Faruk ŞEKERCİ

Bilim Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı

Bilim Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Faruk ŞEKERCİ

Bilim Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Faruk ŞEKERCİ

TÜRKİYE YÖN TAYİN EDİYOR

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Faruk Şekerci, Türkiye’nin bilimde, sanayide ve teknolojide nereden nereye geldiğini, projeleri, uygulamaları  Metropol’e anlattı.

 

Türkiye’nin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Alanlarındaki dünyadaki yeri ve önemi hakkında görüşleriniz nelerdir, sizin bu alanlardaki çalışmalarınız hakkında kısaca bahsedebilir misiniz?
Ülkemiz sanayi stratejisinin vizyonu “Orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerde Afro-Avrasya’nın tasarım ve üretim üssü olmak” olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede Türk sanayinde yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli insan kaynağı ihtiyacını kendi kendine sağlayabilen, çevreye ve topluma duyarlı bir dönüşüm temel amacımızdır.

OECD tarafından yayınlanan “2017 Küresel Kalkınma Perspektifleri” raporunda ülkemiz ‘orta-yüksek ve sürdürülebilir kalkınma’ grubunda gösterilmiş ve aynı raporda ülkemizin son çeyrek yüzyılda gelir farkını yüzde 10 azalttığı tespiti yapılmıştır. Bunun yanında, kalkınma hızımızı bu şekilde sürdürmemiz halinde 2030 yılına kadar orta-yüksek gelirli ülkeler grubundan ‘yüksek gelirli ülkeler’ grubuna çıkacağımız öngörülmüştür.

Türkiye bugün teknoloji alanında nasıl bir yerde?
Türkiye dünyanın sayılı üretim lokasyonları arasına girmeyi başarmıştır. Avrupa’da hafif ticari araç ve otobüs üretiminde birinci, kamyon üretiminde ikinci, otomobil üretiminde yedinci sırada yer almaktayız. Beyaz eşya ve çimento üretiminde Avrupa birincisi, Demir çelik sektöründe Almanya’dan sonra ikinci sıradayız. Bu sektörlerde üretim hacmi konusunda yakaladığımız başarıyı; Kalite, tasarım, teknoloji ve katma değerde de artırıyoruz. Bugünün ve yarının kilit teknolojileri olan savunma, uzay, havacılık, enerji, gıda, biyoteknoloji, nanoteknoloji, yazılım ve otomasyon gibi alanlarda sanayimizin bir sıçrama daha yapması istiyoruz. Nitekim son 5 yıldır marka başvurularında Avrupa’da birinci, tasarım başvurularında ise ikinci olmamız bu konuda ne kadar istekli olduğumuzun bir göstergesidir.

Türkiye, bölgesinde güçlü, üreten, ürettiği teknoloji ve bilgi ile yön tayin edebilen bir ülkedir. Ülkemiz; Dünyaca tanınmış üniversitelerinde 120.000’in üzerindeki araştırmacı insan kaynağı tarafından üretilen bilimsel bilgiden başlayarak, bilginin ticarileşebilir bir ürüne dönüşmesine kadar geçen her bir süreci desteklediği 6 Milyar TL büyüklüğündeki Ar-Ge destek mekanizmasıyla; Sanayiciler ile üniversiteleri bir araya getirerek ortak projeler geliştirmelerini sağladığı 50’nin üzerindeki Teknoloji Geliştirme Bölgesiyle; Sanayici ve yatırımcılara, planlı ve üretime hazır alanlar sunduğu 290’ın üzerindeki Organize Sanayi Bölgesi ve Endüstri Bölgesiyle; Teknolojiye dayalı üretim yapmak isteyen yatırımcılara kurulması ve işletilmesi noktasında birçok teşvikler sunduğu 400’ün üzerindeki Ar-Ge Merkezi ve 30.000’nin üzerindeki tam zamanlı Ar-Ge çalışanıyla; Test, kalibrasyon, laboratuvar, metroloji ve uluslararası uygunluk değerlendirme faaliyetleri gibi Ar-Ge ve inovasyona dayalı bir sanayinin ihtiyaç duyacağı tüm altyapı donanımlarıyla ve tam güvenilir uluslararası bir piyasa ortamını tesis eden fikri ve sınai mülkiyet hakları kurumlarıyla, dünyanın sayılı Ar-Ge inovasyon ve üretim merkezleri arasında yer almaktadır.

