Vatan Tohum Kurucularından
Recep COŞKUN
Türkiye’de tarımın öneminin kuşkusuz hepimiz bilincindeyiz. Ülkemizin ekonomik yapısının temelini oluşturan etmenlerden biri olan tarımı bu denli ön plana iten sebepler var elbette. Öncelikle ülkemizin orta kuşakta yer alıyor olması, üç yanının denizlerle çevrili olması ve aynı zamanda jeopolitik ve özel konumu itibariyle oluşan olumlu birçok sebep, kalkınmada büyük rol oynuyor. Tarım da bu kalkınmada büyük bir dilimi kaplayan unsur. Kendi içinde de birçok dalı var ve bunlardan biri bitkisel üretim. Hem kendi ülkemizin ihtiyacını karşılamak hem de dünya pazarında yer almak için ise üreticilere çok fazla iş düşüyor. İşte bu üretimde tohumcuların payını ve merak ettiklerinizi sizler için araştırdık ve Vatan Tohum’un kurucularından Recep Coşkun ile bir röportaj gerçekleştirdik…
Vatan Tohum’u bize tanıtır mısınız?
Şirketimiz, 2002 yılında tamamen yerli sermaye ile kurulmuş Türk tohum firmasıdır. T.C. Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından “Özel Sektör Tarımsal Araştırma Kuruluşu” olarak tescillenen firmamız başta kavun olmak üzere, hıyar, biber, karpuz, patlıcan ve fasulye gibi sebze türlerinde hybrid (hibrit) ve açık tozlanan çeşitlerin ıslah çalışmalarını yapan bir firmadır. Son dönemlerde domates ıslahı konusunda yapılan çalışmalarla da ürün portföyü artırılmaktadır. Geliştirilen çeşitlerin tohumluk üretimini, kendi işletmemizde gerçekleştiriyoruz. Kaliteli, verimli, hastalıklara dayanıklı ve yüksek adaptasyon yeteneğine sahip olan çeşitlerimizin tohumları yurt ve dünya pazarına sunulmaktadır. 50 bin metrekare alanda ıslah çalışmalarımızı yürütürken 1 yılda 2 kez tohumluk üretim gerçekleştiriyoruz. Tohumluk üretim döneminde kapalı alanımız 100 bin metrekareye çıkmaktadır. Açık tozlanan çeşitlerde tohumluk üretimimizi ise yayla bölgelerinde gerçekleştirmekteyiz. Şirketimiz 3 ortaklıdır. 4 ziraat mühendisi arkadaşımız ıslah çalışmalarında ve bölgelerde teknik olarak görev yapmaktadır. 6 bölge bayiimiz mevcut olup bölge bayilerimizin her biri kendi bölgelerinde sebze tohumculuğu açısında üst seviyede donanım ve bilgi sahibidirler.
Hybrid (hibrit) tohum nedir? Kısaca bahseder misiniz?
Teknik deyimle; genetik olarak saflaşmış iki bireyin melezlenmesi ile meydana gelen birinci generasyon döllerine F1 hibrit denir. Burada kullanılan hatlar aynı türün içerisinde bulunan bireylerdir. Kullanılan bireyler önce kendi çiçek tozlarıyla tozlanarak teknik olarak kendileme dediğimiz işlemle % 100‘e yakın saf hale getirilir ki bu bireyler artık sürekli genetik olarak safa yakın ( %99,99) fenotip olarak ise aynı özelliği gösterir. Bu iki birey birbirlerinin çiçek tozlarıyla tozlanılarak melezlendiğinde F1 hibrit çeşit meydana gelir. Meydana gelen çeşit, anne ve babadan daha üstün özellikler gösterir, anne ve baba bireylerde bulana farklı kalitatif ve kantitatif karakterler F1 çeşide yüklenmiş olur. Bu heterozigotik yapı doğada kendiliğince de gerçekleşmekte olup canlılığın devamının da esasıdır. Biz ıslahçıların burada yaptığı, doğada kendiliğinden gerçekleşen bu olayın kontrollü bir biçimde olmasını sağlamaktır. Bizler çalışmalarımızda tür içi çalışmalar gerçekleştirdiğimiz için F1 hibrit çeşitlerin GDO ile ilgisi yoktur.
Dünya piyasasında Türkiye’nin tohum sektöründeki önemi ve potansiyeli nedir?
