Hüseyin Aksoy

Form Halı Genel Müdürü

Form Halı Genel Müdürü Hüseyin Aksoy

Form Halı Genel Müdürü Hüseyin Aksoy

“Halı; o milletin kültürüdür”

El emeği göz nuru halılar Form Halı’daki usta ellerde bambaşka bir görünüme bürünerek mekanlara değer katıyor. Desen ve renkleriyle sevinci, mutluluğu, hüznü ilmeklerinde taşıyan halılar yine eskisi gibi hak ettiği rağbeti görüyor. Halıların bu değişimini Form Halı Genel Müdürü Hüseyin Aksoy’la konuştuk.

 

Halıcılık babanızdan gelen bir meslek mi?
Babamdan kalan bir meslek değil. Ben İstanbul’da iktisat okudum. Daha sonra Kapadokya’ya gelip turizm sektörüne atıldım. Ürgüp’te o dönemin en büyük tatil köyü olan otelimizin işletmeciliğini yapmaya başladım. Restaurantı , havuzu, kulüpleri ile komple bir tesisti . Orada halı ve hediyelik eşya mağazamız da vardı. Turlar üç dört otobüs geliyor, önce Türk kültürünü tanıtıp ardından halılarımızı sergiliyorduk . Halı satmakta yetiştiremez konuma gelmiştik. Daha sonra üretmeyi planladık. Konya imalat olarak daha uygundu ve buraya yerleştik. Kirada kalıyorduk. Sonra işler iyice büyüdü. 2. Organizede fabrika yaptık. Taşındığımız dönemlerde 6 bin tezgahla çalışıyorduk. O zamanlarda iş yetiştirmek çok zordu. Halı tamiri, yıkama, boyama bütün prosesleri kendimiz yapıyorduk. Burada güzel işler yapılınca Konya’da kalıcı hale geldik ve imalatımızı Konya’da yapmaya karar verdik.

El dokuma halıları zamanla az satılmaya başladı. Bunun sebebi ne?
Tamamen fiyatla alakalı. Bir şeyin duraklama dönemi bir de durma dönemi vardır. Dokuma halılar 8-9 yıl önce tamamen duruşa geçti. Mesela Almanya’da fuara gidiyoruz İranlılar hala hazır dokuma halı getirip satıyorlar. Türkiye’de artık bu kalmadı. Çünkü insan emeği çok pahalı. Stok maliyetini bile karşılayacak durumda değil . Burada insan emeği pahalandığı için patchwork diye bir moda çıktı. El halısı gittikçe yavaşladı. Patchwork tavan yaptı ama o da şu anda düşüşlerde. İnternet ortamında şimdi herkes her şeye çok rahat ulaşıyor, fiyatları görüyor. Herkes daha ucuz nasıl temin edebilirimin peşinde. Meraklısı için dokuma halılar yapılıyor. Fuarlarda çok güzel kök boya halılar getiren arkadaşlarımız yer alıyor. Amerikan pazarı için büyük ebat uşak halıları dokutturanlar da mevcut.

Patchwork’e geçişiniz klasik el dokuma halıların eskisi gibi rağbet görmemesinden mi kaynaklandı?
İstanbul Halıcılar İhracatçılar Birliği her yıl istatistiklerini alır. Bu yıl en çok ne satılmış, en az ne satılmış. Bunlardan hareketle biz geleceğe dönük projelerimizi disiplinize ederiz. Yatırımlarımızı ona göre yaparız. Şu anda patchwork olayı hala devam ediyor, edecek de . Ama yavaş yavaş duruşa geçeceğini hissediyoruz. Biz de yatırımlarımızı ona göre planladık. Burayı kurduktan altı ay sonra ihracattan dolayı ikincilik ödülü aldık. Şu anda her şeyini kendi yapan, dışarıdan hiçbir şeye ihtiyaç duymayan tek firmayız.

Patchwork için kullandığınız halıları nerelerden sağlıyorsunuz. Bunlar içerisinde kendi dokuttuğunuz halılar da var mı?
O halılar yok. Çünkü biz Isparta ve Demirci halıları dokutturmadık. Patchworkte kullanılan en uygun halı Isparta ve Demirci halıları. Bizim dokutturduğumuz halılar yün halılardı. Çok kaliteli Yeni Zelanda yünü kök boyalar kullanıyorduk. Gramajı ince ve işçiliği çok yüksek performansta halılar çıkartıyorduk. Patchwork için kullandığımız halıları da Türkiye’nin dört bir yanından topluyoruz.