Tüm bunların ötesinde; Her zaman birkaç adım sonrasını da tasarlamamız gerekiyor. Hayata geçirdiğimiz motor mükemmeliyet merkezi, plastik mükemmeliyet merkezi, uzay sanayi projelerimiz olan Göktürk 2, Türksat 6a ve Imece uydularımız, savunma sanayi projelerimiz olan Hassas Güdüm Kiti, Nüfuz Edici Bomba, Satha Atılan Orta Menzilli Mühimmat SOM, Milli Radar Sistemleri projeleri ile ve yine yakın zamanda hayata geçireceğimiz otomotiv test merkezi, yüksek güç ve yüksek gerilim laboratuvarları, motor test laboratuvarları ve yerli marka elektrikli otomobil projelerimiz ile her alanda güçlü bir ülke ve sanayi için teknik ve teknolojik atılımları gerçekleştiriyoruz.

Türkiye’nin Ar-ge faaliyetlerinin yaygınlaştırılması ve bu alanlarda yatırımların arttırılması konusundaki çalışmaların bahsedebilir misiniz?
Ülkemizin mevcut Ar-Ge teşvik sisteminin ötesinde son yıllarda yatırımcılarımızla istişarelerde bulunarak yeni yatırım teşvik araçlarını devreye aldık. Kısaca bahsetmek gerekirse; öncelikle yatırımcılar için şirket kuruluşlarını kolaylaştırdık. KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak amacıyla taşınır varlıklarını da rehin bırakabilmelerinin önünü açtık. İhracatçılarımıza yeşil pasaport uygulamasını başlattık. Ar-Ge ve inovasyon mantığı ile kurgulanmış her projenin yüksek katma değerli bir ürüne dönüşmesi ve ardından da uluslararası pazarlarda yer alabilecek derecede ticarileşmesi noktasına kadar geçen tüm süreçlere özgü destek mekanizmaları kurguladık.

Son dönemde makro düzeyde hayata geçirdiğimiz önemli değişikliklerden biri ise Ar-Ge Reform Paketi’dir. Araştırma ve geliştirme ekosisteminde yer alan tüm faaliyet ve kişilere yönelik bir dizi değişikliği içeren bu paketle; Ar-Ge merkezi kurmayı kolaylaştırdık ve ilk defa tasarım faaliyetlerini destekler kapsamına aldık. Ar-Ge Merkezlerinde ve TGB’lerde daha fazla ve daha nitelikli personel istihdam edilmesi ve bu personelin daha fazla gelir elde etmeleri için adımlar attık. Yine öğretim üyelerimizin Ar-Ge projelerinde daha fazla yer almalarını teşvik ettik. Reform Paketi’nin hayata geçmesinin ardından, özellikle Ar-Ge Merkezi sayımız hızlı bir şekilde artmaya başlamış ve son durum itibariyle 407’ye ulaşmıştır. Bunların yanında teşvik sistemimize, yüksek ve orta-yüksek teknolojili ürünlerle ilgili yatırımlara ayrıcalıklar sunan değişiklikleri ekledik.

