Demokrasi Bayramı

15 Temmuz 2016 Cuma

Demokrasi Bayramı

Demokrasi Bayramı

Demokrasi Bayramı

15 Temmuz 2016 Cuma. Türkiye için insanların bir haftalık iş yoğunluğunun son gününü yaşadığı, sabah erken saatlerden itibaren sosyal medyada Cuma mesajlarının paylaşıldığı, hafta sonu planlarının yapıldığı, kadınların evlerini hafta sonuna hazırladığı, çocukların aileleriyle geçireceği güzel iki güne hazırlandığı sıradan bir gündü… Devamı ise…

 

15 Temmuz 2016 Cuma. Bu gün Türkiye’de sıradan bir gün olarak başladı. İşi biten evine gitmek için yola koyuldu, iş planları, hafta sonu planları yapıldı. Gençler tam da yaşlarının getirdiği enerjiyle parklarda, caddelerde , kafeteryalarda, Türkiye’nin dinamizmini yansıtırcasına cıvıl cıvıl yerlerini aldı. Türkiye’de insanlar özgürdü. Demokrasiye alışmış, iliklerine kadar işlemiş bu kavramla yaşıyordu.

Ankara semalarında sıradanlığı bozan sesler yükseldi önce. İnsanın içini ürperten, filmlerde, savaş yaşayan ülkelerle ilgili haberlerde duyulan seslerdendi bu. Pek çok Ankaralı belki de havadaki uçağı, jeti, helikopteri ilk kez bu kadar yakından gördü. Korku, merak, endişe ya da yaşanan o duygu neyse… İçleri doldurdu. Diğer yandan İstanbul’da köprüler askerler tarafından ulaşıma kapatıldı. Sıradan bir gün hızla sıra dışı bir görünüme bürünüyor, o saçma his insanların ruhunu sarıyordu. Türkiye o haberlerde görülen, filmlere konu olan ülkeler gibi olmamalıydı.

Merakların doruğa ulaştığı o dakikalarda ilk açıklama da Başbakan Binali Yıldırım’dan geldi. O günü sıra dışı yapan, Türk Silahlı Kuvvetler’in içerisindeki bir grup cuntanın kalkışmasıydı. Yani bir darbe girişimi.

Geçmiş dönemlerde darbe yaşayanlar bunun ne demek olduğunu çok çabuk anladı. Kara bulutların sarıp sarmaladığı bir Türkiye geçti gözler önünden. Ama gençler, çocuklar olayın ciddiyetini belki de TRT ekranlarında zorla okutulan darbe bildirisinde kavrayabildi. O bildiride yer alan ifadeler bir yana “Sokağa çıkma yasağı uygulanacaktır” cümlesi küçücük çocukların bile özgürlüklerinin ellerinden alınacağını anlamasına yetti. Çünkü sokak çocuktu, gençlikti. Sokak özgürlük, dinamizmdi. Ard arda yaşananlar bir kabusu andırıyor, insanlar kendilerini rahatlatacak bir açıklama, hareket bekliyordu. İşte haber alma özgürlüğünün ne demek olduğu da o dakikalarda anlaşıldı. İnsanlar ekran başında an ve an olup biteni takip ediyor, güzel ülkesinde yaşananları gözü yaşlı anlamaya çalışıyordu.

Ekranlarda olayın boyutu daha da netleşmeye başlamıştı. Olup bitenin cevabı şuydu. 15 Temmuz 2016. Türkiye askerî darbe girişimi ya da darbecilerin verdiği adıyla Yurtta Sulh Harekâtı. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından gerçekleştirilen askerî darbe teşebbüsü.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmî internet sitesi ve TRT’de yayınlanan bildiride ordunun yönetime el koyduğu ifade edilerek ülkede sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ilan edildiği açıklandı.

İstanbul’daki Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün Jandarma tarafından kapatılması ile başlayan süreçte, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman ve yaklaşık 50 kadar milletvekilinin mecliste bulunduğu sırada F-16 savaş uçakları meclis üzerinde uçuş yaparak parlamentoyu dört kez bombaladı. Ankara’nın Beştepe semtinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na bombalama girişiminde bulunulsa da başarılı olunamadı, Muğla’nın Marmaris ilçesinde bir otelde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı suikast girişiminde bulunuldu. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ve Jandarma Kuvvetleri Komutanı Galip Mendi darbeyi gerçekleştiren askerler tarafından rehin alındı.

Gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başkomutan sıfatıyla gerçekleştirdiği konuşmada darbecilere hiçbir şekilde imkan tanınmayacağını ifade ederek halkı darbeye tepki göstermek için sokağa çıkmaya davet etti. MHP Lideri Devlet Bahçeli de aynı çağrıyı tekrarladı. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise darbenin her türlüsüne karşı olduklarını ve demokrasiyi benimsediklerini açıkladı.

Görüş farklı, amaç aynı
İşte bu çağrı tarihi bir çağrıydı. Bu çağrı hayatının hiçbir döneminde boyundurluk altına girmeyi kabul etmeyen Yüce Türk Milletinin, canı pahasına demokrasiye nasıl sahip çıkacağını gözler önüne seren bir çağrıydı. O yüzdendir ki; çağrının ardından, Türkiye’nin birçok ilinde darbe karşıtı protesto gösterileri başladı. Halk meydanlara döküldü. Tankların üzerine çıktı. Ellerine Türk bayraklarını alan her görüşten vatandaş kendini sokağa attı. Bu mücadelede görüş ayrılığı yoktu. Tek amaç demokrasiye sahip çıkmaktı. Konya’da da askeri birliklerin önleri başta olmak üzere meydanları dolduran binlerce vatandaş birlik ve beraberliğin en güzel örneğini sergiledi. Gündüz rutin işlerini tamamlayan, akşam da demokrasi nöbetine giden Konyalılar da meydanlarda simitlerini, sularını paylaştı, demokrasi ve özgürlük için bayrak salladı.
16 Temmuz sabahı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda darbe girişimi bastırıldı ve askerler silahları ile birlikte teslim oldu. Olaylar sonucunda 161 şehit, bin 491 yaralı vardı. 104 darbe yanlısı da hayatını kaybetti. Farklı rütbelerden 8036 asker gözaltına alındı. Yargı ve sivil siyaset mensupları dahil olmak üzere toplam gözaltı sayısı 10 bini buldu. Bunun yanı sıra askerî, idari ve adli kurumlarda toplam 45 bine yakın kişi açığa alındı. Konya’da da FETÖ’yle ilişiği bulunduğu iddiasıyla bin 250 kamu görevlisi açığa alındı. Başta Mevlana Üniversitesi olmak üzere pek çok eğitim kurumu kapatıldı, bazı derneklerin faaliyetlerine son verildi. Aynı süreçte Konya’da da gözaltılar ve tutuklamalar gerçekleşti. Büyük bir yargı süreci de başlamış oldu. Soruşturma derinleştikçe gözaltılar, açığa almalar ve tutuklamalara her geçen gün yenileri eklendi.

Gülen Hareketi destekli olduğu öne sürülen askerî darbe girişiminin ardından İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı ve Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Türk Ceza Kanununun anayasal düzene karşı suçlar kapsamında yer alan “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs”, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye teşebbüs”, “halkı, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine karşı silahlı isyana tahrik” ve “cumhurbaşkanına suikast” suçlarından soruşturma başlatıldı. 21 Temmuz’da Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından anayasanın 120. maddesi gereğince üç ay süreyle olağanüstü hâl ilan edildi.

Darbe girişimi, Türkiye siyasi tarihinde 12 Eylül 1980 askerî darbesinden 36 yıl sonra gerçekleştirilen ilk askerî darbe teşebbüsü olarak kayıtlara geçti.

Bu tarih, ileride tarih kitaplarında sık sık yazılacak. Bugünkü çocuklar, gençler, 15 Temmuz 2016’yı sonraki nesillere anlatacaklar. Tıpkı geçmiş dönemlerde yaşananların anlatıldığı gibi.

 

 

”Bir millet tekrar ayağa kalktı”

62, 63 ve 64. Hükümetleri’nin Başbakanı ve AK Parti Konya Milletvekili Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, 2002’den bu yana bu topraklarda sevgi, merhamet ve muhabbetin egemen olmasına gayret sarf ettiklerini, birilerinin de sevgi yerine nefreti, barış yerine katliamı seçtiğini, muhabbet yerine milletin üzerine tankları sürmeye kalktığını belirtti.

