AHMET SORGUN

AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI

AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI AHMET SORGUN

AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI AHMET SORGUN

AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI
AHMET SORGUN

“KİMSEYE
KEFİL
OLAMAYIZ”

Ülke sorunlarına ta küçük yaşlardan itibaren kafa yoran, henüz ilkokul 4. sınıfta Bosna Hersek’in mücadelesi için düzenlenen mitinglere katılan, makine mühendisliğini hayal edip sorumluluklarını yerine getirmek adına hukuk fakültesine giden,  KOSKİ Genel Müdürlüğü’nden tutun da Seçimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine kadar yaşam tarzında en küçük bir değişiklik yapmayan Konya sevdalısı Ahmet Sorgun’la  AK Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldik ve Ahmet Sorgun’u, siyaseti, parti çalışmalarını ve Konya projelerini konuştuk..

 

Milletvekili olduğunuzdan bu yana en yoğun dönemlerinizi mi yaşıyorsunuz?
Aslında milletvekillerimizin en yoğun dönemleri bütçe dönemleridir. O dönemlerde bütün izinler, dış görevler kaldırılır. Hatta mecliste çok zaruri durumlar hariç ziyaretçi yasağı gelir. Bütçenin belirli bir sürede çıkarılması gerekiyor. Biz 1 Kasım seçimlerinde milletvekili olduktan sonra 2 defa bütçe yaptık. Esas bütçe yetişmeyince geçici bütçe yapıldı. Orada yoğun bir tempo sürdü sonra ana kalıcı bütçe yapıldı. Bu yüzden en yoğun dönemler bütçe dönemleridir. Sonra olağanüstü kongre. Bunlar da yoğun dönemler. Partimiz seçimleri tam vaktinde yapmayı hedefleyen bir parti. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere başbakanımız, parti teşkilatlarımız, prensip olarak sürekli halkı seçimlerle meşgul etmek yerine çalışmalara odaklanıyoruz. Ama seçime de her zaman hazırlıklı olmak gerekiyor. Şöyle özetliyoruz, “Hiç seçim olmayacak gibi sakin ve dingin ama yarın seçim varmış gibi hazırlıklı ve kararlı.
O halde il ve ilçe teşkilatlarında sistematik şekilde bir taraftan seçim çalışmaları da yürütülüyor olmalı
Bu ay 14 ilde başlayacağız. Seçime ilişkin çalıştaylar yapacağız. Yani seçim alanlarındaki problemler belirlenecek. Hayat akıyor, toplum, teknoloji değişiyor. Eskiden arı kovanı gibi büyük sandıklar kullanılırdı şimdi daha şeffaf şeyler kullanılıyor. Artık birçok şey internet üzerinden yapılıyor. Eskiden engellilerle ilgili hiçbir şey düşünülmezdi şimdi onlar düzenlendi. Yurtdışı seçmeni oy kullanamazdı. Daha sonra gümrük kapılarında, havalimanlarında oy kullanmaya başladılar. Bunların getirdiği yeni çalışmalar var. Alanda hangi problemler var, kanuni değişiklik gerektirenler, yönetmelik gerektirenler, yüksek seçim kurulunun alması gereken kararlar… Bütün bunlar ortaya çıkacak. Eğer kanuni değişiklikte bulunulması gerekiyorsa bunları adalet bakanlığıyla paylaşarak meclise getireceğiz. Bu çalışmaları Ekim Ayı içinde başlatıyoruz.

Her seçimden sonra sandıklara hile karıştı, pusulalar çalındı, kayboldu söylentileri çıkıyor. Mevcut yapılanmada bu söz konusu olabilir mi?
Onlar seçim günü yapılan spekülasyonlar veya seçimde halkın kendilerine oy vermediği , destek bulamayan insanların geçici malzeme üretmeleri, savunma politikasıdır. Ülkemizin belli bölgesinde bir kısım sıkıntılar, baskılar olabiliyor. Bunlar lokal yerlerde, kırsal alanlarda ne yazık ki yaşanabiliyor. Çalışmalarımızda bunları da değerlendireceğiz. Bizim seçim mekanizmamız gizli oy, açık tasnif. Bu bakımdan gerek Avrupa’da, gerek dünya çapında güvenirliği asla tartışılamaz. Yüksek Seçim Kurulu’nda siyasi partilerin de temsilcileri var. Yüksek Seçim Kurulu sonuçları anında siyasi partilere aktarıyor. İlçelerde siyasi partilerin temsilcileri var. Zaten oyların sayımları herkesin huzurunda açık yapılıyor. Bu konuda en ufak bir tereddüt söz konusu değil.