Türkiye, kıtaları birbirine bağlayan stratejik konumu, genç ve eğitimli nüfusu, bereketli toprakları ve eşsiz iklimi ile önemli bir tarım potansiyeline sahiptir. Ülkemizde tarım sektörü, insanların beslenmesi, istihdamı, ekonomiye katkısı ve ihracat potansiyeli bakımından büyük önem taşımaktadır. Nüfusun %30’u fiilen, bir o kadarı da dolaylı olarak tarıma bağlı ülkemizde, tohum ve tohumculuk üretimin başlangıcı ve en önemli öğesi olarak önem taşımaktadır. Ülkemiz dünyanın en fazla yaş sebze üretimi yapan ülkelerindendir. Yaklaşık 800 bin metrekare alana sahip 4 mevsimin ve geçit kuşağı iklimlerinin yaşanıyor olması hem üretim şansı, hem de bitki ıslahı açısından da pek çok sebzenin birincil ve ikincil derece gen kaynağı merkezi olmasını sağlamaktadır. Genç nüfusu ve yaygınlaşan tarımsal öğretimde meydana gelen gelişmeler ayrıca özellikle yabancı tohum firmalarında teknik eleman olarak çalışmalar sonucu oluşturulan bilgi ve beceriler ülkemizdeki tohumculuğun gün geçtikçe ülkemiz lehine gelişmesi potansiyelini arttırmaktadır.
Türkiye’de yabancı firmaların tohumculuk sektöründeki payı nedir?
1980’li yıllarda ekonominin dışa açılması, tohumculuğumuzun da dışa açılmasını sağlamıştır. Başlangıçta özel tohumculuk firmaları distribütör olarak faaliyet göstermişlerdir. 90’lı yıllarda pek çok uluslararası tohum firması, özelikle ilimizde araştırma ve çeşit adaptasyon çalışmalarını yaptıkları istasyonlar kurmuşlardır. Son dönemlerde pek çok yabancı tohum firmaları, özellikle ilimizde bu istasyonların merkezi durumuna gelmiştir. Günümüzde özellikle tarla bitkileri tohumluk ihtiyacımızın tamamına yakını yabancı tohum firmaları tarafından ülkemizde satılmakta olup sebze tohumculuğunda liderlik yerli firmalarımız lehine değişmektedir.
Yerli firmaların rekabet gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sebze tohumculuğu aslında ülkemizde tarihsel olarak bakıldığında çok da eski değildir. 1970’li yıllarda kamu kurumlarında açık tozlanan çeşitlerin tescili ve tohumluk üretimlerinin gerçekleştirilmesi şeklinde olmuştur. 80’li yılların sonuna doğru yerli tohumculuğumuz başta benimde içerisinde çalıştığım ‘Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen çalışmalarla hız kazanarak 90’lı yılların ortasında hıyar, kavun, domates, biber ve patlıcan türlerinde ilk yerli çeşitlerimiz tescil edilmiştir. Aynı yılların sonuna doğru 2000’li yıllara gelindiğinde ise öncelikle ilimiz olmak üzere ülkemizde çok sayıda yerli araştırıcı kuruluş belgesine sahip yerli tohumcu kuruluşları faaliyet göstermeye başlamıştır. Günümüzde her ne kadar toplam ithal edilen sebze, tohumluk miktar ve parasal değeri ithalat lehineyse de başta kavun olmak üzere biber, hıyar çeşitlerinin tohumluklarının % 80’i ülkemiz yerli tohumcular tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca artık sebze tohumculuğumuz gün geçtikçe ihracat lehine doğru ilerlemektedir. Şunu da bu vesile ile belirtmek isterim ki eğer yerli tohum firmaları olmasa bugün üreticimiz almış oldukları tohumluklara çok yüksek bedeller ödemek zorunda kalacaklardı. Eğer ülkemize yabancı tohumların ithalatının ilk dönemki fiyatları ile bugünkü fiyatları karşılaştırıldığında tohum giderinin çiftçi lehine değiştiğini göreceğiz ki bu da yerli tohumculuğumuzun üreticimize sağladığı en büyük olumlu etkilerdendir.
Türkiye’de çiftçinin yerli firma tohumlarına talebi nedir?
Üreticilerimizin yerli tohuma bakışı her daim pozitif olmuştur. Eğer benzer çeşitler söz konusu ise tercihini yerli tohum firmalarının lehine kullanabilmektedir. Şunu da kabul etmemiz gerekmektedir ki, tarımsal üretim üretimin şekli gereği büyük riskler içeren bir faaliyettir. Dolayısıyla üreticinin bu faaliyetlerini yürütürken mecburen hükmedebildiği risklerini minimize ederek sürdürmek istemesi kadar doğal bir durum yoktur. Bu açıdan olacak ki tercihlerini oldukça zor değiştirmektedir. Bir de buna yabancı tohum firmalarının ekonomik güçleri eklenince yerli tohum çeşitleri tercih ettirilirken güçlükler çekilmektedir.
Tohumculuk sektöründeki sıkıntılardan genel olarak bahseder misiniz?
