Ali CAMGÖZ

HİPOSAN Yönetim Kurulu Başkanı

HİPOSAN Yönetim Kurulu Başkanı Ali CAMGÖZ

HİPOSAN Yönetim Kurulu Başkanı Ali CAMGÖZ

“Babamın tecrübesi bize miras”

Ali CAMGÖZ
HİPOSAN Yönetim Kurulu Başkanı

Halit ve Ziya Camgöz tarafından 1988 yılında kurulan Hiposan; bugün dünyanın dört bir yanına ihracat yapan, istihdam sağlayan, ekonomiye ciddi katkı sağlayan firmalar arasında yerini aldı.  2011 yılında ortaklıktan ayrılan firmada üç kardeş omuz omuza vererek firmayla birlikte hedefleri de büyüttü. Hiposan’ı Ali Camgöz’le konuştuk…

 

Hiposan’ın kuruluşundan bahseder misiniz?
Rahmetli Babam Halit Camgöz, amcam rahmetli Ziya Camgöz’le birlikte firmayı 1988 yılında kurdular.2001 yılında ortaklıktan ayrıldılar. Biz kendimiz devam ettik. Damper, araç üstü hidrolik ekipman sektöründe çalışıyoruz. Araç üstü ekipmanların hidrolik sistemlerini üretiyoruz. Ürettiğimiz ürünlerin yüzde 60’a yakınını yurtdışı pazarına, yüzde 40’ını da yurtiçi pazarına sunuyoruz. Beş kıtaya ihracatımız söz konusu.

Babanızın ilk mesleği de bu sektörle mi ilgiliydi?
Babam iş hayatına 60’lı yıllarda tornacı olarak başlamış. Bu sektörle hiç alakası yokmuş. 1988 yılına kadar farklı firmalarda çalışıp bu sektörde de kendi işini kurmuş. Bu yıl 28. yılımız. Biz 2. kuşağız. Ben de okulumu bitirip insan kaynaklarında yüksek lisans yaptıktan sonra 2003 yılında tamamen fiili olarak çalışmaya başladım. Kardeşlerim Mehmet ve Murat babamın yanında çekirdekten yetiştiler. Onlar benden daha önce başladı. Biz de kendimizi geliştirdik git gide büyüdük. Şu an 4.Organize Sanayi Bölgesi’nde yeni fabrikamızın inşaatı bitmek üzere. Birkaç ay içerisinde faaliyetlerimizi orada sürdüreceğiz.

Babanızın kurduğu bir şirketin üzerine ekleyerek faaliyetlerinizi büyütüyorsunuz. Babanızdan edindiğiniz prensipler ne oldu?
Ben okulda bu işin teorik kısmını öğrendim ama pratik kısmını, birçok tecrübeyi babamdan edindim. Hem piyasayı, hem işin işleyişini, üretimi, kazandığımız tecrübelerin büyük bir kısmı bize babamdan miras. Onun bizi yönlendirmesi, yanlışlarımız, hatalarımızda bizi uyarması, yol göstermesi kendimizi geliştirmemizde etkili oldu. İş hayatında güvenilirliğin, itibarın ne denli olduğunu da babamdan öğrendik. Bazen bir sözün senet yerine geçtiğini de. Paranın kazanılabileceğini ama kaybedilen itibarın asla geri gelmeyeceğini yine babamdan öğrendik. Biz de tüm iş hayatımızı bu değerler üzerine kurduk. Babamın sağladığı itibarı korumak, artırmak en büyük amacımız oldu.

Babanızla çalıştığınız dönemlerde işle ilgili fikir ayrılıkları oluyor muydu?
Mutlaka oluyordu. Biz gençliğin verdiği heyecanla çoğu zaman hızlı gidiyorduk. Varacağımız noktaya daha çabuk ulaşmak istiyorduk. Ama babam her zaman geçmişten gelen tecrübelerinden dolayı bize yön veriyordu. Babamın frenlemesiyle yanlıştan döndüğümüz de çok olmuştur. Burada babamın tecrübesi, öngörüsü bize her zamanki gibi yol göstermiş oldu. O zamanlar bu frenlemelere kızsak da her defasında babamızın haklı çıktığını görmek şaşırtıyordu. Babam 2012 yılında vefat etti. Onun bize kazandırdığı prensipler yol göstericimiz oldu.

