Özkan ÖZ

The Mediatix

The Mediatix Özkan ÖZ

The Mediatix Özkan ÖZ

Kapısından içeri adım attığınız andan itibaren sizi karşılayan bambaşka bir dünya. Amerika esintileri, sıra dışı tasarımlar,
sıra dışı uygulamalar… Son derece rahat bir çalışma ortamı. Eşofmanla masa tenisi oynayanlar, diğer tarafta elinde kahvesiyle çalışmasına ilham ortamı hazırlayanlar. Aynı düzeyde iş disiplini. Tüm bu ortamın, sistemin mimarı Özkan Öz’le röportajımız…

Konya’dan Amerika’ya
reklamcılık hizmeti

The Mediatix Özkan ÖZ

Konyalı bir reklamcı, Amerika serüveni ve The Mediatix. Dahasını siz anlatır mısınız?
1983 yılı Konya doğumluyum. Uzun yıllar KONTV ‘de çalıştım. Televizyonculuk, reklamcılık hep içimde vardı. Lise ve üniversite yıllarında da derslerimde başarılıydım aslında ama ailemi yalnız bırakmamak adına dışarıya gidemedim. İçimde hep ukde kaldı. Bir tanıdık vasıtasıyla Amerika’ya gitme şansı yakaladım. Gittim ve giderken aklımda hep şu cümle vardı, “Üç aylığına da olsa bu macerayı yaşamak istiyorum.” Sonra aralıksız altı yıl kaldım.

The Mediatix Amerika merkezli bir reklam ajansı. Konya’yı bu ajansla tanıştırmanız nasıl oldu?
2009’da Teksas’a taşındım ve The Mediatix’le çalışmaya başladım. Halen de devam ediyorum. Orada çalışmalarımızı sürdürürken Türkiye Ofisi açmaya karar aldık ve piyango bana çıktı. Biz Türkiye ofisini açınca Türkiye ofisinin direktörü olarak başına gelmiş oldum. Teksas kökenli bir ajans. Merkezimiz Teksas’da. Stockholm’de de ofisimiz var. Orası pazarlama ofisi. Burayı üretim yeri olarak açtık. Hizmet sektörü açısından tam hizmet sektörü olarak geçiyoruz.

Böyle bir ajansta çalışmak hayaliniz miydi
Ben dil konusunda çok daha iyi olmayı istiyordum. Çünkü internet gelişiyor, aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuz ama Türkçe arattığınızda çıkan sonuç sayısıyla İngilizce arattığınızda çıkan sonuç sayısından çok farklı oluyor. İngilizce’yi iyice öğrenirsem aradığımı doğru bulabileceğimi düşünüyordum. Ancak İngilizce’yi iyi bilmeniz halinde her şeye tam olarak ulaşabiliyorsunuz. Başvuru yapacaksınız ama sizin niteliklerinizde birini aradıklarınızdan haberiniz bile yok. Çünkü İngilizce bilmiyor oluşunuz, size başta tüm kapıları kapatıyor. Hatta Amerika’da, İngiltere’de ya da dünyanın başka yerlerinde tam burslu eğitim alma imkanınız var ama diliniz olmadığı için bilmiyorsunuz. Küçük bir dünyada yaşadığınızı anladığınızda kendinizi tutamıyorsunuz. Bende de o oldu. Bu benim hem dil öğrenmeme vesile olacak hem de bildiğim, mesleğimle alakalı bir şeyler yapacağım ve kendimi geliştirme imkanı bulacağım yer diye heves ettim. Tabi bu süreçte kendimiz büyüdük, şirket büyüdü ki yurtdışı yatırım söz konusu oldu.

Birçok ülke varken neden Türkiye ve de Konya?
Zaten üretim yeri açacaksanız ya Türkiye ya da Hindistan. The Mediatix de Türkiye’yi tercih etti. Biz burayı üretim merkezi yeri olarak açtık. Sonuçta ilk defa farklı bir ülkede yatırım yeri açıyoruz. Burası bizim için daha kolaydı. Çünkü kriz durumlarında, ani kritik kararlarda, daha rahat hareket edebileceğimiz bir alan diye düşündük. Neden İstanbul değil? Maliyetleri ilk olarak söyleyebiliriz. Yani Konya’daki maliyetlerimizle İstanbul’daki maliyetlerimiz aynı olmayacaktı. Hem memlekete faydası olması, burada çevremin, geçmişimin olması, bazı durumlarda daha rahat hareket edebilecek olmam ve bütün bunlar birleşince Konya’da olmak daha mantıklı geldi.