AK Parti Konya Milletvekili Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, “Türkiye’de bir cihan devleti olmak için çaba sarf ederken, hainler ve alçaklar, 15 Temmuz’da son derece vahşice bir katliama yeltendi. Bu topraklar haçlı seferlerini gördü. Bu topraklar işgal gördü. Ama bu topraklarda kendi halkına karşı silah doğrultan, o halkın vergileriyle alınan F16’ları uçuran alçakları görmedi.” diye konuştu.

Davutoğlu, 15 Temmuz gecesi bir milletin tekrar ayağa kalktığını ve “Biz 78 milyon biriz, beraberiz, hep beraber tek bir millet olarak üzerimize topla da tankla da uçakla da gelseler durmayız, yılmayız, asla teslim olmayız.” dediğine işaret etti. Ahmet Davutoğlu, şöyle devam etti: “Bunlar en ağır cezayı hak ediyorlar. Biz Hazreti Mevlana’nın huzurundayız. Hani bir ara ‘hoşgörü’ tabirini kullanıyorlardı güya. Hatta bazen Hazreti Mevlana’nın adını dahi kullanma cesareti göstere göstere tanklarını, toplarını milletin üzerine sürmeye hazırlandılar. Onlar başkalarına, bu ülke dışındakilere hoşgörü gösterirler ama bu milletin kanını dökmeye kalkıştılar. Bir daha asla bu milletin karşısına çıkamayacaklar. Buradan sesleniyoruz; Sen ahmaksın, sen hainsin, sen bu milletin çocuklarını katledenlerdensin. Bize silah çekenler bilsinler ki kim ne derse desin Konya, İstanbul, Rize, Diyarbakır, bütün Türkiye ayaktadır.”

 

 

“En büyük acıyı ben yaşadım”

Devlet Eski Bakanı Mehmet Keçeciler, Türkiye’de yaşanan darbelerde en büyük acıyı kendisinin yaşadığını dile getirdi.

Keçeciler, 12 Eylül darbesinde iki kez seçilmiş bir belediye başkanı olarak görevden alındığına dikkat çekerek, “ Türkiye’nin en acılı zamanlarıydı. İki kez halkın iradesiyle Konya Belediye Başkanı seçildim. Başkanlığımı aldılar. O dönem bambaşka bir dönemdi” dedi.

DEMOKRASI KAZANDI
Geçtiğimiz günlerde yaşanan kalkışmayı değerlendiren Keçeciler, bu kalkışmada demokrasinin, halkın kazandığını vurguladı. Keçeciler şöyle dedi, “Büyük Devlet adamı Turgut Özal’ın, bizim de olduğumuz dönemde yapılan devrimler sayesinde bu darbe önlendi. O zaman iletişimde önemli bir devrim gerçekleşti. Telefon, özel TV’ler, diğer iletişim araçlarının altyapıları bizim devrimlerimizdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cesaretli ve lider duruşu, halkı sokağa çağırması, özel TV’lerin bunu desteklenmesiyle Türkiye büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Biz darbeleri yaşadık. Bu darbelerde sağcısı da solcusu da çok acı çekti. Kazanan kimse olmadı. Ülke yıllarca geriye gitti. Allah tekrar yaşatmasın.”
Belediye başkanı seçilirken bir gecede gerçekleşen darbeyle görevden alınacağının hiç aklına gelmediğini de dile getiren Keçeciler, “ Böyle şeyler elbette kimsenin aklına gelmez. Ama yaşayınca gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldık. Ve bu gerçekler çok acı gerçeklerdi” dedi.

MEHMET KEÇECİLER KİMDİR
Mehmet Keçeciler, Konya Yüksek İslam Enstitüsü ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni 1968 yılında bitirdi. Aynı yıl Kaymakamlık görevine başladı. Sırasıyla Ardeşen, Kargı ve Fındıklı İlçelerinde Kaymakamlık yaptı. Fındıklı Kaymakamı iken İçişleri Bakanlığı’nın açtığı bir sınavı kazanarak Fransa’ya gitti. Paris Uluslararası Amme İdaresi Enstitüsü ve Üniversite Paris’ten Master derecesi aldı. 12 Eylül Darbesi hemen öncesi MSP Konya Belediye Başkanlığı, 4 dönem ANAP Konya Milletvekilliği ile Devlet, Bayındırlık ve İskan Bakanlıkları yaptı. Yayınlanmış eserleri arasında Konya İli Yıllıkları, Konya Şehrini Sosyal ve Belediye hizmetleri yönünden inceleyen 3 ciltlik çalışma raporu, Fransızca olarak “Türkiye’de Mahalli İdarelerin Dünü, Bugünü ve Geleceği” adlı yayınları bulunuyor. Evli ve 4 çocuk babası olan Mehmet Keçeciler, Fransızca, Arapça ve Farsça biliyor.

