Bülent KÜTÜKCÜ

HİDROKON Genel Müdür Yardimcisi

HİDROKON Genel Müdür Yardimcisi Bülent KÜTÜKCÜ

HİDROKON Genel Müdür Yardimcisi Bülent KÜTÜKCÜ

HİDROKON Genel Müdür Yardimcisi

Bülent KÜTÜKCÜ

 

 Türkiye’nin lider vinç üreticisi HİDROKON firması Genel Müdür Yardimcisi Bülent Kütükcü ile dünden bugüne geldik…

Türkiye, Ortadoğu ve Balkanların en büyük üretim tesisine sahip HİDROKON, kısa zamanda Avrupalı rakiplerini daha da zorlayacak gibi görünüyor.

  Bir firmanın kriz dönemlerini bile nasıl avantaja çevirdiğini merak mı ediyorsunuz? Kaçırmayın…

 

 Bülent Bey kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

1965 yılında Konya’da dünyaya geldim.  İlk, orta, lise eğitim hayatımı Konya’da tamamladım. Üniversiteye Afyon’da devam ettim.  1990 yılı askerlik dönüşü İstanbul ‘da Toprak Holding’e bağlı Toprak Kağıt Sanayi’de iş hayatına başladım. Orada çok şey öğrendim.  1997 yılında da Hidrokon’a geldim.

 

Hidrokon serüveninizden bahseder misiniz?

O dönemde Hidrokon Anadolu Sanayi’nde 540 m2 bir alanda üretim yapıyordu. Yeni yatırımlara başlamıştı.  Kısa bir süre sonra KOSTİN Sanayisinde yaklaşık 3 bini kapalı toplamda 6 bin metrekarelik bir yere taşındık. Bir süre sonra da daha önceki ortağımız ile yollarımız ayrıldı. Yeni bir ortaklık dönemi başlamıştı. Hidrokon markası bizde kalmıştı.  Bu süre içerisinde fabrika alanımızı büyütmek nasip oldu.  Artık 5 bin metrekarelik kapalı alanda imalat yapmaya başladık. Ama öyle gün geldi ki artık KOSTİM sanayisine sığamaz olduk.  Üretim ağımız genişledikçe artık daha büyük yer aramaya başladık. Organize Sanayisine girme hedefimiz vardı.  Bir süre sonra da o Organize Sanayi Müdürlüğü 5 parsel araziyi açık artırma ile ihaleyle çıkardı. Çetin geçen bir ihale sonucunda bu arazileri aldık. 2005 yılında hemen inşaat çalışmalarına başladık.  18 bini kapalı toplamda 46 bin metrekarelik yeni fabrikamıza 1 Kasım 2007 yılında taşındık.

 

Hidrokon fabrika binasının mimarisi çok konuşulmuştu, neler söylemek istersiniz?

O gün ile birlikte Hidrokon’un vizyonu, misyonu değişti. Üstlendiği görevler değişti.  Yurtdışı kapısı açılarak ihracat yapmaya başladık. Küçük bir atölyede başlayan bu serüven, Türkiye’nin, Ortadoğu ve Balkanların en büyük tesisi olma özelliğini kazandı. Yani Hidrokon sektöründe belirleyici bir konuma geldi…

Yeni fabrikamızın mimarisi büyük ilgi gördü. Yurt dışından, yurt içinden, hatta Organize Sanayi Bölgesinde bulunan dostlarımızda yeni yerimize hayran kaldılar. ‘Keşke sizden sonra fabrikamı yapsaydım “diyenler oldu.  Teknoloji, mimari bakış açısı her gün değişiyor. Bizi örnek alanlar oldu, bizden sonra da daha güzel fabrika inşası yapanlar oldu. Ama bizimle beraber organize sanayinin görünümü değişti.  Sanayicinin tesisleşme ve fabrikaya bakış açılarını değiştirdik. Böyle bir tesise sahip olduğumuz için de son derece mutluyuz, gururluyuz.

 

Hidrokon olarak sektördeki durumunuzu değerlendirebilir miyiz?

