Prof. Dr. Başar CANDER

Acil Tıp Uzmanı

Acil Tıp Uzmanı Prof. Dr. Başar CANDER

Acil Tıp Uzmanı Prof. Dr. Başar CANDER

ACİL TIP’IN KİTABINI
BİR TÜRK YAZDI

House dizisinde Hugh Laurie’nin  Gregory House tiplemesiyle; acil servisler adeta evimizin içine girdi. Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgi; yerinde bir müdahale ile yeniden çizilirken bazen umudun bittiği noktada yaşamı sundu, bazen de yeşeren umutlara ölümü ve acıyı tattırdı. Kısacası hayat acil servislerde bambaşkaydı. Buranın başkahramanlarından bir isim. Hatta dünyada Acil Servis’in kitabını yazan tek isim. Acil Tıp Uzmanı Prof. Dr. Başar Cander’le röportajımız…

 

Acil Tıp’ın kitabı nasıl yazılır?
Acil tıp eğitimi çok zorlu bir süreç. Her branşta neredeyse acil hastalarla karşılaşıyorsunuz. Dolayısıyla acilin eğitiminde aslında resmi bütün olarak görmeye ihtiyaç var. Resmi bütün olarak nerede görürsünüz? Konya’nın tamamını nerede görebilirsiniz? Yüksekte. Dolayısıyla acil tıp eğitimi hep zirveye tırmanış, yükseğe çıkmaktır. Yükseğe çıkmak her zaman zordur, geniş bir eğitim alanı vardır. Bu konuda acil dahiliye, acil kardiyoloji, cerrahi aciller, acil nöroloji ya da acil üroloji. Her branşın acili var. Şu ana kadar bununla ilgili, bu eğitimleri toparlayan, hepsine ulaşacağınız bir kitap çalışması yapılmamıştı. Ana bilim dallarının gelişme aşamaları vardır. İlk uzmanlığın verilmesi, derneğinin kurulması (ATUDER), dergisinin olması, müfredatın belirlenmesi gibi aşamalar. Bunun en üst aşaması ise o ana bilim dalının kendi textbook’unu, kendi ana kitabını oluşturmasıdır ki dünyada tıpla ilgili textbook’ların kaynağı hep Amerika’dır. Kendi kitabını, kendi ana kaynağını oluşturmuş ülke sayısı çok fazla değildir. Acil kitabına baktığımızda karşımıza 3-4 ülke çıkar. Türkiye’de kapsamlı bir çalışmayı 3 yıl boyunca yürüttük. Acille ilgili neredeyse her ana bilim dalından, birçok branştan hocalarımızın katkısı ile 300’e yakın yazar ki bunların içerisinde 6-7 kişi yurtdışından yazan hocalarımız var. Buna büyük bir katkıları olmuştur. Çalışmaları Türkçe kaynağı olarak sunduğumuz için Türkçe özelliğini de bozmamak amacıyla ( bu ilk oldu) hem İngilizce orijinal makalesini koyduk, arkasına da tercümesini

Tüm bu makaleler Acil Tıp kitabına özel yazıldı değil mi?
Evet tabii. Kitap için yazdılar, bütün haklarını bize devrettiler.6-7 tane değerli tanınmış hocalar bölüm yazdılar. Amerika’dan, İtalya’dan dünyanın diğer ülkelerinden yazarlarımız da var ama dediğim gibi Türkiye’de de böyle büyük bir kitleyi motive edip böyle bir eser koymak çok kolay değil. Biz en genç branş olduğumuz halde kitabımızı bu süre içerisinde çıkarmış olduk. Türkiye’de gerçekten birçok branşta ana texkbook yok.