 

“Darbe girişimi alçaklıktır”

CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, “15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbe girişiminin bütünüyle milli iradeye, demokrasiye yapılan bir girişimdir. Bu girişimin iktidar partisine ya da muhalefet partisine yapıldığını söyleyemeyiz”

15 Temmuz gecesi yapılan darbe girişiminin, bağışlanması mümkün olmayan bir alçaklık olduğunu söyleyen CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, “ Bu girişim, milletimize, devlete ve demokrasiye karşı büyük bir ihanet. Böyle bir durumda bu girişimin iktidar partisine, muhalefet partisine, o veya bu partiye yapıldığını asla söyleyemeyiz, bu bütünüyle milli iradeye, demokrasiye yapılmış bir girişimdir.” Dedi.
Bozkurt, 1960 dahil bütün darbe ve muhtıraları, oluş ve sonuçlarıyla yaşadığını dile getirerek, şunları söyledi, “Bu son darbe girişimi gibisini görmedim. Atatürk’ ün adını da kullanarak silah tehdidi ile TRT ekranlarından bildiri yayınlayarak, Atatürk’ ün kurduğu, Polatlı’ dan top sesleri gelirken açık tuttuğu, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı zafere ulaştıran, Cumhuriyeti kuran, milli iradenin tecelligahı Gazi Meclis’imizi, bombaladılar. Millet adına milletin Meclis’ini bombalamak aymazlık ve hainliktir.”

Bakanların veya iktidar partisi vekillerinin muhalefet partilerine desteklerinden dolayı teşekkür konuşmalarına şahit olunduğuna da dikkat çeken Bozkurt, “ Bu söylemleri yanlış buluyorum zira biz durmamız gereken yerde durduk, durmaya da devam edeceğiz. Ben Cumhuriyeti kuran bir partinin milletvekiliyim. Hiçbir darbeciye demokrasimizi, milli iradeyi teslim etmeyiz. Bu bağlamda, darbe girişimini iktidar partisine yapıldığı algısı son derece yanlıştır.” Dedi.

Bozkurt şöyle konuştu, “Hiçbir vasfı olmayan bu zatın bunca okumuş yazmış, insanı nasıl peşine taktığı, yıllarca dolandırdığı, istediğini yaptırdığını anlamak mümkün değil. Genel Başkan’ımızın da altını çizerek söylediği gibi, biz Fethullahçı askerler de, Kemalist subaylar da yapsa darbelere karşıyız. Askeri darbelere de karşıyız, sivil darbelere de karşıyız. Biz CHP olarak, laik cumhuriyet ve parlamenter demokrasiden ödün vermeyeceğimiz gibi, aklımızı da kimseye kiraya vermeyiz.

 

“En karanlık gece”

AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Sorgun, “İhanet hareketi karşısında daha ilk saatlerde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin yanında olduğunu açıklayarak ülkücüleri sokağa çağıran MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaraoğlu ve demokrasinin ve milli iradenin yanında olan tüm siyasi partilere teşekkür ediyorum” dedi. 

Ak Parti Konya Milletvekili Ahmet Sorgun, “15 Temmuz gecesi Fetö/PDY’nin İhanet hareketi Türkiye tarihinin en karanlık gecesi olarak tarihe geçmiştir.” Dedi.

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinde yuvalanan bu hain örgüt mensuplarının yaptığı kalkışma tarihte eşi benzeri görülmemiş canilik ve alçaklıkla gerçekleşmiştir.” İfadelerini kullanan Sorgun, Milletin meclisi bombalanmış, devletin önemli kurumlarının hepsi saldırıya uğramıştır. Bununla kalmamışlar daha da ileriye gidip sivil halkın üzerine savaş uçaklarıyla, taarruz helikopterleriyle bomba yağdırmışlar, ağır silahlarla vatan sevdalısı vatandaşlarımıza kurşun yağdırmışlardır. Bu alçakça, haince, canice kalkışmayı kabul etmeyen milletimiz sokağa dökülmüş, tanklara, silahlara, canlarını siper etmişlerdir” diye konuştu.