Konya’da da görev yaptınız. Oraya gittiğiniz zaman ilk neyi ne fark ettiniz ve çalışma anlamında kazanımınız ne oldu?
Ekip çalışması yapmayı kazandırdı. Orada fazla branşlaşma var. Bizde bu çok yakın zamanda mümkün gözükmüyor. Mesela grafik tasarımcı aranıyor diye ilan veriyorsunuz kimse başvurmuyor. Photoshop ilanı veriyorsunuz o zaman geliyor. Çünkü “Ben sadece photoshop bilirim” diyor. Dolayısıyla herkes kendi işini yapıp branşlaşmış ve böyle bir düzen var. Böyle olduğu için mecburen ekip çalışması yapıyorlar. Çünkü birisi işin bir kısmını, birisi diğer kısmını yapıyor. Biz burada maalesef her şeyi fazla biliyoruz. Hakikaten daha joker bir adamız ama tek alanda branşlaşma konusu bizde biraz daha sıkıntılı. Ekip çalışmalarında da çok duygusal bir personel bir yapımız var. Orada ortaya konan çalışmaya “olmadı” dediğinizde yeni baştan her şeye devam edilebiliyor. Bizde öyle değil .”Olmadı” kelimesi Türk insanında direk motivasyon kaybına yol açıyor, moraller bozuluyor, küsmeler falan. Böyle bir yapı var. Bu yüzden “sen yapma, ben yaparım” diye herkes kendi işini tek başına yapmaya alışmış.

Burada da personel yapısını farklı bir sistemle mi oturttunuz?
Personel yapısını da, çalışma sitemini de merkezimizdeki sistemle oturttuk. Bu yüzden bizim ekibimizin çoğu gençlerden oluşuyor. Faaliyetlerimize başlayalı bir buçuk yıl oldu. Eğitimlerimize aralıksız devam ediyoruz. Genç ekiple çalışıyoruz. Çünkü daha önce bunları hiç yaşamamış, böyle ortamda bulunmamış genç, taze beyinleri kendi sistemimizle eğitiyoruz.

Peki, yaka kartlarındaki hayvan figürleri nedir? Bu da sistemin bir parçası mı?
Bu uygulamayı kendimiz geliştirdik. Herkes yaka kartı için fotoğraf vermek istemedi. Birer Avatar seçtik ve onunla sembolleştik. Bu aslında eğitim sürecinin daha rahat atlatılmasında etkili oldu. O figür tamamen bir sembol.

Sizin sembolünüz ne?
Kaplan.

İçinde masa tenisi oynanabilecek bir Kafeterya, bisküviler, çikolatalar, serbest kıyafet. Bunlar üretimi nasıl etkiliyor?
İşyerimizde lisanssız hiçbir program, yazı fontu ya da müzik yok. Maaşlarımız Konya standardının üzerinde. Hafta sonu tatil. Herkesin görev tanımı var. Ödül, ceza, izin, fazla mesai uygulaması var. Gelmek istemeyen ben yarın gelmiyorum der, ya da birkaç saat gider işini halleder. Ama işini zamanında tamamlar, telafi eder. Kafeteryamız eğlence alanımızdır. Kahvaltı yapmadan gelen tostunu yer, sıcak ve soğuk içeceklerini ücretsiz içer. İş odaklıyız. İşini iyi ve zamanında yaptığı sürece gerisi önemli değil. Uyum sağlayamayan ise burada kalamaz.

Her alanda uzmanlarla çalışmak iş maliyetlerine nasıl etki ediyor?
Bu yıla kadar dışardan hiç iş almadık. Piyasayla, markalarla görüşüp çalışmaya yeni başladık. Tabi bu bizim artımız oldu. Merkezden işler geldi, bu işleri yapıp oraya gönderdik. Bu şekilde de yavaş yavaş büyüme gerçekleşti. 3 kişi başladık ve şu an 27 kişiyiz. Artık o olgunluğa erişince görüşmelere de başlamış olduk. Prestijli kurum ve markalarla anlaşmalar yaptık. Biz anlaştığımız isimlerle tam hizmet ajansı olarak sadece yıllık çalışma planı çerçevesinde program yapıyoruz. Çünkü bir marka için yaptığınız işin başarısızlığını ön göremezsiniz. Kısa süreli çalışmalarda bu görülmez. Bir yıllık çalışma olması lazım ki başarı ya da başarısızlık ortaya çıkabilsin. Markaları da biraz daha bu mantığa itmeye çalışıyoruz. Bunun sektöre faydasının olacağını düşünüyoruz.

Konkur kültürüne nasıl bakıyorsunuz?
Konkurları takip ediyoruz, girmeye çalışıyoruz ve bu kültürün Konya’da da oturmasını istiyoruz. Bu rekabeti, başarıyı getirecektir, kaliteyi arttıracaktır ve branşlaşmaya bir nebze katkısı olacaktır diye düşünüyorum. Firmalar, markalar arasında hiçbir iş kaybı yok. Konkur bile yapsanız her konkura katılacak beş on firma çıkar. Herkes hazırlığını yapacak, sunacak, o sunumla beraber bütçesini de verecek ve markalar da ona göre bir karar verecek. Hiç olmaza yarış kültürünü, konkur kültürünü biraz daha oturtarak kaliteyi artırmamız lazım. Görüştüğümüz her firmaya ne olur bir konkur açın, bizde katılıyor olalım ve ondan sonra karar verin diyoruz. Bunun oturmasına vesile olursak sanki faydamız olur diye düşünüyorum.

