Özlem İTİK
1988 yılında Yozgat’ta doğan Özlem İtik’in sporla ilk tanışması 9 yasında basketbolla başlar.Okul ve kulüp takımlarında oynayan İtik, 2 yıl basketbol hakemliği ve 5 yıl basketbol antrenörlüğü yapar. 2007 yılında Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokuluna başlayan Özlem Hanım; Step aerobıc ,antrenman bilgisi, fitness, tenis, fizyoloji, yüzme, anatomi vb. dallarda uzmanlaşır. 2. sınıfa kadar Selçuk Üniversitesi basketbol okulları alt yapısında görev alır, 3. sınıfta Rixos Sağlık Kulübü’ne fitness antrenörü olarak başlar. Bu görev için ‘’Hayatımda yaptığım en iyi tercihlerden biri, Rixos ailesi benim gelişim sürecimi hep destekledi ve desteklemeye devam ediyor’’ diyen Özlem Hanım, pilates, postur analizi ve egzersizi hakkında kurs ve seminerlerle okulda aldığı eğitimi geliştirdiğini dile getiriyor.
Hedefinin Konya ve Türkiye’de sporu geliştirmek, yasam tarzı haline getirerek insanları bilgilendirmek olduğunu ifade eden İtik; spor konusunda yanlış bilgiler doğrultusunda hatalar yapıldığını ve sporun gerçekten doğru yapıldığı sürece sağlıklı olduğunun özellikle altını çiziyor. Sözlerine: ‘’Bedenimiz iskelet kas yapımız fiziksel ve fizyolojik olarak tamamen hareket etmeye yönelik programlanmıştır. Zamanın getirdiği hareketsiz yaşamla sedanter birey sayısı arttı ve buna bağlı olarak obezite, kalp damar hastalıkları, postural bozukluklar vb. hastalıklarda artış görülmektedir’’ diye devam eden Özlem İtik, ‘’her şeyin diyeti olduğu gibi bedenimizin diyeti hareket etmektir. Ruhumuz ve bedenimiz arasındaki bu kutsal köprü aradan kalktığı zaman memnuniyetsizlik, stres ve psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyor. Ben ve takım arkadaşlarım Rixos Sağlık Kulübü’nde size hizmet için bekliyoruz…’’ Diyerek herkese sağlıklı ve spor dolu günler diliyor.
- Konya?
Potansiyeli yüksek ve büyülü bir şehir.
- Aile?
Huzur ve bağlılık.
- İş?
Faydalı olmak için bir köprü.
- Para?
Asıl amaçlar için gerekli olan; bazen küçük bazen büyük en nihayetinde bir araç bence.
- Aşk?
Tesadüfteki tevafuk.
- Tatil?
Verimli bir toprak olmak için nadasa bırakılma durumu.
- Hayal?
Sınırlarla çevrili olmayan özgürlük.
- İdol?
Onur, gurur ve insan hakları esaslarını göz ardı etmeden sonuç ne olursa olsun erdemli kalabilen lider.
- Kadın?
Erkeğin panzehiri.
- Erkek?
Kadını kadın hissettiren.
- Kesinlikle hayır?
Kalbimin onaylamadığı her şey.
- Kesinlikle evet?
Uyurken vicdanımı uyandırmayan her şey.
- Olmazsa olmaz?
Spor.
- Huzur?
Huzur biraz kapsamlı; ilk basta ailem, çocuklar ve içimdeki güce olan inanç.
- Eşi dostu bezdiren yanınız?
Mükemmeliyetçi olmam, coşkulu olmamın yarattığı yoğun tempo ve an karar değişikliklerim.
- Yemek?
Annemin yemekleri.
- Favori Mekânın?
Evim.
- Hobi?
Özlü sözler yazmak, somut ve soyutu harmanladığım yazılar yazmak, film izlemek, müzik dinlemek.
- Şiir?
‘‘Ne efsunkârmışsın didar-ı hürriyete sırı aşkın olduk. Gerçi kurtulduk esaretten…’’ Çok severim şiir okumayı.
- Takım?
Galatasaray ve kardeş takımım Beşiktaş. Basketbol da Torku Selçuk Üniversitesi basketbol takımı.
- Burç?
Koç
- En son izlediğin film?
Pi’nın yaşamı.
- Kitap?
Suç ve Ceza, Çöle İnen Nur – bunlar etki bırakan kitaplardan birkaçı.
- Sobelenmeseydiniz nerde olurdunuz?
Kendimi ebe olarak düşünüp asla bulamam dediğim yerde olurdum. Bana göre hayat kendinden saklanıp kendini sobelemek … Nereye saklanmışsak kendimiz istemedikçe çıkamayız. Kazanan ve kaybeden kendimiziz önemli olan saklanırken ve sobelemek için ararken yaşadıklarımız bence.
Sevgilerimle…