OHAL KARARI ALDIK
Sorgun sözlerine şöyle devam etti, “Türkiye’de devletin kurumlarında yuvalanan hainleri temizlemek ve ülkemizi selamete çıkarmak için OHAL kararı aldık ve TBMM’den geçti. OHAL uygulaması Türkiye genelinde başlamıştır. Ancak bu OHAL Türkiye tarihinde bir ilktir. Olağanüstü Hal Uygulamaları millete yapılırken bu kez devlete yapılmıştır. Eski OHAL’de sokağa çıkma yasağı varken biz bugün halkı sokağa çağırıyoruz. Devlet mekanizmasının hızlı ve etkin çalışması için alınan bu karar vatandaşlarımızın gündelik hayatını asla olumsuz etkilemeyecektir. Ülkemizin birlik ve bütünlüğüne kasteden Fetö/PDY örgütü devletin kurumlarından en kısa zamanda temizlenecektir. Bunun için gece gündüz çalışacağız. 3 ay olarak alınan OHAL kararını daha erken bitirebiliriz.

 

 

“Darbe girişimi millete yapıldı”

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, “ Bu FETÖ’cu darbe girişimi sadece AK Parti’ye yapılmadı, bütün millete yapıldı. MHP olarak tavrımız bu yöndedir. Darbelere karşı, kirli oyunlara karşı milletimizin yanındayız ve olmaya devam edeceğiz.” 

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, “Darbe girişimine ilk karşı çıkan MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli olmuştur. MHP hiçbir zaman darbelerin içinde yer almamış ve almayacaktır. MHP olarak seçilmiş hükümetin yine seçimle gitmesi taraftarıyız. Hiçbir kirli oyunun, darbenin, cuntanın içinde olmadık, olmayacağız” dedi.

Kalaycı, “Darbe girişimi sırasında tüm siyasi partilere mensup insanlar alanlara indi, milli iradenin karşısında yer alan Fetullahçı Terör Örgütü’ne karşı durdu. Meclis’ini bombalayanlara, millete kurşun sıkanlara gereken cevabı verdi. Güzel bir demokrasi örneği gösterdik. Ellere sadece Türk Bayrakları alarak alanlara inmemiz gerekiyor. Demokraside birleşmeliyiz, milli iradede birleşmeliyiz. Millet içinde kutuplaşma oluşturacak hareket ve söylemlerden kaçınmalıyız. Siyasi görüşler bir kenara bırakarak cuntacılarla baş edebiliriz. Yoksa başarılı olma ihtimalimiz yok. Bu FETÖ’cu darbe girişimi sadece AK Parti’ye yapılmadı, bütün millete yapıldı. O zaman millet bütünlüğü içinde demokrasi nöbetleri, gösterileri yapılmalı. MHP olarak tavrımız bu yöndedir. Darbelere karşı, kirli oyunlara karşı milletimizin yanındayız ve olmaya devam edeceğiz.” Dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, “Bu ordu bizim ordumuzdur. Sahip çıkmak da yüce milletimize düşer. İyi ile kötü ayrılmalı. Ordumuzu düşman olarak görmemeliyiz. Darbe girişimine ordumuzun tamamı katılmadığı için başarısız oldu. İçlerindeki hainler ise cezasını çekecek.” ifadelerini kullandı.

 

 

“Bir milletin şanlı direnişi”

Ak Parti Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta, 15 Temmuz gecesinde utanç verici bir durumun; milli iradesini, demokrasiyi korumak için ölümü göze alan bir milletin destan yazdığı ve dünyada örneği olmayan bir sivil mücadele haline dönüştüğünü söyledi.