Kaç branşta böyle bir çalışma var?
Branş olarak söylememiz çok doğru değil. Çoğu branşta Türkçe kökenli bir kitap yok. Burada daha önemlisi acil tıp gibi yoğun bir gündemde, yoğun bir konuda bu ilk çalışma. Sadece bizim değil etraftaki ülkelerde de buna benzer, tek ana kitap şeklinde bir çalışma hala yapılmamış. Bu gerçekten çok büyük bir kitap. Ana temasını belirleyerek oluşturduk. Yoksa bu kitap 5000-6000 bin sayfayı bulacak bir kitaptı. Özel konularda özellikle belli kalıplarda acil tıp eğitimi alacak kişilerin genel bilgileri rahatça edinmelerini amaçlayıp, belli prensipler üzerine kitabı 3000 sayfada bitirdik. Kitap çok geniş konuları içeriyor. Hemen her konuda acillerde çok sık görülmeyen konulardan çok yoğun konulara kadar hematolojik acillerden endokrinoloji acillere kadar, cerrahinin değişik branşlardaki acillerden kardiyaka kadar. Yurtdışında bile birçok kaynakta olmayan konuları dahil etmiş durumdayız. Bu kitabı alan kişi acile gelecek bütün hastalar ile ilgili çok geniş bir bilgi sahibi olduğu kadar birçok branş hakkında da bilgi sahibi olabilecek.

Aslında bütün alanda hizmet veren doktorların kullanacağı bir kitap…
Endokrin aciller var; bütün endokrinologların yararlanacağı bir kitap. Mesela diğer hocalar genel rutin işlerini zaten poliklinikte yapıyorlar ama acille kesiştiği noktalarda çok farklı bir bakış açısı var. Acille kesişen noktadaki kararlar farklı olabiliyor. Endokrin hastaları ayrıdır, endokrin acile yaklaşım farklı bir şeydir. Dolayısıyla biz bütün branşlara yönelik çalışmayı gerçekleştirmiş oluyoruz. Nitekim birçok branştan kitabı alıp soranlar var.

Birçok branşta Türkiye’den çıkan kitap yok dediniz. Bu bilgiler hep yurtdışı yayınlardan mı takip ediliyor?
Evet, örneğin dahiliye ana kaynağı yok. Hacettepe’nin ve Çapa’nın yazdığı var ama Türkiye çapında dahiliye Hamilton’un kitabını, kardiyoloji Brownworld’u takip eder. Kardiyolojinin bunu alalım diyeceği bir textbook oluşmamış. Bir iki çalışma var ama çok geniş alanda Türkçe kaynak yaygın değil.

Bu kitap diğer ülkelerde de hizmet verecek mi?
Kitap Türkçe olarak oluşturuldu. Yabancı yazarlar da var. Yazarlarımızın böyle bir isteği oldu. Bunu İngilizce’ye çevirip dünyaya yayalım dediler. Bizim böyle beklentimiz, projemiz olmasa da burada şöyle bir sıkıntımız var . Türkiye’deki yayınevleri uluslararası olmadığı için uluslararası pazarlama konusunda ticari endişeye giriyorlar. Türkiye’deki projenin, aslında bizim liderliğini yaptığımız birçok ülkeye ulaşması lazım. Bu yüzden Kültür Bakanlığı’ndan veya Sağlık Bakanlığı’ndan basım yönünde bir destek alabilirsek Türkiye’de çok önemli bir misyonu yerine getirmiş oluruz. Etrafımızda Acil Tıp’ın kurulmadığı çok ülke var. Bu kaynağı gönül bağımız, ortak tarihimiz olan ve acil tıbbı kurmayan ülkelere sunabiliriz. . Balkanlar ve Avrupa’nın birçok ülkesi dahil. Onlara liderlik yönünde kitap temin etmek istiyoruz. Bu da Türkiye’de farklı bir bakış açısı gerektiriyor. Avrupa Birliği projeleri ile yapmaya çalışacağız.