Ak Parti’nin teşkilata verdiği önem çok büyük. Bu başarıyı nasıl etkiliyor?
Organize topluluklar başarılı olabilir. Bu iş dünyasında da böyledir, sivil toplumda da, devlette de , siyasi partilerde de böyledir. Siz organize olduğunuz kadar başarılısınız. Bu da seçim ortamında yapılan çalışmalarla olmaz. Deyim yerindeyse bir sömestr yatıp da sadece sınav günü sabaha kadar ders çalışırsanız her şey birbirine karışır. Bizim her ay ilçe danışma dediğimiz ilçe ölçeğinde toplantılarımız var. Her ay yine il ölçeğinde ilçelerimizden gelen kadın kollarımız, gençlik kollarımız, ana kademelerimizin toplantıları var. Her hafta yönetim kurulu toplantıları yapılacak. Mekanizma sürekli çalışır. Çalışmayan mafsallar kireç bağlar. Onun için mafsallarımızın sürekli hareket ediyor olması lazım. Demokrasiyi gerçekten özümsemiş parti AK Parti’dir. Sürekli halkın içinde, sürekli toplantı halindedir. Ve bu mekanizmayı bu şekle getiren, bunu partinin karakteri haline getiren Recep Tayyip Erdoğan’dır. Genel başkanlarımız da bu yolda devam ediyor.

Milletvekili adaylarının belirlendiği süreçte çeşitli söylentiler çıkıyor . Adaylar belirlenirken neye dikkat ediyorsunuz?
Hukuki engeli bulunmayan herkes aday adayı olabiliyor zaten. Partimizin aday adayı olunması konusunda ayrıcalıklı bir kriteri yok. O ilde sürekli kamuoyu yoklamaları olur. Oradaki aday adaylarının karşılığı nedir? Siyasi geçmişi nedir? Ticaret yapıyorsa geçmişi nedir? Bir ilde sivil toplumların, kanaat önderlerinin, halkın görüşleri alınır. Her seçimde teşkilatlarımızda temayül yoklaması yapılır. Bütün bunlar toplanıp kademe kademe alt komisyonlar, üst komisyonlar değerlendirir. Bunlar hem yerel seçim için, hem de genel seçim için geçerli. 2011’de Konya’da 171 aday adayı vardı. 2015 seçimlerinde 207. Nihayetinde parti olarak 14 tane adayımız alınacak Bunların 14 tanesi aday oldu, 12 tanesi kazandı. 7 Haziran’da 11 tanesi AK Parti’den seçildi. Ama dikkat ederseniz geriye kalan insanların hiç biri küsmedi, kırılmadı ve aday adaylığından adaylığa geçenlerle birlikte seçim çalışmalarına katıldı. Siyaseti kendi istikbaliniz için değil de bir hizmet aracı olarak görürseniz buna inanırsınız. Halka halka da dışarıya doğru yansır. Bu siyasi hareketin liderinden başlar mahalle temsilcisine kadar gider. Kongrede de birçok ilçe başkan adayımız olur, il başkan adayımız olur. İl teşkilatı bunu 3- 4 isme indirger. Sonra 3- 4 ismi genel merkeze götürür. Burada parti mevzuatımız gereği atamasını yapar, 1 kişiye indirger. 4 arkadaş 2009 yılının sonunda il başkanlığı adaylığı için Genel merkeze çağrıldığımızda emanet bize verildi. Diğer il başkanlığına aday gelen 3 arkadaşımızla birlikte çalıştım ve onları başkan yardımcısı olarak değerlendirdim, istifade ettim. Herkes diyor ki büyük emanet yükleniyorsunuz. Burada bir makam mevki değil, sorumluluk, hizmet verilir. Böyle düşünürseniz her hangi bir şey olmaz. Biz bir medeniyet geçmişi olan toplumuz. Buradan oluşan bir parti kültürü var. Hakikaten hizmet olarak yansıtıyoruz. Siyasette sürekli kongre, kurultay partisi olan partiler de var.