AK Parti Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta, 15 Temmuz gecesiyle ilgili olarak Metropol Dergileri’ne özel açıklamasında, “Sık bakalım, sık o tüm mermileri… Elbet bitecek mermilerin!” Boğaziçi Köprüsü’nde yüreği imanla dolu bir vatandaşımızın sözleri bunlar. Tank ve G3 piyade tüfeklerine direnirken; gözü kara ve alnı ak. 15 Temmuz 2016, tarihinde birden fazla askeri darbe ve girişimin yer aldığı demokrasimiz açısından başta utanılacak bir durumken; milli iradesini korumak için, demokrasini korumak için ölümü göze alan bir milletin destan yazdığı ve dünyada örneği olmayan bir sivil mücadele haline dönmüştür.” dedi

Bir daha bu topraklarda operasyon çekmenin imkansızlığının dünyaya çok net bir şekilde gösterildiğini, şanlı zaferin dünyaya örnek olduğunu vurgulayan Usta; “Milletin temsilcisi olarak 15 Temmuz gecesi TBMM’yi nasıl işgalci teröristlere teslim etmediysek, irademize vurulacak hiçbir prangayı bugün olduğu gibi yarın da kabul etmeyeceğimizi ilan ediyoruz.” İfadelerini kullandı.
Usta sözlerini şöyle tamamladı, “Son sözümüzü de yine bu şanlı direnişte yaralanan bir vatansever öğretmenimizin cümlesiyle bitirelim. İsmi Derya Ovacıklı. Akıncı Üssü’nde ayağından ağır yaralandı. Ve şöyle dedi, “Sadece bu caniler değil tüm dünya görmüş oldu, Türk milletinin adı güçtür, imandır. Vatan sevgisi de imandan gelir. Derya’nın ayağı, Ali’nin kolu değil, vatan ayakta, milletimiz dimdik, önemli olan bu. Zaten bu beden, vatan için ayaktaydı, vatana emanetti, vatana feda olmak için ayaktaydı, şükürler olsun ki o da nasip oldu.”. Ben de böyle bir milletin mensubu olmaktan onur duyuyorum , sadece bu milleti temsil edeceğime ve hainler ile sonuna kadar mücadele edeceğime , direneceğini söz veriyorum.”

 

 

 

“Bu darbe bir Haçlı Seferidir”

İşadamı Recep Serin de Demokrasi nöbetini bir gün olsun bırakmayanlardan. Serin, “Bugün birinci plana  vatanı, milleti, ikinci plana işimizi, gücümüzü, .”  Dedi.

İşadamı Recep Serin, kalkışma hareketinin başlamasıyla birlikte demokrasiye sahip çıkma adına kendini sokağa attığını belirterek, “ Tarihte Haçlı Seferleri var. Bu darbe girişimi de bir Haçlı Seferidir. Bizim cumhurumuzun bir başı var. Hangi partiden olduğunun bir önemi yok. Şu an aynı Abdülhamit dönemini yaşıyoruz. Tarih tekerrür ediyor ama hatalarımız tekerrür etmesin.” dedi.
Serin şöyle konuştu, “Sultan Abdülhamit Han, Osmanlı’nın en zor zamanında, tüm Osmanlı’nın çevresi hatta kendi sarayına kadar düşmanlarla çevrili olduğu bir dönemde 33 yılı Osmanlı’yı hiçbir savaşa sokmadan, sadece siyasetle (Ki kendisi bir siyasi dehadır) ve düşmanlarını uyutarak ülkesine yatırım yaparak geçirdi. Bu 33 yılda zaten ülke batma noktasındayken eğitime, ulaşıma, sağlığa, insanlara, savunmaya yatırım yaptı. Ülkesini büyük ölçüde kalkındırdı. Ama dış güçler geldiler İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni kurdular. Bir algı yönetimiyle Abdülhamit’i halka kötü gösterdiler. Kızıl Sultan dediler, sarayın altınlarını çaldı dediler. Halkı ayaklandırdılar. O baskıyla İttihat ve Terakki yönetimi Abdülhamit Han’ı görevden aldı. 3- 5 yıl içinde ülke savaşa girdi ve topraklarımızın büyük bölümünü kaybettik. Bugün olduğu gibi vatansever milletimizle tekrar bir kurtuluş mücadelesi başladı da ülkeyi kurtarabildik. Irak’ta Saddam’ı, Libya’da Kaddafi’yi deviren halk şimdi Eski ülkelerini mumla arıyor. Bu Cumhurun başını Abdülhamit’in yalnızlığında bırakmayacağız. Bu isim Tayyip Erdoğan değil başka bir isim de olabilirdi. Hiç fark etmez. Biz demokrasiye sahip çıkacağız.”

