Mehmet Üzümcü

Üzümcü Grup Yönetim Kurulu Başkanı

Üzümcü Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Üzümcü

Üzümcü Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Üzümcü

Mehmet ÜZÜMCÜ
Üzümcü Grup Yönetim Kurulu Başkanı

“Babasızlığı büyüyünce anladım”

İki ayrı sektördeki üretimiyle yüze yakın kişiye istihdam sağlayan Mehmet Üzümcü; önemli bir başarı öyküsünü de beraberinde yaşatıyor. Küçük yaşta babasını kaybeden Mehmet Üzümcü’nün azmi, inancı, geniş ufku, küçük yaşlarda kazandığı değerler,  her zaman destekçi olan dağ gibi bir anne ve mutlu,  huzurlu bir yuva sunan sadık eş,  söz konusu öyküye imza atıyor. Bu başarı öyküsünü, okuma azmini, babasız geçen bir çocukluğu ve iş hayatını Mehmet Üzümcü ile konuştuk…

 

İş hayatına giriş ve Arpesan’ın kuruluş süreci nasıl gerçekleşti?
Kuruluşumuz 1997 yılında Arpesan Makine İnşaat Gıda San. Şti. olarak Eski Sanayi’de yaklaşık 50, 60 metre karelik atölyede gerçekleşti.İş hayatına girişim asıl mesleğim tornacılık ile başladı. Ben iş ve okul hayatını birlikte yürüttüm. Hem çalıştım, hem okudum. İlkokuldan sonra eğitimime dışarıdan devam ettim. Askerliği bitirdikten sonra ilk iş yerimi kurdum. Sonra da 2 yıllık Selçuk Üniversitesi Makine Bölümü’nü daha sonra 2 yıllık Muhasebe Bölümünü bitirdim. İşyerimizi torna tesviye atölyesi olarak kurduk. Akaryakıt sektöründe petrol ve tanker ekipmanları yapmak üzere yola çıktık. Tabi o yıllarda ekonomide ülke yönetiminde, siyasette bir istikrar yoktu. İş yerimi açtım; üst üste ekonomik krizler, devalüasyonlar yaşandı. 3 yıl zorlu bir süreç yaşadık. Buna rağmen 2001-2002 yıllarında yurtdışına ihracat yapmayı başaracak konuma geldik. Ülke krizdeyken biz ciddi işler aldık. Bu başlangıç bize başka ufuklar açtı.

Üretim alanınıza mobilya sektörünü eklemeniz nasıl oldu?
2000 yılının başında Marcha Decor Mobilya markasıyla mutfak kapı imalatını kurduk. Mobilya işi benim baba mesleğimdi. Sanayide dükkanımız vardı. Bu işe bir nevi itildik. Mobilya sektöründe Ali Küçükecir isimli çok sevdiğim bir arkadaşım vardı. Marcha Decor’a da onunla birlikte adım attık. 2002 yıllarının sonlarına doğru işlerimizi biraz daha büyüttük Büsan Özel Organize Sanayine taşındık. Mobilya sektöründe çok hızlı bir gelişmemiz oldu. İnşaatların proje bazlı mutfak ve kapı işlerini yapıyorduk. 2003 yılından itibaren 2008’e kadar Büsan Özel Organize Sanayiin’de işlerimiz devam etti. Yurtiçi, yurtdışı çeşitli projelerde hem Arpesan hem de Marcha Decor olarak üretimimiz sürekli devam etti. 2008’de Konsan Özel Organize Sanayii’ne taşınarak şu anda bulunduğumuz iş yerlerini satın aldık. Fabrikamızı buraya taşıdık. 6 bin metrekare kapalı alanda imalatımızı geliştirerek devam ettik. 2013 yılında müşterilerimizin bize çelik kapı sektöründe yaşadıkları sıkıntıları aktarması sebebi ile ve Konya’da çelik kapı imalatının olmaması nedeniyle çelik kapı sektörüne girdik. Bu girişimimizin sonucu Türkiye çapında büyük projelere imza attık. İş konusunda gerek Arpesan gerek Marcha Decor’da ulusal firma olma yolunda hızla ilerliyoruz. Konya’da inşaat sektöründe yaklaşık yüzde 80’lik diliminde müşterilerimize çözüm ortağı olmayı başardık. Çelik kapı ve Yangın Kaçış Kapısı imalatı ile birlikte yıllık yaklaşık 40 bin adet imalat kapasitemiz olup kapasitemizle beraber kalitemizi de artırarak çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Ciddi anlamda Konya’da bu işi en büyük yapan biziz. İstanbul ve İzmir’de devam eden projelerimizin ötesinde tüm Türkiye genelinde bayilik ağları oluşturarak daha büyük projelerde sektörün vazgeçilmez liderlerinden olmak hedefi ile çalışmalarımıza devam ediyoruz.