Peki, bunlara da bir önlem alınamaz mı?
Bu demokrasinin zenginliği aslında. Millet önlemini alıyor. Siz mevzuat olarak bazı önlemler alsanız bu büyük eleştiri konusu olabilir. Ama millet bunu eliyor. Milletin terazisi çok hassas bir terazi. Her gün tartmaz ama tarttığı zaman da hassas tartar. En son 3 buçuk ay önce gördük bunu. Orada siyasi kriterleri, her şeyi bir kenara bıraktı. Millet olmanın bilinci neyse bu genlerine kadar işlemiş. Millet olma bilinci baktığınızda tahmin edemeyeceğiniz kadar gençlere, çocuklara, yaşlılara, kadınlara, erkeklere, üniversitelisine, okuma yazma bilmeyenine, zenginine, fakirine hepsi işlemiş. Gerçekten çok ilginç. O 241 şehidimizi ve 3 bine yaklaşan gazimizi, demografiğimizi çıkarttığımızda tam bir millet. 15 Temmuz akşamı o Batmanlı kardeşlerimiz de bayraklarını alıp meydanlara koştu. Diyarbakır’da, Hakkâri’de, Şırnak’ta da bütün illerimizde öyle oldu. Elhamdülillah biz bir milletiz. 81 ilde doğu, batı, kuzey, güney. Bütün mesele bu gücü kırmaya çalışmak. Çünkü emperyalist planlarının uygulanmasına bu ülkede engel görüyorlar. Bizim zenginlik noktalarımızı zafiyet noktalarına çevirmek istiyorlar. Ama eğer güçlüyseniz ana bölgeniz güçsüz olursa o farklılıkları size zenginlik olarak değil, ayrışım problemi olarak sunmak istiyorlar. Biz mevzulu bir topluluk değiliz ki. Bin yılı aşkın süredir buradayız ve bu coğrafyada, bu insanlarla birlikte yaşıyoruz. Batıda yüz yıl savaşları diye savaşlar yaşandı. Bizim geçmişimizde mezhep savaşları hiç yok. Bizim mezheplerimizi insanlarımız çok ayrımlı bilmez. Bizi de kendilerine benzetmeye çalışıyorlar. Buna fırsat vermeyeceğiz.

15 Temmuz’dan sonra millet olarak geleceğe daha güvenli mi bakıyoruz?
Milattan önce, milattan sonra gibi, 15 Temmuz’dan önce 15 Temmuz’dan sonrası diye de bir zaman dilimi oluştu. Milleti ayrıştırmak için çok uğraştılar, daha da uğraşıyorlar. Milletin buna tepkisi ne oldu? Ayrıştırmak istediler, tam tersi iyice kenetlendi milletimiz. Bu milleti tanımıyorlar. Hem ağa babaları tanımıyor hem de onların içerideki uzantıları tanımıyor. Milleti ayrıştırmak için yaptıkları operasyonlar tam tersi milletimizi birleştirdi. Biz bunu içeride de gördük Sur’ da, Cizre’de Şırnak’ta, Yüksekova’daki o çukur siyasetinde de gördük. Güya bizim güvenlik güçlerimizle masum halkı karşı karşıya getireceklerdi. Ama oradaki Kürt kökenli kardeşlerimizin o millet bilinci, o vatan sevgisi bunlara fırsat vermedi. Eğer sen burada çukur kazıyorsan ben burayı terk ediyorum dedi. Diyarbakır’da sayın cumhurbaşkanıyla birlikte biz de katıldık. Bölgenin daha süratli bir şekilde kalkınması için ne gerekiyorsa orada teşvik paketleri açıklandı. inşallah 1 yıl içerisinde 30 bin konut yapılacak. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Van’da 11 ayda bir şehir kurulmuşsa 1 yılda da 30 bin konutu yeni bir yaşam tarzıyla kavuşturmuş olacağız. İşin vahim tarafı şu; Diyarbakır’da, Sur’ daki tarihi yerlerde veya garibanların yaşadığı yerlerde, o ücra yerlerde bunları yapıyorlar. Siyasi destekçilerin kendi yaşadıkları lüks semtlere dokundurmuyorlar. Batman’da kapı kapı esnafları ziyaret ettik. Güler yüzle karşılandık. Biz çok net bir şekilde teröristler ile oradaki kardeşlerimizi birbirinden net ayırt ediyoruz. Bu ayrımı bildikleri için teröre karşı mesafesini korudu. Konya’dan çıkın Van’a, Diyarbakır’a, Karadeniz’in en ücra noktalarına kadar gidin. Devletimiz orada her türlü hastanesini yolunu, suyunu, okulunu yapıyor. Ama onlar bunu engellemek istiyor. Bu akıl işi mi? Hayır. Oradaki insanımızın hakkını arayan insanın işi olabilir mi? Hayır. 15 Temmuz sonrasında, 15 Temmuz öncesine göre çok daha moralimiz yerinde. Daha mutluyuz, daha umutluyuz. Tabi şu içimizi acıtıyor. Her gün şehitlerimiz geliyor. Ama bu coğrafya pahalı bir coğrafya. Bu coğrafya da yaşamanın, kalmanın bir bedeli var. Onun için, bu ülkenin selameti için, milletimizin geleceği için, ödenecek bedel neyse beraber ödeyeceğiz.