Üretim reform paketi neyi içeriyor?
Yakın zamanda Ar-Ge reform paketinin devamı ve tamamlayıcısı niteliğinde sayılabilecek Üretim Reform Paketini hayata geçireceğiz. Bu paketle, sanayicilerimize yatırıma uygun, ucuz, lojistik imkânları güçlü ve altyapı imkânları zengin, hazır üretim alanları oluşturacağız. OSB’lerin üzerindeki mali yükümlülüklerin bazılarını kaldıracağız ve miktarlarını düşüreceğiz. Parsel maliyetlerine belirli kriterlere göre üst sınır getireceğiz. OSB’lerde üretim yapan firmalarımızın üzerindeki emlak vergisi, yapı denetimi gibi yükleri de daha makul seviyelere çekeceğiz. Modern finansman yöntemleri ve araçları geliştirerek yatırımcılarımızın parasını, arsaya veya binaya bağlamaksızın, doğrudan üretime aktarmasını sağlayacağız.

Tüm bunların yanında büyük yatırımcılarımıza yönelik; özellikle enerji, petro-kimya, lojistik ve otomotiv gibi alanlarda ihtisaslaşma sağlayacak dev Endüstri Geliştirme Bölgeleri kurma çalışmalarız hızla devam ediyor.

Teşvikler, reform paketleri ve yatırım ve üretime hazır alanların dışında uluslararası rekabet piyasasında yatırımcılarımızın ihtiyaç duyacağı gerek teknik laboratuvar ve belgelendirme faaliyetleri gerekse uluslararası düzeyde patent ve mülkiyet haklarının korunması konularındaki tüm ihtiyaçlarını karşılayacak yeterliliklere sahibiz. Uluslararası ticaretin kolaylaştırılmasına yönelik mevcut altyapının dışında özellikle helal gıda alanında da tüm test hizmetlerini karşılayabilen laboratuvar altyapısını kurmuş ve bu belgelendirme sisteminin hazırlıklarını tamamlamış bulunduğumuzu ayrıca ifade etmek isterim. Helal Gıda Sertifikası sitemiyle İslam ülkeleriyle gıda sektöründe daha fazla ve daha kolay ticaret yapabilmenin önünü de açmış olacağız.

Günümüzde bilim ve teknolojide baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Türkiye bu süreçte söz konusu alanlara yönelik faaliyetlerini hangi temel ilke ve hedefler çerçevesinde yürütüyor ?
Bilim ve teknoloji her geçen gün çok hızlı gelişmeler ve değişimler yaşıyor. Bu noktada yolun en başındaki girişimcilerimizden, en büyük üretim tesislerine sahip sanayicilerimize kadar onların bu değişime ayak uydurmaları, gelecekte oluşabilecek problemlere çözüm üretebilmeleri hatta geleceği yönlendirebilmeleri için yol açıcı olmaya çalışıyoruz.

Dünyanın şu anda gerçekleşen teknolojik dönüşüme verdiği isme biz 4. Sanayi devrimi diyoruz.

Açıkçası, bu konuda erken bir farkındalık oluşmasının dahi, çok önemli bir kazanım olduğunu düşünüyorum. Geleceğin dünyasına büyük veri, robotlar, sensör teknolojileri, nesneler arası internet, 3-D yazıcılar gibi teknolojiler damga vuracak. Bizde bir yandan bu teknolojileri yerli imkânlarla üretmenin yollarını araştırırken bir yandan da tüm sektörlere bu teknolojileri nasıl enjekte edebileceğimizi düşünüyoruz. Bu iki temel amacı gerçekleştirmek üzere stratejik planlarımızı ve eylem planlarımızı hazırlıyoruz. Bu süreci reel sektörümüzle birlikte yürütüyor, sektörümüzün temsilcileriyle toplantılar düzenliyoruz.

Burada en önemli hususlardan birisi, insan kaynağımızı bu yeni sürece en iyi şekilde hazırlamaktır. Özellikle mesleki eğitimi, geleceğin ihtiyaçlarına göre revize etmemiz gerekiyor.

Bu amaçla, okullarımızda Sanayi 4.0 Laboratuvarları kurmak, bu konuya özel meslek liseleri açmak, kodlama derslerini yaygınlaştırmak, OSB’lerde model fabrikalar oluşturmak gibi eylemleri hayata geçirmeyi planlıyoruz.

