Yılmaz FAZILOĞULLARI

Dünya Bilek Güreşi Şampiyonu

Dünya Bilek Güreşi Şampiyonu Yılmaz FAZILOĞULLARI

Dünya Bilek Güreşi Şampiyonu Yılmaz FAZILOĞULLARI

Dünya Bilek Güreşi Şampiyonu

Yılmaz FAZILOĞULLARI

Bu sayımızda Dünya Bilek Güreşi Şampiyonumuz Yılmaz Fazlıoğulları ile Avrupa’daki liderliğimizi, orada ki atmosferi ve alanındaki gelişmeleri değerlendirdik…

 

Yılmaz Bey kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1977 Erzurum doğumluyum. 20 senedir profesyonel anlamda bilek güreşiyle uğraşıyorum. Dört erkek iki kız olmak üzere altı kardeşiz. 13 yaşında bir oğlum var. Bekârım. Sporu çok seviyorum. Boş vakitlerimde devamlı sporla uğraşıyorum. Sivil bir spor merkezinde antrenörlük yapıyorum.

Haltere ve bilek güreşine kaç yaşında başladınız?
Ortaokuldayken amatör olarak sporla uğraşıyordum. Spor yapmayı çok seviyordum. 20 yaşımdan itibaren de profesyonel anlamda spora başladım. Boş vakitlerimde devamlı spor yapıyordum. İlk olarak bilek güreşiyle uğraşmaya başlamıştım. Aynı zamanda halteri de devam ettirdim. Halterde de Türkiye derecelerim var ama yurt dışına çıkamadım. Bu yüzden milli değilim.

Kendime bir hedef belirledim. İlk kazandığım Türkiye madalyasını bilek güreşinde almış ve çok sevinmiştim. 2006 senesinde İstanbul’daki şampiyonada Türkiye üçüncüsü olmuştum. Sonra devamı geldi. İkincilik, birincilik derken yurt dışına açıldım. Uzun süre yurt dışında derece yapamadım. 5 – 6 tane ülkeye gittim.

26.sı Romanya’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda sağ bilekte birinci, sol bilekte de ikinci oldunuz. Bu süreci anlatabilir misiniz? Rakipleriniz kimlerdi? Hangi ülkelerdi?
Bilek güreşinde ülke sayısı çok önemlidir. Çünkü sayı tutmazsa ödül de alamıyoruz. Orada da 8 – 10 civarında ülke vardı. Şu an aklıma gelenler Rusya, Polonya, Brezilya, Norveç, Belarus… Sporcuların katılımı yoğundu. Bunlardan 18 tanesi benim kilomdaydı. Çok şükür ki hepsini eledik. Takım olarak da Avrupa Şampiyonu olduk ve Türk ekibi olarak kupamızı aldık.

Avrupa Şampiyonası’nda sizin gibi iki kolda da madalya alan başka sporcular var mıydı?
Arkadaşlarımız arasında benim gibi iki kolda da derece yapanlar var. Avrupalılar da var, onlar da iyi hazırlanmıştı.

Peki, Türkler gerçekten de bilek güreşinde başarılı mı?
Bilek güreşinde dünya genelinde çok iyi sporcular yetiştiriyoruz ve bu konuda da oldukça iddialıyız. Çünkü bilek güreşinde Türk sporculardan daha iyisi yok.

Bilek güreşine başlamanın yaşı var mı?
Belirli bir yaşı var. Çünkü çok fazla zaman ve emek isteyen bir spordur. Ben yıllardır bu yolda mücadele veriyorum ve Avrupa Şampiyonluğunu ilk defa kazandım. Bu yolda diyete girdim, sıkı bir çalışma programından geçtim ve kendime belirlediğim hedef için mücadele ettim.

Peki, sizin röportajınızı okuyan çocuklar ya da gençler bilek güreşçisi olmak isterse ne yapmalıdır?
Önce kulübe gelecekler, çalışmaya başlayacaklar. Bilek güreşini herkes yapamaz. Hocaları kemik yapılarının uygun olup olmadığına bakacak. Uygunsa öğrenci sıkı bir çalışmayla çok iyi yerlere gelebilir. Diğer sporlar gibi bilek güreşinde de sürekli antrenman yapılması gerekiyor. Azimli ve sabırlı olmak büyük önem taşıyor. Sabırla bu aşamadan sonra belirli yerlere gelebilirler.

Konya’da lisanslı olarak kaç tane bilek güreşçisi ya da kulüp var?
3 – 4 civarında kulüp, 25 – 30 civarında da bilek güreşi sporcuları var.

Türkiye’de bilek güreşi lisansına sahip bayan sporcular var mı?
Maalesef, henüz yok.

Bilek güreşine ilk başladığınızda hayaliniz neydi?
Türkiye Şampiyonluğunu hayal etmiştim. Şimdi Avrupa Şampiyonuyum. Sıradaki hedefim Olimpiyatlar ve Dünya Şampiyonası. Olimpiyatlara girersem eğer orada da Türkiye’yi temsil edeceğim. Ama o zamana kadar önüme bakmalıyım. Öncelikle sırada Dünya Şampiyonası var. İnşallah Dünya Şampiyonluğunu Türkiye’mize getireceğim.

Final de Belarus’la karşılaştınız. Bu karşılaşmada yeneceğinizi hissettiniz mi ya da birini yenerken ne hissediyorsunuz?
İnanç. İnanarak yaparsan yapamayacağın hiçbir şey yoktur. İnsan, ciddi anlamda kendine inanırsa ve azmederse her şeyi yapabilir. Ben azmettim, madalyayı alacağıma da rakibimi yıkacağıma da inandım. Aslanlar gibi rakibimi devirdim, madalyamı kazandım ve İstiklal Marşımızı okuttum.