Her zevke hitap edecek modeller yapıyorsunuz ve uluslararası markaların mağazalarına girmeyi başaran ender halıcılardansınız. Bunun için ne gerekiyor?
O firmalarla çalışabilmeniz için alt yapınızın sağlam olması lazım. Florasan ampulünüzü nereye attığınızı bile soruyorlar. Çünkü tehlikeli atığa giriyor. Kanalizasyon bağlantı izninizin olup olmadığını da sorguluyorlar. Bu markalarla çalışmak sadece ürünle olmuyor. Çevreye duyarlılığınızı bile test ediyorlar. Kullanılan boyaların kanserojen madde içermemesi gerekiyor, boyalarımızı İsviçre’den ithal ediyoruz. Bunların belgelerini alıp o firmalara dosya halinde teslim ediyoruz. Florasan ampulümüzü atık madde toplayıcı firmalara teslim edip fatura karşılığı alıyoruz. İş güvenliği , mesai saatleri, sigortaların bütün dünya normlarına uygun şekilde olup olmadığını belgeliyoruz. Bu firmalar her ülkeden en güzel kanunları alıyorlar, o kanunlara uygun olup olunmadığımızı her yıl kontrol ediyorlar.

Siz ürünlerinizde direk kadınlara mı hitap ediyorsunuz ?
Bizim toptan verdiğimiz müşterilerimiz kendi bayilerine dağıtıyor orada ki tercihleri genelde bayanlar yapıyor.

Evinizde de kendi yaptığınız halıları mı kullanıyor musunuz?
Tabi ki kullanıyorum . Ben daha çok bozuk düzen, standardın dışına çıkmış halıları tercih ediyorum. Bir de ben resmi kolleksiyonerim. Arkeolojik eserler, etnografik eserler, sikkeler bu tür tarihi bir misyonum da var. Evimin dizaynında bu zevkimi ön planda tutuyorum. Halıları da ona uygun seçiyorum.

İnsanlar artık sıradan tekdüze şeylerden kopup kendine özgün ürünler mi tercih ediyor?
İnsanlar artık kullandığı üründe kendisinin de katkısı olduğunu hissetmek istiyor. Müşterilerimize gördüğün rüyayı bize anlat beraber yorumlayalım diyoruz. Müşteriler buna inanılmaz seviniyor. Benim de katkım var bunda diyerek kullanıyor.

Baktığınız zaman bütün üretimler birbirine benziyor. Hangi eve gitseniz kendi evinize girmiş gibi hissediyorsunuz. Siz bu farkı mı ortaya koymaya çalışıyorsunuz?
Biz herkesin kendi evini oluşturmasını sağlıyoruz. Koltuğu, pufu, yatak örtüsü vs. Bir konsept oluşturuyoruz ve modelin sadece o kişiye ait olmasını istiyoruz.

Bir halıya baktığınız zaman ne görüyorsunuz?
Bir halıya baktığım zaman onun röntgenini çekiyorum. O halı eğer el dokuma halısıysa nerede dokunduğundan kullanılan malzemesine kadar, makine halısıysa kullanılan malzemesine kadar tümünü görüyorum.

Türkiye halıcılıkta çok zengin bir ülke değil mi?
Zengin fakat yavaş yavaş artık kaybolma yolunda. İnsanlar dünya ihtiyaçlarına çok kapılmış durumda. Dönüp bunlara bakacak zamanları kalmıyor. Eyvah diyeceğimiz zamanlar inşallah gelmez .Çünkü halı demek milletin kültürü demek.Kağıt bile yok olur ama halı yok olmaz. Üç bin beş yüz yıllık pazırık halısı çıktı toprağın altından. Şu anda İstanbul Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde çürümemiş sapa sağlam duruyor. İtalya başka bir şeyi sahiplenmiş, Fransa başka bir şeyi sahiplenmiş. Türkiye de baklavayı sahipleniyor. Tamam o da lazım fakat asıl sahip çıkacağımız daha derin şeyler var. Üç bin beş yüz yıl önceki kültürümüze sahip çıkmamız gerekiyor. Mesela ondaki motifler, o günün ilkellikleri bugüne nasıl yansıtılabilir, onları planlamamız lazım.

Bundan sonraki hedeflerinizi nasıl planlıyorsunuz?
Halıyla. kilimle alakalı tekstil ürünlerinde herkes farklı ürünler talep ediyor. Birisi perde diyor öteki yatak örtüsü. Amacımız tekstil yapmak değil, halıyla onun entegrasyonunu sağlamak. El halısıyla makineyi birleştirerek de çok farklı bir ürün ortaya koyduk. Baskı yöntemiyle özel halıları baskı şeklinde üretiyoruz. Bunun içerisinde ipek halılar da var. Tamamen kendi üretimimiz olan bu ürünlerde en kaliteli malzemeleri kullanıyoruz.

Add comment