DEAŞ’İN SAHİBİ KİM?
Suriye ve Irak’ta şehirleri işgal eden, devletlere ve devletlerin oluşturduğu koalisyonlara karşı savaşan DEAŞ Terör Örgütünün nasıl doğduğuna ve sahibinin kim olduğuna dair birçok teori ortaya atılmıştır. Türkiye’de ortak varsayım; DEAŞ’in ABD veya İsrail tarafından yönetildiğidir. 15 Temmuz öncesinde Devletin tüm kılcal damarlarına sızmış Fethullahçı Terör Örgütünün sözde siyasetçi, asker ve yargı mensuplarına göre DEAŞ’i besleyen güç hali hazırdaki iktidardı. FETÖ bu iftira teorisini ispatlayabilmek için Özgür Suriye Ordusuna giden MİT tırlarına operasyon dahi yapmıştır. ABD vatandaşlarına göre DAEŞ El Kaide’nin uzantısıdır. Avrupa’ya göre ise Suudi Arabistan’ın desteklediği bir örgüttür. Peki, gerçek nedir, DEAŞ devletlerle, ABD’nin liderlik ettiği 67 Ülkelik koalisyona kafa tutacak hale nasıl geldi?
DEAŞ Örgütünün doğduğu veya yaratıldığı yer Irak’ta bulunan Bucca Esir Kampıdır. Bucca Kampı ilk adı Freddy Kampıdır. İngilizler Freddy Kampını Iraklı esirler için hapishane olarak kullanıyorlardı. 2003 yılında Freddy Kampı, ABD askerleri tarafından devralındı. ABD Askerleri kampa 11 Eylül saldırılarında ölen İtfaiye Şefi Ronald Bucca’nın adını verdi. Bucca Kampı önceleri ABD ordusu tarafından lojistik merkez olarak kullanıldı. Ancak Abu Gharip hapishanesinin medyada skandallara konu olmasından sonra Bucca Kampı, Abu Gharip hapishanesinin alternatifi olarak kullanılmaya başlandı.
Bucca Kampı Hapishanesinin etrafı çift sıra dikenli teller ile çevrelendi. Tellerin arasında ABD askerleri nöbet tutuyorlardı. Askerlerin hiç biri Arapça bilmiyordu. Kampın içerisinde binlerce baraka vardı. Bu barakaların içersinde esirler istedikleri şekilde gezme özgürlüğüne sahiptiler. Kamp içinde olan olaylara ABD Askerleri müdahale etmiyorlardı. Bu nedenle Bucca Kampı içinde asayiş mahkûmlar tarafından sağlanıyordu. Kampın içersinde bulunan aşırı radikal dini gruplar dominant hale geldiler. Bu gruplar içerisinde çoğunlukla Afganistan’dan Irak’a, ABD askerleri ile savaşmak için gelmiş El Kaide militanları bulunuyordu. El Kaide militanları Bucca Kampı yönetiminde söz sahibiydiler. Militanlar; Afganistan’da yıllarca önce ABD desteğinde Rus Askerleriyle, 11 Eylül sonrasında ise ABD’nin liderlik ettiği Koalisyon güçleri ile savaşmışlardı. El Kaide militanları, ABD ve onun öncülüğündeki koalisyonun savaş taktiklerini öğrenmişlerdi. Bu militanlar askeri ve gerilla taktikleri konusunda çok ileri seviyedeydiler.
Aşırı Radikal Dini gruplar, kampta bulunan esirlere günde 6 saat dini, 2 saat ise askeri eğitim verdiler. Militanlar eğitimi almak istemeyenleri veya kendilerine karşı gelenlerin gözlerini çıkardılar, ellerini kollarını kestiler veya başlarını keserek öldürdüler. Kampın içerisindeki esirlerin, biat etmek veya beyinlerinin yıkanmasına izin vermekten başka hiçbir şanları yoktu. El Kaide militanları Bucca Kampının içersinde dünyanın hiçbir yerinde bulamayacakları emniyetli eğitim ve propaganda alanına sahip oldular.