Türkiye’nin silikon vadisi olarak nitelendirilen Bilişim Vadisi projesini yürütüyorsunuz. Proje neyi hedefliyor, gelinen nokta itibariyle projeden bahsedebilir misiniz?
Bilişim Vadisi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının öncülüğünde, TÜBİTAK, KOSGEB, TSE, Üniversiteler ve Ticaret ve Sanayi Odalarının ortak katılımı ile oluşturulmuş bir ihtisas teknoloji geliştirme bölgesi projesidir. Bilişim Vadisi yaklaşık 3.500.000 m2 alan üzerinde 1.500.000 m2 kapalı alanda hizmet verecek olup, hinterlandında 3 uluslararası havalimanı, 20’ye yakın Organize Sanayi Bölgesi ve Türk sanayisinin ve üretiminin yoğunlaştığı, ülke gayrisafi yurtiçi hâsılasının yaklaşık yarısını oluşturan İstanbul, Kocaeli, Bursa üçgenin ağırlık merkezinde konumlanmıştır. Bu haliyle sanayiye teknoloji enjekte edebileceğimiz oldukça stratejik bir konumdadır. Stratejik konumunun yanında, hem metropoliten hem de geniş doğal sit alanları üzerinde denize ve Osmangazi Körfez Geçiş Köprüsüne nazır yerleşimiyle kendiliğinden cazibe merkezi olmaya aday bir yapıdadır.

5 Etaplı olarak planlanan projede tüm etapların tamamlanmasıyla 5000 Ar-Ge firmasının 100.000 Ar-Ge personeli istihdam etmesi ve yıllık 50 Milyar $ ciro oluşturması hedeflenmektedir. Mevcut durumda birinci etap inşaatı tamamlanmış olup, çok yakın bir zamanda açılışı planlanmaktadır. Bilişim vadisi içiresinde; Türkiye ve bölgenin en büyük kuluçka merkezleri, Uluslararası İnovasyon ve Teknoloji Transfer Merkezleri, Prototip ve Test Atölyeleri yer alacaktır. Diğer teknoparklar ve Ar-Ge merkezlerinden gerek ölçek gerekse dijital network altyapısı ile ayrışan Bilişim Vadisi, konsept projesinde yer alan yat limanı, otel, kültür ve kongre merkezleri, spor merkezleri, golf kulübü, yatay avm, ticari alanlar ve diğer sosyal donatılar ile şimdiden birçok uluslararası teknoloji firmasının odağı haline gelmiştir.

Türkiye’nin Antarktika’ya kuracağı Türkiye Bilimsel Araştırma Üssü şu sıralar yoğun bir şekilde gündemde yer alıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Antarktika insanlığın ortak hazinesi olarak görülmesi gereken, bilim adamlarının deniz bilimleri, iklim değişikliği, jeoloji, tıp, astronomi gibi alanlarda önemli araştırmalar yaptığı ve bununla birlikte zengin maden rezervlerinin bulunduğu değerlendirilen önemli bir bölgedir. Türkiye Antarktika’nın bilimsel amaçlarla kullanılmasını öngören anlaşmaya 1995 yılından bu yana taraf olmuştur. 50’nin üzerinde ülke bu anlaşmaya taraf olarak orada üs kurup araştırmalar gerçekleştirmektedir. Dünyanın gelişmiş ilk 20 ülkesi arasında yer alan bir ülke olarak bizde teknik altyapımızı kullanarak hem araştırmacılarımıza farklı alanlarda bilimsel araştırma yapma imkânı sunmak hem de insanlık için son derece stratejik böylesi bir yerde fayda sağlamak ve söz sahibi olmak amacıyla üs kurma kararı aldık. Mevcut durumda araştırma heyetimiz orada ve 2018 yılında kurulacak üssümüz için fizibilite çalışmalarını sürdürmektedir.

Add comment