Bilek güreşi yapmadan önce birbirinizin güçlerini kontrol ediyor musunuz? Yani yenip yenemeyeceğinizi ölçebiliyor musunuz?
Bu konuda rakibe fırsat vermemek gerekiyor. Çünkü orası Türkiye gibi değil. Türkiye’de olsan rakiplerini tanırsın ama orada tanıyamıyorsun. Ne yapabileceğini bilmiyorsun. Dolayısıyla da bu riske girmemek gerekiyor. Ona hiç zaman tanımadan tüm gücünle rakibinin üzerinde hâkimiyet kurmalısın. Onlara, Türkün gücünü gösterecek, bir anda vurup gideceksin. Neye uğradıklarını şaşıracaklar.

Bilek güreşi aslında erkek sporudur. Erkekler aralarında güç gösterisi yapmak için bilek güreşine tutuşurlar. Sizce, bilek güreşi gücün göstergesi midir? Erkekler arasındaki güç farkını belirleyebilir mi?
Bilek güreşi, Osmanlı zamanından gelme bir spor dalımızdır. Yani, ata sporumuzdur. Fakat futbol ya da tekvando kadar çok tanınmıyor. Bilek güreşinde dünyanın bütün ülkelerinden daha iyiyiz. Çünkü biz Türk kanı taşıyoruz. Bu nedenle Uluslararası yarışmalarda önümüzü kesmeye çalışıyorlar. Çünkü geçmişe nazaran daha azimli daha başarılı bir Türkiye imajı çiziyoruz. Bu da onları korkutuyor.

Biz, ülkemizi bilek güreşinde temsil ediyor ve İstiklal Marşımızı orada okutmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Sıradaki hedefimde dokuzuncu ayda Bulgaristan’da yapılacak olan Dünya Şampiyonası var. Bunun için hazırlıklara şimdiden başladım ve bu uğurda azimle çalışacağım.

Teşekkür etmek istediğiniz insanlar var mı? Size, şampiyonluğa giden yolda destek olan, katkılarını esirgemeyen insanlar var mı?
İlk olarak; Meram Belediye Başkanımız Fatma Toru hanımefendiye teşekkür ediyorum. Bedensel Engelliler Spor Sorumlusu ve bilek güreşi as başkanımız Taner Canyurt hocama, Milli Takım Antrenörüm Nurettin Yüksel hocama, Selahattin Çöptan hocama, Kulüp Başkanımız Hüseyin Saraç hocama da teşekkürlerimi sunuyorum. Emin Görmüş hocam biraz rahatsız, buradan ona da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Aileme, dostlarıma kısacası herkese manevi desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Allah hepinizden razı olsun. Sevenlerimin duasıyla, inancımla kazandığım madalyamı Türk milletimize ve şehitlerimize armağan ediyorum. Ben en büyük ödülümü orada İstiklal Marşımızı okutarak kazandım.

Halterde de Türkiye Şampiyonluğunuz var. Hangi dal da yarıştınız?
Beinc pres halter diyoruz, yatarak kaldırdığımız halterler. 4 kere Türkiye birinciliği, 2 kere ikincilik, 1 kere de üçüncülük kazandım. 165 kiloluk halteri, komutla beraber göğse indirerek iki saniye bekliyor, ardından komutla tekrar kaldırıyorsunuz. Bırak komutuyla da bırakıyorsunuz.

Halterde hedefleriniz var mı? Avrupa Şampiyonasına gitmeyi düşünüyor musunuz?
Halter ve bilek güreşi aynı anda olmuyor. Birbirlerine çok ters sporlar ve ben ikisinde de başarı sağladım. Artık sadece bilek güreşine adapte olmam gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle de halteri bırakmaya karar verdim. Zaten halterde de hatırı sayılır başarılara imza attım. Türkiye’de defalarca birinci oldum.

Yani, bundan sonra dal olarak sadece bilek güreşinde devam edecek ve genç nesilleri yetiştireceksiniz.
Evet, çünkü halter de yurt dışına çıkma olasılığım çok düşük. Çünkü yurt dışında, benim kilomda olup da 220 kilo kaldıranlar var. Ben, 165 kiloyla onlardan daha altta yer alıyorum. Bu nedenle de yetersiz kalıyor ve milli takıma alınmıyorum. Benim hedefim yurt dışında madalya almak, orada İstiklal Marşımızı okutmak. Bu hedefimi gerçekleştiremedikten sonra da boşa kürek sallamanın bir manası yok. O yüzden, bilek güreşinde devam edeceğim.

Amacınız Olimpiyatlarda da İstiklal Marşını okutmak mı?
İnşallah, Olimpiyatlarda da Türkiye’mizi temsil edecek ve İstiklal Marşımızı orada da okutacağım.

Aslında azimle şampiyon olmanızı sağlayan sebep, oralarda İstiklal Marşımızı okutmak ve şehitlerimize armağan etmek miydi?
Biz bu topraklara, bu devlete, bu millete minnet borçluyuz. Onlara minnet borcumuzu bir nebze de olsa ödemek, şehitlerimizin kanını yerde bırakmamak için Türk bileğinin bükülmeyeceğini dünya âleme ispatladım. Şampiyon olduğum zaman internette ödülümü şehitlerimize ve Türk milletime armağan ettiğimi paylaştım. Bu benim için büyük bir onurdu.

Uçakta Türkiye’ye dönerken kaptan “Bir haber aldım. Sizinle paylaşmak istiyorum” dedi. Ardından; “Uçağımızda Türk milli takımı bilek güreşi ekibimiz var. Kendileri Avrupa Şampiyonu olmuştur. Ekip olarak da kendilerini kutluyoruz” diye anons etti. Yolcular alkışladı. Bu çok gurur vericiydi.

Add comment