Değerli okuyucular, Bucca Kampının içerisinden sizin dahi tahmin edemeyeceğiniz kadar sayıda esir, gerilla eğitiminden geçti. Başta DEAŞ lideri Al Bagdadi olmak üzere 100.000 kişi Bucca Kampında kalarak, en ileri seviyedeki çatışma ve propaganda eğitimleriyle; Dünyanın en tehlikeli SİLAHI haline geldi. Bir insan için SİLAH kelimesi bilerek ve maksatlı olarak kullanılmıştır. Ölmek için can atan ve çatışma sahasında üstüne bağladığı bombaları patlatarak düşmanı öldüren bir insan; ancak DÜNYANIN EN YÜKSEK TEKNOLOJİLİ VE ETKİLİ SİLAHI kelimeleri ile sıfatlandırılabilir.
Bu arada DEAŞ’in doğuşu ile ilgili ortaya atılan teorilerden biride; Mosad ajanlarının El Kaide kılığında Bucca Kampı içerisinde esirleri eğiterek, DEAŞ’in doğumunu sağladığıdır. Bu teoriyi destekleyen en bariz örnek ise DEAŞ lideri Al Bagdadi’nin; Simo Elliot adında İsrail ajanı olduğudur. Bu teoriyi ortaya atanlar aşağıdaki resimlerle Al Bagdadi’nin (veya benzeyen kişinin) İsrail’de yaşadığını ve ABD Senatörü Maccain ile beraber çekilmiş resimlerinin olduğunu iddia etmektedirler. Zaten bu teori sahiplerine göre DEAŞ’in İngilizce ismi olan ISIS’in anlamının; Israel Secret Intelegence Service – İsrail Gizli İstihbaratın Servisi olduğudur.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere DEAŞ’in doğumunda ABD’nin aktif veya pasif olarak desteği vardır. DEAŞ mikrobunun oluşması için gerekli tüm steril ortam ABD tarafından bilinçli veya bilinçsiz olarak sağlanmıştır. ABD’nin geçmişte Irak’ı yerle bir ettikten sonra “Biz yanlış anlamışız, Irak’ta kimyasal ve Nükleer Silah Yokmuş” dediği gibi; “Biz hata etmişiz, bu kadar suçluyu böyle özgür bir ortamda bir araya getirmemeliydik” diyecekleri kesin gibi… Sizce?
Peki, DAEŞ’in nasıl doğduğunu anladık; ama yeni doğmuş bir bu örgüt, Irak ve Suriye’de Milyonlarca Müslüman’ın içinde nasıl barındı ve onların desteğini alarak Ortadoğu’nun en büyük şehirleri ele geçirdi? ABD yanlış istihbarat nedeniyle Irak’ı işgal etmesinden sonra, bu Ülkede ki tüm siyasi yapıyı değiştirmeye karar verdi. Irak nüfusunun %24’ü Sünni, %60’ı şii ve %14’ü diğer mezhep ve dinlerden oluşmaktadır. Irak geçmişte %24 ile iktidar olan Baas Parti tarafından yönetilmişti. Bu durumun haksızlık olduğuna inanan ABD, bir iyilik yaparak Irak’ın yönetimini Şii’lere ve Kürtlere teslim etmiştir. Yılların ezikliği ile yaşayan Şiiler ve Kürtler, tüm bölgelerde suni kesimi ezmeye ve devlet işlerinde yolsuzluklar yapmaya başlamışlardır. Tam bu noktada ezilen Sünni kesimin imdadına hapisten yeni çıkmış ve hapiste aldığı eğitimleri kullanacak yer arayan DEAŞ yetişmiştir. Sözde Kâfirlerin güdümünde olan Şii’lere ve Kürtlere karşı savaşan, ölümden korkmayan ve sözde şahadet peşinde koşan DEAŞ; ezilen suni kesim içerisinde hızla taraftar bulmuştur. DAEŞ kurtardığı/işgal ettiği şehirlerde; öncelikle halkın ileri gelenlerini toplamış, onların mallarının ve namuslarının emniyette olduğunu ilan etmiştir. DEAŞ, Şii ve Kürt zulmünden kurtardığı suni halktan sadece vergi vermelerini istemiştir. Vergisini veren Sünni Halk eskisi gibi ekonomik, adli ve idari yaşantısına DEAŞ’in dini kurallarına uyarak devam ediyorlardı. Şehirde düzen sağladıktan ve DEAŞ tarafından bir vali atadıktan sonra, DEAŞ askerlerini şehir dışına çekiyordu. DAEŞ kullandığı sistemi sizce kimden kopya etmiştir? Eğer ABD dediyseniz bilemediniz. İngilizlerden… Bu sistem eski İngiliz sömürgelerinde kullanılan sistemdir.