Konya ile ilgili olarak en son neyi elinize aldınız, ne gibi görüşmeler yaptınız?
Elimizde çok önemli bir proje var ama bunu netleştiği zaman paylaşacağım. Konya’nın büyük projeleri var. Ulaşım projeleri devam ediyor. Devlette devamlılık esastır. Şahıslar gelip geçicidir ama projeler aynen devam ediyor. Mesela Konya Karaman hızlı tren projesinin her türlü alt yapısı, üst yapısı bitti, şimdi sinyalizasyon, elektrifikasyon çalışmaları sürüyor. Tabi o Karaman’la sınırlı değil. Karaman- Ulukışla arası projesi bitti, yapımı halis. Ulukışla’dan, Yenice’ye kadar yani Çukurova’ya kadar proje çalışması devam ediyor. Konya’da GETAP’lı metro projesi için ön projeleri çalışıldı. Birinci etabın ikinci projesi çalışılıyor. Önemli olan bunların takipsiz bırakılmaması, masaların sumen altında olmaması.

Hizmetlerin takibi de farklı bir sistemle işliyor. Bu sistemden bahseder misiniz?
Her bakanlığın işlerini takip eden milletvekillerimiz var, ayrı ayrı görevlendirilmiştir. Bir organizasyon var. Onu birinci derecede sorumlusu olan arkadaşlarımız takip eder . Şu anda somon projeleri devam ediyor. Bağbaşı barajı zaten bitmişti. Zaman zaman Mavi boğazdan su alıyoruz. Bozkır Barajı da bitti, sular altında kalacak yolun yukarı alınması sağlanacak. Hadimi Barajı %95 seviyesinde. 3. barajımız da bitmek üzere. Konya’nın içme kullanma suyunu Mavi Tünel’den alacağız. Onun büyük kısmı tamamlandı. Alacabel Tüneli dört gözle bekleniyor. Orada tünelin ihalesi yapıldı, şantiye kuruldu, tünel delme çalışmaları iki tüp geçişi şeklinde başladı. Hem mesafeyi kısaltmış olacak, hem de virajları eğimleri kaldırmış olacağız. Orada bir tünel daha yapacağız. Onun projesi üzerinde çalışılıyor. Tınaztepe Tüneli ile birlikte iki tünel hem mesafeyi kısaltacak hem de yol kontrolünü artıracak. Beyşehir’de Yanboz yolu. Yine orada bir tünelimiz var. 5 bin metreyi geçen bir tünel. %75’i tamamlandı. Öbür taraftan Akdeniz’e Alanya’ya Kuşyuvası üzerinden ulaştıracak beş tane tünel çalışır vaziyette. Göksu’nun üzerine çok büyük bir viyadük projesi yapıldı.

Bu projeler arasında sizi en çok heyecanlandıran, bitmesini dört gözle beklediğiniz ya da Konya’nın yapısını tamamen değiştirecek proje hangisi?
Şimdi biz makro bakmak durumundayız. Ama mesela tarım kesimi, çiftçi kesimi için ilave su kaynakları en önemlisidir. Ulaşımla ilgili, taşımacılık için ulaşım projeleri en önemlidir. Sanayicilerimiz için lojistik merkez en önemlisidir ve Konya‘dan Mersin Limanı’na ulaşmak çok önemlidir. 200km saat süratli yük ve yolcu taşıma projesi, hızlı tren projesinden daha önemlidir. Bunların kendi içinde ayrı ayrı önemi vardır. Ben bölgesel olanları saymadım. Göksu vadisinde yamaç arazilerinin sulanmasıyla ilgili 130 milyon dolarlık proje şu anda yürüyor.