GENİŞ BAKMALI
Bu durumun farklı yönlerle ele alınması gereği üzerinde de duran Serin, “ Arka planda ne var? Bizi bekleyen tehlikeler belirlenmeli. Bunun için de bizim coğrafyamızı, tarihimizi çok iyi bilmemiz gerekiyor. Coğrafi konumumuz dünyanın en değerli yeri. Gerçekten Türkiye topraklarına sahip olan bir milletin dünyaya sahip olmaması içten bile değil. Türkiye coğrafi konum itibariyle tüm dünyayı birleştiren bir köprü. Siz bugün Boğazı kapatın; dünya ticareti durma noktasına gelir. Bu yüzden Ülkemizi tehdit eden unsurlar hiçbir zaman boş durmayacaklar. Bizi sürekli sallayacaklar. Ama bunlara karşı hep birlik olup cevap verebilmemiz için tarihimizi de iyi bilmemiz gerekir. Biz 600 yıl dünyaya adaletle hükmetmişiz. Hiçbir zaman da zulüm yapmamışız. Her yere İslam’ın sancağını taşımışız. Tabi ki dünyada hak varsa batıl da var. Bu bir hak batıl mücadelesidir. Dünya da bunun üzerine kurulmuş. Batıl taraf sürekli bizi yıkmak , güçsüz bırakmak için çalışmış. Tarihte Haçlı seferleri var. Bu darbe de bir haçlı seferidir. Böyle bakmak lazım.” dedi

Serin son olarak da “Bu dış güçlerin maşası olan paralel örgütle sadece devlet hükümet nezdinde değil, en tabanda da vatandaş olarak mücadeleyi yılmadan sürdürmeliyiz. “ ifadelerini kullandı.

 

 

 

“Geçmiş darbeleri de acıyla hatırlıyorum”

Konya’nın önemli siyasetçilerinden ANAP Eski İl Başkanı Nazmi Sırıt da  darbe konusundaki görüşlerini Metropol Dergileri ile paylaştı. Sırıt,  “Sonsuza dek ! Yaşasın demokrasi , yaşasın milli irade” dedi.

ANAP Eski İl Başkanı Nazmi Sırıt, 27 Mayıs 1960 sabahı Milli Birlik Komitesi’nin göreve el koyma bildirgesi radyoda okunurken olayları kavrayamayacak yaşta henüz çok küçük olduğunu belirterek o günleri şöyle anlattı,
“Sırasıyla 22 Şubat, 21 Mayıs, 12 Mart başkaldırışlarını,12 Eylül 1980 darbesini, 28 Şubat müdahalesini, 27 Nisan E muhtırasını ve nihayetinde demokrasimizi toptan yok etmeye yönelik eli kanlı çetelerce, masum insanların katledildiği 15 Temmuz darbesini birlikte yaşadık. Ömrümün sonuna kadar da demokrasimize ve millet iradesine karşı yapılan bu menfur saldırıları daima hatırlayacağım. Muhataplarını ve sebep olanlarını nefretle ve lanetle anma ya devam edeceğim. “

Sırıt, o günlerde yaşadığı bir anısını da şöyle dile getirdi,

“12 Eylül 1980 darbesinin bir gün sonrasında MHP eski İl Başkanı değerli büyüğüm merhum Nihat Bircan,21.dönem Konya milletvekili kıymetli ağabeyim Hasan Kaya ve eski TEKEL Müdürü ve İskenderun Belediye Başkanlarımızdan vatansever güzel insan Mete Arslan’la birlikte Konya’da ilk gözaltına alınanlardan birisi olarak, hak hukuk tanımaz, milli irade düşmanı insan müsveddelerinin ihtiraslarına, hukuk dışı keyfi davranışlarına muhatap olmuş birisiyim. Tamamen düzmece bir senaryo ve meçhul bir isim ve imzasız bir şikayet dilekçesiyle zaferdeki işyerimizden polis ve asker kontrolünde silahların tomsonların gölgesinde toplanan kalabalığın korku ve endişe dolu bakışları arasında askeri jipe bindirilerek il Jandarma Komutanlığı’na götürülüp sorgusuz, sualsiz kodese atılmamızı, o anki yaşadığımız utancı, çevremizdeki endişe dolu bekleyişi tüm zindeliğiyle ve büyük bir acıyla dudak bükerek hatırlarım. Aradan yıllar geçtikten sonra ‘Su uyur düşman uyumaz’ sözünü tescil edercesine demokrasimizin mabedi olarak kabul ettiğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisimizi ve milli iradenin temsilcilerini hedef alan akıl, izan dışı alçak saldırılar bir kez daha göstermiştir ki kanla, irfanla kurduğumuz cumhuriyet rejimimizi ve demokrasimizi her türlü dahili ve harici düşmana karşı eskisinden daha çok korumak ve müdafaa etmek mecburiyetindeyiz.”