İş hayatına yalnız başına atılmışsınız. Bu zorlu bir mücadelenin de başlangıcı mı oldu?
Ben 5 yaşında iken babamı elim bir trafik kazasında kaybettim. Konya’da çok bilinen, köklü bir ailenin çocuğuydum. Ekonomik yönden çok sıkıntımız yoktu. Orta halli bir aile idik… Annem mevcut şartlarda bizler için en iyisini yapmaya çalışıyordu. Annemin bende bu anlamda değeri çok büyüktür. Hakkı ödenmez. Yine de babamız eksikti. Bu eksiklik her zaman kendini bana hissettirdi. Bunun vermiş olduğu hırsla hem çalıştım hem eğitimimi tamamladım. İnsan ne için çalışır? Huzurlu bir ev, bir araba, ailesinin, çolunun çocuğunun iyi bir geleceği olması. Bu hayaller ve elbette bu ülkeye bir istihdam sağlamak, katma değer üretmek için bir şeyler yapmak istedim. Sonuçta yıllarca çalışmışsınız. Çıraklığını, kalfalığını, ustalığını yapmışsınız. Bu işin patronluğunu da yapmanız lazım. Hedefimiz zengin olmak değil bu ülkeye faydalı olmak.

Tıkandığınız zamanlarda baba desteğine hiç ihtiyaç duydunuz mu?
Babamı hayal meyal hatırlarım. Hep baba hasretiyle büyüdük. Askerden geldikten sonra anladım ben babanın ne olduğunu. İş yeri kuracaksın sorup danışacağın, arkanda duran bir baba yok. Evleneceksin; arkanda yaslanacağın bir baba yok. İş hayatında sıkıntılar yaşadığında dayanacağın, akıl alacağın bir baba yok. Askerden geldikten sonra birçok şeyde ihtiyacını hissettiğim anda yokluğunu çok anladım. Sağ olsun annem babamın eksikliğini hiç hissettirmemeye çalıştı. Hem babalık, hem analık yaptı. Çoğu babadan baba, çoğu anadan ana oldu benim anam. Bizi bu günlere getirdi. Babamın yokluğunu hissettiğim anda hep annem devreye girdi. Maddi manevi desteğini hiç esirgemedi. Mutlu da bir yuvam oluştu. Gerek eşim, gerek çocuklarım olsun. Başarımın birçok yerinde eşimin de imzası vardır. Çünkü evimde huzurum var. Ben de işlerime ona göre yoğunlaştım.

Bu işyerlerini açarken de sermaye annenizden mi?
Hayatta her şeyin çalışarak elde edilebileceğini düşünen bir insanım. Askerden geldim, birçok insana verilmeyen imkan annem tarıfından bana verildi. Askerden geldikten sonra annem bana dedi ki; bu benim malım, sen de benim canımsın. Bu saatten sonra evin reisi sensin. Ben o dönemde annemden aldığım mütevazi bir sermaye ile bu günlere gece gündüz demeden çalışarak geldim. Sorumsuz bir çocuk olarak yetiştirilmedim. İmkanlar elime konduğu zaman dahi sorumluluklarımı unutmadım. Hayatta hep çalışarak elde etmenin çabasındayım. Şu anda yanımda yüze yakın çalışanım, iyi bir ticari hayatım var. Bu güne kadar yaptığım işlerde başarıyı yakalamak için değerlerimden taviz vermeden dürüstlük ilkesi ile hep çalışmaya odaklandım. Yeter ki iş olsun, ben çalışmaktan hiçbir zaman yılmam. Hayat felsefemde ‘bu da yarın olsun, bu da böyle olsuna yer yoktur. Her şeyin en iyisini yapmaya çalışırım. Benim en büyük kazancım mutlu müşterilerimdir.