Memleketinize en son ne zaman gittiniz?
En son birkaç gün önce gittim. Biz Toroslar’ın havasını belli aralıklarla almazsak yaşayamayız. Yani oralara yaslanırız Eskiden büyüklerimiz oranın ağır taşlarını yerinden oynatmak için, sırtını daha büyük bir kayaya yaslar, ayağıyla normalde itemediği şeyi iter. Biz sırtımızı aynen bunun gibi millete yaslıyoruz. Kendi coğrafyamıza, Toroslara, insanımıza. Hakikaten o bozulmamış insanlara, bozulmamış tabiata. Arada kendimizi, aslımızı görüyoruz. O bakımdan oraya belli aralıklarla gidip, oranın havasını teneffüs etmezsek, suyunu içmezsek rahat edemeyiz. Bu arada küçük bir üzüm bağımız da var. Tam şelalenin olduğu yerde. Gittim üzümleri kestim geldim. Şimdi bu bir yaklaşımdır, felsefedir. Yereli ihmal etmeden yerelde takılı kalmak. Bu bir çalışma tarzımız, prensibimizdir. Odamda bir Konya haritası, bir Türkiye haritası, bir de dünya haritası var. İçten dışa doğru. Yani ne Konya’ ya takılıp kalabiliriz, ne Türkiye’ ye takılıp kalabiliriz, dünyanın bir parçasıyız. Türkiye’deyiz, ilimizdeyiz. Daha küçültürsek ilçenize, köyünüze, ailenize kadar, hatta kendi şahsınıza kadar içten dışa dıştan içe doğru. Onun için belli aralıklarla sessizce bir saat de olsa o havayı bir doping gibi alır geliriz.

Son olarak ne söylemek istersiniz?
Teşekkür ediyorum. En son yaşadığımız hadise üzerine de belki birkaç söz söylemem gerekiyor. 15 Temmuz milattan önce, milattan sonra diyebilecek kadar demokrasi tarihimizde çok önemli. Ben onu iki açıdan ifade ediyorum. Bir, milletimizin verilmiş sadakasıdır diyorum. Bir kaza yaparsınız arabanız hurdaya çıkar, siz ufak tefek sıyrıklarla atlatırsınız ve verilmiş sadakamız varmış dersiniz. Milletimizin de verilmiş sadakası varmış. İkincisi bunu yapanlar bakımından baktığımızda, yaptıranlar açısından bir şey söylemiyorum o zaten belli. Piyonlar, kuklalar, kullanılanlar bakımından ifade etmek gerekirse asrın ihaneti. Her yerde bir hain vardır. Her yerde her kurumda her ülkede bir hain bulunur. Dini, eğitimi, yardımlaşmayı, her şeyi kullanarak sinsice planlanmış bir ihanet. Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayacağız. Ama hayat devam ediyor, bununla yatıp bununla kalkamayız. Bu ülkenin varlık mücadelesi medeniyet mücadelesi devam ediyor. İddialarımızdan, hedeflerimizden vazgeçmiş değiliz. Daha sağlam basarak yürüyeceğiz. Burada kimsenin mağduru oynamasına aldanamayız. Kimseye kefil olamayız şimdi herkes benim ilgim yok diyor. FETÖ dahil. O zaman kim yaptı bunları. Bu planları kimin yaptığını biliyoruz da kim kullandı? Hiç kimseye kefil olmayız bu kadar net. Burası bir hukuk devletidir. Bunun üzerinden siyasetin ve bürokrasinin dizayn edilmesine fırsat veremeyiz.

Bu dalganın siyasi yapılanması ortaya çıkmadı söylentileri artıyor. Bununla ilgili çalışmalar yapılıyor mu?
Buna en çok söyleyecek sözü olan AK Parti’dir. 17, 25 Aralıktan bu tarafa 2014 genel seçimlerini yaptık. 2014 kongrelerini yaptık. Bir kısım belediye başkanların ihracını sağladık. Bu konuda bizim kafamız çok net. Ama bunu istismar ederek siyasete, AK Partiye ayar çekmek isteyenlere asla müsama edemeyiz. Bugün AK Parti’nin kaderi; ister kabul edelim, ister kabul etmeyelim, ister sevelim, ister sevmeyelim Türkiye’nin kaderiyle özdeşleşmiş durumda. Bunu buradan vurmak isteyenlerin kimlerin olduğunu, kimleri kullandıklarını görürsek amaçlarını da net görürüz. Bu konuda kesin bilgili, belgeli olanlara gereğini yaptık, yapıyoruz. Bunu diyenler ya bilinçli şekilde bir yerlerden kurgulanarak söylüyorlar ya da bilmeden söylüyorlar. Önce kendilerine bakmaları lazım. Baktığınızda çok ilginç kılık kıyafette, ilginç felsefelerle de ummadığınız yerden çıkıyor. Ummadığınız kılıkla karşınıza geliyor. Bunun için evhamlar üretilmesini kabullenemeyiz. Ama bunları da yok sayamayız.

Add comment