Türkiye’nin konferans merkezi seçildi. Konferans merkezi seçilmesi sebebiyle beş bin kişilik, on bin kişilik konferanslar verilecek pozisyonda şehir oluşmaya başladı ve ulusal otellerin, ulusal markaların Konya ilgisini çekmeye başladı. Yani Konya da son iki senede açılan beş yıldızlı otel sayısı onları buldu. Konya, çok hızlı bir şekilde büyüyor ve ciddi anlamda gelişmeye başladı.

İstatistiklere göre şehir otelciliği konusunda Konya’da hala açık söz konusu. Sizin görüşleriniz neler?
Konya şu anda konferans merkeziyle otelcilikte artıya geçecek. Yani şu anda yeni yapılan oteller belki full çalışmayacak ama altı ay bilemediniz bir sene sonra konferans merkezleri faaliyete geçtiği zaman bir on bin kişilik konferans bülteninde buraya yirmi bin, otuz bin kişi gelecek ve bunların konaklamaları yapılamazsa burada bir yanlış olacak. Bunların hepsi bir hazırlık ve bu insanlar buraya gelince sosyal yaşantı biraz daha farklılaşacak, daha da büyücek. Gelen konuklar yalnızca otelde kalmaya gelmeyecekler. Otel dışında restaurantlarda, kafelerde, çay bahçelerinde ihtiyaçlarını giderecekler. Yalnızca kafeler değil eğlence merkezleri de çoğalacak. Çünkü beş bin kişilik bir konferans verildiğinde buraya belki yurtdışından iki bin kişi gelecek. Ve eğlence merkezleri de bunlara nispeten daha farklılaşacak. Daha lüks daha güzel mekânlar açılacak. Bunlar ihtiyaçla alakalıdır. İhtiyaca göre mekânlar açılacak. Yani para harcama kültürü babamlarda farklıydı, bizde farklı bizden sonra gelen nesilde farklı olacak. Babamlarda ‘’işten artmaz dişten artar’’ mantığı vardı. Biz biraz daha fazla sosyal yaşantıya para vermeye başladık. Şu an ki yeni nesil ne alsa yiyor. Kenarda pay yok, yani arttırayım muhabbeti yok. Üç bin alıyorsa üç bin yiyor. Zaten bu Avrupa kültürü, İstanbul kültürü bu şekildeydi. Şimdiki nesilde de bu var ve bu şekilde de sosyal yaşantının büyüyeceğine inanıyorum.

Peki Konya çok hızlı mı girdi bu sürece yani kapalı kutuyken bir anda mı hızlandı sizce?
Konya’nın hızlı girişiminin sebebi Selçuk Üniversitesi ile başladı. Üniversitede ki öğrenci sayısı yirmi binden otuz bine, otuz binde elli bine, elli binden yüz bine arttı. Yani yüz bin belki de Türkiye’de ki on tane ilin nüfusu. Yüz bin öğrenci dışarıda yemek yiyor. Bu yüz bin öğrencinin her birinin bir Konyalı arkadaşı olsa iki yüz bin kişi yapıyor. Bunlar sosyal yaşantıyı arttırdılar. Aslında en önemli konu üniversite öğrencileri. Üniversitenin büyüdüğü yerde her zaman sosyal yaşantıda büyür.

Sanayinin sosyal yaşama katkısı nasıl oldu sizce?
Sanayimiz eskiden de çok iyi bir konumdaydı ama organizedeki sanayici arkadaşlarımız maalesef kendi reklamlarını yapmıyorlardı. Kendi büyüklüklerini göstermiyorlardı. Biz organizede yan sanayi olarak Türkiye’de ki çoğu ilden daha ön plandayız. Konya’da ki bu hızlı büyüme için de şunu söyleyebilirim: İlk yedi de olabiliriz ama ilk dörde belki iki üç yıl içerisinde hızlı bir şekilde gireceğiz. Ciddi anlamda dışarıdaki göçlerle beraber büyük şirketler Konya’nın düz alanından ve lojistik artılarından dolayı çok ciddi yatırımlar yapıyorlar. Artık birçok şeyin merkezi olacağız diye düşünüyorum.

Bu bölge artık pek çok söylemde Yeni Marmara olarak adlandırılmakta. Bu konu hakkında neler söylersiniz?
Marmara artık tıkandı. Marmara da artık adım atılacak yer yok, nefes alamıyor insanlar. Tabi bu hükümetle de alakalı. Hükümetin buraya vereceği destekle de çok alakalı. Şuan da bizim bir artımız Başbakanımızın Konyalı olması, yatırımlar ona göre olacak. 2017 yılında yer altı metromuz hayata geçecek. Hızlı tren bizim için çok büyük bir artı oldu. Konya’nın düzlüğü ve boş arazileri yaşanılabilecek bir alan oluşturmaya açık. Konya’mız da İnşallah ilk beş yılda Marmara olur. Niye olmasın?
Bugün bir İzmit’i geçerken nefes alamıyorsun… Artık İzmit, İstanbul, Tekirdağ birleşti tek şehir oldu, boşluk yok. Yani bu durumda en iyi, elverişli alan Konya’da, Türkiye’nin tam ortasında lojistik bir alan. Doğu’ya yakın, Ege’ye yakın, Akdeniz’e yakın, Karadeniz’e yakın. Burada kurulan bir organize bölge, burada üretilen bir ürün her tarafa lojistik olarak çok düşük maliyetlerde gönderilebilir. Birde bugün İzmit’ten çıkan bir kamyonun Mersin’e gidişi inanılmaz zor ve maliyetli, hızlı trenle beraber tren lojistiği de yani; mal taşımacılığı da başlayacak bunun merkezi de Konya olacak…

Add comment