İşin çıraklığını nerede öğrendiniz?
İlkokul bittikten sonra rahmetli dedem Hasan Kafaoğlu okuyacağım dememe rağmen ‘ yok sen meslek edineceksin, iş adamı olacaksın’ dedi. Yaz tatilinde çalışmam için beni Konya’nın en iyi tornacı ustalarından birinin yanına çırak verdiler. Tatil bitti, okullar açıldı. Okula gönderilmedim. Eğitimim devam etsin diye bir hafta mücadele etmeme rağmen dinletemedim. Çünkü okulumu öğretmenlerimi ve bir şeyler öğrenmeyi çok seviyordum. Tabi o zamanlar zorunlu eğitim de yoktu. 11 yaşında benim yeni okulum yani iş hayatım başladı. Sabah saat 8’de yaşıtlarım arkadaşlarım okullarına giderken ben sanayiye giderdim. Ama içimdeki okuma azmi hiçbir zaman bitmedi. Okumayı çok seviyordum. Hedeflerimin içerisinde iyi bir doktor olmak vardı. Ama bu istediğim olmadı. İçimdeki okuma azmi de hiç bitmedi. Ortaokulu ve liseyi dışarıdan bitirdim. Askere gittim. Vatani görevimi Genel Kurmay Başkanlığı’nda Paşa şoförü olarak ifa ettim. O dönemde şoförlüğünü yaptığım paşama verdiğim söz vardı. Ona üniversiteye girme sözü vermiştim. Askerden geldim, iş yerimi kurdum. Sınava girdim.1997 yılında Selçuk Üniversitesi Makine Bölümünü kazandım. Yine hem çalışıyor hem de okuyordum. Okuldan aldığım teknik bilgilerden çok yararlandım. Dediğim gibi azmimi hiç kaybetmedim. 2006 yılında da Selçuk Üniversitesi Muhasebe bölümünü kazandım. Aynı şekilde devam ederek muhasebe bölümünü bitirdim.

İş ve okul hayatının yanı sıra sosyal alanda da önemli çalışmalara imza atmışsınız. Bunlardan da bahseder misiniz?
Sosyal cemiyetlerde birçok yerlerde görev aldım. AK Parti Karatay İlçe Yönetimi kurucu üyelerindenim. 2001-2010 yılları arasında partinin çeşitli kademelerinde önemli görevlerde bulundum. Aynı zamanda 2002-2014 yılları arasında Konyaspor Kulübünde yönetimde üst düzey görevlerde yer aldım ve takımımızla 3 şampiyonluk yaşadım. Alt yapı sorumlusu olarak görev yaptığım sürede yetiştirdiğimiz oyuncular ile PTT 1. Lig’de 2012-13 sezonunda yaşadığım şampiyonluk benim için en önemli başarılar arasındadır.
Aktif olmak benim kişiliğime öyle yerleşmiş ki uyuduğum zaman birçok şeyi kaçırdım hissi duyarım.Plansız programsız yaşamak benim tarzım değil. Ofisimde otururken bile yarım saat boş kalsam rahatsız olurum. Sürekli aktif olmalıyım. Hayattan böyle keyif alabiliyorum.

Başarı elde ettiğinizde keşke şu anda babam da olsaydı dediğiniz durumlar oldu mu?
Ölü olan biziz, onlar gerçeği yaşıyor şu anda. Onlar bizi görüyor fakat onların bizi gördüklerinden haberdar değiliz. Yaşadığımız dünya yalan. Cenabı Allah bize bahşettiği bu hayatı nasıl yaşamamız gerektiğini Kuran-ı Kerim de söylemiş. Göndermiş olduğu peygamberimizin önderliğinde gerçek hayata doludizgin gitmemiz lazım. Bu dünyada ne yapıyoruz, tabi ki o Allah’la kul arasında. Ama ben şuna inanıyorum. Doğduğum günden itibaren aklım başıma gelip birey olduktan sonra önce vatanım, milletim sonra ailem, çevrem, arkadaşlarım için nasıl yararlı olabilirim diyerek çalıştım. Hayatımın sonuna kadar çalışacağım sanırım. Emekli olmak da istemiyorum. İnsanın nefesi olduğu sürece çevresine ailesine ülkesine faydalı olması lazım. Ülkemiz çok zor bir süreçten geçiyor. Bu ülkede yaşıyorsak, kazancımızı bu topraktan elde ediyorsak bu ülkeye karşı sorumluluklarımız var. Bizden sonraki nesle iyi bir hayat bırakmamız lazım. Hep bir adım öne gidebilmemiz lazım.

İki farklı sektörde faaliyet gösteriyorsunuz. Sektörel anlamda ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz?
Arpesan şirketimiz petrol sektöründe. Akaryakıt taşıyan tankerlerin dolum boşaltım sistemlerini yapan bir firmamız. Yurtiçinde bu sektörde şu anda lideriz, yurtdışında da mal sattığımız birçok ülke vardı. Tabi bu Arap baharı ile başlayan, Rus uçağının düşürülmesi ile devam eden süreçte yurtdışı pazarlamamız biraz sıkıntıya girdi. Düzeleceğine inanıyoruz. Devletimizin ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetimizin bu konuda yapılması gereken her şeyi yapacağına inancımız ve güvenimiz tamdır. Bu sektörün en kısa zamanda tekrar yükseleceğini biliyoruz.