Çok maliyetli bir çalışma. Bütün bu maliyeti kendiniz mi karşıladınız?
Kitabı basan kuruluşla anlaşmalar yaptık. Türkiye’de bunu yapmak kolay. Çünkü bunu belli bir ücrete sattıkları için baskı yönünde sıkıntı çekmiyorlar. Sorun yurtdışı baskısı.

Diğer branşlarda da çok değerli hekimlerimiz, bilim adamlarımız var . Diğer branşlarda kitap hazırlanmamasının sebebi nedir?
Bu konuda ciddi bir deneyime, bilgi birikime ve ekip çalışmasına ihtiyaç var. Acil tıpta biz en eskilerden olduğumuz , ekibe ulaşabildiğimiz için 300 yazara yazı yazdırabiliyoruz.300 kişiyi bir araya getirip bir kitap çıkarmak kolay değil. Düşünün 3 yılda ortaya çıktı. Bu büyük bir sabır istiyor. Herkesi bir araya getirmek gerekiyor. Gece yarılarına kadar belki daha fazla bununla çalışmak zorunda kaldık. Ortak bir bakış açısı oluşturmanız lazım. O da işte bazen gecelere bazen sabahlara kadar çalışarak oluyor. Bir de mutlaka gelenek oluşması lazım. Bir tecrübe kazanıyorsunuz. Yılların getirdiği bir birikim var ama bunu aktarırsanız geliştirebilirsiniz. Bunun için de bu aktarım görevini mutlaka gerçekleştirmek lazım. Buna ayırdığınız vakit genelde amatör bir ruhla oluyor. Bu kitabı yazmış olmak size akademik olarak çok performans kriteri getirmiyor. Maddi açıdan bir performans getirmiyor. Bilimsel olarak yapılan üretimler çok daha değerli olmalı. Bunun karşılığı olmalı. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bir kitap yazmanın ve eser ortaya koymanın verdiği hazzı hiçbir maddi güç oluşturamaz. Burada oluşan eserin maddi bir karşılığı yok.

O beklentide değilsiniz…
Beklenti de yok ama yanlış ifade ettim sanırım maddi değeri biçilemez demek istedim. Burada akademik olarak elde ettiğiniz eseri maddi olarak hiçbir şey karşılayamaz. O zevki, kalitesi, size kattığı huzurun maddi değeri olamaz.

Bu kitapla birlikte tıp camiasından nasıl bir tepki aldınız?
Pozitif tepkiler de aldık negatif tepkiler de. Pozitif yankısı, tabii ki herkes böyle büyük bir çalışmayı görünce şaşırıyor. Sonuçta 300 yazar ile 3000 sayfalık kitapla Türkiye’de çığır açıldığını, bir devrim olduğu yönünde olumlu mesajlar aldım. Hatta biri İncil’in üstüne elini koyup fotoğraf yollamış. Bunu önce anlamadım. Sonra biri bana dedi ki ; “ Hocam Hristiyanlar için İncil ne demekse acil tıpçılar için de bu kitap o demek.” Böyle çok güzel mesajlar aldım.

Sizin Acil Tıp Kitabı bunca yıllık çalışmalarınızın ürünü olarak kabul edilir mi? Bütün birikiminiz burada.
Elbette. Önsözünde de söylediğimiz gibi bu 25 yılın birikimi. 25 yıllık Türkiye birikimi diye adlandırdık. Sadece bizim değil acil tıpta 25 yıllık Türkiye birikimi.

Onu da kendinize ad etmemişsiniz. O da ayrı bir konu..
Tabii. Türkiye’m.

Bundan sonra başka projeleriniz var mı?
Tabi var. Arka arkaya gelecek 3-4 çalışmanın birincisi. Yani burada Oxford’tan vs. değişik kitaplardan çalışmalar, projeler inceleyerek Türkiye’de bunlarla ilgili neler yapılabilir diye inceliyoruz. Acile bir genel bakış açısını verdik bir de özel bakış açısını oluşturacağımız çalışmalar var.