Suriye’de ise zaten %24’lık Şii kesim %66’lık Sünni kesimi zorbalıkla yönetiyordu. Büyük planı yapanların; DEAŞ’i Suriye’de yaymak için bu ülkeyi işgal edip, yönetimi Şiilere vermelerine gerek yoktu. Zaten yönetim Şiilerdeydi. DEAŞ mikrobunu yaymak için istedikleri steril ortam hazırdı. DAEŞ, Suriye’de çok hızlı bir şekilde yayılarak, hayatta kalmak için ihtiyacı olan maddi kaynağı (yeşil dolarları) buradaki petrol kuyularından elde etti. Elde ettikleri mali kaynakla Avrupa’dan bile ayda 2.000 dolara savaştıracak sözde cihatçıları bulmayı başardı.
Değerli okuyucular; kısa ve öz bir şekilde DEAŞ belasının iki komşu ülkemize nasıl yayıldığını anlatmaya çalıştık. Buradaki en can alıcı soru DEAŞ Türkiye’ye nasıl sokulacaktı? İşte bunun cevabı da bizim teorimize göre 15 Temmuz darbe girişiminde yatıyor. Eğer 15 Temmuz Üst Aklın planladığı gibi gitseydi; FETÖ darbede başarılı olsa bile mevcut elindeki kuvvetiyle Türkiye’de tam otoriteyi sağlayamayacaktı. Darbe sonrasında Milli unsurların bir araya gelmesiyle FETÖ’ye karşı bir hareket doğacaktı. FETÖ ve Milli Unsurlar arasındaki çatışmanın Ülkemizi iç savaşa götürme olasılığı yüksek olacaktı. Bu ikilinin çatışmasına hapisten çıkarılacak Abdullah Öcalan’ın Özgür Kürdistan hareketi eklendiğinde iç savaş kaçınılmaz olacaktı.
İki komşu ülkemiz Irak ve Suriye, iç savaşa girer girmez hemen onların topraklarına DAEŞ yerleşmişti. Türkiye’de planlanan iç savaştan faydalanacak DEAŞ, Türkiye’de taraftar toplamaya başlayacaktı. DEAŞ’in Türkiye’ye girmesi ile mevcut hükümetin torakları üzerinde otoritesini sağlayamadığı bahanesiyle veya mevcut hükümetin davetiyle ABD önderliğindeki koalisyon güçleri ülkemizi sözde DEAŞ belasından kurtarmak için topraklarımıza konuşlanacaktı. Genelde koalisyonun konuşlandığı ülkeler 3’e bölünmektedirler. Muhtemelen Türkiye’de Lozan Antlaşmasının 100’üncü yılında Irak ve Suriye gibi 3’e bölünme noktasına gelecekti. Bu satırları okurken “yok canım, bizim ülkemizde böyle şeyler olmaz, abartıyorsun” mu diyorsunuz. Tamam, o zaman bende şu soruyu soruyorum inanmakta güçlük çeken değerli okuyucularımıza; Bundan 1 sene önce Türk F-16 uçaklarının Kurtuluş Savaşında bile saldırıya uğramamış Türkiye Büyük Millet Meclisini Başkentte bombalayabileceklerini düşünebiliyor muydunuz? Din adamı kisvesinde bir adamın “Haçlının ülkemizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir. Çünkü sizin ve onların aranızda kırmızıçizgiler vardır. Bir kere onlar kadınıza kızınıza ilişmezler…” diyebileceğini tahmin edebiliyor muydunuz? Hain FETÖ örgütü daha 15 Temmuz öncesinden Türk Halkını koalisyon işgaline hazırlıyordu. Onların hesabına göre olayların sıralaması; Darbe, iç savaş, DEAŞ’in ülkemize yerleşmesi ve Türk topraklarına Haçlı yani ABD önderliğinde koalisyon’un sokulmasıydı. Olmaz mı? Başka ülkelere göç etmek zorunda bırakılan mazlum Suriye halkı da 5 sene önce içinde oldukları şu anki durumu ne kadar hayal ediyorlardı? 5 sene 10 sene insanlar için uzun zaman olabilir. Ama devletler için sadece 1 gün gibidir.
Oyun içinde oyun… Üst Akıl veya büyük oyunu kuranlar kimlerse hesap edemedikleri; (Hiç şüphe yok ki, Kur´ân´ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız/Hicr-9), KADERİN ÜSTÜNDE DE BİR KADER VAR olduğudur.