Tohumculuk bir AR-GE faaliyetidir. Bana göre üç aşama ister; zaman, sabır ve sermaye. Bir çeşidi meydana getirmek en iyi koşullarda 3 yıl zaman almaktadır. Meydana getirilen çeşidin en az 2 üretim sezonunda ön denemelerinin yapılması gerekmektedir. Daha sonra bunun tohumunun üretilmesi ve satışı en iyi koşullarda beş yıllık zaman almaktadır ki bu dönem tamamen AR-GE için maliyet dönemidir. Çeşit satışa sunulduktan sonra o güne kadar yapılan gider ile yeni çeşitlerin meydana getirilmesi amacıyla yapılan maliyetler bu çeşit ile karşılanmaya çalışılacaktır. Maalesef ülkemizdeki sermaye sahibi bilinci buna pek uygun değildir. O açıdan yatırımcı için tohumculuğun AR-GE kısmı pek cazip olmamakta ve bu da tohumculuk sektörümüzün ekonomik anlamda dar boğazlar yaşamasına sebep olmaktadır. Tohum üretildikten sonra gerek fide sektöründen geçtikten, gerekse doğrudan üretici tarafından ya da doğrudan araziye tohumun ekilmesi şeklinde çoğu kerede fideye dönüştürüldükten sonra araziye dikilmektedir. Dolayısıyla tohumun safiyet, çimlenme ve sürme gücü açısından üstün özellikler kazandırılması gerekmektedir. Bu kısım yüksek bir tohum teknolojisini, bilgiyi ve maliyeti gerektirmektedir. Ülkemizde tarımsal üretim, gerek çevresel faktörler, gerek ekonomik faktörlerden çok çabuk etkilenmektedir. Bu da üretimde ciddi dalgalanmalara sebebiyet vermektedir. Üreticinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar en önemli girdi tedariki olan tohumculuğumuzu doğrudan etkilemekte, üretilen tohumun stoğa dönüşmesine, ödeme vadelerinin uzamasına sebep olmaktadır.
Yerli bir firma olarak devlet desteği görüyor musunuz?
Devletimizin AR-GE firması olmamızdan dolayı destekleri olmaktadır. Üniversite ile elimizdeki hatlarımızın testlenmesi amacıyla yapmış olduğumuz proje sonucu hatlarımızın testlenmesini sağlamış bulunmaktayız. Ayrıca sanayi bakanlığımızın da fuar ve tanıtım destekleri sınırlı da olsa bulunmaktadır.
Bir çiftçi Vatan Tohum’u neden tercih etmelidir?
Vatan Tohum olarak bizler çeşitlerimizi meydana getirirken öncelikle toplumumuzun, tüketici başta olmak üzere pazarın ve pazarcının, kısacası sektör içindeki tüm paydaşların tercihlerini dikkate almaktayız. En fazla satışını yapmakta olduğumuz kavun çeşitlerimizin ıslahında kendi gen kaynaklarımızı kullandık. O açıdan “kırkağaç” çeşitlerimiz gerek görüntüsü gerekse raf ömrü ve diğer özellikleri ile alışık olduğumuz “kırkağaç” kavun tiplerinin genel özelliklerini göstermektedir. Bunun yanında satmış olduğumuz “galia” kavunlarımızdan başta “zümra” f1 kavun çeşidimiz, damak zevkimize uygun ananas tipinin raf ömrü uzun, hastalıklara dayanıklı tipidir. Bunun yanında biber çeşitlerimizden 573 f1 ince kabuklu, düzgün dört lobu ile gerçek Türk tipi dolmalık biber olması nedeniyle üreticilerimiz tarafından tercih edilmektedir. Dünyada ilk olma özelliğine sahip oturak barbunya çeşidimiz “barbi”, firmamız tarafından melezleme ve teksel seleksiyonla geliştirilmiş, “oturak baklası”nın dışı renkli içi ise beyazdır. Bu özellikle bölgemizde “ayşe kadın” fasulyesinin sırıkta yetiştirilerek barbunyaya dönüştürülmesi şeklinde oluşturulan barbunyanın daha az maliyetli ve aynı lezzetle ve daha verimli olarak üretilmesini sağlamasından dolayı üreticilerimiz tarafından tercih edilmektedir. “Beith alpha” tipi hıyar çeşitlerimizin tamamı lezzetli ve tüketim zevklerimize uygundur.
Üzerinde çalıştığımız tüm çeşitlerimiz hastalıklara yüksek derecede dayanıklıdır. Bu durum üreticimize üretim esnasında kolaylıklar sağlamaktadır. Aynı zamanda daha sağlıklı ürünlerin de elde edilmesini sağlamaktadır.
Sektörde yer almak isteyen girişimcilere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Öncelikle bizim işimizin çok emek isteyen bir iş olduğunu belirtmeliyim. Pes etmeden çok çalışarak iyi ürünler ortaya konulabilir. Önceki sorularda da bahsettim. Zaman ve sabır ikinci koşul. Ürünlerin geri dönüşümü için zaman ve bu zaman içinde sabır şart. Bir diğer şartımız kesinlikle sermaye. Sermaye olmadan bu çalışmaların olması imkansız. Tüm koşullar sağlandığında girişimciler de karşılıklarını alacaktır.