Şuan ki bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yani Türkiye’de acil tıpa gerekli önem verilmeye başlandı mı?
Türkiye’de acil tıp çok farklı olmak zorunda.Çünkü hiçbir ülkede olmadığı kadar acil servis başvuruları var. 70 milyon 80 milyonluk ülkede 110 milyon acil servis başvurusu açıklanıyor. Ben de diyorum ki keşke 110 milyonluk ülkede 70 milyonluk servis başvuru olsa. Nüfusun üzerinde acil servis bakan ülkelerden biriyiz. Çünkü potansiyel bu. İyi bir potansiyel. Bunun bir dizayna, özel bir ilgiye ihtiyacı var. Acil anlar insanın hayatı için çok değerli. Acil tıbbın kendi içindeki hastalık semptomları birbirini gizleyebilir. Düşünmediğiniz basit bir şikayetin altından çok basit bir şey çıkabiliyor. Dolayısıyla bu iç içe girmiş yoğun bir alanın mutlaka fazla bir ilgiye ihtiyacı var. O yüzden Türkiye olarak acil tıp uzmanlığını geliştirme açısından iyi bir yerdeyiz. 25 ile 30 yıl arasında bir süre geçti ama Avrupa’da bunu hala kurmayan ülke var. Mesela Almanya’da yok . Çünkü onlar başka bir ekolde takip ediyorlar. Amerika’da 60 yıl önce açılmış ve bizim asıl meselemiz Afrika ülkelerinde yok. Körfez ülkelerinde var ama bu diğer komşu ülkelerde yakın uzak doğu dediğimiz kısımlarda yok.Bütün Türkiye Cumhuriyetlerinde Rus ikonlarında hiç yok. Bizim ülke olarak yapmamız gereken bir sürü şey var. Bizden ağabeylik bekleyen ülkeler var. Bunu yapmaya çalışıyoruz ve yapıyoruz da. Mesela, Azerbaycan’a gittik çalışmasını yaptık. Geçen ay Gürcistan’daydık, onunla ilgili bir çalışma yaptık. Bu olmayan yerlerin çoğuna daha doğrusu belli başlı yerlere bakıyoruz Amerika gidiyor. Mesela bakıyoruz Dubai’ye gidiyor kuruyor, Katar’a gidip kuruyor.

Bunun o ülkeye faydası oluyor mu ? Yani gidip kurmak aslında ülke için yük gibi..
Oranın acil tıp servisinde yönetiminde söz sahibi oluyor. Nüfuz oluşuyor. Bilimsel liderlik konuşur. Oraya bağımlı hale geliyorsun. Nasıl mesela? Malzemesiyle bağımlı hale geliyorsun, diliyle geliyor adam sürekli Amerika’ya gidiyor. Oranın eğitimini almak durumunda kalıyor.Yani biz burada çok iş yapmaya çalışıyoruz. Ama daha önceden Türkiye’de böyle misyon çok oluşmadığı için hem anlatmakta hem yapmakta biraz zorluk çekiyoruz. Yani kendi yağımızla kavrulmaya çalışıyoruz. Bizim liderlik konusunda gerçekten çabalarımızı yurtdışındakiler çok taktir ediyorlar ama bizim daha fazla desteği buradan almamız gerekiyor.

Bunun ödülünü aldınız..
Evet, bu konuda yaptığımız kongrelerimiz, çalışmalarımız var.20-25 ülke Türkiye’ye gelip bizim kongrelerimize,dernek başkanları düzeylerinde katılıyor.Yurtdışında acil tıbbı yönetmek konusunda yaptığımız çalışmalar yönünden. Geçen yıl Hindistan’da ”Liderlik Ödülü” aldık.Dünyanın her ülkesinden dernek başkanları bu ödüle aday. Amerika’dan , Avrupa’dan İngiltere’den, Uzak Doğu’dan katılanlar var. Tüm bu katılanların arasında Türkiye’nin böyle bir ödül alması bizim açımızdan büyük bir gurur kaynağı Türkiye’nin konjektöründen, acil tıbbın 25 yıl önce başlamasından,oluşan tecrübeli birikimden.. Şuan ki durum itibariyle biz acil tıbbı öğretecek, ihraç edecek durumdayız.