Esenlikle kalın…
WHO IS THE OWNER OF ISIS?
There have been many theories about how birth was given and who owns the ISIS terrorist group which invades cities in Syria and Iraq and fights against the countries and the coalitions constituted by countries. The common assumption in Turkey is as ISIS is governed by the USA or Israel. According to the Fettullahist Terrorist Organizations (FETO)’s so-called politicians, soldiers and members of the judiciary who infiltrated all capillary vessels of State before 15th Jule, the power feeding the ISIS was current government. FETO even performed an operation on trucks of National Intelligence Organization (NIO), which were rolling to Free Syrian Army (FSA), to prove this slandering theory. According to the US citizens, ISIS is the extension of Qaeda. And according to the Eurpoe, it is an organization which is supported by Saudi Arabia. Well, what is the truth? How did ISIS get into position of challenging against countries and coalition of 67 countries which are leaded by the USA.
The place, where ISIS Organization was given birth or created, is Prison Camp Bucca in Iraq. The first name of the Camp Bucca is the Camp Freddy. The British were using the Camp Freddy for Iraqi prisoners as prison. In 2003, the Camp Freddy was taken over by the US soldiers. The US soldiers gave the name of NYC Fire Marshall Ronald Bucca who died during 9/11 attack incident, to the camp. Initially Camp Bucca was used as logistic center by the US army. But after the Abu Ghraib prison became topic to the scandals in the media, Camp Bucca had been begun to use as an alternate for Abu Ghraib prison.
Prison Camp Bucca’s perimeter was fenced with double row barbed wires. Between the wires the US soldiers were on the watch. None of the soldiers were able to speak Arabic. In the camp there were thousands of barracks. The prisoners had the freedom to wander these barracks as they wanted. The US soldiers were not intervening in the incidents which were happening inside the camp. For this reason pacification of the Camp Bucca was provided by prisoners. Extreme radical religious groups in the camp became dominant. Within these groups, there were mostly Al-Qaida militants who came from Afghanistan to Iraq to fight with the US soldiers. Al-Qaida militants had the right to comment on management of Camp Bucca. Years ago in Afghanistan militants fought with Russian soldiers with the support of USA, and after 9/11 they fought with coalition forces which is leaded by USA. Al-Qaida militants learned the war tactics of USA and coalition leaded by itself. These militants were at a very advanced level of military and gerilla tactics.
Extreme radical religious groups trained in prisoners in the camp 6 hours a day in religion and 2 hours in military training. Militants excecated, cut hands and arms or killed by decapitation those who refused training or were object to them. The prisoners in the camp had no chance except obeying or letting to be brainwashed. In the camp Al-Qaida militants had the secure training and propaganda area where they can never find on earth.
Dear readers, through Camp Bucca too many – even you can not imagine- prisoners had gerilla training. 100.000 people staying in Camp Bucca, particularly ISIS Leader Al Bagdadi, became the world’s most dangerous WEAPON with the most advanced fight and propaganda trainings. Word “WEAPON” is used for a person knowingly and intentionally. A person, who desires for death and kills the enemy by detonating the bounded bombs on himself in the fight area, can only be characterized with the words “THE MOST EFFECTIVE AND THE HI-TECH WEAPON OF THE WORLD”.
By the way, one of the thrown out theory about birth of ISIS is; Mossad agents, under the guise of Al-Qaida, provided the birth of ISIS by training the prisoners in Camp Bucca. And the obvious example supporting this theory is: Al-Bagdadi, Leader of ISIS, is an Israeli agent named Simo Elliot. People, who throw this theory out, claim with the following photos that Al-Bagdadi (or the one looks like him) lives in Israel and there are photos of him taken together with US Senator Mccain. Already according to the owners of this theory, the English name of ISIS is Israel Secret Intelligence Service.
As understood from the above statements, there is active or passive support of USA on birth of ISIS. All the required sterile habitat to develop the ISIS germ is provided by USA consciously or unconsciously. It seems certain that USA will say “We made mistake, we shouldn’t have brought so much guilty people together in this kind of free place.” as they said after bringing Iraq down in ruins in the past “We misunderstood, There have not been any chemical or nuclear weapon in Iraq.”… What do you think?