Babanızın vefatından sonra işleyişte ne gibi değişiklikler oldu?
4. Organize Sanayii’ndeki arsa başvurusunu babamla birlikte yapmıştık. Arsanın tahsisi ve inşaata başlamamızda babam yoktu. Keşke o da görseydi bunları. Şimdi babamdan aldığımız tecrübelere dayanarak biz birbirimizi frenliyoruz. Artık piyasanın şartları çok hızlı değişiyor. Biz de firmanın ayakta kalabilmesi için hızlı ve doğru kararlar alıp bu duruma uyak uyduruyoruz. Bunu da doğru bir şekilde uygulamak gerekiyor. Şu an onun için çabalıyoruz. Firmamızı daha hızlı hedeflere fazla yara almadan nasıl ulaştırabiliriz? Bununla ilgili istişareler yapıyoruz. Şu anda görülmeyen bir kriz var. Belki de insanlar görmek istemiyor. Bu krizden nasıl güçlenerek çıkabiliriz çabasındayız. Hedeflerimize adım adım sapmadan ulaşıyoruz. Küçükken hafta sonları, yaz tatilleri hep babamın işyerindeydik. Babamın müşterilere karşı tutumları, çalışanlarla olan ilişkileri, piyasa şartlarına nasıl reaksiyon gösterdiğini gözlemliyorduk. Bu tecrübelerden de şuan fazlasıyla yaralanıyoruz.

Sektörünüzde yaşadığınız en büyük problem ne ?
Sektörümüzde yaşadığımız en büyük problem firmalar arasında zarar verecek boyutta yaşanılan rekabet. Zor bir sektördeyiz. Aktörler fazla. En fazla üretici Konya’da . Genelde Konyalı firmalar arasında bir rekabet var. Fiyatla ilgili rekabete çok girmiyoruz. Bizim belli bir kalite standardımız var. Bu standardın altına düşmeden müşterimizle en iyi kaliteyi en uygun fiyata vermeye çalışıyoruz. Yine en uygun kaliteyi en uygun şartlarda tedarik etmek hedefimiz. Sektörde de belli bir yerimiz var. Bu yerimizi daha da büyütmeyi hedefliyoruz. Politikamız da bu.

İhracata ne zaman başladınız?
90’lı yılların başında İran, Irak, Suriye gibi komşu ülkelerle başladı. Daha sonra biz de fuarlara katılarak, çeşitli reklam araçlarını kullanarak, müşterilere bazen ziyaretler yaparak yurtdışı pazarımızı da arttırmış olduk. Şuan Amerika, Afrika, Asya, Avrupa, Avustralya yani bütün kıtalara ihracatımız var.

Konya’da çok aktör var demiştiniz . Konya bu alanda Türkiye’de söz sahibi denilebilir mi?
Bu işin merkezi Konya diyebiliriz. Konya bu alanda Türkiye’de önemli bir yerde.

Merkez olmasına rağmen bir kümelenme söz konusu mu ?
Bu sektörün tarihinde böyle bir şeyle hiç karşılaşmadım. Farklı sebeplerden dolayı insanları bir araya getiremiyorsunuz. Şuan güçlü olanın ayakta kalabileceği bir ortam var.

Üç kardeşin bir arada çalışması zor oluyor mu ?
Tabi yeri geliyor fikir ayrılıklarımız illa ki oluyor. Ama kardeşlerimle gayet iyi bir uyum içinde çalışıyoruz. Çoğu kararı birlikte alıyoruz. Zaman zaman birbirimizi frenliyoruz. Omuz omuza vererek babamın kurduğu bu şirketi çok daha iyi yerlere taşımayı istiyoruz.

Kurumsallık adına ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
Bizim de kurumsallaşma adına bazı çalışmalarımız var. Ben kurumsallığın firmaların bünyesiyle uyuşması düşüncesindeyim. Çünkü bazen firmanın alt yapısı kurumsallığa uygundur , çabuk geçilebilir. Bazen de çok sancılı geçişler oluyor. Firmanın kendisini iyi analiz etmesi lazım. Nasıl bir kurumsal sistemle geçersem bize faydası olur? Biz de onu etüt ettik. Adım adım uyguluyoruz. Her hafta toplantılarımız oluyor. Durumları değerlendiriyoruz. Daha iyi ne yapabileceğimizi görebilmek için uğraşıyoruz. Kurumsal bir yapı oluşturmaya çalışıyoruz. Tabi eksikliklerimiz var. Onları da zamanla gidereceğimizi düşünüyorum.

Son olarak yurtdışı fuarlarının size katkısı ne oluyor?
Fuarlar artık sosyal içerikli, fikir paylaşımlarının yapıldığı, yeni ürünlerin lanse edildiği bir platform halini aldı. Yurtiçi, yurtdışı fuarları yeni müşteri bulmaktan ziyade müşterilerimize biz buradayız diye hissettirmek, sorunlarımızı ve memnuniyetlerimizi dile getireceğimiz bir buluşma noktası oldu. Bazı prestijli fuarlar var. Hem Türkiye’de hem dünyada bunları takip etmeye çalışıyoruz. Sektör tarafından kabul edilen önemli fuarları takip ediyoruz.

Add comment