Şimdi hem yurtdışında bir sürü ülke için liderlik yapıyorsunuz ve bir taraftan da Türkiye’de acil tıp’ın gelişmesi adına çalışmalar yürütüyorsunuz. Her yere yetmek mümkün mü?
Bu; büyürken gelişmek gibi. Biz bir taraftan Türkiye’de büyüyoruz bir taraftan da yurtdışında adımlarımızı atıyoruz. Tabi Türkiye’de böyle bir sistematik yapılanma yok. Mesela Avrupa’da, Amerika’da gelişmiş ülkeler bunu bir misyon olarak sistemlerini kuruyor. Evet biz bunu kendi ülkelerimizde geliştireceğiz ama dünyada kendilerini farklı görüyorlar.Biz dünyayı yönetiyoruz gibi baktıkları için sadece ülkeleri ile yetinmeyip sistemi dünya üzerine kuruyorlar. Hazır oturmuş sistemde siz bu işlemleri yapıyorsunuz. Birim ihracatı ile hazır, oturmuş halde yapıyorsunuz.Bizde ise tahmini kendi sistemi oluşturmak yani oturmuş bir sistemi kullanmak değil de kendimiz bir sistemi oluşturmak istiyoruz.Yani bu işi bir politikayla yapmak çok daha kolay olur. Acil tıbbın Türkiye’de alacağı çok yol var ama bu konuda çok da mesafe alınmış. Çok ciddi bir tecrübe oluştu. Yani biz şunu istiyoruz, herkes bir tarafa bırakılsın acil tıbba odaklanıp çözülsün.Tabi yöneticilerin böyle bir lüksü yok her tarafa bakmak zorundalar. ama en azından acil tıbba farklı bakalım diyoruz.Biraz daha odaklanalım.

Daha acil tıp kavramını, acil tıp uzmanlığını bilmeyenler var..
Acil tıp uzmanlığı ülkemizde tam anlaşılmış değil. Mesela bir başka branş uzmanı dediğinizde mutlaka ulaşılıyor. Ama acil tıp uzmanlığı denildiğinde bir şeyleri anlatmak durumunda kalıyorsunuz. Neredeyse en çok asistanı olan branş pozisyonundayız. Pediatri ve dahiliyeyle yarışıyoruz.Burada en büyük problemlerden biri şu; çok zor bir branş olduğu için başlayanlarda bırakma oranımız yüksek. Başlıyor yapacağım diyor sonra zorluklar, sistemde oturmayan konularla karşılaşılıyor. Aslında bunların çözümü bizde çok kolay. O deneyimi sağlayabilmek için yıllarımızı verdik. Şurayı güçlendirme şeklinde çözümlerimiz var.İşte o çözümleri uygulamaya koyduğumuz an her şey daha güzel olacak.

Yetki sizde, sorunu çözün deseler ne yaparsınız?
Acillerin iyileştirilmesi için buraya belli bir bütçe ayrılması lazım. Acil tıp uzmanlığının teşvik edilmesi gerek. Hangi branştan olursa olsun doktorlar acil serviste çalışmayı istemez. Bunu parayla da sağlayamazsınız. O zaman acil tıp uzmanlığının ve bunu gerçekleştirmesi için acil tıp uzmanlarının özel hak ve statüler kazanması şart. Yurtdışında bunu yapmışlar, geliştirmişler. Acil servislerin iyileştirilmesi için belli kuralların muntazam uygulanması gerekiyor. Yıllar içinde neler uygulanması gerektiği konusunda bir sistem oluşturduk. O sistemin uygulanmaya konulması şart.

Add comment