Konya’daki firmalar bir reklam ajansından ne bekliyor?
Sadece imaj çalışması isteyecek firma sayısı çok az. Dolayısıyla hepsi satış çalışması da istiyor, pazarlama stratejisi de. Ajans yapacağı çalışmaların pazarlama stratejilerini yönlendirecek. Bunlara gözle görülür katkı sağlamalarını talep ediyorlar. Normalde pazarlama departmanı olmayan markalar dahi bunu istiyor. Öyle bir departman mantığı olması bazen orada işi kolaylaştırıyor. Çünkü birlikte bir çalışma yapmanız gerekiyor. Sizin sunumunuz da bir teori aslında. İnceliyorsunuz, araştırıyorsunuz, sonucu paylaşıyorsunuz.

Mesela siz firmalar için neyi garanti edebiliyorsunuz?
Çok iyi analiz ediyoruz. Yaptığımız sunumlarda da onlar zaten çok iyi yaptığımızı hissedebiliyorlar. O iyi analizin sonunda sorun tespiti ve çözüm önerileri sunuyoruz. Bu onların aklına yattığı zaman süreç daha sağlam ilerliyor.

Bir firma sizle çalışmak istediği zaman ilk olarak ne yapıyorsunuz?
Aslında fikri olan firmalarda bile bazı fikirlerinin yanlış olduğunu tespit edebiliyoruz. Minimum yirmi günlük bir süre istiyoruz. Araştırmalar, çalışmalar yapıyoruz. Oradaki o yoğun çalışmadaki tespitler için inanılmaz yöntemler deniyoruz. Çok iyi rakip analizi de yapıyoruz. Sadece kendilerini değil rakiplerini de analiz edip onları da ortaya koymuş oluyoruz.

Markaya dönersek; böyle bir markayla çalışmak Konya’ya bir artı sağlıyor mu? Neden sizle çalışsınlar?
Düzen ve disiplin; çalışma sistemimizin olmazsa olmazı. Markalarla ilgili yapacağımız çalışmaları 10 günde bir planlarız. Çok düzenli bir çalışma sistemimiz var. Bunu gördükleri zaman memnun oluyorlar. Zaten önce bizi ve ofisimizi, çalışma sistemimizi görmeleri lazım. Dışarıdan ziyaret ederek anlatmayla olmaz. Bizim yurtdışındaki işler de buradan gidiyor. Burada kurduğumuz sistemde üretim Teksas ofisimizde pazarlama ofisine dönüşüyor. Çalışmalar buradan çıkıyor. Zaten oradaki nokta bence kurumsal yaklaşımdır. Karşılarında ciddi bir kurum görmek isteyen firmalar bizimle çalıştığı zaman mutlu oluyorlar. Kurumsal bir yaklaşım, kurumsal bir düzen var. Bunu gördükten sonra ilişkiler devam ediyor zaten. Yoksa biliyorum ki bireysel olarak Konya’da öyle güzel gözler ve yetenekler var ki; İstanbul, Ankara ajanslarının ekipçe yaptıklarından çok daha iyi çalışmalar çıkarabiliyorlar. Ama onların tek dezavantajı tek başına olmaları. Ajansa gidip iş içerisinde, kurumsal bir yapı içerisinde bulunamamaları. Biz biraz olaya olması gerektiği gibi kurumsal olarak yaklaşıyoruz.

Verdiğiniz hizmetler arasında neler yer alıyor?
Tam hizmet ajansı olarak geçiyoruz. Grafik, video departmanımız var. 3D modelleme ve animasyon ve aynı zamanda metin yazarlarımız mevcut. Dolayısıyla web sitesi yapıyoruz ve gözlük uygulamaları gerçekleştiriyoruz. Yazılım konusunda da iyiyiz. Zaten grafik tasarım dediğiniz zaman hepsi içine giriyor. Çizgi film, animasyon yapıyoruz, modelleme ekibimiz var. Onun için markaları inhous çözebiliyoruz. Biz aslında hizmet ihracatı yapıyoruz. Büyük olasılıkla 2016’da en çok ihracat yapan firma biz olacağız. Çünkü faaliyetlerimiz yeni olmasına rağmen buradan gönderdiğimiz işlerimiz ve her şeyi de kuralına uygun yapmamızdan dolayı öyle bir ön görümüz var. Ekonomi için ihracat çok önemli. İş adamları küçük firmayla da, büyük firmayla da çalışsa, KOBİ de olsa, büyük fabrika da olsa önemli olan ekonominin dönmesi. Çünkü her level’da bir pay, pasta var ve bu herkes için geçerli. Orada kimsenin frene basmaması lazım. Ekonominin hakikaten ülkemiz için dönmesini sağlamak adına iş adamlarına, markalara, küçüklü büyüklü her markaya çok iş düşüyor. Onlara en azından küçük de olsa kendi çapımızda çağrı yapmış olalım.

 

Add comment