Marcha Decor farklı bir sektör. Bir firmamız otomotiv ve metal sektörü, diğer firmamız inşaat sektörü.2005 yılından itibaren inşaat sektöründe çok hızlı bir gelişme süreci var. Biz de bunu değerlendirmek adına yatırım yaptık. Marcha Decor olarak daire proje bazlı mutfak vestiyer çelik kapı işi yapıyoruz. Konya’da sektörümüzde lideriz ama bunu Türkiye çapına özellikle çelik kapı ve yangın kapısında yaymak istiyoruz. Çelik kapı ve yangın kapısında bir numara olmak için mücadele ediyoruz. Kapasitemizi artırıp, yatırımlarımızı yapıp Türkiye’nin en büyük çelik kapı ve yangın kapısı üreten firması olma yolunda hedeflerimiz olup ARGE çalışmalarımızla en kaliteli ve en ekonomik kapıları üretmek için çalışıyoruz. Öte yandan yurtdışı ayağını da Suudi Arabistan’a ihracat yaparak atmış durumdayız. Hedeflerimiz dünya piyasasında da devam etmektedir.

Son olarak, Türkiye’de yaşanan darbe girişimi konusunda neler söylemek istersiniz?
Bulunduğumuz topraklar kutsal topraklar. Bütün dünyanın gözünün olduğu topraklar. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu süreç çok önemli. Bu süreci bu milletin fertleri olarak en iyi şekilde değerlendirmeli, planlamalı ve geleceği kuracak adımları doğru atmalıyız. Fetö/PDY, PKK gibi yapıların dış güçlerce yönetilen bu örgütlerin Türkiye’de ömrü kalmamıştır. Başkomutanımız Cumhurbaşkanımız Reisimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Tarihi yeniden şekillendiren duruşu devletine ve milletine sevdası hepimize emsal teşkil etmelidir. Halkımız bu sevdaya gereken yanıtı 15 Temmuz akşamı canını ortaya koyarak vermiştir.

Darbe gecesi saat 9 buçuk 10 sularıydı arkadaşlarla stadyum yakınlarında bir cafede oturuyorduk. Televizyon dikkatimi çekti. Köprülerin asker tarafından tek yönlü kapatıldığını gördüm. İlk önce aklıma terör saldırısı geldi. Darbe girişimi olacağı aklımın ucundan dahi geçmedi. Sosyal medyada bir fotoğraf gördüm. Genelkurmay’dan bir kişinin paylaştığı fotoğrafta ambulansların genelkurmayın etrafında olduğu görünüyordu. Onu görünce eyvah herhalde darbe oluyor dedim. Askerler arasında bir bölünme olduğunu düşündüm. Askerliği orada yaptığım için Genelkurmayı avucumun içi gibi bilirim. Arkadaşlar hemen kalkın bir şeyler yapmamız lazım dedim. O arada kalktık eve doğru gittim. Haberlerde olay netti. Anneme direk ‘‘ben gidiyorum” dedim. Annem tabi ki çıkma oğlum diye karşı çıktı. “Bugün çıkmazsak bir daha hayatta çıkamayız sokağa dedim” hızla AK Partinin il binasına doğru arabamla yola çıktım. Saat 23:00 sularında aracımla giderken bir yandan telefonumda kayıtlı olan bin 700’e yakın kişiye sosyal medya ve internet iletişim programları üzerinden sokağa çıkmaları, demokrasiye sahip çıkmaları yönünde çağrıda bulunarak mesajlar attım. Vatan için ölmemiz gerekiyorsa ölecektik. İnsanın özgürlüğünün elinden alınması kadar kötü bir şey yoktur. 81 ihtilalında o günleri yaşadım. Yaşım küçüktü ama kısmen hatırlıyorum. Nalçacı’da oturuyorduk. Her gün silah sesleri, çatışmalar, sokağa çıkma yasakları, patlamalar oluyordu. Sadece bekliyorduk. Ne olacağını bilmeden… Eğer darbe olsaydı bir anda dünyamız değişecekti, vatanımız elden gidecekti. Ülke 50 yıl geriye gidecekti. Neyse ki hainlerin planı halkımız ve hükümetimiz tarafından bozuldu ve bozguna uğratıldı. O gece hayatını kaybeden tüm demokrasi şehidi vatan evlatlarına Allah’tan rahmet ailelerine sabır diliyorum.

Add comment