Konya’da 40’a yakın imalatçı var. Konya bu işin lokomotif şehirlerinden biri.  Aydın’da ve Ankara’da firmalarımız var. Türkiye’de bir yılda çıkan makinelerin yaklaşık yüzde 70-80’i Konya’da üretiliyor. Hidrokon olarak sektöre yön vermeye çalışıyoruz diyebilirim. Bizim hiçbir imalatçıyla rekabet gibi bir durumumuz yok. Bizim işimiz kendimizle. Her şeyin en iyisini yapmaya çalışıyoruz, yeni teknolojileri takip edip Türkiye’ye kazandırmaya çalışıyoruz. Yurtdışından makine girişlerini mümkün olduğunca azaltmaya çalışıyoruz.  Paramızın yurtdışına çıkmasına sıcak bakmıyoruz.  Çünkü bu tür makineleri yurtdışından getirmenin maliyetleri çok yüksek. Bizim ürettiğimizle neredeyse 2 katına çıkan rakamlar var. Hidrokon olarak daha düşük maliyetli, daha düşük fiyatlara aynı kalitede makine sahibi yapmak istiyoruz herkesi. Bunu da zaman zaman başarıyoruz. Düne kadar 100, 120, 150 ton makineler yapılmazken, bugün bu makineler artık ülkemizde en iyi şekilde yapılabiliyor.  Hidrokon bu yıl 21’inci yılını tamamlıyor. Geriye dönüp baktığımızda Hidrokon, Türkiye’de ilk kurulan 3. veya 4. şirketi iken, kapasitesiyle, üretim ve satış sonrası hizmetleriyle Türkiye’nin bir numarası olmuştur. Doğu Avrupa, Balkanlar ve Asya coğrafyasının en büyük üretim tesisine sahiptir.

Almanya, İtalya ve Avusturya’da böyle fabrikalar var. Hidrolik’te Almanya bu konuda dünyada söz sahibi olan ülkelerden birisidir. Bizde iyi bir konumdayız.  Azerbaycan, Türkmenistan, Romanya Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, İran, Irak, Suudi Arabistan gibi ülkelerle uzun zamandır çalışıyoruz. Tabii ki pazar arayışlarımızda aralıksız olarak devam ediyor.  Suriye kapısının yaşanan olaylardan dolayı sıkıntılı olması tüm sektörler gibi bizi de olumsuz etkiledi. Ama Belçika, İsrail ile birlikte Hindistan, Güney Afrika’daki ülkeler ile de görüşmelere başladık.  Tayvan Pazarına girmeyi başardık… Tayvan bizim için çok sevindirici bir anlaşma oldu, makine anlaşması yaptık. Bunu da yurtdışında katıldığımız fuarlar sayesinde başardık.

 

İhracatta yaşadığınız sıkıntılar neler, ihracat yapan bir firma olarak bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

Açıkçası ihracatta çok fazla sıkıntı yaşamıyoruz. Her ülkenin kendi kuralları var. Özellikle Rusya çok zor bir ülke ve oldukça detaylı prosedürleri var. Orada düzenlenen fuarlara katılıyoruz, 2015 yılında bir fuara daha katılacağız. Orada da bizim sektör gelişmiş durumda, ciddi anlamda imalatçı var.  Rusya pazarını ciddi anlamda takip ediyoruz ve bu pazarda markamızla var olmak istiyoruz. Kısa bir süre önce Çeçenistan Başbakanı Konya’daydı, bizim tesisimizi gezdi. Çeçenistan dışişlerinde her ne kadar Rusya’ya bağlıysa, içişlerinde kendisi özel bir bölge. Oraya da bir ihracatımız olacak gibi gözüküyor. Yani Çeçenistan sayesinde Rusya’ya girmemiz daha kolay olacak gibi geliyor.

 

Konya sanayisi son yıllarda ciddi bir büyüme içerisinde. Bununla ilgili tüm sektörler olarak baz alırsak nasıl bir değerlendirmede bulunmak istersiniz?

Konya sanayisi aslında daha da büyümeli. Çünkü Konya’nın arazisi, potansiyeli, işgücü var.  Artık, Marmara bölgesinden Türkiye’nin kurtulması gerekiyor. Küçük sanayileşme bakımından çok büyük bir yol aldık, şu anda 4. Organize Sanayi Bölgesi bitmek üzere yakında 5. Organizeye başlanacak. 4. Organize’de her gün yeni bir inşaat yükseliyor. Demek ki Konya’nın böyle yerlere ihtiyacı varmış diye düşünüyorsun. Bu yerlerin olması da Konya’ya olan bakışı da olumlu yönde çok değiştirdi. Ama maalesef en büyük sıkıntı markalarımızın azlığı. Sanayiciler olarak bundan herkes kendine bir pay çıkarması lazım. Kayseri’nin İstikbal’i,  Bellona’sı var. Konya’nın neyi var? Yeni yeni Torku bilinirliğini tescillemeye başladı. Onlarca markamız olmalı…

Hidrokon olarak markalaşma adına neler yaptınız? Başka bir markayı ön plana çıkarmayı düşünür müsünüz?