Well, we understood how ISIS was born; but how did a new-born organization accommodated among Millions of Muslims in Iraq and Syria and invade the biggest cities of Middle East by the gaining the support of them? USA decided to change the whole political structure in Iraq after its invasion of this country due to false intelligence. Iraq’s population is consist of 24% Sunni, 60% Shiite and 14% other sects and religions. In the past, Iraq was governed by Baath Party which came to power with 24%. USA, believing that this situation was unfair, handed Iraq’s government in to Shiite and Kurds by doing a favor. Shiites and Kurds, living with the feeling of low for years, began to graft in state affairs and crush Sunni part in all regions. In the midst of all this, ISIS, newly got out of prison and looking for a place to use the training received in prison, came to help of crushed Sunni part. ISIS, not afraid of death and running after so-called shahada and fighting with Shiites and Kurds so-called under guidance of infidels, mustered up support quickly among the oppressed Sunni sect. ISIS, in the rescued/invaded cities by them, initially gathered the most notable people of public and declared that their possessions and honurs were safe. ISIS requested from the Sunni public, rescued from Shiites’ and Kurds’ despotism, only to pay their taxes. Paying own taxes, Sunni public continued their economical, juridical and administrative life as before by obeying religious rules of ISIS. After order was maintained in the city and a governor was assigned by ISIS, ISIS withdrew own soldiers from cities to upstate. In your opinion, from who did ISIS copy its system which they used? If you guessed that it is USA, you couldn’t guess. From British… This system is the system which was used in old British colonies.
And in Syria with tyranny 24% Shiite sect was already governing the 66% Sunni sect. The ones who made the great plan, did not need to invade this country for spreading ISIS in Syria and to give the government to the Shiites. The government was already in Shiites’ hands. The sterile habitat which they wanted, was ready for spreading ISIS germ. ISIS by spreading so rapidly in Syria acquired the pecuniary resource (green dollars), which is needed to survive, from the oil-wells here. With the pecuniary resource which they acquired, they achieved to find so-called jihadists with 2000 dollars monthly payment even from Europe.
Dear readers; we tried to tell succinctly how ISIS calamity spread into our two neighbour countries. The most crucial question at this point is: How could the ISIS be let into Turkey? According to our theory, so the answer lies in the July 15 Coup Attempt. If July 15 would have gone as Superior Mind had planned, even FETO had been successful in the coup, they couldn’t have provided full authority in Turkey with the forces in hand. After the coup an act against FETO would have been born with gathering of national components. The possibility of civil war in our country because of the fight between FETO and National Components would have been high. The civil war would have been inevitable when the Free Kurdistan Movement of Abdullah Öcalan, would have been gotten out of prison, would have been added to fight of this couple.
As soon as our two neighbour countries Iraq and Syria had civil war, immediately ISIS settled into their lands. ISIS would have taken advantage of planned civil war in Turkey, and would have begun to rally supporters in Turkey. With the entrance of ISIS into Turkey and by the guise of current government unable to set authority on own lands or by the invitation of current government to coalition forces, leaded by USA, would have settled on our lands to rescue our country from so-called ISIS calamity. Generally the countries on which coalition settles are divided into 3. Probably Turkey also would have come to the point of being divided into 3 like Iraq and Syria in the 100th year of Treaty of Lausanne. While reading these lines, are you saying: “Come on! In our country these things don’t happen, you are exaggerating.”? OK then, I also ask this question to the dear readers who are having difficulty to believe: “1 year before than this event, were you able to think that Turkish F-16 could have dropped bombs on Grand National Assembly of Turkey, which was even not attacked during Turkish War of Independence in the Capital city. Were you able to guess that a man under the cloak of ecclesiastic could say: “Invasion of our country by crusaders is not very dangerous. Because between you and them, there are red lines. Once they don’t touch your woman and daughter…” Traitor FETO organization was preparing the Turkish Public for Coalition Invasion even before July 15. In their arithmetic, the sequence of events was Coup, Civil war, Settlement of ISIS in our country and Entry of Crusaders – so Coalition leaded by USA- into Turkish lands. Can’t happen? 5 years ago how did also the Oppressed Syrian Public, who were obliged to migrate to other countries, correctly imagine the today’s current situation which they are living in now? 5 or 10 years can be long time for people but they are just like only 1 day for the countries.
Game in game… The thing that Superior Mind or the ones who make the great plan could not estimate is, there is: “Indeed, it is We who sent down the Qur’an and indeed, We will be its guardian. Al-Hicr/9” and ABOVE DESTINY ALSO THERE IS A DESTINY.
Peace be with you.