Hainler cezalandırılmalı
Akıl ve feraset sahibi aziz milletimizin sarsılmaz demokrasi aşkı ve vatan sevgisiyle sap ile samanı birbirinden ayırarak Türk milletinin bağrından çıkmış savaşın şahini, barışın güvercini kahraman Mehmetçiğimizi ve hepimizin gururu olmuş Türk Silahlı Kuvvetlerimiz’i her türlü provakasyonlardan gözümüz gibi korumalı, gaflet, hiyanet ve delalet içerisinde suça iştirak eden hainleri ise lanetleyerek en ağır şekilde cezalandırmalıyız.” diyen Sırıt Nereden ve kimden, hangi düşünceden gelirse gelsin Demokrasiye batırılan dikenin Türk Milletine çuvaldız gibi geleceğinin ve derinden yaralayıp üzeceğinin bilinmesi gerektiğini de vurguladı. Sırıt, “Bu ve benzeri müdahaleler sonrasında hamasi nutuklar atarak ve timsah göz yasları dökerek hatırlamak ve kıymetini anlamak zorunda bırakıldığımız, hava gibi su gibi ihtiyacımız olan demokrasimizi hepbirlikte,siyaset ve partiler üstü anlayışla,korumak kollamak ,tüm kurum ve kurallarıyla tavizsiz,sonsuza dek yaşatmak hepimizin aslı bir görevi ve çok asil bir davranışı olmalıdır.” Dedi.

Sırıt açıklamasına şunları ekledi, “Bir nusubet bin nasihatten evladır sözünden hareketle, Devlete aleni başkaldırma cüretinde bulunanlara karşı “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım”diyerek hayatlarını seve seve feda eden demokrasi şehitlerimize Allah’tan rahmet, Gazilerimize acil şifalar dilerken, yaşadığımız elem dolu ,acı olayların Milli birlik ve beraberliğimizin daha da güçlenmesine vesile teşkil etmesini ve hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Unutulmasın ki gecenin en karanlık olduğu an, aydınlığa en yakın olduğu andır”

 

 

“Kenetlendik”

Demokrasi nöbetlerini bir gün olsun bırakmayan İşadamı Hasan Küçük, “Yaşanan bu hadiseye karşı milletimizin, siyasi görüş, inanç ve kimlik ayrımı yapılmaksızın kenetlenmiş olması hem demokrasimizin gücünü hem de milletimizi demokrasiye olan inancını ortaya koymuştur.” Dedi.

İşadamı Hasan Küçük, 15 Temmuz akşamı yaşananları nefretle kınadıklarını belirterek, “Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yıllarca kimliğini gizleyen hain terör örgütünün milli irademize, birlik ve bütünlüğümüze yönelik gerçekleşen darbe teşebbüsünü kabul edilir değil. Kahraman milletimizin yüksek feraseti ve güvenlik güçlerimiz sayesinde hainlerin korkunç planları engellenmesinden ötürü milletimiz ve güvenlik güçlerimize minnettar olduğumuzu ifade etmek isteriz.” Diye konuştu.

Küçük, “Yaşanan bu hadiseye karşı milletimiz, siyasi görüş, inanç ve kimlik ayrımı yapılmaksızın kenetlenmiş olması hem demokrasimizin gücünü hem de milletimizin demokrasiye olan inancını ortaya koymuştur. En önemlisi ise bunca farklılıklara rağmen tüm dünyaya tek bir millet olduğumuzu göstermiş olmamız ayrıca bizleri gururlandırmıştır. Darbe teşebbüsünün hezimete uğramasını sağlayan başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, Hükümetimize, Diğer siyasi partilere, Güvenlik Güçlerimize ve kahraman Milletimize şükranlarımızı sunarız. Bu hain saldırıda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Önlenen bu hain darbe teşebbüsünde yaşananların milli irademizi, birlik ve beraberliğimizi, demokrasi ve kültürümüzü daha da güçlendireceğine inanıyoruz.” Diye konuştu.

 

Add comment