Hidrokon’un kendisi bir markadır. Biz ilk bu tesise taşındığımızda komple bir kurumsal kimlik değişikliği yapalım istedik eskiden bir kurumsal kimliğimiz mevcuttu ama yeterli değildi. Yeni yerimize geldiğimizde komple kurumsal kimlik ve logo değişikliğine gittik. Şimdi ki logomuzun bir anlamı, manası var, bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz bu logoyla insanlara. İnsanlar logomuzu göründüğünde Hidrokon olduğunu biliyor.

Logomuzu yapılan bir araştırma sonucuna göre belirledik. insanın avuç içi ile yaptığı kaldırma, en güvenli kaldırma şekliymiş.  Onu anlatmaya çalışıyoruz.  Avuç içinde dünya, güvenli kaldırma…

 

İstikrarlı bir büyüme süreci yaşamışsınız. Bu süreçte yaşanan sıkıntılar oldu mu, neler söylemek istersiniz?

Türkiye her 5 yılda kriz yaşayan bir ülke. Sıkıntısız dönem olur mu? Hidrokon 1997-2002 yılları arası çok mütevazi büyüdü, 2002’den sonra Hidrokon hızlı bir büyümeye girdi. 2002 -2007 arasında Hidrokon’un satış grafikleri hep pik yaptı. 2008’de ki yaşanan krizin Hidrokon’a faydası oldu. Nasıl mı? Bu dönemde AR-GE çalışmalarına ve yurt dışı pazar arayışına ağırlık verdik. O dönem yeni arayışlar sayesinde insan kaldırma sepeti üzerine yoğunlaştık, devreye aldık. Şu anda Türkiye’nin en büyük insan kaldırma sepetlerini yapıyoruz. Sanırım bazen kriz anlarını durup düşünebileceğimiz molalar olarak değerlendirmeliyiz.

 

Hidrokon’un hedefleri ile ilgili neler söylemek istersiniz önümüzdeki yıllar için bir planlama yapıyor musunuz?

Türkiye Cumhuriyeti devleti kendine bir 2023 hedefi koydu. Bizim de bu hedefin içinde bir hedefimiz var. Yani şuanda Hidrokon normal imalatının yüzde 15 -20’sini yurtdışına satabiliyor. Bu oranı yüzde 50’ye çıkartmak istiyoruz.  Üretimin yarısını ihraç eden şirket olmak istiyoruz. Bir de yeni arayışlarla yeni makine üretimlerini gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.  TÜBİTAK destekli iki projemiz var.  Biri 70 metre insan kaldırma platformu. Türkiye de hiç yapılmamış. Zaten şu an 45 metresini biz yapıyoruz. Bunu 70 metreye çıkartmak için çabalıyoruz. Ayrıca onay belgesini alabilirsek araç üretme yetkisi alacağız. Bunu Almanlar, İtalyanlar yapıyor.  Siz mobil vinç hiç gördünüz mü? O alt yürüyüş grubu ile beraber yapılır, bir bütündür yani, yürüyen grubuyla beraber yapılır. Bizde onu yapıyoruz artık. Eskisi gibi artık ‘kamyonu getir, ben üzerini yapayım’ deme devri kapandı. Bunu ilk kez sizinle paylaşıyorum.

 

‘Her başarılı erkeğin arkasında başarılı bir kadın vardır’ denir; biraz da ailenizden, ev halinizden bahsedebilir misiniz?

Ben çok evcimen bir kişiyim. Hani derler ya; ‘işinden evine, evinden işine’ diye. Aynen öyle.  Eşim öğretmendir. Eşim her türlü cefamı çekmiştir. Bir kızım ve bir oğlum, iki çocuğum var. Kızım üniversite mezunu. Oğlumuz daha 8 yaşında. Çocuklarımızın her şeyiyle eşim ilgilendi. Mutlu bir aileyiz.

 

 

Add comment